Tüm cihana karşı koyduğumuz, "Çanakkale Geçilmez" nidalarıyla bunu kanıtladığımız o kanlı şafakta vatan, millet aşkı uğruna gözünü kırpmadan kendilerini siper eden, kurşunların önüne atan tüm şehitlerimize ne kadar minnet duyguları dile getirsek azdır. Attığımız her adım, aldığımız her nefes onların kudretli kanları sayesindedir.
Çanakkale şehitlerimizi, canları uğruna bu vatanı selamete erdirişinin 99. yıldönümünde rahmetle anıyoruz.
Ruhunuz şâd olsun.
Çanakkale Deniz Zaferi’nin 99.’ncu yıldönümü vesilesiyle, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, aziz şehitlerimizi, kahraman gazilerimizi bir kez daha rahmetle ve şükranla anıyoruz.
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer,
O ne müthiş tipidir, savrulur enkazı beşer.
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.
Kafa göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak
Şüheda gövdesi, bir baksana dağlar taşlar...
O, rüku olmasa, dünyada eğilmez başlar,
Vurulmuş temiz alnından uzanmış yatıyor;
Bir hilal uğruna ya rab, ne güneşler batıyor!
Çanakkale zaferini kutluyor, şehitlerimizi saygıyla anıyorum..
* Beşerin yaptığı hiçbir savaş Çanakkale ile boy ölçüşemez.
* Bu müthiş bir savaştır ve eşi benzeri olmayan bir savaştır.
* Çanakkale Muharebeleri, bu coğrafyada yaşayan insanlığın ilk defa, bugün anladığımız anlamda "Millet mefhumunu" kavradıkları yerdir. Bugünkü varlığımızı da varoluşumuzu da bu anlamda direkt olarak Çanakkale Muharebelerine bağlıyorum.
* Türk Ulusuna, milli mücadelede başarıya ulaştıracak, güvenebileceği bir "İnsan" da kazandırdı. Peşinden koşabileceği bir isim de kazandırdı. Mustafa Kemal ismi..
* Çanakkale bir kalabalığı millet yapabilecek bir savaştır.
* Bugün dünyayı değiştirmiştir bu savaş.. Çünkü;
*Çanakkale geçilemedi, 1nci Dünya Savaşı 2,5 sene uzadı.
* Geçilemedi,8,5 milyon Avrupalı öldü.
* Geçilemedi, Rusya komünist oldu, 30 milyon insan öldü.
* Geçilemedi, Rusya Çin'i komünist yaptı 50 milyon insan öldü.
* Geçilemedi, sömürgeci Avrupa Ülkelerinin gücünden müslüman 3ncü Dünya Ülkeleri şüphe etmeye başladılar, Hindisyan, Pakistan, Bengaldeş gibi, buraları ellerinde tutma şanslarını kaybettiler,
* Geçilemedi, Avrupanın gücünden müslümanlar şüphe ettiler ve Endonezya'yı şurayı burayı ellerinden çıkardılar. Ve Dünya'yı değiştirdi.
Eğer Churchill yaşasaydı şunu derdi: Çanakkale'den geçemediğimiz için Rusya komünist oldu, Rusya komünist olduğu için bugün çatırdadı, Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan gün ışığına çıktı.
* Daha Çanakkale Savaşı'nın sonuçları devam ediyor, edecektir.
Şahsi düşüncem: Zaferini yapan millet aslında zaferini bir sonraki kuşağa aktarabildiği ölçüde zafer elde etmiş sayılır. Eğer Çanakkale 1915 ile 16 yılları arasında sıkışıp kalmışsa bu konuda büyük bir eksikliğimiz var demektir. Türkiye olarak biz maalesef Çanakkale'nin sağlıklı bir şekilde coğrafyasını düzenlemedik. Onunla ilgili sanat etkinlikleri yapamadık. Yeni nesillere Çanakkale'yi hiçbir zaman anlatma gayreti içerisine giremedik. Şiirde, edebiyatta, sanatta, sinemada, filmde, resimde Çanakkale'yi doyurucu bir şekilde aktaramadık. Hatta daha ilginci, biz biraz belki alicenap davrandık, "Batılılaşma" süreci içerisinde batılılara ayıp olmasın diye onlara karşı elde ettiğimiz bu zaferi çok da dillendirmedik.
Yapmamız gerekenler hakkındaki görüşlerim: 1915 yılında kazanılan Çanakkale Zaferi elbette 1915de kalmamıştır, kalmamalıdır. Yaşayan kuşaklarımıza mal edilmelidir. Yeni kuşaklarımız buradaki olayın farkına vararak yaşamalıdır. Bu şekilde olduğunda "Biz" duygusuna erişmek daha da kolaylaşır. Kilitlenmiş, kenetlenmiş bir ulus olarak yaşam daha da kolaylaşır. Ülkenin geleceğini güvence altına alma konusunda da önemli katkılar sağlar. Çünkü şunu hep gözlemlenmiştir; bu bölgeyi gezmeden önceki bir kişinin ruh duygusuyla gezdikten sonraki farklıdır. Çok şey kazanmış olarak buradan çıkmaktadır. O nedenle yetişen kuşaklara sadece Gelibolu değil, ama öncelikle burası, Başkomutan Muharebe Alanı da gezdirilmelidir, Sakarya Muharebe Alanı da gezdirilmelidir.
Gelibolu hakkındaki bildiklerim ve tespitlerim: Bir grup gönüllü insanın yürüttüğü, gerçek şehitlikleri tespit etme ve tekrar oluşturma çalışması var. Bunun şimdiye kadar yapılmamış olması çok büyük bir ayıp! Yani herkes geliyor, Şehitler Abidesi var büyük, yüzlerce binlerce araba, herkes geliyor oraya, duruyor, denize bakıyor, bir dua okuyor ve gidiyor. Çanakkale Muharebelerini anmak bu değildir. Ama o zamanki gerçek olan ve hala tespit edilemeyen şehitliklerin yerinde yeller esiyor. Buğday tarlası olmuş, üzerinden hayvanlar geçiyor, kimsenin umurunda değil. Ben çok acı biliyorum bunları. Bir envanter çalışması yoktur yarımadada, nerede ne olduğunu bilmiyoruz. Daha sonradan yapılmış sembolik şehitlikler var, bu kadar. Yaptığımız budur.
Son yıllarda Gelibolu'yu, burada 100 yıl önce yapılan savaşı ve bu savaşın günümüze etkisini geniş kitlelere anlatmak amacıyla çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. Buraya yapılan ziyaretler, yeniden yazılan kitaplar, gönüllülerin şahsi gayretleri şüphesiz ki Çanakkale Ruhunu ayakta tutmada faydalı olmaktadır. Ama bu çalışmaların kişisel çabalardan ziyade, kurumsal çatılar altında örgütlenmesi ivedilikle ele alınması gereken bir konudur. Bu sadece Çanakkale'nin değil, bütün ülkenin meselesidir. Bütün ülke Çanakkale ruhunu yaşamak ve yaşatmak için çaba göstermelidir. Hem hükümet, hem de yerel yönetimler bu davayı milli şuurla sahiplenip çalışmalar yapmalıdır. Halkın yol, su, elektrik gibi fiziki ihtiyaçları yanında tarihin bilmek ve yorumlamak gibi duygusal ihtiyaçlarının da olduğu unutulmamalıdır.
SON SÖZÜM: Her Türk, Gelibolu'yu gezip, buranın taşına, toprağına, havasına sinmiş Çanakkale Muharebeleri Ruhunu içine çekmelidir.
SiLAHCI yazdı:Gecen yıl da yazmıştım. Tekrar yazmak istedim.
SiLAHCI yazdı:Bir Asker olarak diyebilirim ki,
* Beşerin yaptığı hiçbir savaş Çanakkale ile boy ölçüşemez.
* Bu müthiş bir savaştır ve eşi benzeri olmayan bir savaştır.
* Çanakkale Muharebeleri, bu coğrafyada yaşayan insanlığın ilk defa, bugün anladığımız anlamda "Millet mefhumunu" kavradıkları yerdir. Bugünkü varlığımızı da varoluşumuzu da bu anlamda direkt olarak Çanakkale Muharebelerine bağlıyorum.
* Türk Ulusuna, milli mücadelede başarıya ulaştıracak, güvenebileceği bir "İnsan" da kazandırdı. Peşinden koşabileceği bir isim de kazandırdı. Mustafa Kemal ismi..
* Çanakkale bir kalabalığı millet yapabilecek bir savaştır.
* Bugün dünyayı değiştirmiştir bu savaş.. Çünkü;
*Çanakkale geçilemedi, 1nci Dünya Savaşı 2,5 sene uzadı.
* Geçilemedi,8,5 milyon Avrupalı öldü.
* Geçilemedi, Rusya komünist oldu, 30 milyon insan öldü.
* Geçilemedi, Rusya Çin'i komünist yaptı 50 milyon insan öldü.
* Geçilemedi, sömürgeci Avrupa Ülkelerinin gücünden müslüman 3ncü Dünya Ülkeleri şüphe etmeye başladılar, Hindisyan, Pakistan, Bengaldeş gibi, buraları ellerinde tutma şanslarını kaybettiler,
* Geçilemedi, Avrupanın gücünden müslümanlar şüphe ettiler ve Endonezya'yı şurayı burayı ellerinden çıkardılar. Ve Dünya'yı değiştirdi.
Eğer Churchill yaşasaydı şunu derdi: Çanakkale'den geçemediğimiz için Rusya komünist oldu, Rusya komünist olduğu için bugün çatırdadı, Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan gün ışığına çıktı.
* Daha Çanakkale Savaşı'nın sonuçları devam ediyor, edecektir.
Şahsi düşüncem: Zaferini yapan millet aslında zaferini bir sonraki kuşağa aktarabildiği ölçüde zafer elde etmiş sayılır. Eğer Çanakkale 1915 ile 16 yılları arasında sıkışıp kalmışsa bu konuda büyük bir eksikliğimiz var demektir. Türkiye olarak biz maalesef Çanakkale'nin sağlıklı bir şekilde coğrafyasını düzenlemedik. Onunla ilgili sanat etkinlikleri yapamadık. Yeni nesillere Çanakkale'yi hiçbir zaman anlatma gayreti içerisine giremedik. Şiirde, edebiyatta, sanatta, sinemada, filmde, resimde Çanakkale'yi doyurucu bir şekilde aktaramadık. Hatta daha ilginci, biz biraz belki alicenap davrandık, "Batılılaşma" süreci içerisinde batılılara ayıp olmasın diye onlara karşı elde ettiğimiz bu zaferi çok da dillendirmedik.
Yapmamız gerekenler hakkındaki görüşlerim: 1915 yılında kazanılan Çanakkale Zaferi elbette 1915de kalmamıştır, kalmamalıdır. Yaşayan kuşaklarımıza mal edilmelidir. Yeni kuşaklarımız buradaki olayın farkına vararak yaşamalıdır. Bu şekilde olduğunda "Biz" duygusuna erişmek daha da kolaylaşır. Kilitlenmiş, kenetlenmiş bir ulus olarak yaşam daha da kolaylaşır. Ülkenin geleceğini güvence altına alma konusunda da önemli katkılar sağlar. Çünkü şunu hep gözlemlenmiştir; bu bölgeyi gezmeden önceki bir kişinin ruh duygusuyla gezdikten sonraki farklıdır. Çok şey kazanmış olarak buradan çıkmaktadır. O nedenle yetişen kuşaklara sadece Gelibolu değil, ama öncelikle burası, Başkomutan Muharebe Alanı da gezdirilmelidir, Sakarya Muharebe Alanı da gezdirilmelidir.
Gelibolu hakkındaki bildiklerim ve tespitlerim: Bir grup gönüllü insanın yürüttüğü, gerçek şehitlikleri tespit etme ve tekrar oluşturma çalışması var. Bunun şimdiye kadar yapılmamış olması çok büyük bir ayıp! Yani herkes geliyor, Şehitler Abidesi var büyük, yüzlerce binlerce araba, herkes geliyor oraya, duruyor, denize bakıyor, bir dua okuyor ve gidiyor. Çanakkale Muharebelerini anmak bu değildir. Ama o zamanki gerçek olan ve hala tespit edilemeyen şehitliklerin yerinde yeller esiyor. Buğday tarlası olmuş, üzerinden hayvanlar geçiyor, kimsenin umurunda değil. Ben çok acı biliyorum bunları. Bir envanter çalışması yoktur yarımadada, nerede ne olduğunu bilmiyoruz. Daha sonradan yapılmış sembolik şehitlikler var, bu kadar. Yaptığımız budur.
Son yıllarda Gelibolu'yu, burada 100 yıl önce yapılan savaşı ve bu savaşın günümüze etkisini geniş kitlelere anlatmak amacıyla çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. Buraya yapılan ziyaretler, yeniden yazılan kitaplar, gönüllülerin şahsi gayretleri şüphesiz ki Çanakkale Ruhunu ayakta tutmada faydalı olmaktadır. Ama bu çalışmaların kişisel çabalardan ziyade, kurumsal çatılar altında örgütlenmesi ivedilikle ele alınması gereken bir konudur. Bu sadece Çanakkale'nin değil, bütün ülkenin meselesidir. Bütün ülke Çanakkale ruhunu yaşamak ve yaşatmak için çaba göstermelidir. Hem hükümet, hem de yerel yönetimler bu davayı milli şuurla sahiplenip çalışmalar yapmalıdır. Halkın yol, su, elektrik gibi fiziki ihtiyaçları yanında tarihin bilmek ve yorumlamak gibi duygusal ihtiyaçlarının da olduğu unutulmamalıdır.
SON SÖZÜM: Her Türk, Gelibolu'yu gezip, buranın taşına, toprağına, havasına sinmiş Çanakkale Muharebeleri Ruhunu içine çekmelidir.
Ecdadımızın kanlarıyla ıslattı toprağımızın her karışını. Çağ açıp, çağ kapatan biz ''Türkler'' ,top ve tüfeğin, kalp ve inanç karşısında cılız kaldığını bütün dünyaya kanıtladık. Bunlara karşılık olarak bizlere emanet edilen Ay Yıldız' lı bayrağı gururla taşımak, geçmişin acılarını ve birlik ruhunu kalbimizin en içinde hissederek anmak, ilim ve fen ile bayrağımızı en yükseklerde dalgalandırmak bizim yegane görevimizdir.
Her ''Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı'' bu Destan' a şahitlik eden toprakları gezmeli, vatanı ve milleti için yaptığı işi her zamankinden daha iyi yapmalıdır.
Çanakkale geçilmez!
Garb'ın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar;
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
''Medeniyet!'' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri ''toprak!'' diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Aziz şehitlerimizin ruhları önünde saygıyla eğilirken, müverrih yani tarihçi kimliğimiz ile bizden sonraki nesillerimize, akranlarımıza ve saygıdeğer büyüklerimize bu naçizane ortamda milli - manevi duygularımızı şahlandıracak, bir nebze de bilgilendirecek hoş bir yazı sunmak istedim. Aşağıdaki metinHüseyin Nihal ATSIZ 'ın Çanakkale'ye Yürüyüş - Türkçülüğe Karşı Haçlı Seferleriisimli kitabının giriş kısmından nevi şahsım tarafından buraya yazı biçiminde aktarılmış ve gerekli görülen yerler siz okuyucularımız için sadeleştirilmiştir, bazı kısımlara ise metinin anlam bütünlüğünü bozmamak adına dokunulmamış, metin sonuna küçük bir sözlük ilave edilerek anlamı bilmiyor olabileceğiniz kelimelerin manası verilmiştir;
"Türk Tarihini dolduran büyük zaferler arasında, Dumlupınar da dahil olduğu halde, hiç birisi Çanakkale zaferi kadar kat'î neticeli olmamıştır.Çanakkale müdafaası Sakarya müdafaasının ve Dumlupınar taarruzunun anasıdır. Çanakkale müdafaası olmasaydı cihan savaşı iki yılda bitecek ve Türkiye ortadan kalkacaktı. Türkiye ortadan kalktıktan sonra da bir Sakarya, bir Dumlupınar olmayacaktı.
Çanakkale müdafaası manevi-ahlaki bakımdan da büyük bir eserdir. Bu müdafaa madde bolluğunun, vesait zenginliğinin savaşta "her şey" demek olmadığını ispat etmiş ve yine Türk milletinin bütün cihanda baş dövüşçü ve birinci asker olduğunu bir yol daha ortaya koymuştur.
Düşmanlarımızın en yaygaracısı olan Fransızların bile itiraf ettikleri bu Türk kahramanlığı ve bu kahramanlığın doğurduğu Çanakkale destanı acaba unutuluyor mu?... Hayır, bu destan unutulamaz. Fakat öyleyse niçin bunu milletçe kutlamak hala aklımıza gelmiyor?
Sporcularımızın seyahatleriyle bütün matbuat ve memleket daima ve her zaman alakadar oluyor. Moruk bir gazetecinin milli bir süs vererek kendi keyfi için seçtirdiği Türk güzelini teşyi için gençlik işini gücünü istasyona koşuyor. Fakat iş, bizi bugün yaşatan ölülere ihtiram bahsine gelince, kimsede bir görülmüyor. En fazla yapılan şey Gülcemal'e binip cazbant dinleyerek ve rakı içerek Seddülbahir'e veya Arıburnu'na gitmek, uzaktan savaş sahalarına bakmak ve vatanperverane nutuklar vermekten ibaret kalıyor.
Halbuki Çanakkale böyle mi ziyaret olunmalıydı? Dünyanın en uzak yerlerinden, Avusturalya ve Yeni Zelant'tan kalkıp Gelibolu'ya ölülerini ziyarete gelen düşmanlarımızla, bir adımlık yola üşenen bizler arasında ne büyük ayrılık var. Ey Türk gençliği ! Sen peygamberin Muhammed'in mezarını İngiliz altınları için Türk esirlerini boğazlayan kahpe Araplara bıraktıktan sonra kâben Çanakkale, Sakarya ve Dumlupınar değil midir? Sen kâbene rahat bir geminin içinde cazbant dinleyerek mi, yoksa yalçın yollarda, vaktiyle Çanakkale'de Türk vatanını korumaya koşanların çektiği sıkıntıları çekerek, yayan mı gitmek istersin? Görüyorsun ki eller kendi şerefsizce yenilen ölülerine bile nasıl saygı gösteriyor, onların başına ne büyük taşlar dikiyor... Sana gelince: Senin ölümüne göz kırpmadan bakan şerefli şehitlerinin hala bir abidesi yok !... Ey Türk gençliği ! Çanakkale senin vatanındır !... 18 yıl önce orada korkunç ve nispetsiz bir boğuşma oldu. Bir tarafta her türlü vesaitle pusatlanmış soğuk kanlı İngilizler, cesur İrlandalılar, yaygaracı Fransızlar, çevik Avusturalyalılar, sporcu Yeni Zelantlılar, korkunç Senegalliler, vahşi Hintliler, insanla maymun arasında dehşetli bir mahluk olan Mâuriler, Martinikliler diğer tarafta da sessiz ve gösterişsiz Türkler vardı. Bu korkunç boğuşmayı harikulade kahramanlıklarıyla senin kanından olan Türkler kazandı. Fakat ne korkunç tecellidir ki 18 yıl geçtikten sonra orada yenilen düşmanların abideleri yükseliyor... Senin vatanında düşman abideleri... Buna nasıl katlanıyorsun Türk genci? Diyelim ki paran olmadığı için onlara layık bir taş dikemedin ! Fakat yılda bir defa oraya gidecek kadar kendinde kuvvet bulamıyor musun?
Türk genci ! Yurdunda mekteplerin açılmasını, yolların yapılmasını, fabrika bacalarının tütmesini devletten bekleyebilirsin. Fakat büyük ölülerine hürmet merasimi yapmak icap etti mi devlet senin gerinde kalmalıdır ! Her yıl muntazam bir kütle halinde İstanbul'dan kalkıp yaya olarak Çanakkale'ye gitsen, kanlı boğuşma sahalarını gezen ve orada mertlik dersi alsan nasıl olur ?!
..."
*[/center]
Hüseyin Nihal ATSIZ - 3 Ağustos 1933[/i]
Evet, artık şehitlerimizin abidesi var, artık peyzaj mimarlarının şık dekorasyonları ile donatılmış, harikulade şaşalı ve nezih bir yerde yatıyorlar. Ama inanın orada toprak hala kan kokuyor, şehitlerimizin hala yüreği kanıyor. Biz bu nesil için mi can verdik, bu nesilin yaşaması için mi bizim yaşamlarımız son buldu diyorlar kendi kendilerine... Niçin kendine özgün bir yazı yazmadın, böylesine hassas bir konuda bir başkasından alıntı yaptın derseniz; biz aciz, kalemi güçsüz kimseler böylesine edebiyat üstadı kişiler ile asla boy ölçüşemeyiz. Hele ki bahsolunan mevzu Çanakkale ise. Aziz şehitlerimizin ruhları şad olsun, memleket türlü entrikalardan ve oyunlardan geçerken sessiz kalan bu millet tez vakitte silkinsin ve özüne dönsün ! İyi forumlar.
EK; Sözlük.
Gizlenmiş İçerikGöster
Cazbant: (i. İng.) Caz müziği çalan orkestra veya kişi.
İhtiram: (i.A) Saygı, Hürmet.
Kat'î: (s.A) Kesin. Şüphesiz.
Matbuat: (i.A.) Basın.
Muntazam: (s.A.) Düzgün, düzenli. Derli toplu.
Müdafaa: (i.A.) Karşı durma, kendini ya da başkasını koruma. Savunma.
Pusat: (i.) Silah, zırh vb. savaş aracı. Pusatlanmak = Silahlanmak.
Tecelli: (i.A.) 1. Belirleme, görünme. 2. Kader, baht, talih.
Teşyi: (i.A.) Uğurlama.
Vesait: (i.A.) Vasıtalar, araçlar.
Yalçın: (s.) Düz, dik, sarp.
Türk Dil Kurumu Tarama Sözlükleri ve Türk Dil Kurumu Dil bilgisi Terimleri Sözlüklerinden faydalanılarak hazırlanmıştır.
*Atsız, Hüseyin Nihal, Çanakkale'ye Yürüyüş - Türkçülüğe Karşı Haçlı Seferleri, İrfan Yayınevi, İstanbul 1997.