Re: Antares'in Günlüğü [Teşkilat]
Gönderilme zamanı: 01 Kas 2013 02:26
Karakter Adı: Antares
Sunucu: Teşkilat
Tarih: 31.10.2013
Merhaba günlüğüm. 1 günlük uzun bir aradan sonra not defterimi açtım ve bu yazıyı 2. defa yazıyorum. Birincisinde site hata verdiği için, maalesef tüm yazdıklarım gitti. Vize telaşı yüzünden dün oyuna pek giremedim, bugün ise tüm günümü oyuna verdim diyebilirim. Bu sayede, müthiş bir yol katettim.
Kendim hakkında ilginç bir bilgi vermek gerekirse betadan bugüne oyun hayatımda, 1200e yakın topladığım 'Açık Mavi Lapis'e rağmen 1 tane bile 'Koyu Mavi Lapis' toplayamamıştım. Bu ilginç istatistik yüzünden, şanssızlığımın bana şans getireceğine inanarak, arkadaşım 'YalnızBey'den bir adet istemiştim ve o günden beri çantamdan ayırmamıştım. İşte bu sabah, sizin için normal ama benim için 'olağandışı' bir olay oldu...

Bu sırada, GueRiLLaWaRFaRe(Ozan)'dan pm aldım ve beni topkapı'ya gelmem ve ona sözüm olan hatıra fotoğrafını çekmem için beni davet etti. Kardeşimi kırmayıp yanına gittiğimde beni bir sürpriz bekliyordu,

Gerek kendi çabalarımla, gerek teşkilat halkının desteğiyle yavaş yavaş elle tutulur bir karakterim olmaya başlamıştı. Bu sırada, söz verdiğim gibi hatıra fotoğrafını çekmeyi de ihmal etmedim tabii,

Bir an önce 49 seviyeye ulaşmak için çabalıyordum ve artık karacinler bana tecrübe puanı sağlamadığı için, 'Meran' şehrine ayak basmam gerektiğine karar verdim. Ama bunun için 'sivri ada' görevlerini yapmış olmalıydım. Fare köyü-Arzuhalici-Yalnız Fare üçgeninde birkaç git-gel yaptıktan sonra, taşkanat görevini aldım. Kendi başıma kesip kesemeyeceğimi düşünmeme bile fırsat vermeden, Ozan beni beni yalnız bırakmadı.

Görevim bittiğinde; Ozan oyundan düştü ve bronzu tek başıma kesemeyeceğimi bildiğim için, yardım bulmaya 'Yeraltı'na indim. Bu sırada meran köprüsünde tanıdık bir görüntü vardı; özlediğim.
'
'Solucan' adlı yaratığı kesmeye gittiklerini öğrendiğim bu gruba hemen dahil oldum ve görevimi yapmak için onlarla beraber yola koyuldum.Aslında; Yeraltı'nın uçsuz bucaksız, tehlikeli yollarında tek başıma yavaş yavaş ve her an tetikte gezerdik. Ama yanımızdaki iki grup insanın da etkisiyle olsa gerek, sanki Kurtarılmış Eminönü sokaklarında gezer gibi rahattık. Kalın derisi ile nam salmış olan 'Solucan', korkusuz savaşcıların, kudretli büyücülerin ve yüzlerinden soğukkanlılıkları besbelli olan şifacıların karşısında en ufak bir direnme bile gösterememişti.

Görevimi teslim edip; sivri adaya, Showmaster(Berkay)ın yanına geldim ve grubuna dahil oldum. Bir şeyler atıştırmak için mutfağa gideceğimi söyledim ve gelince 'Bronz' görevine destek bulup bu görevi yapacağımı söyledim. Mutfağa gidip bir şeyler atıştırmış ve bilgisayarımın yanına dönmüştüm ki, kardeşimin çoktan grubu toplayıp görevimi yaptığını görünce tarifsiz bir mutluluk yaşadım.

Artık hedefim olan 49 seviyeye çok yakındım, ve büyük görevlerin önünü açmak için temellerini oluşturan küçük görevleri yapmaya çalışıyordum. Loncamdaki arkadaşlarımın da 'Gong' görevi olduğunu duyunca, onları da davet ederek meran şehrinin altını üstüne getirdik. Sonunda 'İflis' yolu açılmıştı

Sonunda 49 seviyeye ulaşmıştım. Ama hala yeterince güçlü olmadığımı düşünüyordum, o sırada Ozan'ın yansıttığı bir silah reçetesi ilgimi çekti. Evet, o silah benim olmalı dedim. Daha güçlü olmalıyım.

Son hızla, gerekli gereksiz her madeni çekmeye devam ediyordum...

Aynı zamanda ise, imkan çerçevesinde düşük seviyeli kardeşlerime etraftaki fareadamları keserek yardım ediyordum. 'Stxxreangexx' adlı kullanıcıya da aynı çerçevede ufacık bir görev yardımı yapmama rağmen; bu kadar minnettar kalması ve diğer kullanıcıların umursamazlığından yakınması, kendi adıma biraz garip geldi. Çünkü bu serüvenim boyunca tanışmış olduğum çoğu insan yardımsever kimseler ve böyle düşünmesi üzerine, yaşadığı şanssızlığa ve yanlış insanlara denk gelmesi adına üzüldüğümü belirtmek isterim.

GueRiLLaWaRFaRe beni sığınağa götürmeyi teklif ettiğinde, büyük bir heyecan duydum. Bu karakterim adına ilk sığınak maceram olacaktı ve nerede ne yapmam gerektiğini ezberlemişcesine hatırlıyordum. Grubu kurduk ve hızla ilerledik. Yeni tılsımım 'Direnç Kırma Alanı (I)' sayesine diğer büyücülerden daha fazla direnç kırabiliyordum. Bu sayede, elektrik hasarım az olmasına rağmen gruplarda yer bulabileceğimi düşünüyordum. Motorini kestik ama sonuç hüsrandı:

'Büyük Kenan'(!) ise, motorine ve düşünen adama oranla daha kolay gelmişti. Ama o da yüzüme gülmemeye kararlıydı sanki:

Dışarı çıktığımızda, içerideki yaratıkları daha kolay kesmek için hız veren eşyalara sahip olmak gerektiğini anladım ve, hemen bir tane satın aldım:

Bir gün de böyle bitti günlüğüm. Şimdi biraz istirahat vakti.
Sunucu: Teşkilat
Tarih: 31.10.2013
Merhaba günlüğüm. 1 günlük uzun bir aradan sonra not defterimi açtım ve bu yazıyı 2. defa yazıyorum. Birincisinde site hata verdiği için, maalesef tüm yazdıklarım gitti. Vize telaşı yüzünden dün oyuna pek giremedim, bugün ise tüm günümü oyuna verdim diyebilirim. Bu sayede, müthiş bir yol katettim.
Kendim hakkında ilginç bir bilgi vermek gerekirse betadan bugüne oyun hayatımda, 1200e yakın topladığım 'Açık Mavi Lapis'e rağmen 1 tane bile 'Koyu Mavi Lapis' toplayamamıştım. Bu ilginç istatistik yüzünden, şanssızlığımın bana şans getireceğine inanarak, arkadaşım 'YalnızBey'den bir adet istemiştim ve o günden beri çantamdan ayırmamıştım. İşte bu sabah, sizin için normal ama benim için 'olağandışı' bir olay oldu...

Bu sırada, GueRiLLaWaRFaRe(Ozan)'dan pm aldım ve beni topkapı'ya gelmem ve ona sözüm olan hatıra fotoğrafını çekmem için beni davet etti. Kardeşimi kırmayıp yanına gittiğimde beni bir sürpriz bekliyordu,

Gerek kendi çabalarımla, gerek teşkilat halkının desteğiyle yavaş yavaş elle tutulur bir karakterim olmaya başlamıştı. Bu sırada, söz verdiğim gibi hatıra fotoğrafını çekmeyi de ihmal etmedim tabii,

Bir an önce 49 seviyeye ulaşmak için çabalıyordum ve artık karacinler bana tecrübe puanı sağlamadığı için, 'Meran' şehrine ayak basmam gerektiğine karar verdim. Ama bunun için 'sivri ada' görevlerini yapmış olmalıydım. Fare köyü-Arzuhalici-Yalnız Fare üçgeninde birkaç git-gel yaptıktan sonra, taşkanat görevini aldım. Kendi başıma kesip kesemeyeceğimi düşünmeme bile fırsat vermeden, Ozan beni beni yalnız bırakmadı.

Görevim bittiğinde; Ozan oyundan düştü ve bronzu tek başıma kesemeyeceğimi bildiğim için, yardım bulmaya 'Yeraltı'na indim. Bu sırada meran köprüsünde tanıdık bir görüntü vardı; özlediğim.

'Solucan' adlı yaratığı kesmeye gittiklerini öğrendiğim bu gruba hemen dahil oldum ve görevimi yapmak için onlarla beraber yola koyuldum.Aslında; Yeraltı'nın uçsuz bucaksız, tehlikeli yollarında tek başıma yavaş yavaş ve her an tetikte gezerdik. Ama yanımızdaki iki grup insanın da etkisiyle olsa gerek, sanki Kurtarılmış Eminönü sokaklarında gezer gibi rahattık. Kalın derisi ile nam salmış olan 'Solucan', korkusuz savaşcıların, kudretli büyücülerin ve yüzlerinden soğukkanlılıkları besbelli olan şifacıların karşısında en ufak bir direnme bile gösterememişti.

Görevimi teslim edip; sivri adaya, Showmaster(Berkay)ın yanına geldim ve grubuna dahil oldum. Bir şeyler atıştırmak için mutfağa gideceğimi söyledim ve gelince 'Bronz' görevine destek bulup bu görevi yapacağımı söyledim. Mutfağa gidip bir şeyler atıştırmış ve bilgisayarımın yanına dönmüştüm ki, kardeşimin çoktan grubu toplayıp görevimi yaptığını görünce tarifsiz bir mutluluk yaşadım.

Artık hedefim olan 49 seviyeye çok yakındım, ve büyük görevlerin önünü açmak için temellerini oluşturan küçük görevleri yapmaya çalışıyordum. Loncamdaki arkadaşlarımın da 'Gong' görevi olduğunu duyunca, onları da davet ederek meran şehrinin altını üstüne getirdik. Sonunda 'İflis' yolu açılmıştı

Sonunda 49 seviyeye ulaşmıştım. Ama hala yeterince güçlü olmadığımı düşünüyordum, o sırada Ozan'ın yansıttığı bir silah reçetesi ilgimi çekti. Evet, o silah benim olmalı dedim. Daha güçlü olmalıyım.

Son hızla, gerekli gereksiz her madeni çekmeye devam ediyordum...

Aynı zamanda ise, imkan çerçevesinde düşük seviyeli kardeşlerime etraftaki fareadamları keserek yardım ediyordum. 'Stxxreangexx' adlı kullanıcıya da aynı çerçevede ufacık bir görev yardımı yapmama rağmen; bu kadar minnettar kalması ve diğer kullanıcıların umursamazlığından yakınması, kendi adıma biraz garip geldi. Çünkü bu serüvenim boyunca tanışmış olduğum çoğu insan yardımsever kimseler ve böyle düşünmesi üzerine, yaşadığı şanssızlığa ve yanlış insanlara denk gelmesi adına üzüldüğümü belirtmek isterim.

GueRiLLaWaRFaRe beni sığınağa götürmeyi teklif ettiğinde, büyük bir heyecan duydum. Bu karakterim adına ilk sığınak maceram olacaktı ve nerede ne yapmam gerektiğini ezberlemişcesine hatırlıyordum. Grubu kurduk ve hızla ilerledik. Yeni tılsımım 'Direnç Kırma Alanı (I)' sayesine diğer büyücülerden daha fazla direnç kırabiliyordum. Bu sayede, elektrik hasarım az olmasına rağmen gruplarda yer bulabileceğimi düşünüyordum. Motorini kestik ama sonuç hüsrandı:

'Büyük Kenan'(!) ise, motorine ve düşünen adama oranla daha kolay gelmişti. Ama o da yüzüme gülmemeye kararlıydı sanki:

Dışarı çıktığımızda, içerideki yaratıkları daha kolay kesmek için hız veren eşyalara sahip olmak gerektiğini anladım ve, hemen bir tane satın aldım:

Bir gün de böyle bitti günlüğüm. Şimdi biraz istirahat vakti.