ERG (Kitap)

İKV için yazdığınız hikayeler, şiirler veya kurgusal eserleriniz
Kullanıcı avatarı
Retaliation
Cin Sigorta Üyesi
Cin Sigorta Üyesi
Mesajlar: 5030
Kayıt: 27 Haz 2015 13:39
Sunucu: Eminönü
Konum: İstanbul

Re: ERG (Kitap)

Mesaj gönderen Retaliation »

cCckorcancCc yazdı: 10 Eyl 2017 16:35 Kadir benle çok uğraşıyor. Bir dahaki ıskam onu bulmalı =D
:') :') :')
Resim
Kullanıcı avatarı
FiratCakiroglu
Meteor Kaşifi
Meteor Kaşifi
Mesajlar: 1605
Kayıt: 19 Eyl 2016 21:45
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia
Konum: Aydın
İletişim:

Re: ERG (Kitap)

Mesaj gönderen FiratCakiroglu »

Şemsiye konusunda acayip aydınlandım teşekkürler İhsan Bey :)
Göster
Resim
Resim
Resim
Resim
ıTANRIKUTLUGı & ıTENGRİKUTLUGı
Plafect00
Çınaraltı Müdavimi
Çınaraltı Müdavimi
Mesajlar: 876
Kayıt: 11 Mar 2017 15:14
Sunucu: Eminönü
Lonca: Gizit

Re: ERG (Kitap)

Mesaj gönderen Plafect00 »

SERDARBEY yazdı: 10 Eyl 2017 15:10 Kardeşim ellerine ve emeğine sağlık gercekten çok hoş ilk kez okudum bunları 👏👏👏👏👏👏👏


Şu yeni güncellemedende biraz bahsetsen 😂
İlginiz için teşekkür ederim. Güncellemeden bahsedersem hem sürprizi kaçar hem de yönetime ayıp olur. :)
ERG

Erg, insanı ele geçirebilen çok tehlikeli bir güçtür. Şimdi görüyorum ki para ondan da betermiş.

Fazıl SARRAFOĞLU
Kullanıcı avatarı
yun1010
Labirent Rehberi
Labirent Rehberi
Mesajlar: 1304
Kayıt: 11 Ara 2009 10:13
Sunucu: Teşkilat
Klan: Lodos
Lonca: Ancient Legends
Konum: Şanlıurfa / Viranşehir
İletişim:

Re: ERG (Kitap)

Mesaj gönderen yun1010 »

Gayet akıcı ve okunaklı devamı gelsin 😄
------------------------------------------Ancient Legends Lonca Lideri-----------------------------------------
Youtube Kanalım: https://www.youtube.com/watch?v=v_G6kEwdzfI
Plafect00
Çınaraltı Müdavimi
Çınaraltı Müdavimi
Mesajlar: 876
Kayıt: 11 Mar 2017 15:14
Sunucu: Eminönü
Lonca: Gizit

Re: ERG (Kitap)

Mesaj gönderen Plafect00 »

BÖLÜM 1.13 [MÜJDE]

- Ne oldu ona ?
- Örümcek ısırdı.
- (Korcan'ın kolundaki yaraya bakarak.) Örümcek olduğuna emin misin ?
- Evet. Şey, büyük... Büyük bir örümcekti.
- Sanırım en büyüğü.

Hasan, Korcan'a ne çeşit bir tedavi uygulaması gerektiğini teşhis edebilmek için Fazıl'a sorular soruyordu. İhsan Bey sabırla masada Fazıl'ı bekliyordu. Fazıl masaya geldi. Korcan ve Hasan dışında herkes masadaydı. Herkes Fazıl'ın gözlerinin içine bakıyordu. Fazıl masaya geçti, ellerini masaya koydu, birleştirdi, bağladı.
- Şimdi ne yapacağız ?
İhsan Bey: Domuz'a haber vereceğiz.
Fazıl: Ama İhsan Bey...
İhsan Bey: Biliyorum, ergden bu kadar nefret eden bir hükümet bizi engelleyecektir. Yanılıyorsun Fazıl. Devlet ergin bilinmesinden çekiniyordu. Çünkü erg silah sanılıyor. Ergin yapıcı olarak kullanılabileceği bilinmiyor. Halk cahildir, ergi felaket sanar. "Bize tekrar kıyamet mi yaşatacaksınız ?" diyerek kargaşa çıkarırlar. Devletin en son istediği şey kargaşa çıkmasıdır. Biz devlete gizli çalışacağımızı söyleyeceğiz. Projelerimizi gerçekleştirdiğimizde halka yapılanlarda ergin olduğunu söylemeyeceğiz. Ne zaman ki halk bu icatları benimser, onlara muhalif olmazlarsa. O zaman ergi açıklayacağız.
Fazıl: Sizce bu işe yarar mı?
İhsan Bey: Domuz zeki adamdır, böyle mantıklı bir teklifi kabul edecektir. Hem bu teklif Domuz'un işine gelir. Halka daha fazla hizmet verip daha çok reklam yapacak. Yine de en kötü ihtimale karşı bir kaçış planı yapmalıyız.
Nureddin: Bizi öldürecek değiller ya. Ne gerek var ?
İhsan Bey: Her zaman en kötü ihtimalleri düşünmeliyiz. Bir plan yapmalıyız.
Ender: (Aklına bir fikir geldiği yüzünden okunuyordu.) Bir planım var. Bize birkaç sağlam ip, kemer ve kanca lazım. (Abdulkadir kapıya gitti.) Ha bir de tokmak ve demir kazıklar.
Abdulkadir: (Hiç şaşırmadan her zamanki umursamaz tavrıyla) Tamam.

Fazıl, Furkan ve İhsan Bey Yeraltı'nda Tepegöz Meydan'ında bir kafede dışardaki masalardan birinde oturmuş çay içiyorlar.
İhsan Bey: Çınaraltı'ndaki çaylar kadar lezzetli değil ama idare eder artık.
Fazıl: Heyecanlı değil misiniz ?
İhsan Bey: (Gülümseyerek)Ben lideriniz olarak heyecanlı olduğumu belli edersem siz ne yapacaksınız ?
Furkan ve Fazıl da gülümsediler.

O esnada Ender ve Abdulkadir Cin Mağarası'ndan aşağı inmişlerdi. Fazıl'ın boğazına bıçak dayanan, Ender'in konumunu çok beğendiği ucu uçuruma açılan mağaraya gideceklerdi. Mağaraya yaklaştılar. Bir eşkiya onları durdurdu.
- İçeri girecekseniz elli vereceksiniz.
Abdulkadir: Al şu beş yüzü, içeriye üç saat boyunca kimseyi sokma!
Eşkiya şaşırdı ama işine gelmişti, Kabul etti. İçeri girdiler, eşkiya mağaraya girmedi, dışarda nöbet tutuyordu. Ender ve Abdulkadir sırtındaki çantaları çıkardılar. Abdulkadir, çantadan ipleri ve diğer malzemeleri çıkardı. Ender çantayı hiç açmadı. Abdulkadir:
- Şimdi ?
- (Ender Meran Köprüsü'nün altındaki halatları gösterdi.) Yukarı.
- (Güldü) Şaka yapıyorsun. (Dehşete düştü) Yapmıyorsun.

(45 dakika sonra.)

Abdulkadir ve Ender kafeye geldiler.
İhsan Bey: Hallettiniz mi?
Ender: Her şey hazır.
İhsan Bey: Güzel. Malzeme dört kişilik değil mi ?
Ender: Evet.
İhsan Bey: Tamam, sen derneğe dön Ender.
Abdulkadir: (Tavırlı)Ben de iyiyim bu arada. (Herkes güldü.)
İhsan Bey: Haydi, harekete geçme zamanı.

İhsan Bey, Fazıl, Furkan ve Abdulkadir Domuz'un hususi evine doğru yola çıktılar. Kapıda muhafızlarla karşılaştılar. İhsan Bey:
- İyi günler.
- Buyrun.
- (Muhafıza yaklaşarak) Ben Domuz'un eski bir arkadaşıyım, kendisine çok önemli bir haber getirdik.
- (Muhafız bu işin boyunu aşacağını düşündü.) Buyrun, içerde size yardımcı olurlar.
- Teşekkürler, iyi nöbetler.
- (İçerdeki hizmetçilerden biri) Buyrun Domuz Bey'in misafir ağırlama odasında biraz bekleyin, ben kendilerine haber vereyim.

Tarif edilen odaya geçtiler. Az sonra aynı hizmetçi:
- Kendileri biraz meşguller. On beş dakika kadar sonra teşrif edebileceklerini söylediler. Siz burada bekleyiniz lütfen. (Yirmi dakika sonra.)
Domuz: Hoş geldiniz.
İhsan Bey: Hoş bulduk, teşekkürler. Beni tanımadınız mı ?
Domuz: (Dikkatle bakar) Vay! Kurtarıcım gelmiş. (Gülümseyerek ama son derece ciddi) Ödeştiğimizi sanıyordum, bu sefer kalabalık gelmişsin, daha pahalı bir şey isteyeceksin sanırım. Bir kitapla paçayı kurtaramayacağımı biliyordum.
İhsan Bey: (Gülümser) Sizden zengin arkadaşlarım var Domuz Bey. Bu sefer bir şey istemeye gelmedim, müjde vermeye geldim.
Domuz: (Birden ciddileşir, sandalyesine oturur.) Sizi dinliyorum.
İhsan Bey: Yaptığımız araştırmalar sonucu bir şey bulduk. Uzun zamandır varlığı sorgulanan, gücünden korkulan, yıkıcı ama bir o kadar da yapıcı bir enerji: Erg! (Domuz biraz şaşırmıştır ama çok ciddiye almamıştır.) Şahkobra Mahallesi'nde çöken eski binanın arkasını araştırdık. Orası Hol girişiymiş. İçerde yaptığımız araştırmada tariflerdeki erge tam olarak uyan bir enerji bulutuyla karşılaştık. O enerjiyi içerden çıkartıp kullanabiliriz. Bunu halktan saklarsak yararımıza...
Domuz: (Dehşet'e düşmüştür.) Dur, durun. Siz ciddisiniz.
İhsan Bey: Evet, bulduk. Onu kullanabiliriz. İnsanların hayatını kurtarabiliriz. Çok büyük işler yapabiliriz.
Domuz: (Başta konuşamaz, kekeler. Şoktadır.) Bekleyin. Bu çok güzel bir haber. Telefon, telefon etmeliyim. Bekleyin. (Domuz odadan çıkar.)
İhsan Bey: (Çok mutlu) Dostlarım! Bugün yeni dünyanın ilk günüdür. Artık yoksulluk kalmayacak. Mutsuzluk kalmayacak. Dünyanın başka yerlerinde hayatta kalan birileri var mı öğrenebileceğiz. Bugün dünyanın kurtulduğu gündür. Bugün...

İhsan Bey'in sözünü kesen bir kurşun sesiydi...
ERG

Erg, insanı ele geçirebilen çok tehlikeli bir güçtür. Şimdi görüyorum ki para ondan da betermiş.

Fazıl SARRAFOĞLU
Kullanıcı avatarı
cCckorcancCc
Cin Avcısı
Cin Avcısı
Mesajlar: 168
Kayıt: 13 Nis 2012 20:11
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders of Anatolia

Re: ERG (Kitap)

Mesaj gönderen cCckorcancCc »


İhsan Bey: (Gülümseyerek)Ben lideriniz olarak heyecanlı olduğumu belli edersem siz ne yapacaksınız ?


İftihar duyarız !
Resim
Resim
Resim

Kod: Tümünü seç

https://www.youtube.com/watch?v=k6iM76DweoY
Plafect00
Çınaraltı Müdavimi
Çınaraltı Müdavimi
Mesajlar: 876
Kayıt: 11 Mar 2017 15:14
Sunucu: Eminönü
Lonca: Gizit

Re: ERG (Kitap)

Mesaj gönderen Plafect00 »

BÖLÜM 1.13 [TERÖRİST]

Domuz'un misafir odasında sadece bir çalışma masası ve sandalyeler vardır. Masanın arkasında Domuz'un makam sandalyesi, önünde 4 adet sandalye. Gizit klanı üyeleri sandalyeleri masaya karşı çevirmiş yan yana oturuyor. En solda Furkan, yanında Fazıl, sağında İhsan Bey ve en sağda Abdulkadir oturmakta. Geniş bir oda. Domuz'un hemen arkasında bir duvar ve kapı... Odanın Gizit üyelerinin arkasında kalan kısmı geniş... Odada 2 kapı var; bir kapı Gizit'lilerin girdiği misafir kapısı, öteki Domuz'un arkasındaki kapı. Domuz telefon etmek için arkasındaki kapıdan çıkar. On saniye sonra bir kurşun sesi...

Furkan, Fazıla sarılıp yere atladı. Abdulkadir kendini yere attı. Fazıl yerde sağına dönük... İhsan Bey'in sonuna kadar açılmış gözleriyle karşı karşıya... Yüzünden kanlar akan İhsan Bey'in iki kaşının ortasında, iki parmak yukarda bir kurşun... Furkan masayı ileri doğru iterek devirdi. Domuz'un kapısına karşı siper aldı, sırtını masaya yasladı, misafir kapısına dönük. Abdulkadir de masaya sırtını yasladı. İki taraftan ateş altına alınabilecek bir konumdalar. Abdulkadir ve Furkan misafir kapısındaki muhafızlarla çatışıyor. Domuz'un çıktığı kapıdan başka muhafızlar masayı tarıyor. Furkan:
- Fazıl!
Fazıl şoktadır. Korku dolu gözlerle İhsan Bey'in gözlerini kırpmasını umut etmektedir. Furkan ikinci kez bağırır "Fazıl!". Fazıldan gene bir tepki yoktur. Bu sefer sol eliyle Fazıl'ı tutup kaldırır ve sırtı masaya gelecek şekilde çeker. Çıkardığı ikinci bir silahı uzatarak:
- Al şunu!
- Hayır!
- Al dedim!
- Hayır, ateş edemem.
- Korkak herif! Abdulkadir el bombasını atacağım. Patlar patlamaz ateşin dağılmasını beklemeden atlayacağız!
- Tamamdır Furkan!

Furkan bombanın pimini çekti ve kapının sol tarafına, köşeye fırlattı. Herkes kulağını tıkadı. Bomba patladı. Furkan, Fazıl'ın kolundan tutup koşmaya başladı. Daha duvar tam çökmeden sırayla yarığın içinden platforma atladılar. Bombanın sesinden korkan köşkün civarındaki insanlar yere yattı. Hızla koşup Tepegöz Meydanı'na geçtiler. Herkes korkuyla koşuşturuyordu. Yani plan tam işliyordu. Meran Köprüsü'ne doğru hızla koşuyorlardı. Köprünün üstüne çıktılar. Muhafızlar:
- Durun! Silahlarınızı atın! Ellerinizi kaldırın!
- Tamam, sakin olun! (Furkan böyle söyledikten sonra silahlarını köprünün altındaki halat ağına attılar. Silahlar halat ağının arasındaki boşluklardan aşağı düştü.)
Meran Köprüsü'nün iki tarafını da muhafızlar kapattı. Furkan, Fazıl ve Abdulkadir ellerini kaldırmış bekliyor. Fazıl korkuyor, Furkan ve Abdulkadir bir ölü kadar sakin. Muhafızlar onları kelepçelemek için yaklaştı. Furkan çevik bir hareketle kendisine yaklaşan muhafızı ve Fazıl'ı tutup aşağı atladı. Abdulkadir de diğer iki muhafızı tutup aşağı atladı. Furkan havadayken bir muhafız ateş etti. Furkan sağ omuzundan yaralandı. Daha önceden Abdulkadir'in hazırladığı, aşağıdaki demir kazıklardan birine bağlı bir ip köprünün altındaki ağı orta kısmından aşağıya doğru gerdiriyordu. Bu yüzden ağdaki herkes köprünün tam altına yuvarlandı. Dolayısıyla muhafızlar onlara ateş edemiyorlardı. Onlara ateş edebilecek konuma geçen bir muhafız da ateş etmeye tereddüt etti çünkü meslektaşlarını vurabilirdi. Çarşı tarafına yakın duvara en yakın halattan 4 kanca asılı... Her kancanın üzerinde, ağın üstünde de birer kemer... Kemerlerden 3 tanesini bellerine bağladılar. Abdulkadir ecel getirenini çıkardı ve ağı orta yerinden kesti. Ağdaki herkes aşağı düşmeye başladı.

Abdulkadir, Furkan ve Fazıl'ı halata bağladıkları ipler kurtardı ama mağaranın biraz solunda kalmışlardı. Muhafızlarsa düştü. Abdulkadir'in önceden çaktığı demir kazıklar yardımıyla mağaraya doğru kendilerini çekiyorlardı. Mağaraya çıkmayı başardılar. Mağaranın dışında başka bir kazığa asılı olan çantayı abdulkadir aldı. Bu Ender'in sırtındaki çantaydı. Çantada 4 kişilik kıyafet vardı. Üzerlerini değiştirdiler. İhsan Bey için ayırdıkları gömleği Abdulkadir yırttı, Furkan'ın omuzunu sardı. Kan görünmemeliydi. Hepsinin gözleri doldu. Kendilerini toparladılar. Furkan kendi gömleğini de giydi. Mağaradan çıktılar. Cin Çukuru'ndan aşağı muhafızlar koşuyordu. Gizit'lerin yanından geçtiler, onları farketmediler.

Platformlara ulaşmışlardı. Abdulkadir, muhafızlardan birine:
- Ne oluyor ?
- Üç terörist Domuz'a suikast düzenledi.
- (Abdulkadir yumruğunu sıktı, Furkan onun elini sol eliyle tuttu.)
Furkan: (Domuz için endişeleniyormuş gibi görünmeye çalıştı.) Peki Domuz'a bir şey oldu mu ?
- Hayır, Domuz iyi. Teröristler intahar etti.
- Kolay gelsin.

Yeraltı'ndan çıktılar.
ERG

Erg, insanı ele geçirebilen çok tehlikeli bir güçtür. Şimdi görüyorum ki para ondan da betermiş.

Fazıl SARRAFOĞLU
Kullanıcı avatarı
Retaliation
Cin Sigorta Üyesi
Cin Sigorta Üyesi
Mesajlar: 5030
Kayıt: 27 Haz 2015 13:39
Sunucu: Eminönü
Konum: İstanbul

Re: ERG (Kitap)

Mesaj gönderen Retaliation »

Bence katil uşak.

Bu arada Furkan hareketlerine dikkat etsin. Ölmeye yer arıyor gibi. :)
Resim
Kullanıcı avatarı
yun1010
Labirent Rehberi
Labirent Rehberi
Mesajlar: 1304
Kayıt: 11 Ara 2009 10:13
Sunucu: Teşkilat
Klan: Lodos
Lonca: Ancient Legends
Konum: Şanlıurfa / Viranşehir
İletişim:

Re: ERG (Kitap)

Mesaj gönderen yun1010 »

Biraz daha seri yazsan 😄
------------------------------------------Ancient Legends Lonca Lideri-----------------------------------------
Youtube Kanalım: https://www.youtube.com/watch?v=v_G6kEwdzfI
Plafect00
Çınaraltı Müdavimi
Çınaraltı Müdavimi
Mesajlar: 876
Kayıt: 11 Mar 2017 15:14
Sunucu: Eminönü
Lonca: Gizit

Re: ERG (Kitap)

Mesaj gönderen Plafect00 »

BÖLÜM 1.15 [BAŞARI]

Furkan, Fazıl, Abdulkadir... İçeri girdiler. Fazıl yavaşça bir sandalye çekti, oturdu. Abdulkadir Hasan'ı çağırdı. Furkan bir sandalyeye oturup Hasan'ı beklemeye koyuldu. Ender, İhsan Bey'in odasından ana odaya geçti.
- Ne oldu ? (Ses yok.)
- İhsan Bey nerede ?
- Maalesef muhteşem planını uygulamak zorunda kaldık.
Abdulkadir böyle dediğinde Ender yıkıldı. Bir sandalyeye çöktü. Hasan geldi Furkan oturduğu yerde ona pansuman yapmaya başladı.
- Sıyırmış.

Radyo masanın ortasında, açık.
*haber* Sevgili dinleyenlerimiz, bir son dakika haberimiz var. Bugün İstanbul Başkanı Sayın Domuz'a hususi evinde silahlı ve bombalı bir suikast girişimi gerçekleşti. Domuz suikastten sağ kurtuldu, bir muhafız şehit oldu. Teröristler güvenlik ağını yırtarak aşağı atladılar. İntahar eden teröristlerin cesetlerini arama çalışmaları sürüyor.

Abdulkadir sinirine yenik düşerek bağırdı. Boş odaya geçti arkasından kapıyı hızla çarptı. Dernekte buhran dolu bir hava hakim. Ender ayağa kalktı:
- Ne oluyor böyle ? Kendimizi toparlama zamanı, pes etme değil. Artık bu sadece milli bir dava değil aynı zamanda şahsi bir mesele olmuştur. Bundan sonra hiç çalışmadığımız kadar çok çalışacağız! Fazıl, senin not yükseltme sınavların yarın başlıyordu değil mi ?
- Evet.
- Güzel, harika bir planım var. Bize bir fotoğraf makinesi lazım.

(Bir hafta sonra)

Değerli hocalarım, saygıdeğer öğrencilerimiz, sevgili konuklar. Recai Bey Bilim Fakültesi'nin 28. Mezuniyet Töreni'ne hepiniz hoşgeldiniz. Buradan mezun olan öğrencilerimiz Çemberlitaş Labratuvarları'ndan İstanbul Meteor Hastanesi'ne kadar pek çok önemli konumda çalışma fırsatını elde edecekler. (Dalga geçmek için) Hatta kütüphanede bile! (Kalabalıktan kahkaha sesleri...) Lafı fazla dolandırmadan 23 öğrencimizin derecelerini ve çalışabilecekleri yerleri açıklamak istiyorum:
Okulumuzun birincisi, Çemberlitaş Labratuvarları'nda çalışmaya hak kazanan öğrencimiz... Kemal KERTENCİ. (Kalabalığın alkışları eşliğinde Kemal sahneye çıktı, madalyasını aldı, eliyle teşekkür ettiğini gösteren hareketler yaptı.)
Okulumuzun ikincisi... Tahsin KURT.

(Tören devam ediyor. 22 kişi madalya almıştı, bunların arasında Fazıl yoktu.)

Ve geldik 23.müze. (Kalabalığın gülüşmeleri arasında) Sene boyu büyük bir gayret gösteren ve gayretinin nişanesi olarak kütüphaneden kütüphaneye kadar pek çok yerde çalışmaya hak kazanan başarılı öğrencimiz (!): Fazıl SARRAFOĞLU.

Fazıl kalktı, gayet sakin sahneye çıktı. Yüzünde mimik yoktu. Ne utanmıştı ne de üzülmüştü. Madalyasını aldı, sahneden indi. Kalabalık gülmeye devam ediyordu. Fazıl dostlarının yanına gitti:
- (Gülümseyere) Tebrikler. (Kemal ve Tahsin'in bir şey demesine fırsat vermeden gitti.)

Az sonra Gizit klanı tüm üyeleriyle Fazıl'ın yanına geldi. Fazıl'ı tek tek tebrik ettiler. Ender:
- Tebrikler Fazıl, yeni görevinde başarılar. (Fazıl dahil herkes güldü.)
- Teşekkürler. Vazifemin hakkını vereceğimden emin olabilirsiniz pek kıymetli klandaşlarım. (Bir kez daha gülerler.)

(Bir saat sonra.)

Fazıl babasının dükkanına girdi. Babası oturmuş, yere bakıyor.
- Ben geldim. (Cevap yok.)
- Baba, ben geldim, oğlun.
- Ya evet, oğlum. Okuması için çalışıp didindiğim pek başarılı (!) oğlum.
- Bu istediğim meslekti baba.
- İstediği meslekmiş! Sen o okulun en başarısız öğrencisisin be! Nasıl bakacağım ben insanların yüzüne ha ?
- Sorun başından beri bu değil mi ? Senin rezil olmaman.
- Ben senin birinci olabilmen için her şeyi yaptım.
- Evet, her şeyi yaptın. Ya sen bir kere beni karşına alıp "Oğlum ne düşünüyorsun ? Sen ne yapmak istiyorsun ?" diye sordun mu ? Hayır! Varsa yoksa kendi mutluluğun, kendi itibarın.
- Bu sözlerle kıvıramazsın.
- Kıvırmak mı ? Yani ben suçluyum öyle mi ? Sana yazıklar olsun. Sen baba falan değilsin. Bencil herifin tekisin!
- (Fazıl'a çok sert bir tokat atar.) Defol burdan!
Fazıl tek kelime etmeden sinirle dükkandan çıktı, yürümeye başladı. Otuz metre kadar yürüdükten sonra arkasından gelen silah sesiyle irkildi. Sesin geldiği yere doğru gitmeye başladı. Korkudan herkes kaçtı ve ya dükkanlarına girdi. Babasının dükkanının kapısıysa açıktı. Dükkana yaklaştı, dondu. Yerde kanlar içinde yatan babasıydı. Gözünden düşen bir damla yaş babasının kanına damladı.
ERG

Erg, insanı ele geçirebilen çok tehlikeli bir güçtür. Şimdi görüyorum ki para ondan da betermiş.

Fazıl SARRAFOĞLU
Cevapla