3. Birlik olmak

İKV için yazdığınız hikayeler, şiirler veya kurgusal eserleriniz
Cevapla
LadyEowyn
İri Fare Avcısı
İri Fare Avcısı
Mesajlar: 72
Kayıt: 08 Kas 2010 16:52
Sunucu: Beyaz Köşk

3. Birlik olmak

Mesaj gönderen LadyEowyn »

Herkez uyandığında silahlarımızı, zırhlarımızı ve iksirlerimizi seçtik. Sonra Efe ile beraber askerleri seçtik.
-‘Efsun adında bir Şifacı var. Bizimle beraber savaşmıştı. O da dahil olmak istiyor. Bence alalım çünkü dediğine göre şifa büyülerini iyi biliyor. Üstelik Kimyacı ve güzel iksirleri var.’
-‘Sorun değil. O kadar iyiyse gelsin tabi.’

Hazırlandıktan sonra Komutanın ve Merbure hanımın huzuruna çıktık. Komutan söze başladı:
-‘Klan savaşcıları! Bu saatten sonra görev yerine getirelene kadar Teşkilat askerisiniz! Yanınızdaki adama iyi bakın! Bugün o sizin silah arkadaşınızdır! Kendi güvenliğinizden önce onun güvenliği için elinizden geleni yapacaksınız! Etrafa iyi bakın! Burada klan liderleri yok! Burada klan parası geçmez! Şuandan itibaren Rüzgar ve Efe’nin talimatlarına uyacaksınız. Gidin ve emirlerinizi yerine getirin!’
Bir sessizlik oluştu.
-‘Galiba yeni silah arkadaşlarımız birbirlerinden memnun değil’, fısıldadım Efe’ye.
-‘Duyamadım!’, diye kükredi Komutan.
-‘Emredersiniz Komutanım.’
-‘Ne?’
-‘Emredersiniz Komutanım!’
-‘Yeni mi farkına vardın’ fısıldadı geri bana.

-‘Asker! Kendini tanıt!’, emretti Komutan, ve sırayla herkez kendini tanıttı.
-‘Feriha, Komutanım. Savaşcıyım.’
-‘Halit, Komutanım. Savaşcıyım.’
-‘Süleyman, Komutanım. Savaşcıyım.’
-‘Semih, Komutanım. Savaşcıyım.’
-‘Fatma, Komutanım. Savaşcıyım.’
-‘Akın, Komutanım. Büyücüyüm.’
-‘Sezgi, Komutanım. Büyücüyüm.’
-‘Ahmet, Komutanım. Büyücüyüm.’
-‘Işıl, Komutanım. Büyücüyüm.’
-‘Yağmur, Komutanım. Büyücüyüm.’
-‘Efsun, Komutanım. Şifacıyım.’
-‘Salih, Komutanım. Şifacıyım.’
-‘Alper, Komutanım. Şifacıyım.’
-‘Nur, Komutanım. Şifacıyım.’
-‘Efe, Komutanım. Savaşcıyım.’
-‘Ata, Komutanım. Savaşcıyım.’

Sonra Komutan yanımıza geldi.
-‘Demek adın Ata, Rüzgar. Bilmiyordum. Yüzükleriniz parmaklarınızda mı?’
-‘Evet Komutanım.’
-‘Bunlar sizin. Bu iksirleri Agah bey dün teslim etti. Her asker için bir adet enerji ve bir adet kudret iksiri. Savaşcılar için ateş hasarını yükselten iksirler var. Büyücüler için ateş büyülerini güçlendiren iksirler ve Şifavılar için kudret iksirleri var. Bunları Şamanlarla karşı karşıya geldiğinizde kullanın. Bu çok zor bir gün olacak. Başarıcağınızdan eminim. Yolunuz açık olsun askerlerim!’
-‘Emredersiniz Komutanım!’

Kapıdan çıkıp Mağaraya doğru yol aldık. Yol dünkü saldırıdan sonra boşalmıştı. Her yer yanmış Kurtadam kokuyordu. Yağmacı Cinler bile yoktu.
-‘Kurtlar gelirken gözleri o kadar dönmüş olmalı ki onları ezip gelmişlerdir’, dedi Efe bana.
Kimse kimseyle konuşmadan yolumuza devam ettik. Mağara girişinde Efsuna baktım. Sanki içeride ne olacaksa onu etkilemeyecekmiş gibi bir hali var. Soğukkanlılığını iyi koruyor.
-‘Acaba içeride neler var’, dedi bir Büyücü.
-‘Adın ne senin’, diye sordu Efe.
-‘Akın. Daha önce Kurt Mağarasına girmiştim. İçeriye 10 kişi girdik ve bir tek ben sağ olarak dışarı çıktım. Sonrada bir daha içeri girmedim.’
-‘Peki neden bize katılmayı kabul ettin Akın?’, diye sordum.
-‘Biz oraya girerken daha doğru düzgün bir Meteorit bile ateşleyemiyorduk. Ama şimdi daha deneyimliyim ve daha güçlü bir Büyücüyüm. Bugün o Kurtadamların arkadaşlarıma yaptıklarını ödeyecekler.’
-‘Mağaraya neden girmiştiniz?’
-‘Merbure hanımın emri. Stoklar. O günden itibaren Teşkilattan ayrıldım. Arz’ın Çocuklarından biri olmaya karar verdim.’
-‘Belkide herkez güç ve para için klanları katılıp Teşkilatı satmıyorlardır’, fısıldadım Efe’ye. Bana kızgın bir bakış attı ve içeri girmemizi işaret etti.

-‘Dikkat edin. İçerisi Kurtadamlarla dolu olabilir. Sakın gruptan ayrılmayın. Şifacılar hazır olun. Büyücüler siz Şifacıları koruyun. Bir Şifacı tehdit altında olduğu an hemen saldırın. Bizler hepimizi koruyacağız. Güvenli bulduğumuz yerde kudretleriniz için duracağız. Şimdilik iksirlerimize dokunmayalım. Savaşcılar önden.’, dedim herkeze.

-‘Elindeki silah ne’, diye sordu Efe Lodos Muhafızın birine.
-‘Hasarı yüksek olan ateş efsunlu bir kafa koparan. Gözün mü kaldı?’
-‘Merak ettim sadece. Silahın güzelmiş ama kendinede güvenmen gerek. Silahına değil adamına göre yer bu kurtlar’
-‘Lan sen...!’
-‘Kesin sesinizi’, dedim kısık bir ses tonuyla. ‘Yerimizi belli edeceksiniz aptallar! Adın ne senin!’
-‘Semih.’
-‘Efe’nin yanında ayrılma.’
-‘Sen kim...’
-‘Kapa çeneni dediğimi yap! Unutma ki şuan Lodos Muhafızı değilsin.’
-‘Sen Komutanın emirlerini duymadın galiba. Efe ve Rüzgarın komutası altındasın’, dedi bir Büyücü. ‘Sen sormadan ben söyleyeyim adım Işıl, buralara daha önce gelmedim ve bu görevi yerine getirdikten sonra sancağımıza dönmek için can atıyorum.’
Semih kızgın bir ifadeyle Işıla bakmaya devam etti ama ağzını açmadı. Diğer Muhafızların bu durumdan hoşlanmadığını fark ettim. Umrumda bile değil.
-‘Vazgeçtim. Işılın yanından ayrılmayacaksın Semih kardeşim.’
-‘Sen düşmanları birbirlerine düşmesini mi istiyorsun?’, fısıldadı Efe kızgın bir tonla.
-‘Hayır. Bu klan savaşcıları birbirlerinin ezeli düşmanı olsun yada olmuş umrumda değil. Hatta görev bittiği an birbirlerinin kafalarına sıksınlar. Ama şuan bizim emrimiz altındalar, aynı düşmana karşı silah çekeceğiz ve birbirlerine duydukları sempati umrumda değil. Birbirinizi sevmeyin. Buna gerek yok. Saygı duyun, yardım edin ve birbirinizi koruyun yeterli’, dedim herkeze. ‘Hadi. Yolumuz var.’

İlerledikce Kurtadamlarla karşılaştık. Büyücüler ve Şifacıları en güvenli yerde tutup bize mesafeden yardım etmelerini istedik. Kurtadamları keserken çok hızlı davrandık. Leşlerin arasında dinlenip yola devam ettik. Yolumuza ne gelirse öldürüp devam ettik, çünkü biliyorduk ki elimizden sağ çıkanlar ileridekilere haber verecekti yada sonradan bir sürü olarak peşimizden gelecekti.

-‘İyimisin’, diye sordum Efsun’a. ‘Sanki huzursuzsun. Panik atak falan değilsin, değil mi?’
-‘Hayır sadece... Bilmiyorum. Sanki Şamanların kokusunu alıyor gibiyim. Ama bir tehlike daha var. Anlam veremiyorum ama hissediyorum. Dikkatli olmamız gerek.’
-‘Teşkilat askerleri tehlikeden mi korkarmış? Hiç şaşırmadım! Bu yüzden hiçbir zaman güçlü olamadınız’, diye alay etti Semih.
-‘Sen istersen fazla konuşma ha? Madem tehlike seviyordunuz, gelseydiniz geçen gece meydana? Ben orada Lodos Muhafızlarını göremedim. Siz sancağınızda mışıl mışıl uyurken bizler savaştık Meteor bölgesinin güvenliği için’, cevapladı Efe.
-‘Kapa çeneni Savaşcı. Dün o meydanda savaş veren sen değildin. Sen ter dökmedin, sen kan görmedin. Bilmediğin şeyler hakkında yorum yapma’, dedi Işıl Efe’ye.
-‘Yola devam edin. Gereksiz yerede konuşmayın. Ve bağırmayın! Yerimizi belli edeceksiniz!’, diye kızdım onlara.

İleride Kurt Alfalar ve Hızlı Koşanlar çıktı karşımıza.
-‘Büyücüler! Şifacıları Hızlı Koşanlardan koruyun! Savaşcılar, Alfaları yok edin!’, diye emir verdim.
Büyücüler Fiziksel ve Buz büyüleriyle meşgulken Şifacılar bize Şifa dağıtmakla meşguldü. Efe çok ağır yaralanmaştı! Alfalardan biri onu çok kötü yaralamıştı. Yerde baygın yatıyordu ve kanıyordu.
-‘Efsun!’, diye bağırdım.
-‘Gördüm!’
Efsun büyüleriyle Efe’yi ayağa kaldırdı.
-‘Efe! Efsun! Kudretlerinizi toparlayın! Dövüşten uzak durun!’
İkiside bitkin durumdaydı. Biz tüm Alfaları ve Hızlı Koşanları kestikten sonra anca güçleri yerine geldi.
-‘Bu böyle olmaz. Kudretim tükenecek ama bu gerekli.’
Ve Efsun İyileştirme Çemberi büyüsü yapar. Ardındanda Can Verme Büyüsü. Vücudum birden ısındı.
-‘Korkmayın. Şimdi hasar aldığınızda bu büyü sayesinde iyileşmeniz daha hızlı olacak.’
-‘Akın, sen Efsun’un yanından ayrılma. Kudreti hiç yok. Onu korumanız gerek’, dedim.
-‘Bize bağırma diyorsun ama en çok sen bağırdın. Ve Alfaların çığlıklarınıda duymuş olabilirler’, dedi Işıl.
-‘Biliyorum. O yüzden acele etmemiz gerek. Varlığımızın farkına varmış olsalar bile hızlı hareket etmemiz gerek. Birlik olmamız gerek!’
-‘Bence bu Büyücüler fena değil. İyi nişan alıyorlar ve şiddetli hasar bırakıyorlar’, dedi Efe.
-Sallanmayalım.’

Yolumuza devam ettik. Karşımıza ufak gruplarda Kurt Adamlar ve Şamanlar çıktı. Bir kaç darbede Efe Şamanların birisini öldürdü.
-‘Bunlar güçlendirilmiş cins Şamanlar değiller. Gözünüzü dört açın. Bunlar asıl düşmanın bekçiler’, dedi Efe.
Kurtadamları ve Şamanları alt ettik. İlerlediğimizde bir Ruh Taşına benzeyen bir cisim gördük.
-‘Evet hanımlar ve beyler. Bu taşa dokunan Şamanlara doğru ışınlanıyor’, dedi Akın.
-‘Daha önce vardın mı buraya? Nasıl çıktın?’
-‘Arkadaşlarım benimle beraberken içeride öldüler. Hepsi canlarını benim için feda etti. İçeride bir taş daha var. O da mağara çıkısına doğru ışınlanıyor. Onlar yolu benim için açtı ve Şamanları oyaladı. İçlerinde en genç bendim. O taşı o zaman 4 Toprak Şaman’ı koruyordu. Şimdi diyorsunuz ki bu cinsden daha güçlü bir Şaman çıktı ortaya. Biz toyduk, evet. Ama onları hafife almayın. Bizleri öldürmek için her türlü büyüyü ve zehiri akıtacaklardır. Ben o zaman aralarında en genç olduğum için kurtarıldım. Ama o Toprak Şamanları yaşlıya, gence, kadına, erkeğe falan bakmıyorlar. Bence ateş efsunlu olan herşeyi ortaya çıkartmanın vaktidir.’

Semih Efsun’a doğru yürüdü ve elini silahına doğru götürdü. Hemen silahıma sarıldım ama... Silahını almadı.
-‘Bunu al. Senin buna bizimde sana ihtiyacımız var’, dedi ve kudret iksirini Efsun’a uzattı.
Efe gülümsedi.
-‘Şuna bir yakından bakalım. Belki bir yazı vardır üstünde’, dedi Işıl ve Ruh Taşına doğru yürüdü. Işıl’ın ayağı takıldı ve taşa dokundu.
-‘Işıl!’, diye bağırdı Semih ve ardından koşup taşa dokundu.
-‘Hayır! Dur!’, diye bağırdım ama ikiside yok olmuştu. ‘İçeri! Hemen!’
Hepimiz taşa dokunduk ve ışınlandık. İçeride ne var bilmiyoruz.
Efe:
‘Bu noktaya geldikten sonra böyle bir hata nasıl yapılır! Bide o Arzlardan nefret ediyorum diyen Lodoslu, Işıl’ın peşinden gitti. Hazır değildiz. Ne yapıcağız şimdi?’

Semih:
‘Ayağı takıldı! Başka çarem yoktu! Göz göre ölemez hiçkimse! Hemen ardından gittim. Düşünmeden daldım o taşa. Gücüm yerine gelmedi... Kudretim az... Tehlikeyi gördüm ve atladım. Başka çarem yoktu. Hiçbir Lodos Muhafızı silah arkadaşının yardıma ihtiyaç duyduğunda ona sırt çevirmez. İsmet bey bize öyle öğretti.’

Akın:
‘Bu mağara çok can aldı. İnşallah bugünden sonra bu sona erer. Zaten Teşkilat bu konuda çok geç kaldı. Bu görevi vermekte çok geç kaldı. Ama görevi verdiği ekipde pek iç açıcı değil. Işıl’ın ayağı takılıp düşmeseydi içeriye hazır olarak girecektik. Tarih tekrar yaşanmamalı. Herkez buradan sağ salim çıkmalı.’

Efsun:
‘İksiri bana verdi ama zayıf haliyle atladı Işıl’ın peşinden! Vaktinde yetişiriz inşallah! O iksir çok işime yarayacak ama onlar öldükten sonra elimden bişey gelmez. Anlık bir mesela. Ölüm anı 15 saniyeyi geçmeyecek. Umarım ikiside hayattadır.’

Rüzgar:
‘Birde bana acemi derler! Böyle birşey nasıl olur! Yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik! Umarım yetişiriz. Umarım doğru emri verdim içeri girmekle. Yoksa dışarıda kalıp herkezin güçlenmesini mi bekleseydim? Hayır! Işıl ve Semih diğerleri kadar önemli! İçeriye tek bir kişi girmiş olsa bile hepimiz ardından gitmeliyiz. Silah arkadaşlarımızı her daim korumamız gerek. Umarım çok geç olmamıştır.’
LadyEowyn
İri Fare Avcısı
İri Fare Avcısı
Mesajlar: 72
Kayıt: 08 Kas 2010 16:52
Sunucu: Beyaz Köşk

Re: 3. Birlik olmak

Mesaj gönderen LadyEowyn »

Cevapla