29. Yonlendirme

İKV için yazdığınız hikayeler, şiirler veya kurgusal eserleriniz
Cevapla
LadyEowyn
İri Fare Avcısı
İri Fare Avcısı
Mesajlar: 72
Kayıt: 08 Kas 2010 16:52
Sunucu: Beyaz Köşk

29. Yonlendirme

Mesaj gönderen LadyEowyn »

-‘Kazananların ödülleri belli oldu. En nadir bulunan madenlerden ortaya çıkmış olan silahlar. Bu silahlar gücünüze güç katacaktır. Büyücü için Ejder Asa, şifacı için Asab-ı Kehf ve savaşçı için Ecel Getiren. ‘
Silahı elime aldığım anda gücünü hissedebildim. Diğer kazananlar bana ters ters bakıyorlardı. Kazandığımı hazmedemiyorlar hala. Acıyamıyorum bile Hanzadeye. Yenildiğini üzgün değilde kızgın. Madalya ve ödül töreninden sonra hepimiz kürsüden indik. Hepimiz ama kardeşler hariç.
-‘Herkez bizi dinleyebilir mi? Lütfen! Sadece bir dakika’, dedi Zerde mikrofona.
Tribündeki seyirciler ayağa kalkmışlardı bile ama şaşkın bir ifadeyle geri oturdular yerlerine.
-‘Teşekkür ederiz. Biz bu turnuvaya hem kazanmaya geldik hemde... orada oturan şifacıya meydan okumak için.’ Hanzade parmağı ile Efsun’u gösterdi. Herkez gibi Efsun’da şaşırdı.
-‘Duyduklarımıza göre bu şifacı oldukca güçlü bir şifacı ve rakipleri kim olursa olsun onları yeniyormuş’, dedi Uraz.
-‘Bana neden üçünüz birden meydan okuyorsunuz ki’, diye bağırdı Efsun.
-‘Gücünü ispatlaman için’, dedi Hanzade. ‘Biz inanmıyoruz herkezin dilinde dolanan sözlere. Sen gelmiş geçmiş en güçlü kişi olamazsın. Şifacısın! Yakın dövüşte dayak yersin anca.’
Tribündekilerin bazıları kahkaha atmaya başladı. Efsun’un gücünü görmüş olanlarda gülmedi. Endişe ile Efsun’a doğru bakıyordum. Acaba ne yapacak?
-‘Böyle bir meydan okuma bu turnuva bölgesinde kabul edilemez’, diye bağırdı Gaffar bey. ‘Aranızdaki sorunları dışarıda halledin.’
-‘Sorunumuz olduğu için yada sorun çıkartmak için gelmedik’, dedi Zerde. ‘Şifacı gücünü göstersin.’
-‘Bu dövüş karşılıksız değil’, dedi Uraz. ‘Ödül olarak verilen silahları ortaya koyuyoruz. Kazanan onlara sahip olur.’
-‘Peki ya şifacı kaybederse’, dedi Gaffar bey.
-‘Bizde onu İstanbul’un her bir yanında sahtekar olarak ilan ederiz’, dedi Hanzade gülümseyerek.

-‘Arzuhalci!’
-‘Efendim Işık? Bu ne telaş?’
-‘Turnuvada olay çıktı! Var gücümle koştum geldim!’
-‘Ne oldu?’
-‘Üçüz kardeşler, yani üç kişi... şifacıya meydan okuyorlar! Herkezin içinde onlarla dövüşüp gücünü test etmek istiyorlar.’
Arzuhalci bunu duyar duymaz kitabını kapattı ve hemen turnuvanın bulunduğu yere koştu. Ardından Işık’ta gelerek tabi ki.

-‘Arkadaşlar! Turnuvada olay çıkmış’, diye bağırdı bir çocuk çarşıda.
-‘Neler oldu? Saldırı mı var’, dedi terzi Fahri bey.
-‘Hayır! Üç kişi o şifacıyı dövüşe davet ediyor!’
Çarşıdaki kalabalık, esnaf dahil, elindeki eşyaları bırakıp hemen turnuvanın bulunduğu yere gittiler.

-‘Efendim! Karakter turnuvasında sorun çıkartan üç kişi var’, dedi asker.
-‘Kim’, diye sordu Gaffar efendi.
-‘Şu üçüz kızkardeşler. Şifacıyla dövüşmek istiyorlar.’
Gaffar efendi’nin yüzünde bir gülümseme oluştu.
-‘Nihayet’, dedi ve gözlüklerini taktı. ‘Hadi! Hemen görmeye gidiyoruz.’

-‘Kabul ediyormusun’, dedi Gaffar bey Efsun’a. Efsun düşünüyordu ama düşünürkende meydana doğru yaklaşıyordu. Öyle bir sessizlik oluşmuştu ki Efsun’un ayak sesleri duyuluyordu.
-‘Kabul’, dedi Efsun. Bir çığlık koptu. Üçüzler gülümsemeye başladı.
-‘Kurallar nedir’, dedi Efsun.
-‘Kural yok’, dedi Hanzade. ‘İksir kullanmak serbest. Silah ve zırh değiştirmek serbest. Kaçmakta serbest.’ Hanzade yine kendinden çok emindi. Sanki az önce onu yenmemişim gibi. Hemen Efsun’un yanına doğru koştum.
-‘Benden nefret edeceksin ama yapma! Dövüşme! Güçlerini kontrol edemiyorsun bile’, dedim.
-‘Yine benim hakkımda kararlar alıyorsun’, dedi Efsun.
-‘Aynı şey değil! Bu kızlar çok tehlikeli! Gözlerine bak, onlar seni öldürmeye gelmişler!’
-‘Sence herkezin ağzının payını vermemin vakti gelmedi mi?’
Tribünün kapıları açıldığında bir grup içeriye girdiler.
-‘Duymuş olmalılar’, dedim. ‘Ne çabuk.’
-‘Rüzgar. Güven artık bana. Başarabileceğime inan. Bu benim için çok önemli. Hem tecrübe savaşta kazanılmıyor mu? Anla artık. Lütfen. Bu güçler beni kontrol etmeye başlamadan onları kontrol altına almam gerek.’
Üçüzlere doğru bakıyordum ve hazırlıklarını yapıyorlardı. Efsun için hala endişeliyim. Bunların niyeti başka. Efsun’a döndüm, onu alnından öpüp sarıldım.
-‘Dikkatli ol. Eğer ters bir şey giderse hemen meydana koşup dövüşü durduracağım’, dedim ve geri çekildim.
-‘Üç dövüş olacak. Önce şifacı şifacıya karşı, sonra büyücü şifacıya karşı ve son olarak savaşçı şifacıya karşı’, dedi Hanzade.

-‘Efsun ne yaptığını biliyor mu’, dedi Efe kızgın bir tonla. ‘O kızlar hangi seviyede dövüşüyor görmedi mi!’
-‘Artık onun kararlarını sorgulayamayız. Efsun ne istiyorsa yapsın’, dedim.
-‘Onun için endişeliyim’, dedi Fatma.
-‘Ben ise korkuyorum’, dedi Akın. ‘O büyücü çok güçlü.’
-‘Efsun’da Teşkilat’a yeni katılmış bir çaylak değil’, dedim. ‘Bırakın bu tecrübeyi yaşasın.’
-‘Kazanıcağını mı sanıyorsun’, diye sordu Salih.
-‘Kaybetmemek için var gücüyle savaşacağını biliyorum’, dedim.

-‘Silahlarınız ve iksirleriniz nedir’, dedi Gaffar bey. Dövüşün hakemi olarak gönüllü oldu.
-‘Benimki Asab-ı Kehf’, dedi Uraz. ‘İksirim sadece kudret için.’
-‘Senin’, diye sordu Gaffar bey Efsun’a.
-‘İnat Kıran. İksir yok’, dedi Efsun. Uraz gülmeye başladı. ‘İksir eksikliği yaşıyorsan sana ödünç verebilirim. Zaten kullanıcağımı zannetmiyorum’, dedi.
-‘Yerlerinizi alın.’
Uraz ve Efsun dövüş için yerlerini aldı. Efsun sırtında taşıdığı silahını eline aldı.
-‘Üç dakika içinde karşındakinin sırtını yere getirtmelisiniz. Başlayın.’
Uraz hemen Efsun’u zehirledi ve sonradan bir asit saldırısı yaptı. Efsun’un enerji yüzde 50’ye inmiş olmalı ki Uraz zehir ve asit ustasıdır.
-‘İşte bu kadar’, dedi Uraz ve yeni bir saldırı için hazırlandı. Efsun büyü etkilerini yok etti ve kendini iyileştirdi. Sonra ruh kalkanını açtı ve Uraz’a saldırdı. Uraz şaşırmıştı. Onun zehirinden kim kurtulabilir ki? Tamamen donmuş olması gerekiyordu! Efsun Uraz’la yakın dövüşmeye başladı. Uraz zehirler ve asit saldırılarına o kadar çalışmış olmalı ki yakın dövüşe hiç önem vermemiş. Neredeyse Efsun’a dokunamıyordu bile. Uraz yere düştü ve kızdı.
-‘Bu nasıl olur! Elimdeki asa zehirimin etkisini dörde katlıyor! Asit saldırıları ölümcülleştiriyor!’
-‘Evet çok etkililer ama bana yaramaz’, dedi Efsun ve zehir saldırısında bulundu. Uraz olduğu yerde bayıldı. Tribünde herkez şaşırdı. Bu kadar çabuk mu bitecekti?
-‘Kazandı’, dedi Akın sessizce.
-‘Bu kadar sevinme’, dedi Fatma. ‘Uraz var gücüyle savaşmadı bile. Efsun’u hafife aldı. İkinci dövüşte bu olmayacak.’
Hekimler Uraz’ı olduğu yerden kaldırıyorlardı ve silahı Efsun’a verdiler.
-‘Bu bir’, dedi Efsun. ‘Sıra sende.’
Zerde öfkeyle ayağa kalktı ama Hanzade onu durdurdu, kulağına birşey fısıldadı ve Zerde gülümsedi.
-‘Herkez hazır mı’, dedi Gaffar bey. İkiside kafalarını salladı.
-‘Başla!’
Zerde hemen Tesla küresini dövüşe attı ve ateş çemberi ile dövüşmeye devam etti. Saldırılar meydanda büyük bir toz bulutu yarattı. Toz bulutu indiğinde Zerde’nin saldırıları sona ermişti. Yüzünde gülümseme vardı. Lakin toz bulutları yere düşünce Efsun’un ayakta olduğunu gördü ve korktu.
-‘Olamaz...’
-‘Ruh kalkanım zannettiğindende etkili’, dedi Efsun ve zehir saldırısında bulundu. Zerde zehire karşı koyamıyordu ve hızını kaybediyordu. Efsun o sırada Tesla küresine çok sert bir vuruş yaptı ve küreyi kırdı.
-‘Sert vuruş mu yaptı o’, dedi Efe şaşırarak.
Gülümsemeye başladım. Zehirin etkisi biter bitmez Zerde enerji iksirini içti.
-‘Şu silahı iyice bir deneyelim’, dedi ve sırayla bildiği tüm saldırıları yaptı: meteorit, buz oku ve ateş çemberi. Efsun her birine karşı koydu ve hala ayakta duruyordu.
-‘Bitir artık’, diye bağırıyordu Hanzade kenardan. ‘Zamanın tükeniyor!’
Zerde var gücü ile bir yıldırım saldırısı yaptı ve tüm meydan elektrikle doldu. Ama sonradan tüm elektrikler bir yere doğru yöneldi. Daha doğrusu Efsun tüm elektrik enerjisini silahına doğru çekiyordu.
-‘Ne yapıyor bu’, diye bağırdı Zerde.
-‘İnanmıyorum...’, dedi Arzuhalci. ‘Yönlendirme...’
Efsun tüm elektriği topladıktan sonra tek bir hamle ile Zerdeye saldırdı. Yıldırımın kat kat güçlüsünün karşısında yenildi.
-‘Bu şifacı yıldırım saldırısını yaptı’, dedi Gaffar.
-‘Söylemiştim. Bu şifacı başka. Belki şifacı bile değil’, dedi Gaffar efendi.
Zerde yere yığıldığında Hanzade meydana koştu. Kılıcını çekmişti ve Efsun’a saldırmak üzereydi. Efsun Hanzade’yi durdurdu.
-‘Şimdide savaşçı gibi karşındakini durdurabiliyor’, dedi Gaffar. ‘Daha nelere şahit olacağız.’
Hanzade çözülür çözülmez Uraz ve Zerde’de katıldılar meydana.
-‘Bu kurallara aykırı’, diye bağırdı Gaffar ama kimse onu dinlemedi.
-‘Sen tecrübesizsin! Bunları yapman mümkün değil’, diye bağırdı Uraz.
-‘Bak bakalım daha neler yapabiliyorum’, dedi Efsun ve hepsini zehirledi. Üçüzlerin hepsi yavaşca Efsun’a yaklaştı. Yeterince yaklaştıklarında Efsun var gücüyle ateş çemberi büyüsünü yaptı ve sonra her birini asit saldırısına tuttu. Dövüşü Efsun kazandı. Efsun silahları topladı ve meydanı terk etti. Kimse gördüklerine inanamadı. Ben Efsun’un ardından koştum.
-‘Efsun! Efsun dur!’
-‘İşte benim gerçek güçlerim bu. Anlamıyorum ve nasıl yapıyorum bilmiyorum ama oluyor işte.’
-‘Gel. Seni evine götüreceğim. Olanları düşünüp konuşuruz.’
-‘Neyi konuşmak istiyorsun ki?’
-‘Sen ne istersen.’
Efsun’u ona yaptığım odaya götürdüğüm ve ikimizde oda kavagasının konusunu açmadık.
-‘Sence güvendemiyim?’
-‘Sana karşıkoyabilen tek bir rakip yok. Bence sana dokunmak isteyenler tehlikede’, dedim.
-‘Beni öldürmeye çalışacaklar mı?’
-‘Ölmüyorsun ki’, dedim.
-‘Neyim ben?’
-‘Bunların cevabının Çemberlitaş’da olduğunu zannediyorsun değil mi? Eğer oraya gitmek istiyorsan seve seve yanında gelirim.’
-‘Çemberlitaş’ın ne olduğunu bile bilmiyorum.’
Biraz düşündüm ve Efsun’u elinden tutup çektim.
-‘Gel! Kütüphanede bizimkiler bunun hakkında bilgi buldular.’
Efsun’la beraber Çarşıya doğru koştuk ve Şifa Yurdu’na doğru gittik. Oradaki kitaplarda Çemberlitaş hakkında bulduklarını okuduk.
-‘Şuna bak’, dedim. ‘’Çemberlitaş Teşkilat tarafından girişi yasak bölge olarak tanımlanan en yüksek seviyede tehlikeli olan bir yer. Girişi bir tek Jandarmalar ve Teşkilat’ın meclis üyeleri bilirler. Çemberlitaş Erg enerjisinin kaynağı olarak bilinir. Buraya hiçkimse giremez. Nedeni tarih boyunca kim adım attığında bir daha asla geri dönmemesidir. Lakin, 1972’de bu bölgeye Genç Bilgililer adında ve Gaffar bey’in liderliğinde bir grup akın etti. Her ne kadar Çemberlitaş denilen enerji kaynağına fazla yakalaşamasadalar, o bölgede yaşam mücadelesini vermekte başarılı çıktılar’.’
-‘Gaffar bey meclis üyesi değil mi’, diye sordu Efsun.
-‘Zannetmiyorum’, dedim. ‘Bence dedesi yada babası.’
-‘Araştıralım. Yardım edermisin?’
-‘Tabi ki. Kolay olmayacak. Daha fazla araştırma yapıp ona göre hazırlık yapalım.’
-‘Sence Gaffar bey ile konuşmalımıyız? Ailesi yada kendisi bilgi biliyordur belki?’
-‘Yarın ilk işimiz bu olsun’, dedim.
Efsun gülümsedi.
-‘Silahları ne yapalım’, diye sordu bana.
-‘Saklayalım. Sonra ne yapacağımıza karar veririz.’
-‘İnsanmıyım ben?’
-‘Değilmisin?’
-‘Bilmiyorum.’
-‘Son yaptığın şu büyünün ne işe yaradığını biliyormusun?’
-‘Hangisi?’
-‘Zerde’nin yıldırımını tamamen yuttun ve sonra ona doğru...’
-‘Yönlendirdim’, dedi Efsun. ‘Çok kudret harcadım ama başardım.’
-‘Bunu yapabildiğini nasıl anladın?’
-‘Bir şey fark ettim: başkasının yaptığı şeyleri gördükten sonra yapabildim. Düşünsene? Sizin sert vuruş yaparken gördüm, depar yaparken gördüm. Büyücülerinde bir çok saldırılarını gördüm.’
-‘Yani... kopyalama özelliği gibi mi?’
-‘Öğrenmek için görmem gerek galiba. Bir saldırı görünce başarabiliyorum.’
-‘Yeteneklerinin sınırsız olduğunu düşünüyormusun?’
-‘Öyle hissediyorum. Ama şuanda...Allah kahretsin! Nasıl unuturum? Üçüncü not!’
Efsun hemen terzi’nin yanına doğru koştu.
-‘Efsun bekle bende geliyorum!’

-‘Şifacı bilerek mi katılmadı turnuvaya’, dedi Agah efendi Gaffar’a.
-‘Hayır efendim’, dedi Gaffar. ‘Ben bilerek onu listeden sildim.’
-‘Ama onun katılmasını istiyordun’, dedi Agah efendi.
-‘Doğru. Ama tehlikeli olduğunu düşündüm ve herşeyi sizden habersiz harekete geçirdim. Üçüzlerin meydan okumasından haberim yoktu.’
-‘Herşeyi mahvettiğinin farkındasın değil mi? Baban aklını bulandırmış olmalı.’
-‘Babamla bir alakası yok’, diye bağırdı Gaffar ve hemen özür diledi bu çıkışından.
-‘Baban benimle konuştuklarınızı anlattı mı sana?’
-‘Size mi geld?’
-‘O’nu istiyor. Çemberlitaş’a şifacı dokunduğu anda neler olacağını anca ben bilirim. Baban yanılıyor ve Erg’i yükselteceğini düşünüyor. Bu yüzden şifacıyı öldürmek istiyor. En güçlü kalabilsin diye.’
-‘Rekabet mi?’
-‘Evet. Onu durdurmamız için çok geç değil evlat. Bana yardım edecekmisin?’
LadyEowyn
İri Fare Avcısı
İri Fare Avcısı
Mesajlar: 72
Kayıt: 08 Kas 2010 16:52
Sunucu: Beyaz Köşk

Re: 29. Yonlendirme

Mesaj gönderen LadyEowyn »

Cevapla

“Yazım” sayfasına dön