Erg'in yazarıyla sıcacık bir röportaj.
- BeterBocek
- Salgın Koruyucusu
- Mesajlar: 21
- Kayıt: 18 May 2020 22:35
Re: Erg'in yazarıyla sıcacık bir röportaj.
Bu Kim ben kaçırdımmı tam anlamadım.bir açiklayinPlafect00 yazdı: ↑29 Ara 2019 12:36 Muhabir: Günaydın Plafect Bey.
Plafect: Günaydın.
M: Öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür etmek istiyorum.
P: Estağfurullah. Onur duydum.
M: Bu güne kadar İKV için pek çok çalışma yaptınız. Ancak çoğusu bilinmiyor. Bu durumun sizi üzdüğü oluyor mu?
P: Hiçbir zaman yazdıklarımı büyük bir okuyucu kitlesine hitap etmesi için yazmadım. Bir kişinin okuması ve beğenmesi, beğenmese bile yorum yaparak beni geliştirmesiydi gayem. Anlayacağınız hedeflediğim kitleden fazlasına ulaştım aslında.
M: Gelişmek dediniz. Sizce forum için yaptığınız çalışmalar sizi ne ölçüde geliştirdi?
P: Bugün yazabildiğim her şeyi İKV'ye borçluyum diyebilirim. Özellikle ERG. Beni adam etti.
M: Erg'e elbette değineceğiz ancak önce her ne kadar sizi üzeceğini bilsem de şiirinizden bahsetmek isterim. Forumda çok beğenilen ancak bir şekilde ortadan kaybolan bir şiiriniz var, Huzursuzluğum. Olayı genel olarak anlatabilir misiniz?
P: Bu şiiri Karaköy gelmeden önce yazmıştım. Güncelleme hasreti ve oyunun gidişatının üzerimdeki tesiriyle oyuncu çoğunluğunun düşündüğünün aksine oyunun durumunun büyük oranda suçlusunun yönetim değil biz oyuncular olduğumuzu anlattığım bir şiirdi. Bildiğiniz gibi Hol'ün en gizemli görevidir Huzursuzluğum. Hiçbir açıklama yoktur. Oyuncu ne yapacağını bilemez. Ben bunun pasif bir görev olduğunu düşündüm. Oyundaki karakterin değil de bizzat oyuncu olarak bizim görevimiz. Bir zamanlar amacına uygun olarak eğlenerek oynadığımız oyunu artık hep aynı şeyleri yapmaktan bıktığımız ve oyuncuların açgözlülükle birbirine saldırdıkları, küfürler savurdukları bir ortam oluştuğu için huzursuzca oynuyorduk. Evet, eğlenmemiz gerekirken huzursuzduk, yine de oynuyorduk. İşte bu da İKV'nin oyuncular üzerindeki büyüsü. Seviye sınırı olmayan bir büyü. Sonuç olarak huzursuzca oynama görevini layıkıyla yerine getiren biz oyuncular adına yazdığım bir şiirdi. Gariptir yorumlar ve konu hala durmasına rağmen şiir kaybolmuş. Bir yerlere kaydetmediğim için çok pişmanım.
M: Şiirinizi görebilmeyi isterdim. Şayet yorumlarda alıntı yapılmış küçük birkaç parça çok ilgimi çekti. Bu soru yüzünden affınızı dileyerek sonraki soruma geçiyorum. Forum için şu ana kadar yazdıklarınızdan kısaca bahseder misiniz?
P: Foruma yaptığım ilk çalışma bir tür haber bülteniydi. Tam olarak ne olduğunu, hangi hesabımdan yaptığımı bile hatırlayamıyorum. Kronolojik olarak bahsetmektense olduğu gibi söylemek isterim. Şu ana kadar Forum için Biri aslen hikaye konusu olan 3 günlük, 3 rap parçası, 1 şiir ve Erg'i yazdım. Bunun dışında blok çalışması gibi yaptığım ufak tefek şeyler de var.
M: O halde artık Erg'le ilgili sorularıma geçiyorum. İlk önce şunu sormak isterim: nerden esti?
P: Birgün oyunu kapatmış yatağıma gidiyordum. Birden kafamda bir sahne canlandı. Yeraltı'nın futuristik bir alternatifinde gerçekleşen bir kovalama sahnesi. Meran köprüsünün altına ağlar çekildiğini hayal ettim. Buraya düşen iki karakter gördüm. İşte her şeyin başlama noktası budur.
M: Vay be. Demek onca şey bu ufacık fikir kırıntısından çıktı öyle mi?
P: Evet. Zaten her zaman böyle olur. Okuduğunuz, izlediğiniz devasa kurgular böyle ufacık fikir kırıntılarından çıkar.
M: Yazım sürecinizden bahseder misiniz?
P: Açıkçası ben Erg'i özenmeden, otobüs yolculukları esnasında yazdım. Bir bölümü en fazla 15 dakika içinde yazıyordum. Bölümlerin %50'si böyle yazıldı. Kalanı da iş ciddiye bindikten sonra oturup başta yazdığım üslubu bozmamaya çalışarak ciddi bir şekilde yazıldı. Özellikle 4. sezonu bu şekilde yazdım. 5. sezonda ise elimden gelen her şeyi yapmaya çalıştım. 5. sezonun bir bölümü 30-45 dakika arası sürüyordu. Gelin görün ki yarım bıraktığım bu sezonun bölümlerini şimdi okuduğumda gözüme yine de yetersiz geliyor.
M: Sahi, neden yarım bıraktınız?
P: Başta başka projelere başladığım için bırakmak zorunda kaldım. Sonradan tekrar dönemedim. Bir şeyi yazmak için boş zaman yeterli değil. O kafaya girmeniz gerekiyor. İşte ben Erg kafasına giremedim. Aslında 5. sezon konunun son sezonuydu. Sonrasında devam konusu olarak başka bir hikaye yazmayı düşünüyordum. Ancak bunlar artık pek olanaklı görünmüyor. Belki günün birinde Erg'i tamamlarım, o kadar.
M: Umarım tamamlarsınız. Peki Erg'i yazarken sizi en çok etkileyen bölüm hangisiydi desem?
P: Tüm bölümler beni etkiliyor. Seçim yapmam çok zor. Ama siz soruyu sorarken kafamda birkaç sahne canlandı aslında. Bunlardan biri Abdulkadir'in öldüğü sahne şüphesiz. Çok hüzünlüdür. Bir diğeri Bilge Hanım'ın idamı. Korcan'ın Fazıl'ı dövdüğü sahne ve nihayetinde final sahnesi. Bunlar beni en çok etkileyen bölümler.
M: Ben de en çok Fazıl'ın Ekrem'i vurduğu sahneden etkileniyorum.
P: Ah, evet. Fazıl'ın şeytanlaşmaya adım attığı yerdir benim gözümde.
M: Gerçekten de öyle. Neden böyle bir şey yazdınız?
P: Soruyu anlayamadım. Kurgum bu şekildeydi.
M: Ne istedin lan çocuktan?
P: Ne diyorsunuz beyefendi? Şaka mı bu?
M: Yerebatan Sarnıcı'ndaki kapı projesinden haberin var mı?
P: Tabanca mı o?
M: Yaa, tabanca. Kapı projesinden haberin yok değil mi?
P: Ne Sarnıç'ı ne kapısı? Sarnıç'ı ben yazdım ama kapıdan haberim yok.
M: Ulan Fazıl, hakkaten çok büyük adamsın! Fazıl Sarnıç'taki projeleri herkesten gizli tutuyordu değil mi?
P: Bak lütfen sakin ol. Neler olduğunu anlayamıyorum. Bırak şu tabancayı.
M: Cevap ver lan!
P: E-evet. Doğru.
M: İşte kapı projesini senden bile gizli tuttu. Konun müellifinden.
P: Bu söylediğiniz çok saçma.
M: Sus lan! Saçmaymış. Kapı projesi erg enerjisiyle çalışan bir portal inşa etmeyi amaçlıyordu. Bizimkinden senin dünyana açılan bir kapı.
P: Sizinki mi?
M: Evet. Benim dünyam. Erg evreni. Ekrem'in abisiyim ben!
P: N-Ne?
M: Fazıl'a gidip hesap sordum. Neden vurdun kardeşimi dedim. Bana seni anlattı. Kapıyı inşa etti. İşte buradayım. Ne istedin lan kardeşimden?
P: Bu nasıl olur? Ben sadece hikaye yazıyordum. Ekrem'in ya da diğerlerinin hiçbir önemi yoktu.
M: Demek önemimiz yoktu ha?
P: Dur! Hayır, ya-yapma.
M: Evet sevgili okur. Röportaj gerçekten tuhaf bir hal aldı öyle değil mi? Plafect'i vurdum. İki mermi başına 3 tane kalbine. Röportajı bu şekilde sonlandırdığım için özür dilerim. Ama sözümü tuttum. Sonuçta sıcacık bir röportaj oldu öyle değil mi? Ne de olsa kan hala soğumadı.
- Retaliation
- Cin Sigorta Üyesi
- Mesajlar: 5030
- Kayıt: 27 Haz 2015 13:39
- Sunucu: Eminönü
- Konum: İstanbul
Re: Erg'in yazarıyla sıcacık bir röportaj.
Oradaki muhabir benim.BeterBocek yazdı: ↑03 Haz 2020 17:56Bu Kim ben kaçırdımmı tam anlamadım.bir açiklayinPlafect00 yazdı: ↑29 Ara 2019 12:36 Muhabir: Günaydın Plafect Bey.
Plafect: Günaydın.
M: Öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür etmek istiyorum.
P: Estağfurullah. Onur duydum.
M: Bu güne kadar İKV için pek çok çalışma yaptınız. Ancak çoğusu bilinmiyor. Bu durumun sizi üzdüğü oluyor mu?
P: Hiçbir zaman yazdıklarımı büyük bir okuyucu kitlesine hitap etmesi için yazmadım. Bir kişinin okuması ve beğenmesi, beğenmese bile yorum yaparak beni geliştirmesiydi gayem. Anlayacağınız hedeflediğim kitleden fazlasına ulaştım aslında.
M: Gelişmek dediniz. Sizce forum için yaptığınız çalışmalar sizi ne ölçüde geliştirdi?
P: Bugün yazabildiğim her şeyi İKV'ye borçluyum diyebilirim. Özellikle ERG. Beni adam etti.
M: Erg'e elbette değineceğiz ancak önce her ne kadar sizi üzeceğini bilsem de şiirinizden bahsetmek isterim. Forumda çok beğenilen ancak bir şekilde ortadan kaybolan bir şiiriniz var, Huzursuzluğum. Olayı genel olarak anlatabilir misiniz?
P: Bu şiiri Karaköy gelmeden önce yazmıştım. Güncelleme hasreti ve oyunun gidişatının üzerimdeki tesiriyle oyuncu çoğunluğunun düşündüğünün aksine oyunun durumunun büyük oranda suçlusunun yönetim değil biz oyuncular olduğumuzu anlattığım bir şiirdi. Bildiğiniz gibi Hol'ün en gizemli görevidir Huzursuzluğum. Hiçbir açıklama yoktur. Oyuncu ne yapacağını bilemez. Ben bunun pasif bir görev olduğunu düşündüm. Oyundaki karakterin değil de bizzat oyuncu olarak bizim görevimiz. Bir zamanlar amacına uygun olarak eğlenerek oynadığımız oyunu artık hep aynı şeyleri yapmaktan bıktığımız ve oyuncuların açgözlülükle birbirine saldırdıkları, küfürler savurdukları bir ortam oluştuğu için huzursuzca oynuyorduk. Evet, eğlenmemiz gerekirken huzursuzduk, yine de oynuyorduk. İşte bu da İKV'nin oyuncular üzerindeki büyüsü. Seviye sınırı olmayan bir büyü. Sonuç olarak huzursuzca oynama görevini layıkıyla yerine getiren biz oyuncular adına yazdığım bir şiirdi. Gariptir yorumlar ve konu hala durmasına rağmen şiir kaybolmuş. Bir yerlere kaydetmediğim için çok pişmanım.
M: Şiirinizi görebilmeyi isterdim. Şayet yorumlarda alıntı yapılmış küçük birkaç parça çok ilgimi çekti. Bu soru yüzünden affınızı dileyerek sonraki soruma geçiyorum. Forum için şu ana kadar yazdıklarınızdan kısaca bahseder misiniz?
P: Foruma yaptığım ilk çalışma bir tür haber bülteniydi. Tam olarak ne olduğunu, hangi hesabımdan yaptığımı bile hatırlayamıyorum. Kronolojik olarak bahsetmektense olduğu gibi söylemek isterim. Şu ana kadar Forum için Biri aslen hikaye konusu olan 3 günlük, 3 rap parçası, 1 şiir ve Erg'i yazdım. Bunun dışında blok çalışması gibi yaptığım ufak tefek şeyler de var.
M: O halde artık Erg'le ilgili sorularıma geçiyorum. İlk önce şunu sormak isterim: nerden esti?
P: Birgün oyunu kapatmış yatağıma gidiyordum. Birden kafamda bir sahne canlandı. Yeraltı'nın futuristik bir alternatifinde gerçekleşen bir kovalama sahnesi. Meran köprüsünün altına ağlar çekildiğini hayal ettim. Buraya düşen iki karakter gördüm. İşte her şeyin başlama noktası budur.
M: Vay be. Demek onca şey bu ufacık fikir kırıntısından çıktı öyle mi?
P: Evet. Zaten her zaman böyle olur. Okuduğunuz, izlediğiniz devasa kurgular böyle ufacık fikir kırıntılarından çıkar.
M: Yazım sürecinizden bahseder misiniz?
P: Açıkçası ben Erg'i özenmeden, otobüs yolculukları esnasında yazdım. Bir bölümü en fazla 15 dakika içinde yazıyordum. Bölümlerin %50'si böyle yazıldı. Kalanı da iş ciddiye bindikten sonra oturup başta yazdığım üslubu bozmamaya çalışarak ciddi bir şekilde yazıldı. Özellikle 4. sezonu bu şekilde yazdım. 5. sezonda ise elimden gelen her şeyi yapmaya çalıştım. 5. sezonun bir bölümü 30-45 dakika arası sürüyordu. Gelin görün ki yarım bıraktığım bu sezonun bölümlerini şimdi okuduğumda gözüme yine de yetersiz geliyor.
M: Sahi, neden yarım bıraktınız?
P: Başta başka projelere başladığım için bırakmak zorunda kaldım. Sonradan tekrar dönemedim. Bir şeyi yazmak için boş zaman yeterli değil. O kafaya girmeniz gerekiyor. İşte ben Erg kafasına giremedim. Aslında 5. sezon konunun son sezonuydu. Sonrasında devam konusu olarak başka bir hikaye yazmayı düşünüyordum. Ancak bunlar artık pek olanaklı görünmüyor. Belki günün birinde Erg'i tamamlarım, o kadar.
M: Umarım tamamlarsınız. Peki Erg'i yazarken sizi en çok etkileyen bölüm hangisiydi desem?
P: Tüm bölümler beni etkiliyor. Seçim yapmam çok zor. Ama siz soruyu sorarken kafamda birkaç sahne canlandı aslında. Bunlardan biri Abdulkadir'in öldüğü sahne şüphesiz. Çok hüzünlüdür. Bir diğeri Bilge Hanım'ın idamı. Korcan'ın Fazıl'ı dövdüğü sahne ve nihayetinde final sahnesi. Bunlar beni en çok etkileyen bölümler.
M: Ben de en çok Fazıl'ın Ekrem'i vurduğu sahneden etkileniyorum.
P: Ah, evet. Fazıl'ın şeytanlaşmaya adım attığı yerdir benim gözümde.
M: Gerçekten de öyle. Neden böyle bir şey yazdınız?
P: Soruyu anlayamadım. Kurgum bu şekildeydi.
M: Ne istedin lan çocuktan?
P: Ne diyorsunuz beyefendi? Şaka mı bu?
M: Yerebatan Sarnıcı'ndaki kapı projesinden haberin var mı?
P: Tabanca mı o?
M: Yaa, tabanca. Kapı projesinden haberin yok değil mi?
P: Ne Sarnıç'ı ne kapısı? Sarnıç'ı ben yazdım ama kapıdan haberim yok.
M: Ulan Fazıl, hakkaten çok büyük adamsın! Fazıl Sarnıç'taki projeleri herkesten gizli tutuyordu değil mi?
P: Bak lütfen sakin ol. Neler olduğunu anlayamıyorum. Bırak şu tabancayı.
M: Cevap ver lan!
P: E-evet. Doğru.
M: İşte kapı projesini senden bile gizli tuttu. Konun müellifinden.
P: Bu söylediğiniz çok saçma.
M: Sus lan! Saçmaymış. Kapı projesi erg enerjisiyle çalışan bir portal inşa etmeyi amaçlıyordu. Bizimkinden senin dünyana açılan bir kapı.
P: Sizinki mi?
M: Evet. Benim dünyam. Erg evreni. Ekrem'in abisiyim ben!
P: N-Ne?
M: Fazıl'a gidip hesap sordum. Neden vurdun kardeşimi dedim. Bana seni anlattı. Kapıyı inşa etti. İşte buradayım. Ne istedin lan kardeşimden?
P: Bu nasıl olur? Ben sadece hikaye yazıyordum. Ekrem'in ya da diğerlerinin hiçbir önemi yoktu.
M: Demek önemimiz yoktu ha?
P: Dur! Hayır, ya-yapma.
M: Evet sevgili okur. Röportaj gerçekten tuhaf bir hal aldı öyle değil mi? Plafect'i vurdum. İki mermi başına 3 tane kalbine. Röportajı bu şekilde sonlandırdığım için özür dilerim. Ama sözümü tuttum. Sonuçta sıcacık bir röportaj oldu öyle değil mi? Ne de olsa kan hala soğumadı.
Re: Erg'in yazarıyla sıcacık bir röportaj.
Bu ciddi mi şaka mı ya? peki şuan ki Plafect00 kim??Retaliation yazdı: ↑17 Oca 2020 20:05 Ben Ekrem'in abisi. Bu fotoğraf Plafect'in ölmeden evvel son fotoğrafı.
İKV dünyasında, sadece Eminönü Sunucusu'nda; EsedullahŞifa(59), EsedullahBüyü(59) ve esedullahAli(59) isimli karakterlerim bulunmaktadır. Çakma karakterin verdiği/vereceği huzursuzluklardan mesul değilim.
ÖZGÜR FİLİSTİN
Re: Erg'in yazarıyla sıcacık bir röportaj.
Benim
Re: Erg'in yazarıyla sıcacık bir röportaj.
Ne oluyor kardeşim,ne bu tantana.