Lanetli Kukla
Gönderilme zamanı: 09 Mar 2017 22:38
Ben bir teşkilat neferi ayrıca da bir antikacı çırağıyım.Ustam ise amcamdır.Eminönü'ndeki eski kara bulutların kalkmasının ardından,antikacıda daha çok vakit geçiriyordum.Günlerden bir gün ustamın isteği üzerine büyükçe bir kutuyu sırtlayarak tavan arasına çıkardım ve onu gördüm.Görür görmez elim ayağıma dolaştı ve titredim.Allah'ım nasıl olur?Nasıl olur da yok ettiğim,yeryüzünden kaldırdığım şey bizim dükkanımızın tavan arasında olabilir?Korktuğum şeyin bir kukla olduğunu kimse bilmez ama o gerçekten lanetli!
Amcamın anlattığına göre bu Kukla,ünlü kukla ustası Kuklacı'ya aitmiş.Şovlarının birkaçında kullanırmış.Kuklayı size tarif edecek olursam;tahta ile güzelce yontulmuş,pörtlek gözlü ve sırtlan gibi gülümsüyordu.Gülen bir şeyden kimse korkmaz ama onun gülüşü beni korkutuyordu.Kuklacı,kukla şovlarına son verip Beyaz Köşk'e gittiği yıllarda şovlarına devamlı gelen seyircilerine kuklalarını armağan etmiş.İşte onlardan biri de benim babam ve amcam.O zamanlar 10'lu yaşlarında,oldukça hayranlıkla izliyorlarmış şovlarını.Kukla'yı diğerlerinden ayıran bir özelliği daha var.Hemen arkasında çevirme anahtarı oluyor ve çevirince de tiz bir ses çıkartıyor.Bu sesi defalarca dinlediğinizde kulaklarınızı bir şey tırmalıyor gibi hissediyorsunuz.Onlara zamanında bu kukla hakkında daha çok bilgi istediğimi söylediğimde onlar bana şovlarda kötüyü oynadıklarını söylemişti.Başka ne beklenebilirdi ki?
Neden on lanetli diyorum?O şey benim babamı ve bir arkadaşımı öldürdü.Ben henüz çocukluk çağlarımda bu lanetli şeyle oynarken bozdum.Babam onu bir gece boyunca tamir etmeye çalışmıştı.Sabah ben uyandığımda babamın nefes almadığını fark ettim.Sağ elinden sarkan o şey,tiz sesini çıkartıp şeytan gibi gülüyordu.O şeye bir daha da dokunmadım.Ancak bir arkadaşım,bizim evi ziyarete geldiğinde o şeyi buldu ve merak ederek onunla oynamaya başladı.Onu defalarca ikaz ettim ve kuklayı elinden almaya çalıştım.Dostumla küçük bir arbede yaşadık.O,kuklayı alarak kurma kolunu çevirip ses çıkartıyor,kukla kollarını hareket ettirerek oyun oynuyordu.Ben ise şaşkın şaşkın onu izliyordum.Ancak kukladan çıkan ses daha da tizleşince arkadaşım dengesini kaybederek evimizin merdivenlerinden yuvarlandı ve öldü.
Şimdi ise o kuklayı dükkanımızın tavan arasında buldum.Onu hemen yok etmeliydim.Kuklayı dikkatlice tutarak aşağıya indim.Amcam gazete okuduğu masada,kafasını kaldırarak baktı."Demek işin bitti" Kuklayı saklamaya çalışacaktım ancak ses çıkarmaması lazımdı.Kekeleyerek "Evet!" dedim.Amcam tedirginliğimi anladı.Gözlüğünün çerçevesini aşağıya indirerek sordu."Neyin var senin?" Hala açık vermemeye çalışıyordum."Hiç..Hiçbir şey."Ayağı kalktı,sonra da elimdeki kuklayı gördü."Demek onu buldun ha.Onu yıllardır görmemiştim.Sanırım 20 yıl olmuştur."Hiddetlendim."Amca o lanetli.Babamı ve çocukluk arkadaşımı öldürdü!"Kalakaldı."Neden öyle söylüyorsun.Bir kukla nasıl lanetli olur.Ha dur..."Öksürerek gülmeye başladı amcam."Sen ona,Kuklacı 'Lanetli' adını verdiği için mi öyle diyorsun.Hahaha."Kafamı sağa sola salladım."Artık bu yok olmalı" dedim ve dükkandan dışarı çıkarak en yakındaki bir iskeleye gittim.Kuklaya son bir defa baktım ve onu hiddetle denize fırlattım.
Ertesi gün şans üzeri Balıkçı İdris ile karşılaştım.Klasik 'Nasılsın,iyisin' sohbetinin ardından,kendisini çok sıradışı gördüm.Bunun sebebini sorduğumda gözleri büyüdü."Çuymadun mu uşağum.Ha bu denuzden karaya nereçeyse 10.000 baluk vurmuştur.Haçen bizim elumuze olta almaya çerek kalmadu."
Amcamın anlattığına göre bu Kukla,ünlü kukla ustası Kuklacı'ya aitmiş.Şovlarının birkaçında kullanırmış.Kuklayı size tarif edecek olursam;tahta ile güzelce yontulmuş,pörtlek gözlü ve sırtlan gibi gülümsüyordu.Gülen bir şeyden kimse korkmaz ama onun gülüşü beni korkutuyordu.Kuklacı,kukla şovlarına son verip Beyaz Köşk'e gittiği yıllarda şovlarına devamlı gelen seyircilerine kuklalarını armağan etmiş.İşte onlardan biri de benim babam ve amcam.O zamanlar 10'lu yaşlarında,oldukça hayranlıkla izliyorlarmış şovlarını.Kukla'yı diğerlerinden ayıran bir özelliği daha var.Hemen arkasında çevirme anahtarı oluyor ve çevirince de tiz bir ses çıkartıyor.Bu sesi defalarca dinlediğinizde kulaklarınızı bir şey tırmalıyor gibi hissediyorsunuz.Onlara zamanında bu kukla hakkında daha çok bilgi istediğimi söylediğimde onlar bana şovlarda kötüyü oynadıklarını söylemişti.Başka ne beklenebilirdi ki?
Neden on lanetli diyorum?O şey benim babamı ve bir arkadaşımı öldürdü.Ben henüz çocukluk çağlarımda bu lanetli şeyle oynarken bozdum.Babam onu bir gece boyunca tamir etmeye çalışmıştı.Sabah ben uyandığımda babamın nefes almadığını fark ettim.Sağ elinden sarkan o şey,tiz sesini çıkartıp şeytan gibi gülüyordu.O şeye bir daha da dokunmadım.Ancak bir arkadaşım,bizim evi ziyarete geldiğinde o şeyi buldu ve merak ederek onunla oynamaya başladı.Onu defalarca ikaz ettim ve kuklayı elinden almaya çalıştım.Dostumla küçük bir arbede yaşadık.O,kuklayı alarak kurma kolunu çevirip ses çıkartıyor,kukla kollarını hareket ettirerek oyun oynuyordu.Ben ise şaşkın şaşkın onu izliyordum.Ancak kukladan çıkan ses daha da tizleşince arkadaşım dengesini kaybederek evimizin merdivenlerinden yuvarlandı ve öldü.
Şimdi ise o kuklayı dükkanımızın tavan arasında buldum.Onu hemen yok etmeliydim.Kuklayı dikkatlice tutarak aşağıya indim.Amcam gazete okuduğu masada,kafasını kaldırarak baktı."Demek işin bitti" Kuklayı saklamaya çalışacaktım ancak ses çıkarmaması lazımdı.Kekeleyerek "Evet!" dedim.Amcam tedirginliğimi anladı.Gözlüğünün çerçevesini aşağıya indirerek sordu."Neyin var senin?" Hala açık vermemeye çalışıyordum."Hiç..Hiçbir şey."Ayağı kalktı,sonra da elimdeki kuklayı gördü."Demek onu buldun ha.Onu yıllardır görmemiştim.Sanırım 20 yıl olmuştur."Hiddetlendim."Amca o lanetli.Babamı ve çocukluk arkadaşımı öldürdü!"Kalakaldı."Neden öyle söylüyorsun.Bir kukla nasıl lanetli olur.Ha dur..."Öksürerek gülmeye başladı amcam."Sen ona,Kuklacı 'Lanetli' adını verdiği için mi öyle diyorsun.Hahaha."Kafamı sağa sola salladım."Artık bu yok olmalı" dedim ve dükkandan dışarı çıkarak en yakındaki bir iskeleye gittim.Kuklaya son bir defa baktım ve onu hiddetle denize fırlattım.
Ertesi gün şans üzeri Balıkçı İdris ile karşılaştım.Klasik 'Nasılsın,iyisin' sohbetinin ardından,kendisini çok sıradışı gördüm.Bunun sebebini sorduğumda gözleri büyüdü."Çuymadun mu uşağum.Ha bu denuzden karaya nereçeyse 10.000 baluk vurmuştur.Haçen bizim elumuze olta almaya çerek kalmadu."
güzell 
ama biraz renklendirsen sanki daha okunaklı olur gibi