Re: Neden Yardımdan Uzağız ?
Gönderilme zamanı: 29 Şub 2016 00:52
Yönetim benim hizmetimde olacak. Ben onların hizmetinde değil çaktın? Hangi yılın kafasındasın.
İstanbul Kıyamet Vakti Oyuncularının Buluşma Noktası
http://forum.istanbuloyun.com/
Tartışma uzamasın diyorum ama duramıyorum.PARJISUNG yazdı:Yönetim benim hizmetimde olacak. Ben onların hizmetinde değil çaktın? Hangi yılın kafasındasın.
"Neden yardımdan uzağız?"DDECCALL yazdı:
Aynen öyle.Sonuçta herkes full bir biçimde başlamıyor.Oyunda sen yenilere saygı göstermezsen onlar da oyunu bırakır.Böyle böyle oyunun kitlesi düşer ve yok olmaya sürüklenir.DDECCALL yazdı:İnsanlar bazı şeyleri yaşayarak tecrübe edinir sonuçta hepimiz başından beri bu tecrübeleri edinmedik , tecrübesiz arkadaşlar bu konuda dışlanmamalı öğrenicekler zamanla önemli olan oyundan fazlası kişiliği ile kazandığı tecrübe kendisine saygısı olmayan ve başkasınada saygı duymayan arkadaşlar bırakın oyunda gerçek hayatta bile sahi bir yer bile edinemezler şahsi düşüncem , kesinlikle artik başka arkadaşlarada yardımcı olunmalı sürekli girip yarım saatte kesip çikayim diye düşünmemeliyiz oyunun bu denli bu zamanlarında birbirimize tutunmakdan başka çaremiz yok..
BilgeTonyukuk yazdı:Selamun aleyküm;
Bu konuya ne almayanlar acizdir, ne de almayanlar haklıdır şeklinde yaklaşmamalıyız. Almayanlar hem acizdir, hem haklıdır. Hem güçlüdür, hem de haksızdır. Nasıl mı?
Şöyle ki; Bir oyuncu Meteorit 1 tılsımını üretmek için günlerce, aylarca emek veriyor. Sadece emek vermiyor, masraf da ediyor. Daha sonra üretiyor, yetmez diyorlar. 2.000 ve üzeri hasar lazım diyorlar. Garibim gidiyor bir de Asa, Zırh, Ceket üretiyor. Nihayet bölgelere girebilir hale geliyor. Asıl mesele bundan sonra başlıyor.
Bu bizim gariban vatandaş eğer ki geldiği yeri unutmaz, çektiği sıkıntıları, ettiği masrafları göz ardı etmez ise bölgeye giderken bir tane de olsa tılsımı olmayan insanı götürüyor. (Ki bu tip oyuncu modeli nesli tükenmekte de olsa aramızda hala var)
Ama... Bu bizim gariban vatandaş geldiği yeri unutur, "Ülen beni almadılar zamanında ben ne alacağım, eşek gibi üretsinler gelsinler, 15 dakika bitsin bölge, işim var acelem var vs. vs." derse, işte o zaman işin rengi değişiyor.
Bakın saygıdeğer arkadaşlarım; her zaman işin kolayına kaçmayı, suçu bir yerlere veya birilerine atmaya bayılıyoruz. "Sistem şöyle, sistem böyle, falanca şahıs şunu yaptı, filanca şahıs şunu yapmadı"... Ya hu aşalım bunları artık. Sistem dediğin nedir? Senden, benden mürekkep bir topluluk parçası. Sensin, benim sistemin yaratıcısı. Sen olmasan, ben olmasam, mekanizmanın en büyük çarkı olmasa, çarkın bir dişlisi eksik olsa, sistem dediğin şey yürür mü? Ee bak yürümüyor da. Kurumlar da her daim kalıcı, kişiler de geçici olduğuna göre; bazen ne kadar gereksiz şeylere takıldığımızı görmenin vakti gelmiş. Herkes kapısının önünü süpürse, şüphesiz ki daha temiz bir dünyada yaşardık. Herkes bölgeye giderken bir tane durumu orta halli veya vasat arkadaşı götürse, herkes gelişir, herkes kalkınırdı.
Bir anımı anlatayım size, Çemberlitaş geldikten ve Gaffar Bey aylar sonra nihayet kesilip taktikler öğrenildiği zamanlarda bir arkadaşımız çok merak ediyordu içeriyi, Gaffar Bey'i. Ve kendisi işitme engelliydi. Biz zaten normalde arkadaşlarımızı, tanıdıklarımızı hatta gerçekten ihtiyacı olduğunu bildiklerimizi yanımızda götürüp en azından iş öğretmeye çalışıyorduk. Ee bunu da genelde Skype üzerinden yapıyorduk. Fakat şimdi yardım edeceğimiz arkadaş işitme engelliydi ve böyle bir seçeneğimiz yoktu. Ne yapacağımızı bilemedik, girdik kırmamak için. Kaos geliyor, bozmasını söyleyemiyoruz çünkü herkes meşgul, deprem geliyor, kutup açmasını söyleyemiyoruz yazarak, o arada fırsat olmuyor. Hasılı kelam haftalarca uğraştık, haftalarca. Ve nihayet bir hayli öğrendi, alıştı. Ne mi oldu sonra? Harika bir dost, bir meslektaş, bir insan kazandım yıllar boyunca. Neyin, neyi getireceğini bilemezsiniz. İnsanlara yardım etmekten utanmayın, bizi insan yapan şeylerden birinin de vicdan olduğunu unutmayın lütfen.
Konfüçyüs'ün sözleri ile son verelim yazıya; "Bir yıl içinde sonuç almak istiyorsan tohum ek, on yıl içinde ürün almak istiyorsan ağaç dik, yüz yıl içinde sonuç almak istiyorsan insan eğit"
Esen kalın.
Dediğine katılıyorum kardeş belki biz de bu kadar bencil olmuşuzdur ama emin olun ki ben oyuna her girdiğimde (ki günde 3 4 saat girebiliyorum) 2 3 kişinin zincirleme görevlerini yapıyorum . Ve bu da beni huzurlu kılıyor. Olayın asıl meselesi millet grup bölgelerine artık parayla adam götürüyor. Ve bugün de 'aman eski günleri özledik eski oyuncular kalmadı' diye pişkin pişkin yorum da yapıyorlar. Bu oyun artık eskisi gibi olmayacak ve gün geçtikçe by oyun bu tür insanlar yüzünden yok olmaya mahkum olacaktır. Önemli olan yaptuğı bir yardımı karşılıksız olarak yapmak. Belki görevini yaptığın kişi yetimdir veya öksüzdür. Onun görevini bitirdiğinde yüünde oluşan gülücük gülümseme senin affedilmene bile sebeb olacaktır. Ben Şahsen görevini yaptığım kişilerin bana ALLAH RAZI OLSUN demesi hatrına yapıypr olamaz mıyım sırf mutlu olsunlar diye.BilgeTonyukuk yazdı:Selamun aleyküm;
Şurada bir konu vardı, oraya bir şeyler karalamıştım. Sanırım aynı satırlar bu konuya da uygun olur. Dilerim ki kendimizi bu durumdan kurtarabiliriz.
Gizlenmiş İçerikGösterBilgeTonyukuk yazdı:Selamun aleyküm;
Bu konuya ne almayanlar acizdir, ne de almayanlar haklıdır şeklinde yaklaşmamalıyız. Almayanlar hem acizdir, hem haklıdır. Hem güçlüdür, hem de haksızdır. Nasıl mı?
Şöyle ki; Bir oyuncu Meteorit 1 tılsımını üretmek için günlerce, aylarca emek veriyor. Sadece emek vermiyor, masraf da ediyor. Daha sonra üretiyor, yetmez diyorlar. 2.000 ve üzeri hasar lazım diyorlar. Garibim gidiyor bir de Asa, Zırh, Ceket üretiyor. Nihayet bölgelere girebilir hale geliyor. Asıl mesele bundan sonra başlıyor.
Bu bizim gariban vatandaş eğer ki geldiği yeri unutmaz, çektiği sıkıntıları, ettiği masrafları göz ardı etmez ise bölgeye giderken bir tane de olsa tılsımı olmayan insanı götürüyor. (Ki bu tip oyuncu modeli nesli tükenmekte de olsa aramızda hala var)
Ama... Bu bizim gariban vatandaş geldiği yeri unutur, "Ülen beni almadılar zamanında ben ne alacağım, eşek gibi üretsinler gelsinler, 15 dakika bitsin bölge, işim var acelem var vs. vs." derse, işte o zaman işin rengi değişiyor.
Bakın saygıdeğer arkadaşlarım; her zaman işin kolayına kaçmayı, suçu bir yerlere veya birilerine atmaya bayılıyoruz. "Sistem şöyle, sistem böyle, falanca şahıs şunu yaptı, filanca şahıs şunu yapmadı"... Ya hu aşalım bunları artık. Sistem dediğin nedir? Senden, benden mürekkep bir topluluk parçası. Sensin, benim sistemin yaratıcısı. Sen olmasan, ben olmasam, mekanizmanın en büyük çarkı olmasa, çarkın bir dişlisi eksik olsa, sistem dediğin şey yürür mü? Ee bak yürümüyor da. Kurumlar da her daim kalıcı, kişiler de geçici olduğuna göre; bazen ne kadar gereksiz şeylere takıldığımızı görmenin vakti gelmiş. Herkes kapısının önünü süpürse, şüphesiz ki daha temiz bir dünyada yaşardık. Herkes bölgeye giderken bir tane durumu orta halli veya vasat arkadaşı götürse, herkes gelişir, herkes kalkınırdı.
Bir anımı anlatayım size, Çemberlitaş geldikten ve Gaffar Bey aylar sonra nihayet kesilip taktikler öğrenildiği zamanlarda bir arkadaşımız çok merak ediyordu içeriyi, Gaffar Bey'i. Ve kendisi işitme engelliydi. Biz zaten normalde arkadaşlarımızı, tanıdıklarımızı hatta gerçekten ihtiyacı olduğunu bildiklerimizi yanımızda götürüp en azından iş öğretmeye çalışıyorduk. Ee bunu da genelde Skype üzerinden yapıyorduk. Fakat şimdi yardım edeceğimiz arkadaş işitme engelliydi ve böyle bir seçeneğimiz yoktu. Ne yapacağımızı bilemedik, girdik kırmamak için. Kaos geliyor, bozmasını söyleyemiyoruz çünkü herkes meşgul, deprem geliyor, kutup açmasını söyleyemiyoruz yazarak, o arada fırsat olmuyor. Hasılı kelam haftalarca uğraştık, haftalarca. Ve nihayet bir hayli öğrendi, alıştı. Ne mi oldu sonra? Harika bir dost, bir meslektaş, bir insan kazandım yıllar boyunca. Neyin, neyi getireceğini bilemezsiniz. İnsanlara yardım etmekten utanmayın, bizi insan yapan şeylerden birinin de vicdan olduğunu unutmayın lütfen.
Konfüçyüs'ün sözleri ile son verelim yazıya; "Bir yıl içinde sonuç almak istiyorsan tohum ek, on yıl içinde ürün almak istiyorsan ağaç dik, yüz yıl içinde sonuç almak istiyorsan insan eğit"
Esen kalın.