ERG (Kitap)

İKV için yazdığınız hikayeler, şiirler veya kurgusal eserleriniz
Kullanıcı avatarı
Retaliation
Cin Sigorta Üyesi
Cin Sigorta Üyesi
Mesajlar: 5030
Kayıt: 27 Haz 2015 13:39
Sunucu: Eminönü
Konum: İstanbul

Re: ERG (Kitap)

Mesaj gönderen Retaliation »

Hoş geldi sefa getirdi yeni bolümler.

Geç fark ettiğim için kendime kızdım şimdi :/
Resim
Plafect00
Çınaraltı Müdavimi
Çınaraltı Müdavimi
Mesajlar: 876
Kayıt: 11 Mar 2017 15:14
Sunucu: Eminönü
Lonca: Gizit

Re: ERG (Kitap)

Mesaj gönderen Plafect00 »

BÖLÜM 5.7 [PROGRAM]

Asım Bey şakağına dayadığı parmaklarına başını yaslamış dinlerken sıkılmış gibi bir hali vardı. Ender’in on cümle öncesi söylediği bir şeye takılmış, ona vereceği muhteşem cevabı zihninde iyice pürüzsüzleştiriyordu. Sunucu Ender’e fazla zamanının kalmadığını işaret etti. Sözlerinin arasına saygı göstergesi olarak bir baş hareketi sıkıştırıp hız kesmeden devam etti.
- Hizmet konusunda çok iyi bir iş çıkardığınızı kabul ediyorum. Duvarvayların sefer sayıları arttı, hastaneler temizlendi. Ancak Kale’de halk hala ekmek alacak parayı zor buluyor. Sizlerin pekala domuz hükümetinden bile daha iyi bir iş çıkardığınız besbelli. Ancak hatalarını da başarıyla sürdürüyorsunuz.
- (Sunucu) Teşekkür ederim Ender Bey. Asım Bey, söz hakkı sizde.
- (Asım deminki dalmış halinden kurtularak doğruldu) Bahsettiğiniz konuda da elimizden geleni yapıyoruz Ender Bey. Kale’de istihdam çalışmalarımız başladı. Kapatılan fabrikalarımız yeniden açılacak…
- O fabrikalarda silah üretimi yapılıyordu. İçeride halen çok miktarda erg kalıntısı var, başka bir türden üretim için uygun değil. Lütfen daha gerçekçi-
- Başka bir tür üretimden bahsettiğimi düşünmüyorum.
- Barış döneminde silah mı üreteceksiniz?
- Silaha ne zaman ihtiyacımız olacağını bilemeyiz. Yanlış hatırlamıyorsam Hol’de halen örümcek olduğunu raporlayan belgede sizin de imzanız vardı.
- Bunun boş bir seçim vaadi olduğunu düşünüyorum. Kale halkını yanınıza çekmek için kandırmaya çalışıyorsunuz ama-
- Bu hakaret! Sanıyorum sizin derdiniz İstanbul’a hizmet değil, doğrudan bana hakaret. Sizin bile kabul ettiğiniz üzere ben bu devleti bir yılda beş yıl ileri götürdüm.
- Evet Asım Bey, ancak kaçırdığınız bir nokta var; kimse sizden böyle bir şey istemedi.
- Domuz-
- O odadan sağ çıkan sadece siz vardınız. Söylediklerinizi kanıtlamanız imkansız.
- (Sunucu Ender küfür etmişçesine irkilerek araya girdi.) Ender Bey bu iddia çok ciddi. Asım Bey’in tüm İstanbul’a yalan söylediğini mi kastediyorsunuz?

Asım Beyin öfkeli, sunucunun merak dolu bakışlarla beklediği birkaç saniyenin ardından Ender’in kendinden gayet emin “evet”i Asım Bey’i çıldırttı.
- Rezillik! Burada bir saniye daha duramam!
Asım stüdyoyu terk ederken Ender oldukça sakin, sunucu zevkten dört köşeydi. Bunların hepsi onun için reytingden ibaretti. Bu program onu hayalini kurduğu Yeraltı’ndaki o evi almaya epey yaklaştırmıştı. Ender de sunucuya teşekkür ederek ayrıldı. Şimdi sıra daha çok önemsediği Alt Yeraltı’ndaki görüşmesindeydi.
ERG

Erg, insanı ele geçirebilen çok tehlikeli bir güçtür. Şimdi görüyorum ki para ondan da betermiş.

Fazıl SARRAFOĞLU
Kullanıcı avatarı
ejedrogl
Mezarlık Bekçisi
Mezarlık Bekçisi
Mesajlar: 1106
Kayıt: 23 Tem 2014 00:51

Re: ERG (Kitap)

Mesaj gönderen ejedrogl »

Kalemiyle döktürüyor mübarek.
Plafect00
Çınaraltı Müdavimi
Çınaraltı Müdavimi
Mesajlar: 876
Kayıt: 11 Mar 2017 15:14
Sunucu: Eminönü
Lonca: Gizit

Re: ERG (Kitap)

Mesaj gönderen Plafect00 »

BÖLÜM 5.8 [DİPTEKİ ADAM]

Sarkıttan saçlarına damlayan su damlası Yeraltı’nın bu alt katları çok soğuk olmasa bile neden herkesin başına bir şeyler geçirdiğini Furkan’a göstermişti. Ender’in çenesini yeterince yorduğunu düşünerek nöbetçiyle tartışma nöbetini devraldı.

- Arkadaşım da ben de Korcan’ın içeride olduğunu gayet iyi biliyoruz.
- İçeride öyle biri yok. Olsa bile giremezsiniz.
- (Cebinden bir miktar para çıkararak) Ne istiyorsun?
- (Furkan’ın gözlerini delen kendinden emin bakışlarını ufak bir gülümsemeyle süslemesinin ardından) Gözlerini verirsen girebilirsin.

İçeriden biri nöbetçinin yanına geldi, kulağına bir şeyler fısıldadı, nöbetçi kenara çekildi. Ender ve Furkan ağır adımlarla içeri girdiler. Kendilerini karmaşanın hüküm sürdüğü bir salonda buldular. Kimi insan tavla oynuyor, kimi elindeki kaseden yemek denemeyecek kadar iğrenç şeyler yiyor, kimi kavga ediyor, kimiyse etrafta kimse yokmuşçasına sevişiyordu. Kimsenin birbirini umursamadan farklı bir şeyle uğraştığı bu salondaki herkesin ortak noktası kirli kıyafetler giymeleriydi. Herkes yoksul görünüyordu.

Ender, gözüne kestirdiği koridora doğru yürüyordu, Furkan da gözünü sevişenlerden ayıramadan ona eşlik etmeye çalışıyordu. Koridora iyice yaklaşınca girişin yakınında bıçağını bileyen bir adam aniden atlayarak Ender’in yolunu kesti. Hiçbir şey söylemiyor, öylece duruyordu. Herkes yaptığı işi bırakmış, Ender ve Furkan’a bakıyordu. Deminki gürültü yok olmuştu. Ender’in mesajı anlaması için kimsenin bir şey söylemesine gerek kalmamıştı, bir koridor dışında hepsini kapatmışlardı. Oraya yöneldiler.

Aşağı ilerleyen koridoru bitirdiklerinde kendilerini daha küçük bir salonda buldular. Buradaki insanlar erg tozu üretiyordu. Ender ve Furkan bir müddet ayakta dikildikten sonra masada büyük bir dikkatle ezmeyi bitirdiği erg tohumlarından elde ettiği tozu boş paketlerden birine doldurmakta olan adam onları fark etti. Kafasıyla bir köşede perdeyle kapatılmış bir odayı işaret etti. İçeri girdiler. Bu oda daha da karanlıktı. Fark edebildikleri tek şey duvardaki sarı kristalin altında sigarasını içerken gözlerini hiç ayırmadan onlara bakarak oturan adamdı.

Birkaç saniyenin ardından karanlıktan gelmeye başlayan ayak seslerinin sahibi kristalin ışığının menziline yaklaştıkça belirginleşiyordu. Onu tanımalarına yetecek kadar yaklaştıktan sonra Korcan durdu, ellerini bağladı, hiç acele etmeden derin bir nefes aldı. Nefesini verirken de aynı sabırla bekleyen eski dostlarına bir süre sessizce baktıktan sonra konuştu.

- Mesele nedir?
ERG

Erg, insanı ele geçirebilen çok tehlikeli bir güçtür. Şimdi görüyorum ki para ondan da betermiş.

Fazıl SARRAFOĞLU
Plafect00
Çınaraltı Müdavimi
Çınaraltı Müdavimi
Mesajlar: 876
Kayıt: 11 Mar 2017 15:14
Sunucu: Eminönü
Lonca: Gizit

Re: ERG (Kitap)

Mesaj gönderen Plafect00 »

BÖLÜM 5.9 [LİDER]

Ender hiçbir şey söylemeden duruyordu. Hayranlıkla parlayan gözleri Korcan'a neden onları terk edip yeraltına kaçtığını sorar gibiydi. Korcan'ın gözleriyse ifadesiz bakışlarla karşılık vermekle yetiniyordu. Furkan, Ender'in aksine haksızlığa uğramış gibi hissetmiyordu. Merak ettiği tek şey dostunun durumuydu.

- Nasılsın?

Bunca ay arayıp sormamasına rağmen Furkan'ın böylesine vefa dolu bir tonla sorduğu bu samimi soru Korcan'ı mahçup etmişti. İyi olduğunu başını sallayarak gösterdi. Mahçubiyetten kurtulamayan bakışlarını Ender'e yöneltti.

Ender, Korcan'a hesap sormak istiyordu. Canına okumak en doğal hakkıymış gibi hissediyordu. Ama öte yandan bunların hiçbir işe yaramayacağını da biliyordu. Öte yanını dinledi.

- Sana ihtiyacımız var.
- Ben askerim, siyasi değil.
- Yeterince siyasimiz var.
- Nasıl bir barışçıl partinin askere ihtiyacı olur?
- Bizim bir lidere ihtiyacımız var.
- Ne demek şimdi bu?
- Sana Gizit Cemiyeti Başkanlığı makamını teklif ediyorum.
- Bana kendi koltuğunu mu teklif ediyorsun?
- Evet.
- (Birkaç saniyelik afallamanın ardından) Ender, sen geçtiğimiz birkaç ay içerisinde inanılması çok güç bir başarı elde ettin. Bir kahraman olarak görülen Asım Bey'e karşı neredeyse İstanbul'un yarısını yanına çektin. Bunlar benim yapamayacağım şeyler.
- Çok haklısın.
- Bu benden daha iyi bir lider olduğunu gösteriyor. O halde neden şimdi benim başa geçmemi istiyorsun?
- Hayır. Bu senden daha iyi bir siyasi olduğumu gösteriyor. Sen bu kadar insanı yanımıza çekemezdin, doğru. Ama artık bunu yapmana gerek yok, şimdi gerçek bir lidere ihtiyacımız var. Ben gerçek bir lider değilim Korcan.
- Saçmalıyorsun. (Az önce odadan çıkan adamın oturduğu koltuğa çöktü.)
- Korcan, sana ihtiyacımız var.
- (Canı yanıyormuşçasına) Benden bunu isteme.
- İnsanların bir lidere ihtiyacı var, bir korkağa değil.
- Kapa çeneni!

Korcan'ı duyan birkaç kişi içeri girip Furkan ve Ender'e gözlerini dikti. Bunun artık gitmeleri gerektiği anlamına geldiği barizdi. Ender giderken son kez dönüp Korcan'a seslendi.

- İstemediğini çok iyi biliyorum Korcan. Başa geçeceğini bildiğim kadar iyi biliyorum hem de.
ERG

Erg, insanı ele geçirebilen çok tehlikeli bir güçtür. Şimdi görüyorum ki para ondan da betermiş.

Fazıl SARRAFOĞLU
Plafect00
Çınaraltı Müdavimi
Çınaraltı Müdavimi
Mesajlar: 876
Kayıt: 11 Mar 2017 15:14
Sunucu: Eminönü
Lonca: Gizit

Re: ERG (Kitap)

Mesaj gönderen Plafect00 »

BÖLÜM 5.10 [TEK YOL]

- Başka bir yolu olmalı.
Furkan dirsekleri masada, ellerini kavuşturmuş otururken aklına gelen her ihtimali düşünüyordu. Tüm bu düşünme süreci boyunca gözlerini bir kez olsun Ender’inkilerle buluşturmamıştı, buna cesareti yoktu.

- Tek yolu bu.
Ender bahsettiği planın korkunçluğunun farkında değilmiş gibiydi. Aksine, çok mutlu görünüyordu, olmaması gerektiği kadar mutlu. Huzurlu ve sakindi.
********************************************

- Söyledikleriniz çok ilgi çekici Ender Bey. Ancak bu vaadlerinizi yerine getirmeniz bir hayli zor olacak gibi. Konuştuklarınız bana umut veriyor ancak sorun şu ki, gerçekçi gelmiyor.
- Tüm bunlar gerçekleşmesi mümkün şeyler. Ancak maalesef gerçekleştirebileceğimi düşünmüyorum.
- (Her ne kadar olayların ilginçleşmeye başladığını, dolayısıyla reytingin artacağını hissettiyse de şaşkınlığı mutluluğunun önüne geçti.) Ne dediğinizi anladığımı düşünmüyorum.
- Aslında tüm bu anlattıklarım İstanbul’da yapılabilecek ve hatta yapılması gereken şeylerdi. Yapabileceğim şeyler değil.
- Neden yapamayacağınızı düşünüyorsunuz?
- Ömrümün yetmeyeceğini biliyorum.
- Henüz çok gençsiniz.
- Biliyorum… Özür dilerim. Sen de bunun bir parçası oldun. Ancak böyle olmak zorundaydı.
- Anlayamıyorum Ender Bey, neden özür diliyorsunuz?
- (Ender birkaç saniye duraksadı. Ardından üst üste attığı bacaklarını çözdü, ellerini masada birleştirdi.) Umuyorum yeterince dinleyicimiz vardır.
- Şu anda İstanbul’un yarısından çoğu söylediklerinize kulak veriyor Ender Bey.
- O halde programa katılmamın asıl sebebinden bahsetmeliyim.
- Ender Bey bahsettiğiniz-
- Lütfen kesmeyin. Ne kadar zamanımız olduğunu bilmiyorum.

Başlamak için hangi cümleyi seçmesi gerektiğini düşündüğü bir andan sonra konuşmaya devam etti.
- Fazıl Sarrafoğlu’nun otopsisinde bulundum. Ceset bana yalnızca bir şeyi kanıtladı. Ne Fazıl’ın terörist olduğunu ne de başka bir şeyi. Kesin olan bir şey var ki, o da Fazıl’ın intihar etmediği.
- Neden böyle düşünüyorsunuz?
- Çünkü kimse intihar etmek için hem kalbine hem kafasına ateş edemez. Fazıl intihar etmedi, çünkü bu fiziksel olarak olanaksız.
- O halde…
- Evet, Fazıl’ı bir başkası öldürdü.
- (Edindiği bilgilerin korkunçluğunun üstüne aklına gelen fikrinki eklendiğinden yutkundu.) Domuz Bey…

- Belki. Ancak bunu kabul edersek Domuz Bey’i de bir başkasının öldürmüş olması gerekir. Tüm bunlardan kimin kimi öldürdüğünü çıkaramayız. Çıkarabileceğimiz tek bir şey var… (Sunucu Ender’e susmasını işaret etti. Ender hiç olmadığı kadar kendinden emin görünüyordu. Sıktığı dişlerini saklayan gülümsemesi yapmakta olduğu şeyden asla pişman olmayacağının kanıtıydı.) O gün o odadan sağ çıkan tek bir kişi var.

Kırılan kapının sesi radyodan çok net geliyordu, her ne kadar ardından gelen kurşun seslerinin gölgesinde kalsa da.
ERG

Erg, insanı ele geçirebilen çok tehlikeli bir güçtür. Şimdi görüyorum ki para ondan da betermiş.

Fazıl SARRAFOĞLU
Plafect00
Çınaraltı Müdavimi
Çınaraltı Müdavimi
Mesajlar: 876
Kayıt: 11 Mar 2017 15:14
Sunucu: Eminönü
Lonca: Gizit

Re: ERG (Kitap)

Mesaj gönderen Plafect00 »

BÖLÜM 5.11[BEKLENMEDİK ZİYARET]

Yayından sonra hiçbir açıklama yapılmadı. Ertesi gün hiçbir şey olamamış gibi yayınlar devam etti. Ancak ne sunucudan ne de Ender’den haber vardı. Hükümet her ne kadar olayı örtbas etmeye çalışsa da yapılan eylemlerde tek kişi hedef gösteriliyordu, Asım Bey.

İnsanlar özellikle Meteor bölgesinde eylemler yapıyor, Ender için adalet istiyorlardı. Ender, yaptığı konuşmalarla pek çok Asım Bey destekçisini tarafına çekmişti. Hükümete göre muallakta, halkın büyük bir kısmının kanaatine göre ayan beyan ortada olan Ender Bey’in ölümü olayından sonra kalan taraftarların da yarısı Gizit Cemiyeti safına geçti.

Destekçilerini hızla kaybetmekte olan Asım Bey hiçbir açıklama yapmıyordu. Olayın üstünden geçen dört gün boyunca ortaya çıkmamıştı bile. Eylemler gittikçe şiddetleniyor, eyleme katılan insanların sayısı gittikçe artıyordu. Adalet yerine intikam isteyenlerin sayısı da…

********************************************************

Meran’da bulunan “Erg Savaşı” müzesine ziyaretler, eylemler yüzünden her zamanki yoğunluğunu kaybetmişti. Burada savaşta kullanılan erg tüfeklerinden, ergemlere, yerlerden toplanan ergcamlardan haverglere, uçan dronlardan zırhlara, Abdulkadir’in bıçaksırtı kılıcından savaşta ağır yaralar almış bir gbm makineye kadar pek çok şey sergileniyordu. Hatta bu müzede kıyamet bombasının bir prototipini bile bulmak mümkündü.

Sayısı bir elin parmaklarını geçmeyen ziyaretçilerden biri oldukça şüpheli görünüyordu. Askerler giydiği pelerin yüzünden yüzünü seçemedikleri bu adamı içeri ilk girdiğinde pek önemsememişti. Ta ki adam bir zırhın sergilendiği camekânı kırıp alarmları etkinleştirene kadar. Adam zırhın kapaklarını elleriyle açarken askerlerin dur ikazlarını duymuyor gibiydi. Sonunda ikazlardan birini kolunda duydu.
- Zırha dokunma! Bize yüzünü göster.

Yediği ergcamın sol kolunun hareketini kısıtlamasının da etkisiyle oldukça yavaş bir şekilde kapüşonunu indirdi. Askerlerden bazılarının nutku tutuldu, bazılarının şaşkınlığının sebebiyse arkadaşlarının şaşkınlığıydı. Sonunda dili çözülen bir asker sayesinde kalan askerler de kalakaldı.
- Mareşal Korcan…

ERG

Erg, insanı ele geçirebilen çok tehlikeli bir güçtür. Şimdi görüyorum ki para ondan da betermiş.

Fazıl SARRAFOĞLU
Plafect00
Çınaraltı Müdavimi
Çınaraltı Müdavimi
Mesajlar: 876
Kayıt: 11 Mar 2017 15:14
Sunucu: Eminönü
Lonca: Gizit

Re: ERG (Kitap)

Mesaj gönderen Plafect00 »

BÖLÜM 5.12 [ESKİLERİNİ GİYMEK]

Korcan’ın yüzündeki öfkenin sebebi yediği ergcam değildi. Ergcamın çıktığı tüfeğin sahibi de kendisi gibi, aldatılmış bir askerden başkası değildi. Öfkesinin sebebi, bir dostunun daha kendisinden alınmasıydı. Askerlerin gerginliğinin sebebiyse Korcan’ın zırhıyla baltasının aynı camekânda sergilenmesi ve şu anda Korcan’la baltası arasında birkaç adımdan fazla olmamasıydı.
- Buraya kavga etmeye gelmedim. Bana ait olanı alıp gideceğim.

Askerlerden biri Korcan’ı öldürürse ne kadar büyük bir ödülle mükafatlandırılabileceğinin farkına vardı. Bu, her ne kadar korkunç da olsa bir fırsattı.
- Zırhtan ve baltadan uzak dur, aksi takdirde ateş edeceğim!

Aldığı cevap şakağında hissettiği tüfek olmuştu. Askerlerden biri silahını silah arkadaşına çevirmişti.
- Vur deyin vurayım komutanım!

Korcan komutanlıkla ithaf edilenin kendisi olduğunun farkına vardı. Askerler aralarında bölündüler. Çoğunluk Korcan’ı destekleyenlerde olduğu için diğerleri silahlarını bırakmak zorunda kaldılar. Korcan kimsenin zarar görmesini istemiyordu.
- Madem beni hala komutanınız olarak görüyorsunuz, size tek emrim silahlarınızı kardeşlerinize doğrultmak için kullanmamanızdır. Onlar ne sizin düşmanınız ne de benim.

Sözlerini bitirdiğinde zırhın içine girmeye başlamıştı bile. Çalıştırdığında zırhın damar kanallarından akan mavi erg enerjisi onu tekrar eski heybetli görüntüsüne kavuşturmuştu, kimine göreyse korkunç…

Zırhını giydikten sonra hiçbir şey söylemeden dönüp gitti. Kimisi uzaklaşan Korcan’a, kimiyse hala aynı yerinde duran, dokunmadığı baltasına bakmakta olan gözlerin ortak noktası şaşkın olmalarıydı.
ERG

Erg, insanı ele geçirebilen çok tehlikeli bir güçtür. Şimdi görüyorum ki para ondan da betermiş.

Fazıl SARRAFOĞLU
Plafect00
Çınaraltı Müdavimi
Çınaraltı Müdavimi
Mesajlar: 876
Kayıt: 11 Mar 2017 15:14
Sunucu: Eminönü
Lonca: Gizit

Re: ERG (Kitap)

Mesaj gönderen Plafect00 »

BÖLÜM 5.13 [SON ADIM]

Korcan cemiyet merkez binasına girdiğinde koşuşturmacanın temposu düştü. Şaşın gözlere hitap etti.
- Furkan?
- (kalabalıktan biri) Buyurun efendim.

Korcan adamın peşine düştü. Adam bir kapı gösterip uzaklaştı. Korcan adımını attığı anda Buğra silahına davrandı. Zırhın içindekinin Korcan olduğunu anladığında onu başıyla selamladı, silahını yerine koydu. Masada oturan Furkan kılını kıpırdatmamıştı. Gelenin kim olduğunu gayet iyi biliyordu, neden geldiğini de.

Furkanın yanındaki sandalyeye çöktü. Bakışları Furkan’ınkiyle buluştuğunda konuşmasına gerek kalmamıştı bile. Ancak emin olmak istiyordu.

- Ölümü planın parçası mıydı? (Furkan başıyla onayladı.) Başka bir yolu yok muymuş yani?

- Sensiz kazanamayacağımızı söyledi. Seni kazanmak için de yenden mücadele etmek için bir sebebe ihtiyacın olduğunu.

- (Korcan ağlamamak için verdiği bir anlık mücadelenin ardından boğazının düğümünü çözmeye çalışarak) Sonraki aşama ne?

- Senin Meran’a gidip Asım’ı alman, halka açık bir şekilde sorguya çekmen ve idamını gerçekleştirmen.

- (Ayağa kalktı) Gidelim o halde.

- Baltan nerede?

- Baltaya ihtiyacım yok. Kimseyle savaşmam gerekmeyecek. Ender planının tamamının gerçekleşmesi için gerekli koşulları hazırladı.

- (Sessizce güldü. Korcan’ın şaşkın bakışlarına cevaben) Baltayı almayacağını bile söylemişti.

Korcan odadan çıktı.
ERG

Erg, insanı ele geçirebilen çok tehlikeli bir güçtür. Şimdi görüyorum ki para ondan da betermiş.

Fazıl SARRAFOĞLU
Plafect00
Çınaraltı Müdavimi
Çınaraltı Müdavimi
Mesajlar: 876
Kayıt: 11 Mar 2017 15:14
Sunucu: Eminönü
Lonca: Gizit

Re: ERG (Kitap)

Mesaj gönderen Plafect00 »

BÖLÜM 5.14 [YÜRÜYÜŞ]

Meranın girişine ulaştığında arkasında binlerce insan vardı. Kimi Asım taraftarı, kimi Ender… Hepsinin istediği şey aynıydı: adalet. Muhafızlar Korcan’ı görünce başta ürküp silahlarına davrandılar. Ama sonra bunun anlamsız olduğunu fark ettiler, onu durdurmayı başarmaları mümkün değildi. Öyle olsa bile onunla beraber binlerce kişiyi daha durdurmaları gerekirdi.
İçeri girdiler. Kimse konuşmuyor, sadece yürüyorlardı. Meran şehrine ulaştıklarında bir asker onlara eşlik etmeye başladı. Korcan durdu.
- Bize katılamazsın. (Askerin elindeki silahı aldı.) Bununla olmaz.

Korcan silahı kırıp attıktan sonra askeri de aralarına alarak yürümeye devam etti. Birkaç asker daha silahlarını bırakıp kalabalığa karıştı. Asım’ın makamına çıkan merdivenlere ulaştıklarında onları bir komutan durdurdu.

- (Çaresizliğinden canı sıkkın) Asım Bey sizi durduramayacağının farkında. Ancak yukarı yalnız çıkmanızı istirham ediyor Korcan Bey.
- (Korcan arkasındaki kalabalığa döndü.) Yalnız gideceğim.

Merdivenleri tamamlayıp Beyaz Oda’ya ulaştığında üç kişi çevresini sardı, üç zırhlı. İkisinde Bıçaksırtı Kılıç, birinde Korcan’ın baltası vardı.
- Beni buna zorlamayın.

Birisi kılıcını savurdu. Korcan adamın kılıcı tutan elini zorlanmadan yakaladı.
- Bunu yapmamız gerekmez.

Adamın elini savurarak kılıcını düşürdü. Bir diğer asker kılıcını Korcan’ın omzuna sapladı. Korcan’ın inlemesindeki acı ton yavaşça öfkeye dönüştü. Adam kılıcı geri çekemiyordu, derine saplanmıştı. Korcan onu yakasından tutup kendine çektiğinde adam, Korcan’ın gözlerinde cehennemi gördü. Bugüne kadar onu hiçbir şey bu görüntü kadar korkutmamıştı, küçükken duyduğu hidra masalları bile. Korcan onu itip yere düşürdü. Vanasını açtı, alev alan kılıcı omzunu parçalayarak çıkardı.

**********************************

Kılıcı ardında bıraktığı üç cesetten birinin gövdesine saplamıştı. Son merdivenleri çıkarken zırhın plakaları arasındaki boşluklardan kanlar süzülüyordu. Belli ki epey paslanmıştı. Çatlayan iki kaburgası ve hangisi olduğunu tam olarak kestiremese de acısından emin olduğu bir organı bunu gösteriyordu.

Asım Bey’in makam odasına ulaştı. Kapıya öyle bir tekme attı ki, menteşelerinden çıkıp yere devrildi. Kendisine ateş açan beş kişiyi elleriyle öldürdü. Asım’ı yakasından tutup çöktüğü koltuktan kaldırdı. Elindeki kadeh yere düşüp kırıldığında yeterince sarhoş olmuştu zaten. Güldükten ve ağzına gelen kusmuğu yuttuktan sonra dudaklarını zorla oynattı.

- Seni sinirlendirdiğimde bunların olabileceğini tahmin etmeliydim.
- (Hem öfkeli hem Asım’dan iğrenerek) Pek çok şeyi tahmin etmeliydin.
- Yeniden kan döktün. (Gurur duyarak) Benim sayemde.
- Dökeceğim son kan seninki olacak.

Asım’ı omzuna alıp odadan çıktı.
ERG

Erg, insanı ele geçirebilen çok tehlikeli bir güçtür. Şimdi görüyorum ki para ondan da betermiş.

Fazıl SARRAFOĞLU
Cevapla