Uzak olmayan bir gelecek 2..[HİKAYE]

İKV için yazdığınız hikayeler, şiirler veya kurgusal eserleriniz
Cevapla
Kullanıcı avatarı
xDeLixPaTRoNx
İri Fare Avcısı
İri Fare Avcısı
Mesajlar: 70
Kayıt: 20 Ağu 2010 11:32
Sunucu: Teşkilat
Klan: Lodos

Uzak olmayan bir gelecek 2..[HİKAYE]

Mesaj gönderen xDeLixPaTRoNx »

Geri Dönüş

Bir nefes çektim...Hava soğuk olmalıydı çektiğim nefes burnumu sızlatacak kadar soğuk çarpmıştı.Gözlerimi açamıyordum daha doğrusu açacak gücü bulamıyordum...Ama kulaklarım çevremdeki her bir ses olgusunu zihnimde görüntüye çevirecek kadar keskindi.Birden elimde bir sıcaklık hissettim.İpeksi bir ten değmişti tenime,sıcaklığı o anki bulunduğum kutup havasından beni güneşli ve sıcak bir aleme götürmüş ve kalbimin hızlı atmasına neden olmuştu..Sanırım bu el,bu ipeksi ten onun idi,hayalimin sınırları ötesindeki cennetimin,gece yarısı güneşimin eli idi..Büşra'mın eliydi.Tekrar hızlı atmaya başladı kalbim yerinden fırlayıp kanatlanacakmış gibi hızlıydı...Büşra'nın tedirgin bir nefes çektiğini duydum herhalde konuşacaktı ve beni diriltecek melodi bahçesi olan sesiyle bana seslenecekti...Büşra kararlı ve üzgün bir ses ile birine soru sordu ;''Ne zaman ayılacak?Gayet sağlıklı ve eskisi gibi mi olacak?'' Bu soruları kime soruyordu..Birden ortamda ikinci bir şahısın varlığını hissettim.Sesi kalın ve pürüzlüydü cevap verirkende sakince bir şekilde ;''Aldığı darbe onu sadece geçici felç durumuna sürüklemiş...İyiki komutanın destek grubu ile birlikte bir şifacı gelmiş ve verilen zehir hasarını vücuttan söküp çıkarmış yoksa şimdi cenazesini yıkıyor olabilirdim.'' dedi ve ağır bir tonda kahkaha attı..

Birden aklım bir filmi geri sararmışçasına geriye döndü...Yeraltında aldığım darbe geldi aklıma,şaşırdım..Ben ölmemişmiydim?Yoksa öyle mi düşünüyordum?Büşra'nın elleri ellerimi sıkıca sardı...Hayatta olduğumu bilmek nedense onu mutlu ediyordu,ve birden ellerimi bıraktı koşar adım bir yere gitti ve kapı kapanma sesi duyuldu...Peki yanımda kalan kimdi?Sesi yabancı da değildi...Kendimi bu anlamsız ve kalabalık soruların içinde boğuşurken bulduğumda birden derinden gelen bir acı hissettim...Yanıyordum.Biliyordum ki ağızımı açıp bu acının ne olduğuna dair soru sormaya çalışsaydım bağıracaktım,avazım çıktığı kadar haykıracaktım...Acı derinden yakıyordu...Sonra birden sessizliğe büründü her taraf,acı gitmişti Büşra'da yoktu yanımdaki ikinci şahışda gitmişti...

[1 saat sonra ]

Nihayetinde gözlerimi açmıştım,artık ne kadar süredir gözlerim kapalı ise ortamın doğal ışığı gözlerimi kör edicek durumdaydı...Buna aldırış etmeden inadına gözlerimi daha çok açtım büyük ve görkemli bir odada tek bir şey arıyordum...Büşra'mı arıyordum...Arkamdan bir ses gülerek ince ses tonu ile konuştu ;''Ne o birini mi arıyorsun?''.Bu..Bu onun sesiydi...Heyecanıma yenik düşerek ve vücuduma sarılmış sargı ve kompresleri görmezden gelerek bulunduğum yerden hızla kalkarak Büşra'nın yanına geçtim...Anlamsızca kasılan gözlerim,heyecandan titreyen ellerim ve sürekli ona sarılırken kendimi gördüğüm düşlerimle Büşra'ya sarıldım ve her ne kadar istemesemde utanarak konuştum ;''O darbeyi yediğimde seni bir daha göremeyeceğimden korktum...Ahhh Büşra ölmedim ama seni görmemek,seni hissetmemek gözlerinin kuşağında kendimi görmemek beni öldürürdü...'' dedim ve birden Büşra'yı çok sıktığımı fark ederek hemen kendimi toparlayıp bir adım geriye gittim..Büşra bana sanki ilk defa görmüş ve duyduklarına şaşırmış gibi baktı..Birden içimdeki soğukluğu tekrar hissettim..Neler oluyordu ?

Büşra şaşırdığımı anlayıp titrek bir ses ile özür dilermişçesine cevap verdi;''Ben..Ben gidiyorum...''Bu iki kelime bana ölümden de beter acı yaşattı o saniyeler içinde...Sinirli ve aynı zamanda homurtulu bir sesle sordum;''Ne?Nereye gidiyorsun..?''Bu ses tonu Büşra'yı ürkütmüş olsa gerek bir adım geri çıktı ve gözlerini yerdeki halı desenine dikerek cevap verdi ;''Görevim bitti ve atandığım yerden bekleniyorum...Üzgünüm.''Vücudum iki karar arasında çelişkiye düşerek olduğu yere çakılmıştı...Ya gitmemesi için onurumu ve gururumu bir kenara bırakıp ayaklarına kapanarak ağlayacaktım ya da her ne kadar bana ızdırap yaşatsada giderken arkasından el sallayacaktım...Sesim soğuk ve pürüzlü bir şekilde dudaklarımdan kurtulurmuşçasına hızlı ve sert çıktı;''Görev bitti ha ? Görevle birlikte bende bittim?Gayet güzel...Sanmıştımki...Neyse boş ver.'' dedim ve ceketimi alarak odadan hışımla çıktım..

Bana her zaman dertli zamanlarımda arka çıkan ve yarama kabuk olan Balıkçı İdris amcamın yanında aldım soluğumu...Her zaman ki sahile bakan masama oturarak istemesemde göz yaşlarımı bıraktım...Gözlerimden akan her damla yüreğimdeki ateşe dökülen benzin gibiydi ağladıkça acım büyüyor büyüdükçe derinleşiyordu...İdris amca 60 yaşına basmıştı geçtiğimiz günlerde...Her acıyı tatmış ve her mutlulukla acıları kapatmayı öğrenmişti..Halimi gördü ve derdimi anlayarak bir ekmek arası balık yapıp yanıma oturdu...Yumuşak ve sakinleştiren sesi acımı azda olsa dindirmişti...Kafiyeli cümle yapısı ile derdimi öğrenmek için sorusunu sordu ve gözlerime kilitlendi ;''Derdin neyedur genç savaççu...Ha bileymisun bilmeyerum haçan şuracuktaki yaşlu İdrus amicene her derduni anlatabilirsun..'' dedi ve pos bıyıklarının altından bir gülümseme attı...Konuşacak gücü kendimde bulamadım ve sadece ;''Seviyorum'' diyerek kafamı kollarıma gömüp içten ağlamaya devam ettim...Artık ağlamaktan gözlerim kuruyup yanmaya başladığında kafam yavaşça kollarımdan kayıp oturduğum masaya düştü ve halsizlikten orada uyuyup kaldım..

[Sabah 5 suları]

Dalgaların derin ve buğultulu sesine uyandım...Uyandığımda İdris amca çoktan küçük teknesi ile takasına gitmişti...Bende kendimi kaldıracak gücü toparlayıp Büşra'nın yanına gittim...Kapıyı açtığında onun da iki gözü kızarıktı ya uyumamıştı ya da benim gibi sabaha kadar ağlamıştı..O da bana aşık mıydı ?..Sesimdeki hüznü saklayamadan konuşmaya başladım;''Seni sevdiğimi ve senden kopamayacağımı biliyorsun...Lakin şimdi kalkmış bana gitmekten bahsediyorsun...Ben bir zorba veyahut nezaketten geri kalmış insan değilim seni zorlamayacağım yada kal diye ısrar etmeyi her ne kadar istesemde etmeyeceğim...Gitmek istersen sen bilirsin hayatın ve özgürlüğün sana ait ama unutma ki burdan çantanı alıp gittiğin an ruhum,kalbim ve bütün benliğimde senin peşinden gelecek geride bir ölü bırakacaksın Büşra..'' diyerek bir şey söylemesine izin vermeden ordan uzaklaştım ve Agah Efendi'nin yanına gittim vaziyeti anlattım...Sesi durumuma üzülmüş olduğunu belli ederek konuşmak için kendini hazırladı ve ;''Bu zamandan önce bir yerde okumuştum eğer birini seviyorsan bırak gitsin zaten o seninse geri dönecektir demişti ünlü bir düşünür...Sevgili oğlum sana tavsiyem bırak gitsin eğer onun da kalbi senin için atıyorsa önünde her ne kadar engel olursa olsun sana gelecektir..Üzme kendini üzdükçe hayatında ona karşı olan zamanını öldürürsün...'' dedi ve izin isteyerek yapması gereken bir toplantıya gideceğini belirtti ve bir dostunun desteği sayesinde oradan uzaklaştı...Ben tekrar yalnız kalacak ve içimdeki acılarla savaşacaktım...Bu kararı göze aldığımda Büşra'nın gitme vakti gelmişti...Herkes ona teşekkür etmek ve uğurlamak için Eski Örs önünde toplandı ve teker teker Büşra'm ile el sıkıştılar..Sıra bana geldiğinde sadece ;''Hoşçakal'' diyebildim ve gözlerimi kapadım çünki ağlamak istemiyordum...Gözlerimi açtığımda Büşra cebinden bir kağıt çıkarmış arabanın içindeki baş yetkilisine veriyordu..Adam çok şaşırmış ve kızmış bir ifade ile şoföre ;''Devam et..'' dedi ve birden içimde bir sevinç patlaması oldu...Büşra'nın yanına koşarak sordum ;'' O na ne verdin?Neden seni almadan gitti?'' sesimdeki titreme heyecanlı olduğumu gösterince Büşra'nın yüzünde bir tebessüm belirdi ve ben tekrar tekrar ona aşık oldum..Büşra onunla birlikte sahile doğru depar atmamı istedi ve koşmaya başladı...2 dk sürmeden sahildeydik ve Büşra'nın hayat dolu gözleri denizin arkasında kadifemsi batan güneşin rengine kilitlenmiş ve yüzündeki güzel tebessümle konuşmaya başlamıştı ;''Ben hep istenileni yaptım,hiç istediğimi yapmadım..Hiç ben olmadım özgürlüğü tatmadım...Sevgiyi,mutluluğu ve...Aşkı ilk defa sende tatdım ve bunun için de emrivaki hayatıma res çektim'' bunları söylerken heyecandan onun da sesi titriyordu..Kendime mani olamayarak Büşra'yı hayatımın yaşam kaynağını belinden sardım ve kendime çektim...Gülerek aklımdaki düşünceleri cümlelere döktüm;''Tanıdığım huysuz bir ihtiyar bana Birini seviyorsan onu özgür bırak kalbi sana aitse geri dönecektir demişti..Doğru olduğunu şimdi anlıyorum..Seni canavar ve karanlık görevler yerine şimdi tek bir görev bekliyor..'' dedim ve cebimden Agop'tan aldığım zümrüt taşlı yüzüğü çıkararak güneş ışığında parlamasına izin verdim ve diz çöktüm heyecanıma bu sefer hakim olarak sordum ;''Her zaman derdimize ve mutluluğumuza şahit olan deniz ve güneşin huzurunda benimle evlenir misin...?'' diye sorduğumda her ne kadar çok erken diyecekmiş gibi yüzüğe baksada birden gülümseyerek yüzüğü aldı zarif parmağına taktı ve ''Evet'' diyip içten bir gülümseme attı..O saati o günü ve o anıyı aklıma kazıdım..Büşra'nın yani hayatımın elini tutarak güneşin denizin kadifemsi örtüsü arkasında batışını izledik...

~~SoN~~
DeLixKasıRGa (49 LeVeL BüYüCü)
DeLixIIaNuBisII (49 LeVeL ŞiFaCı)
GöKTüRKLeRaLicaN(49 LeVeL SavaŞÇı)
IIIEVaNESCeNCeIII[49 BÜYÜCÜ]
SeSSiz oL öLüyoRum...!!

~~~~UnFoRGiVeN~~~~
Kullanıcı avatarı
Bloodyskull
Salgın Koruyucusu
Salgın Koruyucusu
Mesajlar: 20
Kayıt: 26 Ara 2010 13:16
Sunucu: Beyaz Köşk
Klan: Lodos

Re: Uzak olmayan bir gelecek 2..[HİKAYE]

Mesaj gönderen Bloodyskull »

çok güzel olmuş kardeş 8-)
LODOSXSAVAŞÇISI | KızılsiriousResim
Resim
Cevapla

“Yazım” sayfasına dön