28. Karakter turnuvasi

İKV için yazdığınız hikayeler, şiirler veya kurgusal eserleriniz
Cevapla
LadyEowyn
İri Fare Avcısı
İri Fare Avcısı
Mesajlar: 72
Kayıt: 08 Kas 2010 16:52
Sunucu: Beyaz Köşk

28. Karakter turnuvasi

Mesaj gönderen LadyEowyn »

Gaffar Teşkilat’ın katkılarıyla Karakter turnuvası düzenlendi. Katılanların her biri katılım parası ödemek zorundaydı. Gelirlerin hepsi Şifa Yurdu ve Karakter Okulu için harcanacak.
-‘Kazananın ödülü ne olacak peki’, diye sordu Agah efendi Gaffar’a.
-‘O bir süpriz, efendim. Ama merak etmeyin çok değerli bir şaheser.’
-‘Tamam o zaman. Katılım parası iyi fikirdi. Şifa Yurdu ve Karakter Okulu için çok iyi gelecek. Hatta dövüşlerden sonra şifacılarımız iyileştirme büyüleri ile hazır olacaklar.’
-‘Peki, efendim. Benden istediğiniz bir şey var mı?’
-‘Var. Efsun adındaki katılımcıyı listeden silmeni istiyorum’, dedi Agah efendi.
-‘Ne?’
-‘Beni duyun. Parasını geri ver ve dövüşlere katılmayacağını söyle.’
-‘Ama...’
-‘Onun güçleri somut bir boyut almadan dövüşmesine izin veremem. Neler olabileceğini kimse bilmiyor.’
-‘Belkide bu yüzden onun dövüşmesine izin vermeliyiz efendim. Böylelikle şifacının değerini ölçeriz. Ayrıca meydanın etrafı şifacılarla, büyücülerle, savaşçılarla ve jandarmalarla dolu olacak.’
Agah efendi biraz düşündü ve: ‘Tamam’, dedi. ‘Ama işler terse gittiğinde seni sorumlu tutarım.’
-‘Peki efendim. Nasıl isterseniz’, dedi Gaffar ve odadan ayrıldı.

-‘Karakter turnuvasına herkez katılı mı’, diye sordu Süleyman.
-‘Keşke sen katılmasaydın’, dedi Semih.
-‘Nedenmiş o’, dedi Süleyman
-‘Çünkü seni yeneceğim’, dedi Semih.
Ahmet gülmeye başladı.
-‘Komik olan ne’, dedi Süleyman.
-‘Senide ben yeneceğim’, dedi Ahmet.
-‘Hepiniz susunda marifetlerinizi turnuvada görelim’, dedi Feriha. ‘Şu büyük ödül ne olabilir?’
-‘Bence silah’, dedi Nur.
-‘Bende iksir’, dedi Salih.
-‘Şaheser bir şey olmalı’, dedi Efe. ‘Yoksa onca tantanayı boşuna yapmış olmazlardı.’
-‘Herneyse kazanmak istiyorum’, dedim. ‘Ve şu da var... turnuva sırasında karşı karşıya çıkabiliriz.’
Herkez sustu.
-‘Bence bu turnuva için bunu problem yapmamalıyız’, dedi Alp. ‘İyi olan kazansın. İçinizden biri kazandığında sevinirim ve tebrik ederim. Sorun değil.’
-‘Bende aynen katılıyorum’, dedi Ahmet.
-‘O zaman sorun yok’, dedi Efe, ama benim içim hala rahat değildi.

-‘Çaylar soğudu mu Rüstem abi?’
-‘Ooo! Hanzade hanım! Bu ne şeref!’
-‘Emanetimi almaya geldim’, dedi Hanzade.
-‘Kardeşlerin neyse sende o’un. Hepiniz aynısınız! Anca Rüstem’e iş düşünce uğrarsınız’, dedi Rüstem alınarak.
-‘Kızma! Turnuva için geldik ama kazandıktan sonra elbette yanına gelip bir çayını içeceğiz. Merak etme.’
Rüstem güldü ve ortaya bir silah çıkarttı.
-‘Hazır. Sadece senin hatrına dövdüm bunu. Özel. 40. Seviyenin üzerinde silah dövmek hem zor hemde madenleri çok nadir.’
-‘İstediğim efsunlar üzerinde mi?’
-‘Dene, sonra gel bana teşekkür et. Kız kardeşlerin ne zaman gelecekler?’
-‘Yakında onlarda damlarlar’, dedi Hanzade ama büyülenmiş gibi elindeki kafa koparana bakıyordu. ‘Şimdi bu bir kerede karşımdakini öldürür mü?’
Rüstem gülmeye başladı.
-‘Iskalamazsan öldürür. Ama bu kafa koparan için bir zırh yapıldı. Yenilmez değilsin. Antrenman yapman şart. Kazanmak istiyorsan tabi ki.’
-‘Kaybetmek bir seçenek değildi zaten’, dedi Hanzade gülümseyerek.

-‘Neden sadece benim katılımım geri çevrildi’, dedi Efsun kızarak.
-‘Bize gelen talimatlar bu kadar. Başka bir şey söyleyemeyiz ve yardımcıda olamayız’, dedi görevli.
-‘Ama bu haksızlık! Herkez gibi bende ödedim katılım parasını’, dedi Efsun.
-‘Paranı geri alabilirsin. Ama bu turnuvaya katılmana izin verilmedi’, dedi görevli. Efsun’a parasını geri uzattı ama Efsun geri çevirdi.
-‘Sizde kalsın’, dedi ve ayrıldı oradan.
-‘Efsun’, diye bağırdı Akın ve o’na doğru koştu. ‘Doğru mu gördüm? Seni geri mi çevirdiler?’
-‘Evet. Ve nedenini bilmiyorum. Tribünden izleyeceğim sizi.’

-‘Karakter turnuvasina hoşgeldiniz! İlk olarak savaşçılar dövüşüecek, sonra büyücüler ve son olarak şifacılar. Kendi cinsinin galipleri finalde karşı karşıya kalacaklardır. İksir kullanmak ve silah değiştirmek serbesttir. Lakin iki kere iksir kullanabilirsiniz ve silahınızı bir kez değiştirebilirsiniz.’
Açıklama yapıldıktan sonra listeleri astılar. Her cinsten 20 kişi katılmıştı turnuvaya.
-‘Ben nerdeyim’, dedi Süleyman.
-‘Şurada’, dedi Akın. ‘Adem adında başka savaşçı ile dövüşeceksin.’
İlk etapta arkadaşlarım ve ben herkezi yendik. Geriye kaldı son 10 kişi. Bizler 7 kişiydik ve içlerimizden bazıları karşı karşıya gelmek zorunda kaldı. Süleyman Halit’e karşı, Fatma Polat adında bir savaşçıya karşı, Efe Güven adında bir savaşçıya karşı, Semih ise Hanzade adında bir savaşçıya karşı dövüştüle. Ben ise Alpay adında bir savaşçıya karşı dövüştüm. Dövüşlerin sonunda 5 kişi ayakta kaldı: Halit, Efe, Hanzade, Fatma ve ben. Adil bir turnuva için hız testi yaparak kazanan iki savaşçı belirlendi: Hanzade ve ben. Son olarak sadece biz kaldık. Büyücülerden ise Akın ve Zerde kaldı son olarak. Şifacılardan Salih ve Uraz.
-‘Tebrikler. Yendin. Finallerdesin, dedi Efe bana.
-‘Diğerler yenenleri görüyormusun’, dedim.
-‘Evet’, dedi Efe. ‘Üçüzler galiba.’
-‘Efsun neden kazanamadı acaba.’
-‘Haberin yok mu? Efsun geriçevrildi.’
-‘Ne? Neden?’
-‘Yukarıdan birileri onu tehlikeli görmüş olmalı. Efsun tribünden izliyor diğerleri gibi’, dedi Efe. ‘Hadi dinlen. Bu kızlar kolay lokma değil.’
Aklımı dövüşlere veremiyordum bile. Efsun neden dışlandı? Agah bey biliyormuydu?

-‘Hepimiz finalleri yenmek için bir adım yakındayız.’
-‘Herkez ne yapıcağını biliyor mu?’
-‘Evet.’
-‘Evet.’
-‘O kız yok. Geriçevrildi.’
-‘Ne? Olamaz! Olmamalı!’
-‘Meclis onu tehlikeli bulup katılımparasını iade etmiş.’
-‘Kahretsin! Tüm emeklerimiz boşa gitti.’
-‘Gitmedi. Eğer hepimiz yenersek ona meydan okuyabiliriz.’
-‘Öyle diyorsun ama o savaşçı çocuk başka. Genç olduğuna aldanma onda başka bir güç var.’
-‘Beni devirebilen savaşçı daha anasının karnından doğmadı. Ondan kormuyorum.’
-‘Korkmamaya devam ederken hafife almamayıda unutma kardeşim.’
-‘Onun hakkında söylenenler yüzünden mi? Yok İstanbul’un en hızlı koşanı o’muş...’
-‘Seni hız testinde yenmedi mi? Hafife alma diyoruz sadece. Süprizlerle karşı karşıya çıkmayalım onca yol katettikten sonra.’

Kura çekilerek belirlendi: Akın ve Zerde’nin dövüşü ilke alındı. Akın her ne kadar iyi dövüşsede Zerde onu yendi. Dövüşten sonra Akın gördüklerini anlattı.
-‘Onun zırhı ve silahları şaheser eşyalar. Ayrıca zihin saldırısına karşı koyabilecek tek bir insan bile yok.’
-‘Eşyaları şaheser mi’, dedim.
-‘Evet! Yani onlar çok nadir ortaya çıkan madenlerden yapılıp en güçlü efsunlarla hazırlanırlar. İksir kullanmama rağmen, silah değiştirmeme rağmen yinede onu yenecek gücüm yok’, dedi Akın.
-‘Üzülme. Çok iyi dövüştün’, dedi Fatma. ‘O’nu yenmek için efsunlu eşyalardan daha çoğuna ihtiyacın olacaktı.’
-‘Neden’, diye sordu Efe.
-‘Birilerinden intikam alıyormuş gibi dövüştü. Duyguları gücünü yönlendiriyor gibi’, dedi Fatma. ‘Sırada kim var?’
-‘Ben’, dedi Salih. ‘Uraz’la karşı karşıyayım.’
‘Hazırmısın’, dedi Efe.
-‘Evet, hazırım’, dedi Salih.
Salih Uraz ile dövüşürken, dövüşün ilk on dakikasında Salih’in kazanacağını zannettik. Ama Uraz silah değiştirdikten sonra Salih onu yenemedi. Salih’de silahını değiştirdi ama nafile. Uraz onu yenmeyi başardı.
-‘Ne ile karşı karşıya çıktım ben’, dedi Salih. ‘Çok güçlü zehiri var. Direnemedim onca büyülere karşı.’
-‘Son dövüşte ne olacak acaba’, dedi Efe.
-‘Zırhlar kuşansın! Silahlar bilensin! Son dövüşte savaşçılardan Ata ve Hanzade meydana çıkacaktır’, diye duyruldu.
-‘Hadi Ata’, dedi Efe bana. ‘Sıra sende.’
Hanzaden silahı ile beraber çok güçlü gözüküyordu. Kendimden şüphe etmeye başladım. Aklımı bu dövüşe yönlendiremiyordum. Aklım hep Efsun’da. Bu dövüşlere katılmayı çok istiyordu.
-‘Yüzündeki endişe korkudan mı’, dedi Hanzade bana. Cevap vermedim. Hanzade gülmeye başladı ve dövüşün başla sinyalı verildi. Hanzade hemen atağa geçti ve beni yaralamaya baktı. Durdurma büyüsünü yaptım ve biraz kudret toplayayıp en sert vuruşumu yaptım. Hanzade yaralandı ama iksir içerek iyileşti.
-‘Cadı. Hemen iksire sarıldı’, dedi Efe tribünden.
Hanzade tekrar saldırdı. Elindeki silah kafa koparan. Efsununu bilmiyorum çünkü anlamıyorum. Gücüme güç katacak şarap iksirini içtim. Savunmam düşmüştü ama Hanzadeyi yaralamaya devam edebildim. Hanzade deneyimsiz değildi ama. Ona karşı kurduğum tuzağı anladı ve karşılık verdi. Kanatma saldırısını yaptı. Çokta etkiliydi.
-‘Rüzgar’ın durumu iyi değil’, dedi Semih. ‘Hemen bir şey bulması gerek.’
-‘Dövüş daha bitmedi’ dedi Salih. ‘Silah değiştirir belki.’
-‘Umarım’, dedi Fatma. ‘O kafa koparan demirci Rüstem’in işi. Belli. Rüzgar’ın şansı yok.’
Hanzade kanatma saldırısı enerjimi düşürdüğünü biliyordu. Silahı ile saldırmaya devam ediyordu.
-‘Hani İstanbul’un en hızlı koşanı sendin? Hadi koşup kaçsana’, dedi Hanzade.
Hanzade’nin eline saldırdım. Sağ eli silah tutan el olmalı. Eli kırılmıştı ve silahını düşürmüştü. Dövüş durduruldu. Hekimler hemen Hanzade’nin yanına koşup eline baktılar. Dövüşe devam edemeyeceğine karar verdiler ama Hanzade’de kararlıydı. Dövüşü ne olursa olsun bırakmayacaktı. 5 dakika ara verdikten sonra dövüş devam etti. Dövüş başlamadan önce gözüme bir şey battı: Agah bey sanki yine bana bakıyordu. Parmağındaki yüzük parlıyordu.
-‘Elimi kırman bir şey değiştirmiyor! Seni hala...’, diye başladı Hanzade.
-‘Zırvalamayı kes ve dövüşe başla! Ağzını çalıştırdığın kadar ellerini çalıştırsaydın elin kırılmazdı’, dedim. Başlama sinyalı verilir verilmez Hanzade saldırmaya başladı. Zırhımla onu durdurdum ve silahına nişan aldım. En sert vuruşumu yaparak kafa koparanın sapını kırdım. Onun sapı kırıldı kırılmasına ama benim silahımda çok zarar gördü. Bu silahla dövüşemezdim.
-‘Silahımı kırdın’, diye bağırdı Hanzade. Hemen silahlarımızı değiştirdik. Hasarı en yüksek olan silah ve zırhlarımı seçtim.
-‘Gücü güçle mi yenecek şimdi’, dedi Salih.
-‘Hayır’, dedi Efe. ‘Tank olarak savaşacak.’
Hanzade bana saldırmaya devam ediyordu. Keşke ikidebir beni öldürecekmiş gibi bakmasa bana. Dövüşe daha çok odaklanmaya başladım.
‘Başarabilirsin’, diye bir ses duydum yakınımda. Etrafıma baktım ve kimse görmedim. Ahmaklığımdan ellerimi silahımla beraber indirmiştim. Hanzade bunu fırsat bildi ve bana saldırdı. Yere çöktüm. Dövüş tekrar durduruldu. Hekimler yanıma koştu.
-‘İyimisin? Devam edebilecekmisin’, diye sordular bana. İlk başta cevap veremedim ama sonra ayağa kalkmayı başardım. Tribüne baktığımda Efsun endişe ile beni izliyordu.
-‘Devam edeceğim’, dedim.
Dövüş devam eder etmez Hanzade üzerime doğru koşmaya başladı.
-‘Tank olmanın avantajını göstereyim sana’, dedim ve Hanzade’nin ayaklarına konsantre oldum. Hanzade’nin ayakları takıldı ve yere düştü. Silkelenip tekrar ayağa kalktı ve yine bana doğru koştu. Aynı şeyi tekrar yaptım.
-‘Hanzade kör mü oldu’, diye sordu Salih.
-‘Hayır’, dedi Fatma. ‘Rüzgar kışkırtma saldırısını öğrendi.’
-‘Hanzade gittikce hiddetleniyor. Ata bunu avantaj olarak kullanacak’, dedi Efe.
Efe haklı çıktı. Hanzade yine koşmayı başladı üzerime doğru. Bana yaklaşmasına izin verdim ve son anda kışkırtma saldırısını tekrarladım. Hanzade yere düşerken ona saldırdım ve savaşın galibi oldum.
Kazandıktan sonra tüm tribün ayağa kalkıp sevinç çığlıkları atmaya başladı.
Hekimler ve şifacılar hemen bize doğru koşuyorlardı. Onlarla beraber Efe’de vardı.
-‘Yendin! Onu yendin! Bu kadar güçlü olduğunu bilmiyordum! O saldırılara nasıl dayanabildin!’
-‘N’olur şimdi bunları sorma. Ödül neyse onu alıp hemen gitmek istiyorum’, dedim. Efe gülmeye başladı. Hanzade, Zerde ve Uraz yanımıza doğru geldiler.
-‘Bu hiçbirşeyi değiştirmiyor’, dedi Hanzade. ‘İki dövüşün tekini siz kazandınız ama bizde varız.’
-‘Sizin derdiniz ne’, dedi Efe.
-‘Şifacıya meydan okuyoruz. Onunla dövüşmek istiyoruz’, dedi Zerde.
Görevliler bize doğru yaklışıp bizi tebrik etti. Kazananların kürsüye çıkıp madalyalarının takılacağını ve ödüllerin açıklanacağını anlattı. Üçüz kardeşler oldukca rahatsızdı kazananların yanında yer almamdan.

-‘Hanzade kaybetti’, dedi Rüstem Efe’ye.
-‘Evet. Ata’nın süprizlerle karşımıza çıkacağını tahmin etmeliydim’, dedi Efe.
-‘Silahımı kırmayı başardı’, dedi Rüstem üzgün bir ifadeyle. ‘Bugüne kadar benim silahlarım hiç kırılmadı. Satışlar için iyi olmayacak bu.’
-‘Sorun silahda değil, Ata’nın o silaha nasıl vurduğunda. Hanzade silahını daha sağlam tutsaydı ve Ata’nın saldırısını anlasaydı elleri kırılmayacaktı.’
-‘Hanzade içinde yazık oldu.’
-‘Onlar neyin peşinde ki?’
-‘Kimse bilmez. Silahlarını kuşanırlar ve galibiyet için savaşırlar. İlk kez yenildi.’
-‘Egosu kırıldı yani’, dedi Efe gülerek.
-‘Hanzadeyi hafife alma. Rüzgara tekrar meydan okuyacaktır.’
-‘Ödüller açıklanacak.’
-‘Ben ödüllerin ne olduğunu biliyorum’, dedi Rüstem ve gülümseyerek ayrıldı.
LadyEowyn
İri Fare Avcısı
İri Fare Avcısı
Mesajlar: 72
Kayıt: 08 Kas 2010 16:52
Sunucu: Beyaz Köşk

Re: 28. Karakter turnuvasi

Mesaj gönderen LadyEowyn »

Cevapla

“Yazım” sayfasına dön