Retaliation-YollugTigin-IıIıIYaMaNIıIıI Günlüğü

[selitelis1046]

Ümidini yitirme tılsımını çok çabuk bir şekilde üreteceğinden eminim . İyi oyunlar .

[Retaliation]

bu günlük bana benimkini çağrıştırıyor herneyse başarılı

Şu sıralar edebi duygularım canlandı.Öğretmenim vasıtasıyla bir şiir kitabı okumaya başladım ve Edebiyat'ı çok seviyorum.Çift anlatım yapmaya çalışıyorum.Biri anlatmaya bağlı edebi tür ki bu genç neferimiz.İkinicisi öğretmeye bağlı edebi tür bu da günlük yazı şekli.

[Retaliation]

Merhaba Sevgili Günlük;

Bugün hunharca yeraltı-karacin mağaradaydım.Hol bölgesinin fazla kalabalık olması,bize ekmek çıkamaması sonucu Reta'ya şans doğdu.Reta dünden hazırdı.

Mağara girişten,Solucan'ın oraya kadar tüm cinleri kestik,kasayı doldurduk boşalttık.

İlginç bir reçete düştü,sakladım.Buradan yayınlamak istedim.Çünkü,isteyen olursa verebilirim.

Bir de şöyle 4'lü eşya düşmesi...Tarifsiz duygu!

Son olarak Serkan'ın büyücüsünün Gong Görevine yardımcı olduk.Ortaya ilginç bir dizilim çıktı otururken.Zigzag oldu resmen.Ben de aldım fotoğrafı.

Günün Sözü
İnsan düşünce ile görür ve duyar. -Epiharmus

Bugünlük böyleydi günlük,başka yazıda görüşmek dileğiyle.

[Retaliation]

Boş!

İri yarı,sert yüz hatlarına sahip olan kadın çok keskin bir ses tonu ile konuşmaya başlıyor Mebure Hanım:

- Bu da Teşkilat artık buralara daha fazla uğrayacak demek oluyor.Neferi baştan aşağıya süzdükten sonra"Dikkatli olsan çok iyi edersin.Bu Teşkilat zerzevatının ipi ile kuyuya inilmez.Burası sayfiye yeri değil.Eğer uyumlu olursan,bizden sana iş çıkabilir.Paralı askerlik yaptın mı hiç?Bu aralar adama ihtiyacımız var bazı vahşi tecrübeler için.Eğer ilgileniyorsan,Bab-ı Ali Komutanı ile görüşebilirsin."


Elinde silahı ile nöbet yerinde duran Komutan'a kendini tanıttı.Komutan eli silah birini görünce çok sevinmişti.Aşırı şakacı bir kişiliği vardı.Yağmacı cinlerden nefret ediyordu.Kendisine buralarda iş aradığını söyledi.Komutan:

- Şehirin giriş kısmındaki cinleri gördün mü?Bu sefillerin suç listesi çok kabarık.Gasp,yağma ne varsa bu haşerelerde.Yolu sürekli temiz tutmaya çalışıyoruz.Git biraz rahatsız et şunları.Tam yetki sana.Karşılık olarak şifa iksiri veririm.Buralarda paradan daha değerlidir.
- İksirle genelde işim olmaz ama iş için alabilirim.
- Hahaha.Sevdim seni.Buralarda genelde paralı askerler bulunur,Teşkilat meşkilat buralarda pek işlemez.Para yoksa görev verenlerde benim yaptığım gibi iksir verirler.Haydi git harca şunları!

Cinlerin bulunduğu bölgeye giderek Hizar'ını çıkardı.Bu yağmacı cinleri birkaç kışkırtıcı hareketle savaş başlatmaya tahrik etti.Cinler ikişer üçer etrafını sardı neferin.Sürekli parasını çalıyor ve sinsice arkasından vuruyorlardı.Yaman giderek sinirlendi.Hizarını alttan sallayarak,bu bücür yaratıklardan birini yere serdi.Dört kalmıştı.Agah Bey'den öğrendiği Sert Vuruş yeteneğiyle bir ikisini daha öldürdü.Giderek zaaflarını öğrenir oldu bu yağmacı haşerelerin.Yirmi tane kadar öldürdükten sonra,Komutan'a geri dönerek iksirini aldı.Komutan abartı bir kahkahayla:

- İyi iş.Çığlıkları buradan duydum.Al bu şişeleri,gerçi lezzetsizler ama kimin umurunda.
- Dahası da vardı.
- Şu tüftüfçüler var.Onları da harca bu sefer Kudret iksiri veririm sana.Geçtiğimiz sene yaptığım hesaplara göre sefillik yarışını onlar kazandı.Psikopattır bunlar.Abartı şekilde gülmeye başlar.
- ...Tamamdır.

Tüftüfçüler zorluyordu neferi.Uzaktan saldırıları onu yavaşlatıyordu.Bir de bazı mermilerinde keskin asit vardı.Vücutla temas ettiğinde,vücuda asit etkisi bırakıyordu.Her ne kadar menzilde iyi olsalar da yakın mesafeden pek fazla etki gösteremeyen bu yaratıkları,kolay yöntemlerle ortadan kaldırdı.

Komutan'a vardığında durumu haber etti.Komutan gülmeye başladı:

- Tüftüfçü Cinler?Onlardan öldür mü demiştim sana?Alay mı geçiyorsun benimle?Şaka şaka,al bu iksirin.Fazla içme,kudret kafa yapar.
- Bunların liderleri kimdir?
- Adı Boş.Adı gibi kendi de boş biri.Yine gülmeye başlar."İşini bitir de son verelim bu yağmacı olaylarına.

Boşla karşılaşma başladı.Nefer ara ara silahlarını değiştirerek saldırılar yapıyor,rakibi üzerinde akıl oyunu oynamaya çalışıyordu.Boş iri yarı fakat ağır hareket eden biriydi.Yaman her ne kadar rakibine fazlaca vursa da dayanıklı rakibi pek acı hissetmiyordu.Rakibinin darbelerini Rüstem Ağabey'in özenle dövüp kendisine hediye ettiği zırhla karşılıyor,kendisine gelen darbeleri ıska geçirtiyordu.Pek fazla darbe almamıştı nefer.Rakibini giderek yormaya başladı.İri yağ tulumu rakibi yorulmuştu.Uzun süren savaşta avantaj neferdeydi artık.Giderek daha fazla vurmaya başladı Boş'a.Boş en sonunda yarım yamalak İstanbul Türkçesi ile"Benim deri olmak sağlam!"diyerek kendini avutuyordu.Artık vurdukları gerçekten de işlemez olmuştu.Rakibine en son sıçrayarak kafasına darbe yaptı ve işini bitirdi.Şimdi Komutan'a gidip tehlikenin bittiğini söylemek kalmıştı sadece geriye.

- Boş sizlere ömür Komutan.dedi ve gülümsedi.
- Demek Boş öldü.Yazık birbirimize çok alışmıştık.Saygısızlık çerçevesinde...Haa dur,bu sefer sana ayakkabı vereyim ödeşmiş oluruz.Al bakalım.
- Sağol Komutan.

Yeni ayakkabısını hemen oracıkta giydikten sonra Bab-ı Ali'de yapılacak başka iş olup olmadığını kontrol etmeye başladı.

[Retaliation]

Ada?

Bab-ı Ali'de dolanırken bir Vahşi görür Yaman.Bir şeyler mırıldanır.Korkarak yanından uzaklaşır ve Komutan'a onu sorar:

- Hee o mu?Onun adı Vahşi.Kendi türlerinden farklıdır.Bu,biraz iyimser olanlarından,hahaha.Zararsızdır korkma.
- Peki,ne mırıldanıyor öyle?
- Onu da sen kendisine soracaksın genç kardeşim.

Cesaretini toplayarak Vahşi'nin yanına gitti.Vahşi'yi dürterek durdurdu.Ellerini kafasına götürerek kafasını sağa ve sola sallayarak konuştu Vahşi:

- Mohr fahreee.Mohr fahreyi öldhür!
- Nerede bu fare?Tekrarladı Vahşi:
- Mohr fahreee.Mohr fahreyi öldhür!

Tüm Meteor Bölgesi'ni aradı Yaman.Hiç bir şey bulamamıştı.Sonra gözlem yaparken girdiği küçük tünellerdeki ses geldi aklına.Beyninin uçkurlarında fare sesi yankılanıyordu.O anı aklında canlandırdı.Adını bilmediği insan avcılarından kaçarken,mağarada çöküp kaldığı ve kanatmaları iyileştirmeye çalıştığı anı.Sonra duymasına rağmen hiç aldırış etmediği o fare sesi.Sonra içinden"Tabi ya."dedi.Tehlikeli olduğunu bildiği halde,Vahşi'ye borç bilediği bu görevi yapmaya kafasına kazımıştı.Büyük bir hızla avcıları geçerek tünelden girişi yaptı.İçerisi zaten küçüktü.Fareyi tünelin arka kısmında gördü ve tek bir bıçak hamlesi ile yere serdi.Cesedini alıp,Vahşi'ye götürdü.

Mor farenin ölüsünü gören Vahşi'nin yüz kasları gevşedi ve gözleri doldu.Topraktan çıkardığı bir parça taşı nefere uzattı.

- Hekuhr...çok hekuhr...

Bab-ı Ali'deki işlerini bitirdikten sonra İstihbarat Subayı'na gitti.İstihbarat Subayı telaşlı bir şekilde beklemedeydi.Neferi görünce hiddetle üstüne yürüdü:

- Nerelerdeydin,fazla görünmüyorsun.Umarım Bab-ı Ali'den iş falan almıyorsundur.Her neyse.Aldığımız bir istihbarata göre,tapınak girişine yakın bir bölgedeki ruh taşı faaliyete geçmiş.Oraya bir ajanımızı gönderdik ancak 2 gündür ondan haber alamadık.Onun başına ne geldiğini bul.
- Onu nasıl bulurum?Nasıl görünümlü biri?
- Kendisi beyaz saçlı,uzun boyludur ve kahverengi bir ceket giyer.Dikkat et,tehlikeden uzak dur.

- Hemen yola koyuluyorum efendim.

Subay'ın dediği yılan vadisine vardı.Bir ruh taşı gördü.Arzuhalci'yi hatırladı Ruh taşını görünce.Labirent maceralarını,Ruh taşı için ezberlediği sözleri ve Philotheos'un gizemini...Hemen ilerleyerek yılanları es geçti.Taşa dokundu ve sözleri söyledi.Yine o his oluştu içinde.Ruhu önce kasıldı sonra gevşedi.Bir karanlık bulutu sardı etrafı,istemsizce gözleri kapalıydı.Kalp ve nabız atışları hızlıydı.Korkmaya başladı çünkü nereye ışınlandığını bile bilmiyordu.Gözünü yavaşça açtı ve bir kumsal ile karşılaştı.Hemen sağa baktı ve denizi gördü.İçinden"Denizin yanında bir kum havuzu."dedi.Yavaşça yere eğildi.Elini kuma değdi ve üç parmağıyla kumu elini sıkıştırıp gözlemledi.Sonra attı yere.Tadına bile bakmaya üşenmemişti.Amacı buranın gerçekten bir kumsal mı yoksa bir serap gibi bir şey olduğunu çözmekti."Bildiğimiz kummuş."dedi ve yavaşça ilerlemeye başladı.

Bir takım köpek sürüsü gördü.Zararsız olduğunu düşünerek aldırış etmeden geçmeye çalıştı.Fakat buradakiler hiç insaflı değildiler.Köpekten öte tazıydılar.Tazıların üstüne koşup saldırması üzerine Yaman depara başvurdu.Hızla koşarak gizemli bölgedeki en ücra köşelerine gitmeye çalışmıştı ama nefesi kesiliyordu.Yerde yatan birini gördü ama aldırış dahi edemedi.Sonra az daha ilerledikten sonra bir Arz Sancağı gördü.Hemen oraya doğru koştu ve tazılar konusunda yardım alarak öldürmeyi başardılar.Sonra dikkatlice,az önce gördüğü cesede yanaştı.Subay'ın kendisine verdiği tarifi yerdeki cesetle kıyasladı.Birebir uyuyordu.Üzerindeki birkaç mermi ve parayı aldı.Öleli daha bir yada iki gün olduğunu saptadı ve geldiği yönden geri dönerek Subay'a gitti.

Subaya olanları anlattı.Ajan'ın ölü olduğunu,geçidin bir kumsala bağlandığını heyecanlı bir dilde anlattı.İstihbarat Subayı düşündü.

- Agah Bey'e bunu haber et.Keşif için bir ekip toplanması için ondan onay almalı ve bu konuyu konuşmalıyız.
- Tamam efendim.

Agah Bey'e ivedi olarak varan nefer,tüm olan biteni Agah Bey'e anlattıktan sonra Agah Efendi,sanki neferi görüyormuş ve izliyormuş gibi ona bakar.Sessizlik bastır iletişim cümbüşünü.Sessizliğin sesi...Sonra Agah Bey bu sessizliği bozar:

- Maalesef bu havadi heyecan verici olduğu kadar da tehlikeli de.İnsanlar,sahte bir umuda kapılabilirler.Yıllarca hep bilinçsiz hızlı hareketlerden zarar gördük.Hızlı yayılan haberler ve temelsiz umutlar daima felaket getirdi.Belki benim bu karamsarlığımı anlamıyorsunuz.Ancak 'Arayış Dönemi'ni hatırlayacak kadar yaşlıyım.Ve o dönemi hatırlayan kime sorarsanız sorun,size benzer şeyler söyleyeceklerdir.Hayatlarımız 3-5 fersahlık bir alan içinde geçse de,içimizde yerkürenin uçsuz bucaksızlığında kaybolmak yatar.Felaket öncesinden kalan bir bunak olduğumdan dolayı,bu uçsuz bucaksızlığı yaşadım.Hem de sizin hayal gücünüzün sınırlarının ötesinde bir uçsuz bucaksızlığı.Ancak hiç yaşamamış olsanız da,sizin de mayanızda bu özgürlüğe özlem var.İşte bu özlem felaketimiz oldu hep.Sizden ricam,bu havadisin en azından bir süre kimseye yayılmaması konusunda hassas olmanız.
- Peki Teşkilat şu an ne yapacak?
- Ben konuyu mecliste tartışmaya açacağım.O zaman neler yapılması gerektiğine karar verilecek.Yazgımız karışıyor.Şimdi İstihbarat Subayına geri dönün.Ona Meclis'in ivedi olarak toplanacağını haber verin.

- Tamam Agah Bey Amca.

Yaman Subay'a varır ve Meclisin toplanacağının haberini verir.Kafasını onaylar şekilde sallar Subay ve Yaman'ı azat eder.

[Retaliation]

Merhaba Sevgili Günlük;

Bugün yine Yeraltı'ndaydım.Yine kasa doldur boşalt işlemi yaptım.

Fazla vaktim olmadığından sadece 1 tur gerçekleştirebildim.Geliri az oldu ama nostalji oldu bana.Zamanında çokça uğramıştım bir damlanın bile desibel ses boyutlarına ulaşabileceği mağaraya.

Bir de şöyle bir reçete düşürdüm,isteyen olursa diye sakladım.Eğer isterseniz oyun içinden mesaj atabilirsiniz.

Günü Sözü
İlham diye bir kavramın varlığı kesin; önemli olan insanı çalışırken yakalaması. -Pablo Picasso

Bugünlük böyleydi günlük,başka yazıda görüşürüz.

[FireFighter095]

Reçeteyi alabilirim.Oldum olası palalara ilgim var.Çok şık duruyorlar benim gözümde.
Hikaye çok güzel gidiyor.Oyun içi hikaye noktalanınca günlük olarak da mı noktalanıcak ?

[Retaliation]

Reçeteyi alabilirim.Oldum olası palalara ilgim var.Çok şık duruyorlar benim gözümde.
Hikaye çok güzel gidiyor.Oyun içi hikaye noktalanınca günlük olarak da mı noktalanıcak ?

Oyun içerisinde olduğumda reçeteyi verebilirim.Hikâyeye gelirsek,ya onu günlük tarzına donüştureceğim ya da farklı bir kurgu ile yazmaya devam edeceğim.

[Retaliation]

Kişisel sebeplerden dolayı bugün maalesef ki günlüğüme yazı yazamayacağım.Bir şarkı ile noktalayalım bari.

https://www.youtube.com/watch?v=TrEk96vX8_Q

[KARADAVUTs]

Kişisel sebeplerden dolayı bugün maalesef ki günlüğüme yazı yazamayacağım.Bir şarkı ile noktalayalım bari.

https://www.youtube.com/watch?v=TrEk96vX8_Q

Güzel şarkı :mrgreen: