"Ben bu dünyada doğdum.O büyük afetten yıllar sonra...
Eski güzel günlerim olmadı çünkü bu dünyada gördüğüm tek şey kaostu.
Eskiye dair bildiklerim yaşlıların anlattıklarından ibaret.
Eminönü benim yuvam.Kaosun ortasında ayakta kalabilmiş bu yorgun şehir benim evim.
Artık çocuk değilim.Kendi başımın çaresine bakmalıyım.
Kıyametin ortasında hayatta kalabilmek için kendime gerçek bir iş bulmalıyım.
Kaosta boş adama ekmek yok..."
Teşkilat neferleri...
Onlar saygı ve ganimeti alıyor , her yerde en iyi şekilde karşılanıyorlar.Ben ise bir günü atlatabilmek
için ayak işlerine bakıyorum.Onu getir bunu götür.Evlere giren fareleri , akrepleri doğruyorum.Bazı günler o kadar çok öldürdüm ki ,
üzerime sinen o leş koku yüzünden fareler bile bana saldırmıyordu.
Artık sokak aralarında oturup önümden geçen o neferleri izlemek istemiyorum.Onlardan birisi olmak istiyorum.
Çok düşündüm..Ve bugün Teşkilat'a katılma kararı aldım.
Biraz ganimet kazanırım.İnsanların arasında saygı duyulan birisi olurum.
Kim bilir belki bende bir gün büyük bir büyücü olurum...
TEŞKİLAT'TA İLK GÜN
Agah Efendi ile konuşmak için Yeni Camii basamaklarını birer birer çıkmaya başladım.
Artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını biliyordum.Yeni bir hayata adım atıyordum.Ve ilerlemeye devam ettim.
Önce bu yaşlı adamın elini öptüm.Ona Teşkilat'a katılmak ve görev almak istediğimi söyledim.Hafiften gülümsedi ve başını kaldırıp gökyüzüne bir bakış attı.Kör bir adam için bu ne ifade ediyor bilmiyorum.Sonra başını onaylar gibi hafifçe salladı.
Agah Efendi cesaretimi takdir etti.Ve beni Teşkilat'a kabul etti.Artık Teşkilat'ın bir neferi oldum.
Ama Jandarma Ali ile konuşmalıyım.Kayıtları o tutuyormuş.
Jandarma Ali kaydımı tamamladı ve bana içi dolu bir torba verdi.İçinde güzel bir ceket , az kullanılmış bir ayakkabı ve bir hançer vardı.
Bunlar aldığım görevlerde işime yarayacaktır.Bir süreliğine...
İlk görevimi almak için Agah Efendi'ye gittim.Agah Efendi bana birkaç fare kesmemi söyledi.Kolay iş ! Zaten her gün yaptığım şey...
Fareleri öldürmeye başladım.Ama ben öldürdükçe yerine yenileri geliyordu.Bu iş hiç bitmeyecek gibi...
Fareleri kestiğim sırada Jandarma Ali'yi bana el sallarken gördüm.Yanına gidip ne olduğunu sordum.
Bankaya gidip cüzdanını almamı istedi.O görev yerinden ayrılamazdı bende bu isteğini geri çevirmedim.
Gidip Bankacıdan Ali'nin cüzdanını aldım.Ve Ali'ye teslim ettim.Ali bana birkaç Ceviz Yaprağı verdi.Sonra İdris Ağabey'den bahsetti.Gidip ona yardımcı olmamı söyledi.Bende önce Agah Efendi'ye uğrayıp görevi yaptığımı haber verdim.Ardından Balıkçı'ya doğru yol almaya devam ettim.
Yarısı yıkılmış köprünün ucunda balık tutan İdris Ağabey'in yanına vardım.
Başının kertenkeleler ile dertte olduğunu söyledi.Bende gidip şu kertenkelelerin başını ezmeye başladım.
Kertenkeleler biraz uğraştırdı...
Eski hayatıma devam ediyor gibiyim.Yine aynı işleri yapıyorum.Ne bekliyordum ki ? İlk günden bana en iyi teçhizatları verip , zorlu görevlere mi göndereceklerdi ? Kertenkelelerin de işi bitti.
Bu seferde kemeleri temizlememi söyledi.İçimden "Balık tutacak başka yer mi yok" demek gelse de susup işime devam ettim.
Kemeleri de öldürdüm.Üstüm başım yine pislik içinde kaldı.Henüz büyü işinde yeni olduğum için diğer neferler gibi bu yaratıkları kolayca öldüremiyorum.Gidip balıkçıya haber verdim.Şansıma geçen zamanda taze lüferler yakalamış.Sanırım neden burada balık tuttuğunu biraz anladım.Ama işin kötü yanı balıkları pişirmek için ızgarasının olmaması.Nasıl olduysa kaybetmiş.Gidip bir tane almamı söyledi ve bende Mısır Çarşısı'na gittim.
Mısır Çarşısı'nda Demirci Rüstem'e gittim.Karşımda dev gibi bir adamı demir döverken görünce biraz ürkmedim değil. Neyseki Rüstem Ağabey'in dışı kaya gibi olsa da kalbi pamuk gibiydi.Biraz gülümsedi ve "Balıkçı yine mi ızgarasını kaybetmiş?" dedi.Ve bana yeni bir ızgara verdi.Acaba daha önce kaç kez kaybetmiş olabilir ki ? Kaç nefer bu ızgara için aynı yolu yürüdü ? Şimdi soru sormak için çok erken dedim ve yine işe koyuldum.
Mısır Çarşısı'ndan çıkarken Fahri Bey bana seslendi.Ketenlerini cinler çalmış.Antrepo'nun oradaki cinlerde olabilirmiş.Bende zaten o yöne gittiğim için kabul ettim.
Balıkçı'ya döndüm ve ızgarasını teslim ettim.Zamanım olmadığı için tazecik lüferlerin tadına bakamadan oradan ayrıldım.
Cinleri öldürerek keten aramaya başladım.Sonunda ölen cinlerden birinin çantasından çok sayıda keten çıktı.Ketenleri götürüp Fahri Bey'e verdim.Bana güzel bir takım verdi.
Ali'nin yanına gittim ve ona balıkçıya yardım ettiğimi söyledim.
Ama o elime bir karışım tutuşturdu ve bunu annesine götürmemi söyledi.Bende hızla Halime Teyze'ye gittim.
Halime Teyze bunu Ali'nin gönderdiğini söylediğimde sevindi.Ama daha sonra biraz yüzü düştü.
Ne olduğunu sordum.Bana Savaş adlı bir gençten bahsetti.Onun hakkında endişeleri vardı.Benden onun ne yaptığını öğrenmemi istedi.Bende onu geri çevirmedim ve Savaş'ı bulmak için Çınar Altı'na doğru ilerledim.
Ve Savaş'ı Çınar Altı yakınlarında buldum.Beni görünce sevindi.Beni bir kahraman gibi görüyordu.Bütün gün fareleri kestiğimi bilseydi...Bana Lodos olmak istediğini söyledi.Benden Lodos Muhafızı ile konuşmamı istedi.Onu geri çeviremezdim.
Lodos Muhafızı ile konuştum.Henüz seçmelerin başlamadığını söyledi.Savaş'a geri döndüm ve ona muhafızın cevabını ilettim.Genç adam bana bir torba dolusu materyal verdi.Sonra saatin çok geç olduğunu fark ettim.Agah Efendi'ye uğramam gerekiyordu.Hemen Halime Teyze'ye gittim.
Halime Teyze anlattıklarıma biraz sinirlendi.Bana teşekkür etti.Hemen oradan ayrılıp Agah Efendi'nin yanına gittim.O da beni bankacıya yolladı.İlk maaşım için...
Bankacıya gittim ve beni tanıdı.Hemen benim ödememi çıkardı ve verdi.Ben arkamı dönmüş giderken bana seslendi ve örümceklerle ilgili sorununu anlattı.Bende günü sonlandırmadan önce biraz daha kazanç elde etmek için kabul ettim.
Örümcekleri temizledim.Bankacıdan paramı aldım.Bankacı benden bir şey daha isteyeceğini söyledi.Önce ağzında biraz lafı geveledi.Sonra benden bir şey rica etti.Işık Hanım'a onun adına bir çiçek götürmemi istedi ve cebime bir zarf sıkıştırıverdi.Bende hemen Halime Teyze'ye gittim.
Çiçekleri alıp bir koşu Işık Hanım'a gittim.Zarfı ve çiçekleri teslim ettim.Işık Hanım zarfı açıp içinde yazan mektubu okuyunca sinirlendi.Bende durumu anladım ve oradan ayrıldım.
Gün bitmeden bir isteği olup olmadığını sormak için Agah Efendi'ye gittim.Benim için yeni bir görevi varmış.Daha fazla fare !
İri fareleri avlamaya başladım.Biraz uğraştırsalarda onların da icabına baktım.Ve Agah Efendi'ye geri döndüm.
Agah Efendi bana bu güzel asayı verdi.Kazandığım tecrübelerle büyülerimi güçlendirdim.Agah Efendi'nin şimdilik benim için bir görevi kalmamıştı.Bende Mısır Çarışı'na gitmeye karar verdim.
Kazandığım para ile Demirci Rüstem'den kendime göre bir şeyler bakmaya gittim.Ama o sırada Sahaf Necmi bana seslendi.Teşkilat'tan birilerinin gelmesini bekliyormuş.Nasıl olduysa bir cin çarşıya girip kitaplarından birini çalmış.Beni gözcülerinden biri olan Recep Dayı'ya gönderdi.Sanırım bu konuda bir bildiği var.
Recep Dayı'nın yanına gittim.Bana cinin yerini gösterdi ve kitabın onda olduğunu söyledi.Recep Dayı biraz tedirgindi.Gidip hırsız cinin karşısına dikildim.
Bir anda gelen cesaretle onlarla savaştım.Ve kitabı Garr'ın cesetinden çıkarıp aldım.Biraz kan bulaşmıştı.Sanırım birkaç sayfası eksikti..Kitabı Sahaf'a geri götürdüm.
Daha sonra Agah Efendi'ye gittim.Teşkilat'ın neferi olarak bu tür şeyleri anlatmam gerektiğini düşündüm. Yaptığım işleri anlatacaktım ki Agah Efendi konuşmaya başladı.Bana hemen Komutan'a gitmemi söyledi.Bu acil bir görevdi.Sanırım şanslıydım çünkü benden önce başka bir nefer gelseydi görevi o alacaktı.Bu Teşkilat içinde kendimi göstermem için bir fırsat.Hemen koşturmaya başladım...
Komutan'a gittim.Daha selam bile veremeden elime bazı belgeler tutuşturdu ve beni tekrar Agah Efendi'ye yolladı.
Agah Efendi'ye bu belgeleri götürdüm.Agah Efendi belgeleri aldı ve gitti.Bir süre sonra geri geldi ve bana gidip Antrepo etrafında bulunan tüftüfçü cinleri öldürmemi söyledi.Önce şaşırdım çünkü bir anda işlerin boyutu değişmişti.Sonra görevi kabul ettim ve Antrepo'ya doğru gittim.
Cin beyni patlatmak fare öldürmekten çok farklıydı.Tüftüfçü cinler ise çok tehlikeliydi.
Bazı cinleri öldürdüm.Ama Antrepo'nun arkasında çok kalabalık bir grup daha vardı.Onlara saldırmaya cesaret edemedim.
Agah Efendi'ye durumu anlattım.Oda biraz düşündü ve bana "Yakında tekrar sana ihtiyacım olacak.Buralarda ol." dedi.Sanırım Teşkilat'ın gözüne girmeye başladım. Agah Efendi'ye hayırlı akşamlar dileyip artık dinlenmeye çekiliyordum ki...
O sırada bir çocuk elimden tuttu.Bana evinin orada akreplerin olduğunu söyledi.Ona yardımcı olmak için evinin nerede olduğunu sordum ve yine düştüm yollara...
Umut'un tarif ettiği yere vardığımda her yerin akrep kaynadığını gördüm.Uzun sürdü ama tüm akrepleri temizledim.
Bir gün için çok iyi para kazandım.Tabi diğer neferlere göre kazandığım okyanusta bir damla sudan ibaret.Onların günde milyonlar kazandığını duymuştum.Tabi yaptıkları işler benimkilerden çok daha zor.
Karanlık bastırmadan işimi bitirdiğim için mutluyum.Ama aynı zamanda çok yorgunum.Nefer olmak kolay iş değilmiş.Biraz dinlenmek için deniz kenarına gittim.Bir adamın bana el salladığını gördüm.Yanına gittim oturdum.Biraz şarap üzerine sohbet ettik.Sanırım adam sarhoştu.Benden gidip cinlerden onun için şarap almamı istedi.Ama çok yorgunum ve bu sarhoşun biraz beklemesi gerekecek...
Yine sessiz bir sokak arasına çekildim.Yorgunluğun üstüne iyi gider diyerek Ali'nin verdiği ceviz yapraklarını kaynatıp bir güzel içtim.Ve bu günü böylece sonlandırdım...
Serinwizard 6.11.2017