Ve elbette ki, sevgilim, elbet,
dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya,
dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle,
işçi tulumuyla,
bu güzelim memlekette hürriyet.
Bursa da havlucu Recebe,
Karabük fabrikasında tesviyeci Hasana düşman,
fakir köylü Hatçe kadına,
ırgat Süleymana düşman,
sana düşman, bana düşman,
düşünen insana düşman,
vatan ki bu insanların evidir,
sevgilim, onlar vatana düşman…
‘Ve bir gece içinde bilmeden öldüm.
Ey gece, nereden yol bulacağız,
Ey yaralı göğsüme düşen yelken,
Ya sen kürek, solmuş rüzgar gülüm,
Ya sen ne diyeceksin, söyle!’
Bir yanda gül renkli şarap şirin sevgili
Öte yanda iki yüzlü dincilerin zilleti
Çoğu cehennemlikmiş dünyada aşıkların
Desene kimsenin göreceği yok cenneti
Bilmem kimim neyim benden ne kalır yarına
Cennet mi düşer yoksa cehennem mi payıma
Sevgili şarap müzik yeter bana
Gerisi senin olsun al cenneti çal başına
Bir yanda gül renkli şarap şirin sevgili
Öte yanda iki yüzlü dincilerin zilleti
Çoğu cehennemlikmiş dünyada aşıkların
Desene kimsenin göreceği yok cenneti
Bilmem kimim neyim benden ne kalır yarına
Cennet mi düşer yoksa cehennem mi payıma
Sevgili şarap müzik yeter bana
Gerisi senin olsun al cenneti çal başına
Ömer HAYYAM
Tarihte iz bırakmış isimlerden "Ömer Hayyam"ı görmek güzel.
BEN CUMHURİYET KADINIYIM..
Ben cumhuriyet kadınıyım
Takamam yüzüme peçeyi
Saramam bedenimi kara çarşafa
Ve ihanet edemem yüce ataya
Ben cumhuriyet kadınıyım.
Laik yaşamak varken,
Şeriat diye bağıramam.
Ekmek özgürlük eşitlik savaşında,
Erkeğimle omuz omuza vuruşmak varken,
Boynuma zincir, ayağıma pranga vurdurup,
Sinemem bir köşeye.
Ben cumhuriyet kadınıyım,
İnkar edemem nene hatunu, kara fatmayı,
Bebeği yerine mermiyi saran oyüce anayı.
Unutamam çanakkaleyi, dumlupınarı kurtuluşu,
Her karışı şehit kanlarıyla sulanan vatanı,
Satamam ne pahasına olursa olsun.
Ben cumhuriyet kadınıyım,
Değer görürken öpülürken elim,
Satılamam pazarlarda köle misali.
Dünya kadınlarıyla aynı safta olmak varken,
İkinci sınıf sıfatını yakıştırmam kendime.
Kadın erkek eşitliğini vermişken elime atam,
Yine on adım geriden yürüyemem,
Ben cumhuriyet kadınıyım,
Yürümek varken ilkeler elimde,
Uğraşamam sultanla sarayla hanla.
Değişemem özgürlüğümü parayla malla.
Ak güvercinleri uçurmak varken göklerde,
Dalgalandırmak varken o ayyıldızı gönderde,
Bakamam kapkaranlık semaya.
Ben cumhuriyet kadınıyım,
Sçme seçilme hakkım varken elimde,
Razı gelemem haksızlıklara.
Savunmadan suçsuzluğumu,
Boynumu vurduramam canice.
Ben anayım ben kadınım.
Hayat savaşında varım yiğitçe mertçe,
Susamam son sözümü söylemedikçe.
Ben cumhuriyet kadınıyım,
Atamın verdiği bunca nimeti,
Tepemem elimin tersiyle.
Göğsümü açsalar bağrımı dağlasalar,
Sürükleseler taşlasalar halide edip gibi,
Ölüm bile hoş gelir binlerce şehit gibi.
Ben cumhuriyet kadınıyım..
NOT:ALINTIDIR..
Titxaybala - Titxdenizkızı - Göksu T.İ.T Loncaları Başkanı
Sen nekadar bilirsen bil, senin bildiğin karşındakinin anladığı kadardır.
Zindan iki hece, Mehmed'im lâfta!
Baba katiliyle baban bir safta!
Bir de, geri adam, boynunda yafta...
Halimi düşünüp yanma Mehmed'im!
Kavuşmak mı? .. Belki... Daha ölmedim!
Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli,
Kırmızı tuğlalar altı köşeli.
Bu yol da tutuktur hapse düşeli...
Git ve gel... Yüz adım... Bin yıllık konak.
Ne ayak dayanır buna, ne tırnak!
Bir âlem ki, gökler boru içinde!
Akıl, olmazların zoru içinde.
Üst üste sorular soru içinde:
Düşün mü, konuş mu, sus mu, unut mu?
Buradan insan mı çıkar, tabut mu?
Bir idamlık Ali vardı, asıldı;
Kaydını düştüler, mühür basıldı.
Geçti gitti, birkaç günlük fasıldı.
Ondan kalan, boynu bükük ve sefil;
Bahçeye diktiği üç beş karanfil...
Müdür bey dert dinler, bugün 'maruzât'!
Çatık kaş.. Hükûmet dedikleri zat...
Beni Allah tutmuş, kim eder azat?
Anlamaz; yazısız, pulsuz, dilekçem...
Anlamaz; ruhuma geçti bilekçem!
Saat beş dedi mi, bir yırtıcı zil;
Sayım var, maltada hizaya dizil!
Tek yekûn içinde yazıl ve çizil!
İnsanlar zindanda birer kemmiyet;
Urbalarla kemik, mintanlarla et.
Somurtuş ki bıçak, nâra ki tokat;
Zift dolu gözlerde karanlık kat kat...
Yalnız seccâdemin yününde şefkat;
Beni kimsecikler okşamaz mâdem;
Öp beni alnımdan, sen öp seccâdem!
Çaycı, getir, ilâç kokulu çaydan!
Dakika düşelim, senelik paydan!
Zindanda dakika farksızdır aydan.
Karıştır çayını zaman erisin;
Köpük köpük, duman duman erisin!
Peykeler, duvara mıhlı peykeler;
Duvarda, başlardan, yağlı lekeler,
Gömülmüş duvara, baş baş gölgeler...
Duvar, katil duvar, yolumu biçtin!
Kanla dolu sünger... Beynimi içtin!
Sükût... Kıvrım kıvrım uzaklık uzar;
Tek nokta seçemez dünyadan nazar.
Yerinde mi acep, ölü ve mezar?
Yeryüzü boşaldı, habersiz miyiz?
Güneşe göç var da, kalan biz miyiz?
Ses demir, su demir ve ekmek demir...
İstersen demirde muhali kemir,
Ne gelir ki elden, kader bu, emir...
Garip pencerecik, küçük, daracık;
Dünyaya kapalı, Allaha açık.
Dua, dua, eller karıncalanmış;
Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış.
Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış...
Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu;
İplik ki, incecik, örer boşluğu.
Ana rahmi zâhir, şu bizim koğuş;
Karanlığında nur, yeniden doğuş...
Sesler duymaktayım: Davran ve boğuş!
Sen bir devsin, yükü ağırdır devin!
Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!
Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte!
Ölsek de sevinin, eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!