Aşkın, cesaretin, yiğitliğin hikayesi bu... Sizleri özlemlerin sessiz çığlığını, yarım kalmış sevdaların hüzünlü hikayesini dinlemeye çağırıyorum şimdi... Fakat, bu sizin bildiğiniz bir dinleyiş olmayacak, şekillerine anlam yüklemeden kelimelerin, onlara kısa bir veda ile yapılacak bir dinleyiş bu... Kimilerinin, dans olarak telaffuz ettiği, aslen, asil bir yaşamın, asil bir kültürün, yok edilemez özünü temsil eden Aşk, cesaret ve asalet dolu duruşudur Kafkas Oyunları. Şimdi dinleyin, ruhunuzun en ücrâ köşesine kadar sözcüklere hiç başvurmadan tesir edecek bu ezgiyi... Dinleyin! Eğer istiyorsanız, hüznün perçemini indirdiğinde görünen, o güzeli görmeyi... Belki biraz kederlenecek, belki özlemlere ve hazin bir duyguya kapılacaksınız. Ama bilmelisiniz bu hüzün adlı güzelin, en kadim hikayesi... En derin sevdasının yankılanmasıdır. Sevdaları bitmemiş, tükenmemiş bir sahibin yakarışıdır, özgürlüğün, asaletin adını Kaf dağına yazanların haykırışıdır...
Bir varmış bir yokmuş, bir zamanlar ikv de herkese tatlılar, çaylar dağıtan bir şair varmış. Güzel şiirlerinin yazar okuyanlara sıcak ama şekersiz çay ikram edermiş. Okuyanlar sevinirmiş : ) Ama gün gelmiş yazılanlar silinmiş, çaylar bardaklarda soğumuş : ( Ruh lar üzülmüş : (