3. sayfa (Toplam 3 sayfa)

Re: Yer Bulundu!

Gönderilme zamanı: 04 May 2010 18:40
gönderen senhar15
Papyon yazdı:Nereden gireceğin yada nasıl gireceğin cok mu önemli 10 larca konu açılıyor yok adadan zıplayıp giricez yok efendim merdivenden kayarak giricez Bırakın bu boş konuları
:arrow: :arrow:

Re: Yer Bulundu!

Gönderilme zamanı: 04 May 2010 18:50
gönderen Returnikv
Yüksek ihtimal burada

Re: Yer Bulundu!

Gönderilme zamanı: 04 May 2010 18:59
gönderen flash
Bir yorum yapmak hala güç..

Re: Yer Bulundu!

Gönderilme zamanı: 05 May 2010 08:17
gönderen fatihfb88
Leosmontu yazdı:http://www.youtube.com/watch?v=NBcq9-BiOP8

0:55 teki yer Migrat .Nerden girileceğini buldum galiba.Girişte çok ilginç birşey var.

Resim
Resim

OLABİLİR KARDEŞ BENİM HİÇ DİKKATİMİ ÇEKMEMİŞTİ ORASI xD

Re: Yer Bulundu!

Gönderilme zamanı: 05 May 2010 09:00
gönderen YaLnIzKaLp
istkvxmunise yazdı:Grup bölgelerine girişler benim bildiğime göre /savaş 1 gibi olucak yani ermeydanı gibi tabi /...... ne yazılcağı bilinmez.

ve bu DEV tarafından açıklandı
DEV Açıkladı Evet Ama Senin Dediğin GİBİ AÇIKLAMADI Bak Böyle Açıkladı ;
Lathander yazdı:Merhabalar,

Grup Bölgelerine nereden gireceğiz?

Grup Bölgelerine eklenti ile beraber gelecek giriş noktalarını kullanarak gireceksiniz. Tıpkı Yer Altı'na yada Meran Labirenti'ne giriş gibi.




;)

Re: Yer Bulundu!

Gönderilme zamanı: 05 May 2010 09:58
gönderen woLveRiNe
merhabalar,

Sevgili arkadaşlarım :) neden Bu kadar Çok Konu açılıyor bu konular ile ilgili?
BöyLe konuların amacı ilk ben gireyimde Artislik yapayım mı diye söyLeniyordu? Bence Hiç boşuna bu kadar Merak Etmeyin :) Saten 3 Kişi bulamayınca Girilmeyecektir bu bir :) Elbet o 3 Kişi gelirken peşi peşinden gelecektir :)

Yer olarak Merak Edilen bir Yer değiLmi : Evet Konuyu açan arkadaşım GüzeL bir yere Deyinmiş Fakat, Saten Oyun her yönüyLe birbirleri ile Bağlantılı değilmi? Philatos'un oradaki Akrep Kadim Yolundada vaR?
MİGRAT :

Hayırsız adada dipsiz bir kuyuya sarkarak, o kadim tünellere inildiğini keşfetti eski bir pehlivan. İşte Migrat, üzerindeki olanca kayanın ağırlığını asırlardır taşıyan bu derin taş duvarların bulunduğu yerdedir.
Görüyorsunuz Değilmi Hayırsız Ada ve Oradaki Tazıların GeLiş Amacını koyucam İyi oku :)

Sivriada(Hayırsızada)'daki tazıların Gerçek Hikayesi

"İstanbul, Bizans’tan beri, bu mahlukatlar açısından çok yüksek nüfuslara sahip oldu. Zaman zaman nüfuslarındaki bu artış çok yüksek boyutlara ulaşınca, yönetimler için bir sorun haline geldi...
Bulunan çare genellikle köpekler için bir “toplama kampı” yapılması oldu ve kamp için en uygun yer olarak da; Marmara'nın ortasındaki Hayırsızada seçildi...
İstanbul köpekleri ilk toplu sürgünlerinden birini 19. yüzyılın ilk çeyreğinde, II. Mahmud zamanında yaşadı. Hükümdar İstanbul'da ne kadar köpek varsa yakalanıp adaya gönderilmesini buyurdu, birkaç gün boyunca şehirde belki de tek bir hayvan kalmadı ama İstanbullulardan hiç beklenmeyen tepkiler yükseldi: Halk, “Hayvanlara eziyet etmek uğursuzluk getirir, başımıza iş açılır, köpekleri orada bırakmayalım” diye homurdanmaya başlayınca Hayırsızada’daki sağ kalan köpekler yeniden teknelere konup İstanbul sokaklarına salındı. Ama uğursuzluk da köpeklerle beraber geldi: Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın oğlu İbrahim Paşa'nın ordusu Kahire'den kalktı, Kütahya'ya kadar girdi...
Mısır askerleri, Bursa taraflarına da şöyle bir uzanıp geri döndüler...
Takvimler 1910'u gösterdiğinde ‘‘mahlukat meselesi”ni çözmeye bu defa da İstanbul “Şehremini”, yani Belediye Başkanı Suphi Bey soyundu: Haziran başında İstanbul'daki bütün köpeklerin yeniden Hayırsız Ada'ya yollanmasını emretti, iktidardaki İttihadçılar’dan da destek aldı ve birkaç gün içinde 80 bin civarında köpek çatanalara yüklenip yeniden mecburi bir ada yolculuğuna çıkartıldı...
Hayırsız Ada sadece kayaydı, üzerinde dikili tek bir ağaç bile yoktu ve 80 bin köpeğin feryadı söylendiğine göre geceleri İstanbul'dan bile işitilir olmuştu... Sesler birkaç gün sonra kesildi, zira yaşayabilmek için birbirlerini yiyen köpeklerden artık bir teki bile açlığa ve susuzluğa dayanamayıp ölmüştü...
Ama İstanbul halkının beklediği uğursuzluk da gecikmedi: Balkan Savaşı patladı...
Suphi Bey'in ortadan kaldıramadığı köpekleri yok etmek, sonraki belediye başkanlarından birine, Operatör Cemil Paşa'ya düştü...
Paşa seneler sonra çıkarttığı ‘‘80 Yıllık Hatıralarım'' başlıklı kitabında kendi dönemindeki köpek kıyımını ‘‘Meşrutiyetin ilânından sonra, İstanbul'daki köpeklerin büyük bir kısmı toplatılarak Marmara'daki Hayırsız Ada'ya gönderilmişti. Bununla beraber belediye başkanlığına tâyinim sırasında 30 bine yakın köpek buldum. Bunları yavaş yavaş imha ettirdim...
...Süprüntüleri sabahları kapılarının önüne bir çöp kabı içinde koymayıp sokağa atanların çöplerini tekrar evlerinin içine döktürdüm'' diye övünerek anlatacaktı...
İşte, köpekler konusunda sadece bugün değil, geçmişte de pek iyi olmayan sicilimizden birkaç küçük örnek...

Köpekleri serseriler toplamıştı

Pierre Loti'nin kaleminden
“...Bu ülkeye II. Mehmed'in ordularının ardından gelen köpekler... Terakki'yi ve hükümet işlerine levantenlerin girişini unutmuşlardı. Dört-beş asırlık sadakatten sonra ve kimseyi hiçbir zaman ısırmamış olmalarına rağmen, katliamların en iğrencine mahkûm edildiklerini gördüler. Hiçbir Türk, Hilâl'e uğursuzluk getireceği söylenen bu onur kırıcı görevi üstlenmek istemedi. Bu yüzden serseriler, işsiz güçsüzler ve haydutlar görevlendirildi. Bunlar işlerini demir kıskaçlarla yapıyorlar, zavallı kurbanlarını boyunlarından, ayaklarından #@!? olan mavnalara atıyorlardı.
...İstanbul'un diğer bütün köpeklerinden yüzlercesinin yer aldığı Hayırsızada, Marmara'nın ortasında çöle benzeyen bir kayaydı. İçecek bir damla su yoktu, köpekler orada açlıktan ve susuzluktan öldüler ve bu arada bilinçlerini yitirdiklerinden birbirlerini yediler. Adanın yakınlarından bir kayık geçerken hepsi kıyıya geliyorlardı ve yürekleri parçalayan iniltileri duyuluyordu. Bu, iki ay sürdü.
Kayıkları ve insanları ne kadar uzakta olursa olsun gördüklerinde, bütün saflıklarıyla yardıma çağırıyorlardı."

Adadaki tazıların neden o kadar saldırgan olduğunu artık anlamışsınızdır umarım



Evet Sevgili Arkadaşım. Pek Ala? Hala O İriyılanın adını unuttum onun oradan olduğunumu Düşünüyorsun?

Re: Yer Bulundu!

Gönderilme zamanı: 05 May 2010 16:22
gönderen SANCTUS
woLveRiNe yazdı:merhabalar,

Sevgili arkadaşlarım :) neden Bu kadar Çok Konu açılıyor bu konular ile ilgili?
BöyLe konuların amacı ilk ben gireyimde Artislik yapayım mı diye söyLeniyordu? Bence Hiç boşuna bu kadar Merak Etmeyin :) Saten 3 Kişi bulamayınca Girilmeyecektir bu bir :) Elbet o 3 Kişi gelirken peşi peşinden gelecektir :)

Yer olarak Merak Edilen bir Yer değiLmi : Evet Konuyu açan arkadaşım GüzeL bir yere Deyinmiş Fakat, Saten Oyun her yönüyLe birbirleri ile Bağlantılı değilmi? Philatos'un oradaki Akrep Kadim Yolundada vaR?
MİGRAT :

Hayırsız adada dipsiz bir kuyuya sarkarak, o kadim tünellere inildiğini keşfetti eski bir pehlivan. İşte Migrat, üzerindeki olanca kayanın ağırlığını asırlardır taşıyan bu derin taş duvarların bulunduğu yerdedir.
Görüyorsunuz Değilmi Hayırsız Ada ve Oradaki Tazıların GeLiş Amacını koyucam İyi oku :)

Sivriada(Hayırsızada)'daki tazıların Gerçek Hikayesi

"İstanbul, Bizans’tan beri, bu mahlukatlar açısından çok yüksek nüfuslara sahip oldu. Zaman zaman nüfuslarındaki bu artış çok yüksek boyutlara ulaşınca, yönetimler için bir sorun haline geldi...
Bulunan çare genellikle köpekler için bir “toplama kampı” yapılması oldu ve kamp için en uygun yer olarak da; Marmara'nın ortasındaki Hayırsızada seçildi...
İstanbul köpekleri ilk toplu sürgünlerinden birini 19. yüzyılın ilk çeyreğinde, II. Mahmud zamanında yaşadı. Hükümdar İstanbul'da ne kadar köpek varsa yakalanıp adaya gönderilmesini buyurdu, birkaç gün boyunca şehirde belki de tek bir hayvan kalmadı ama İstanbullulardan hiç beklenmeyen tepkiler yükseldi: Halk, “Hayvanlara eziyet etmek uğursuzluk getirir, başımıza iş açılır, köpekleri orada bırakmayalım” diye homurdanmaya başlayınca Hayırsızada’daki sağ kalan köpekler yeniden teknelere konup İstanbul sokaklarına salındı. Ama uğursuzluk da köpeklerle beraber geldi: Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın oğlu İbrahim Paşa'nın ordusu Kahire'den kalktı, Kütahya'ya kadar girdi...
Mısır askerleri, Bursa taraflarına da şöyle bir uzanıp geri döndüler...
Takvimler 1910'u gösterdiğinde ‘‘mahlukat meselesi”ni çözmeye bu defa da İstanbul “Şehremini”, yani Belediye Başkanı Suphi Bey soyundu: Haziran başında İstanbul'daki bütün köpeklerin yeniden Hayırsız Ada'ya yollanmasını emretti, iktidardaki İttihadçılar’dan da destek aldı ve birkaç gün içinde 80 bin civarında köpek çatanalara yüklenip yeniden mecburi bir ada yolculuğuna çıkartıldı...
Hayırsız Ada sadece kayaydı, üzerinde dikili tek bir ağaç bile yoktu ve 80 bin köpeğin feryadı söylendiğine göre geceleri İstanbul'dan bile işitilir olmuştu... Sesler birkaç gün sonra kesildi, zira yaşayabilmek için birbirlerini yiyen köpeklerden artık bir teki bile açlığa ve susuzluğa dayanamayıp ölmüştü...
Ama İstanbul halkının beklediği uğursuzluk da gecikmedi: Balkan Savaşı patladı...
Suphi Bey'in ortadan kaldıramadığı köpekleri yok etmek, sonraki belediye başkanlarından birine, Operatör Cemil Paşa'ya düştü...
Paşa seneler sonra çıkarttığı ‘‘80 Yıllık Hatıralarım'' başlıklı kitabında kendi dönemindeki köpek kıyımını ‘‘Meşrutiyetin ilânından sonra, İstanbul'daki köpeklerin büyük bir kısmı toplatılarak Marmara'daki Hayırsız Ada'ya gönderilmişti. Bununla beraber belediye başkanlığına tâyinim sırasında 30 bine yakın köpek buldum. Bunları yavaş yavaş imha ettirdim...
...Süprüntüleri sabahları kapılarının önüne bir çöp kabı içinde koymayıp sokağa atanların çöplerini tekrar evlerinin içine döktürdüm'' diye övünerek anlatacaktı...
İşte, köpekler konusunda sadece bugün değil, geçmişte de pek iyi olmayan sicilimizden birkaç küçük örnek...

Köpekleri serseriler toplamıştı

Pierre Loti'nin kaleminden
“...Bu ülkeye II. Mehmed'in ordularının ardından gelen köpekler... Terakki'yi ve hükümet işlerine levantenlerin girişini unutmuşlardı. Dört-beş asırlık sadakatten sonra ve kimseyi hiçbir zaman ısırmamış olmalarına rağmen, katliamların en iğrencine mahkûm edildiklerini gördüler. Hiçbir Türk, Hilâl'e uğursuzluk getireceği söylenen bu onur kırıcı görevi üstlenmek istemedi. Bu yüzden serseriler, işsiz güçsüzler ve haydutlar görevlendirildi. Bunlar işlerini demir kıskaçlarla yapıyorlar, zavallı kurbanlarını boyunlarından, ayaklarından #@!? olan mavnalara atıyorlardı.
...İstanbul'un diğer bütün köpeklerinden yüzlercesinin yer aldığı Hayırsızada, Marmara'nın ortasında çöle benzeyen bir kayaydı. İçecek bir damla su yoktu, köpekler orada açlıktan ve susuzluktan öldüler ve bu arada bilinçlerini yitirdiklerinden birbirlerini yediler. Adanın yakınlarından bir kayık geçerken hepsi kıyıya geliyorlardı ve yürekleri parçalayan iniltileri duyuluyordu. Bu, iki ay sürdü.
Kayıkları ve insanları ne kadar uzakta olursa olsun gördüklerinde, bütün saflıklarıyla yardıma çağırıyorlardı."

Adadaki tazıların neden o kadar saldırgan olduğunu artık anlamışsınızdır umarım



Evet Sevgili Arkadaşım. Pek Ala? Hala O İriyılanın adını unuttum onun oradan olduğunumu Düşünüyorsun?
Saol arkadaşım emeğine sağlık iyi bi araştırma olmuş , artık migrat'a sivri adadan girileceğide kesinleşmiş oldu... Bence hortlak'lardaki phili heykelinden girilebilir.

Re: Yer Bulundu!

Gönderilme zamanı: 05 May 2010 20:24
gönderen kuubii
Petcarar yazdı:miğratın girişi sivri ada olmak ZORUNDA.
evet yazdığı gibi sivri adada taş yığının altında hayırsız adada ufkabakandan başka taş yığı bilmiyorum ve bence orada... girişi olamada çıkışı orada olabilir... gitmek zor diyebilirsiniz ama hidra yolu emin olun daha zor...