Soğuk Ölüm |
Gönderilme zamanı: 19 Ara 2009 09:21
SOĞUK ÖLÜM
''Kimse Yok mu!'' diye haykırıyordu genç büyücü Lale.Bu haykırışları tabiki de boşuna değildi.Günlerdir nereden ve nasıl girdiğini bilmediği lanet olası bir labirentin içinde dolaşıp duruyordu.Lale artık iyice umutsuzluğu kapılıyordu ki kaybolduklarından beri yanında olan fakat varlığını unuttuğu Fırat'ın sesi kulaklarını tırmaladı.''Kes bağırmayı!Bu hiçbir işe yaramıyor,bunu sen de biliyorsun!''.Lale bu ikazdan sonra haykırışlarına son verdi.Fırat'ın sesini duymak onu kendine getirmişti.Kaybolmuş da olsa yanında bir insanın olması ona umut ve mutluluk vermişti o an.Fırat da en az Lale kadar tedirgindi.Eli sürekli sağ eliyle sıkıca kavradığı ''Kafa Koparan''ındaydı.Bu silahı Yer Altı bölgesinin girişinde gördüğü bir gezginden almıştı.Oldukça gelişmiş bir silahtı.Bir an için bizim bu lanet olasıca labirentte ne işimiz var diye düşündü.Aslında sorusunun cevabı basitti.Yüzlerce büyücü,savaşçı ve şifacı,yeni keşfedilen ve adına ‘’Yer Altı’’ denen bölgeye keşif yapmaya inmişti.Lale ve Fırat da o meraklı insanlardan ikisiydi.Fakat yer altı bölgesinin karanlık ve bir o kadar ürkütücü patikalarında kaybolmuşlardı.Yolları bu labirente düşmüştü ve günlerdir buradan çıkamıyorlardı.Yanlarına yolculuk için aldıkları su ve yiyecek bitmek üzereydi.Fakat Fırat şu anda midesini düşünmekten çok canını korumayı düşünüyordu.Çünkü yeni keşfedilen Yer Altı bölgesinde daha önceden tanık olduğu her türlü iğrençlik ve korkunun daha fazlasının olduğuna adı gibi emindi.Bu bölgede henüz sadece 1 yaratık görmüşlerdi.Bu yaratık Fırat ve Lale’yi nerede ise öldürecekti.İkisi de bu yaratığın bir cin olduğunu anlamışlardı ama bu cin ne Antrepo’daki cinlere ne de Bab-ı Ali yolundaki cinlere benziyordu.Bu cinin sırtında kilolarca dinamit bağlıydı ve gözünde garip bir gözlük vardı.Yer Altı’nın dar patikalarında ilerlerken cin karşılarına çıkmış ve hızla Fırat’ın doğru koşmaya başlamıştı.Neyse ki Lale erken davranmıştı ve buz büyüsü ile cini parçalara ayırmıştı.Bu korku dolu olaydan sonra neyse ki başlarına bir tehlike gelmemişti.Fırat bu düşünceler içinde dalıp gitmişti.Lale’nin sesiyle irkildi.’’Hatırlıyor musun Fırat?Eminönü’nde de gizemli bir labirentte araştırmalar yapmıştık.’’.Fırat gülümseyerek:’’Hatırlıyorum elbette ama o labirent şimdi koridorlarında dolaştığımız labirent kadar karmaşık ve tehlikeli değildi.’’.Lale ümitsizce:’’Evet,hem bu labirentin duvarlarında ilginç resimler ve şekiller var.İçlerinden tek anlamlandırdığım şu yılan başlı insana benzer şekil.’’Fırat bu yılan başlı insana benzer şekli zihninde anlamlandırmaya çalışırken Lale’nin çığlığıyla irkildi.’’Fırat karşıdan gelen yaratığa bak!’’.Fırat gözlerini koridorun sonuna diktiğinde gördüğü karşısında adeta taş kesildi.20 metre ilerisinde az önce zihninde anlamlandırmaya çalıştığı yılan başlı insana benzer yaratık duruyordu.Yaratığın hiç de dost canlısı olmadığı elindeki büyük ve keskin mızraktan belliydi.Lale gördüğü yaratık karşısında donup kalmıştı.Kendini yaratığın gözlerine bakmaktan alamıyordu.Karşısındaki gözler adeta onu büyülemiş,bambaşka diyarlara götürmüştü.Fırat ‘’Koş Lale!’’ diye haykırdı.Bu haykırış Lale’yi kendine getirmişti.Hızla geldikleri yöne doğru koşmaya başladılar.Fakat asıl tehlike ve korku kaçtıkları yöndeydi.İkisi de korku ve endişeyle birbirine baktılar.Tam karşılılarında tüm ihtişamı ve bembeyaz siluetiyle bir buz büyücüsü durmaktaydı.Lale ve Fırat’ın ruhları bu dehşet verici manzara karşısında neredeyse bedenlerini terkedecekti.Bir yanlarında gözlerinden dehşet ve korku yayılan ‘’Meran Muhafızı’’ diğer yanlarında ise bembeyaz derisi ve uzun saçlarıyla ‘’Buz Büyücü’’ bulunmaktaydı.İki genç,ölümün soğuk nefesini enselerinde hissetmişlerdi.Birden fırtınalı gecelerde rüzgarın çıkardığı ıslık sesini andıran bir ses duyuldu.Lale ve Fırat’ın kafaları Meran Muhafızı’nın tek mızrak darbesiyle bedenlerinde ayrılmıştı.Yüzlerindeki ölüm korkusu hiç kaybolmamıştı ve sonsuza kadar da kaybolmayacaktı.Buz Büyücüsü,Meran Muhafızı’nın mızrak darbesinden önce gençlerin suratlarına buzdan birer öpücük kondurmuştu...
YorumLarınızı Bekliyorum...
''Kimse Yok mu!'' diye haykırıyordu genç büyücü Lale.Bu haykırışları tabiki de boşuna değildi.Günlerdir nereden ve nasıl girdiğini bilmediği lanet olası bir labirentin içinde dolaşıp duruyordu.Lale artık iyice umutsuzluğu kapılıyordu ki kaybolduklarından beri yanında olan fakat varlığını unuttuğu Fırat'ın sesi kulaklarını tırmaladı.''Kes bağırmayı!Bu hiçbir işe yaramıyor,bunu sen de biliyorsun!''.Lale bu ikazdan sonra haykırışlarına son verdi.Fırat'ın sesini duymak onu kendine getirmişti.Kaybolmuş da olsa yanında bir insanın olması ona umut ve mutluluk vermişti o an.Fırat da en az Lale kadar tedirgindi.Eli sürekli sağ eliyle sıkıca kavradığı ''Kafa Koparan''ındaydı.Bu silahı Yer Altı bölgesinin girişinde gördüğü bir gezginden almıştı.Oldukça gelişmiş bir silahtı.Bir an için bizim bu lanet olasıca labirentte ne işimiz var diye düşündü.Aslında sorusunun cevabı basitti.Yüzlerce büyücü,savaşçı ve şifacı,yeni keşfedilen ve adına ‘’Yer Altı’’ denen bölgeye keşif yapmaya inmişti.Lale ve Fırat da o meraklı insanlardan ikisiydi.Fakat yer altı bölgesinin karanlık ve bir o kadar ürkütücü patikalarında kaybolmuşlardı.Yolları bu labirente düşmüştü ve günlerdir buradan çıkamıyorlardı.Yanlarına yolculuk için aldıkları su ve yiyecek bitmek üzereydi.Fakat Fırat şu anda midesini düşünmekten çok canını korumayı düşünüyordu.Çünkü yeni keşfedilen Yer Altı bölgesinde daha önceden tanık olduğu her türlü iğrençlik ve korkunun daha fazlasının olduğuna adı gibi emindi.Bu bölgede henüz sadece 1 yaratık görmüşlerdi.Bu yaratık Fırat ve Lale’yi nerede ise öldürecekti.İkisi de bu yaratığın bir cin olduğunu anlamışlardı ama bu cin ne Antrepo’daki cinlere ne de Bab-ı Ali yolundaki cinlere benziyordu.Bu cinin sırtında kilolarca dinamit bağlıydı ve gözünde garip bir gözlük vardı.Yer Altı’nın dar patikalarında ilerlerken cin karşılarına çıkmış ve hızla Fırat’ın doğru koşmaya başlamıştı.Neyse ki Lale erken davranmıştı ve buz büyüsü ile cini parçalara ayırmıştı.Bu korku dolu olaydan sonra neyse ki başlarına bir tehlike gelmemişti.Fırat bu düşünceler içinde dalıp gitmişti.Lale’nin sesiyle irkildi.’’Hatırlıyor musun Fırat?Eminönü’nde de gizemli bir labirentte araştırmalar yapmıştık.’’.Fırat gülümseyerek:’’Hatırlıyorum elbette ama o labirent şimdi koridorlarında dolaştığımız labirent kadar karmaşık ve tehlikeli değildi.’’.Lale ümitsizce:’’Evet,hem bu labirentin duvarlarında ilginç resimler ve şekiller var.İçlerinden tek anlamlandırdığım şu yılan başlı insana benzer şekil.’’Fırat bu yılan başlı insana benzer şekli zihninde anlamlandırmaya çalışırken Lale’nin çığlığıyla irkildi.’’Fırat karşıdan gelen yaratığa bak!’’.Fırat gözlerini koridorun sonuna diktiğinde gördüğü karşısında adeta taş kesildi.20 metre ilerisinde az önce zihninde anlamlandırmaya çalıştığı yılan başlı insana benzer yaratık duruyordu.Yaratığın hiç de dost canlısı olmadığı elindeki büyük ve keskin mızraktan belliydi.Lale gördüğü yaratık karşısında donup kalmıştı.Kendini yaratığın gözlerine bakmaktan alamıyordu.Karşısındaki gözler adeta onu büyülemiş,bambaşka diyarlara götürmüştü.Fırat ‘’Koş Lale!’’ diye haykırdı.Bu haykırış Lale’yi kendine getirmişti.Hızla geldikleri yöne doğru koşmaya başladılar.Fakat asıl tehlike ve korku kaçtıkları yöndeydi.İkisi de korku ve endişeyle birbirine baktılar.Tam karşılılarında tüm ihtişamı ve bembeyaz siluetiyle bir buz büyücüsü durmaktaydı.Lale ve Fırat’ın ruhları bu dehşet verici manzara karşısında neredeyse bedenlerini terkedecekti.Bir yanlarında gözlerinden dehşet ve korku yayılan ‘’Meran Muhafızı’’ diğer yanlarında ise bembeyaz derisi ve uzun saçlarıyla ‘’Buz Büyücü’’ bulunmaktaydı.İki genç,ölümün soğuk nefesini enselerinde hissetmişlerdi.Birden fırtınalı gecelerde rüzgarın çıkardığı ıslık sesini andıran bir ses duyuldu.Lale ve Fırat’ın kafaları Meran Muhafızı’nın tek mızrak darbesiyle bedenlerinde ayrılmıştı.Yüzlerindeki ölüm korkusu hiç kaybolmamıştı ve sonsuza kadar da kaybolmayacaktı.Buz Büyücüsü,Meran Muhafızı’nın mızrak darbesinden önce gençlerin suratlarına buzdan birer öpücük kondurmuştu...
YorumLarınızı Bekliyorum...
