Büyük Hol Gizemi - Bölüm VI [DENEK 355]
Zihninde ki fotoğraflar yerini zamanla hareket eden görüntülere bırakmıştı.Eski fotoğraflar artık hareket ediyor, ona daha çok şey anlatıyordu.Bir bebek ağlıyordu, onu susturmaya çalışan bir kadın bebeği kucağında bir sağa bir sola sallıyordu.Görüntüler zihninde kesik kesikte olsa hareket etmeye devam ediyordu.Bebek sustu.Kadın onu emzirmeye başladı.
Tam bu huzur verici görüntüyü seyredalmışken dışarıdan homurdanmalar duydu.Odaklanamıyordu, görüntüler bozulmaya başlamıştı.Sanki birisi zihninde ki görüntülerle oynuyordu.Homurdanmalar devam ediyordu.
Bebek ve kadın kaybolmuştu.Şimdi beyaz boş bir odadaydı. Az sonra homurdanmalar devam etti.Zihninde büyük bir baskı hissediyordu.Beyaz oda birden bire değişti.Burnuna küf kokusu geliyordu.Aniden yanıbaşında iki insan belirdi, korkmuş iki insan.
Az sonra koşmaya başladılar.Var güçleriyle koştular.Ciğerlerinin yandığını hissediyordu.Durmadan ileriye doğru koştukları koridor birden bire karanlığa bürünmüştü. Koridorda çok zayıf bir ışık zerresi vardı.Bir süre sonra gözbebekleri ortama uyum sağladı. Işık zerresi sadece yanındaki arkadaşlarını görmeye yetiyordu.Önünü göremiyordu.
Ses!Bir ses duymuştu.Yakınlardan geliyordu. Yanındaki arkadaşı apar topar titreyen elleriyle elindeki lambayı yakmaya çalışıyordu.Bir kaç başarısız denemeden sonra lamba yandı.
Lambanın yanmasıyla adeta beynine yüksek voltajlı bir elektrik dalgası girdi.Görüntü birden bulanıklaştı.İçinden “Odaklan.Odaklann…” diyordu.Görüntü bir süre sonra tekrar gözünün önünde belirdi.Gördüğü manzara karşısında donup kaldı.Ve daha sonra kulak zarlarını patlatan o çığlık sesi geldi.Voltajın şiddeti artmıştı.Sanki beynine bir yıldırım isabet etmiş gibiydi.Artık göremiyordu…
“Hızlı, hızlı, daha hızlı!”
Kurtuluşun anahtarı kelimeler zihninde böyle tekrarlandı.Son günlerde adrenalin bağımlısı olduğunu düşünüyordu.Belki de birbirinin kopyası gibi geçen günlerini biraz eğlenceli kılmak istiyordu. Ya da güvendiği bir şeyler olmalıydı.Arkasına bir yığın deliyi takıp koşturmanın başka bir açıklaması olamazdı.Güvendiği şey, son günlerde geliştirdiği özel büyüler miydi?Kısa mesafeli ışınlanmalar mı?Hızına hız katan büyüler mi?Hayıır.Güvendiği bir canlıydı.Ve uzun zamandır birlikte çalıştığı bir canlı, bir ortak.
Az sonra olacakları belkide defalarca yaptılar.Çok başarılı bir ikili olmuşlardı.Ortağı bu deli yığınının arasına korkusuzca atladı.Sonrasında ise o malum kesik sesleri ve gırtlaktan fışkırırcasına akan kanın kokusu koridoru sarıyordu. Kılıç darbeleriyle açılan yaraları, adeta pişiren alev topları yağmur gibi delilerin üzerine yağıyordu. Ve bir grup klan delisi daha huzura kavuşuyordu.
Bir başarılı operasyon daha diye düşündü.Son günlerde sayıları iyice artan delilere, çareyi toplu ölümlerde buluyorlardı.Ortağını tebik edercesine göz teması kurdu.
Kılıç ustası ortağıyla bağı sadece işi değildi.Aslında kaderleri de aynıydı.Selin’ de Mustafa gibi babasını küçük yaşlarda bu Hol de kaybetmişti.Bir umut onu bulmak için çıktığı bu yol dayanılmaz bir sonla bitmişti.Şimdilerde işine sadece hobi olarak bakabiliyordu.İşiyle ilgili duygusal bir bağı kalmamıştı.
Selin babasını bulduğunda çoktan kafayı sıyırmıştı.Babası Teşkilat’ ın önde gelen şifacıları tarafından tedavi edilmeye çalışıldı.Ancak ne yapıldıysa da tedaviye olumlu sonuç vermedi.Günden güne babasının önünde eridiğini ve acı çektiğini gören Selin, babasının bu acısına kendi elleriyle son vermek zorunda kalmıştı.O günden sonra “umut” kelimesi onun için anlamını tam anlamıyla yitirmişti.
Holde ki karargaha vardıklarında bir hareketlilik vardı.
“Nerede buldunuz?”
“Holün derinliklerinde gizli bir giriş buraya açılıyordu efendim.Keşif ekibimiz bu sabah bulmuşlar.”
“Başka neler var peki içeride?”
“Bir sürü dosya var efendim.Bir çok rapor, sayılamayacak kadar çok yazılı kağıt.”
“Peki gidip göz atalım şuraya.Sizde gelmek ister misiniz Mustafa?”
Tabi ki de bunu kaçırmazlardı.
İçeri girdiklerinde göze çarpan ilk şey bir yığın kağıt parçasıydı tabi ki.Ancak kağıttan farklı olarak birkaç tane büyük kafes de, odada mevcuttu.Mustafa kağıt yığınının bulunduğu masaya doğru yöneldi. Masa oldukça eski görünüyordu.Öyleki masanın her tarafı çürümeye yüz tutmuştu.Masanın yanında ki çekmeceyi açtığında özenle dizilmiş kağıtlara ulaştı.Kağıtlar da oldukça eski görünüyordu.Yüzeyleri sararmış ancak yazılar okunabiliyordu. Kağıtları önüne koyarak en üsttekini okumaya başladı.
Tarih: 18 Temmuz 1987
Denek 01:
Denek henüz birkaç saat önce elime geçti.Denekte ilk izlenimlerim çevreye karşı çok saldırgan oluşu ve bu saldırganlığın kendine dahi zarar verişi.
…
Kağıtların devamında tedavi süreciyle ilgili ayrıntılar mevcuttu.Ancak en can alıcı nokta ise raporun sonunda ki şu ibareydi.
“Denek, tedavinin 3. Gününde kaybedildi.”
Mustafa bunun gibi can sıkıcı ve sonu ölümle biten birkaç rapor daha okuduktan sonra masanın başından kalktı.Odanın içinde gezinirken gözüne duvarın dibine düşmüş bir dosya daha takıldı.Dosyanın kapağında “DENEK 355” yazıyordu.
Dosyada “DENEK 355” in raporu mevcuttu.Raporu okumaya başladı.
Raporda deneğin bulunduğu tarih ve tedavi süreci detaylı olarak anlatılmıştı.İlerleyen sayfalarda denekte tedavinin ilk aşamalarında olumlu değişimler gözlenemediğinden bahsediyordu.Ancak Mustafa 12 Ekim 1989 tarihli raporu okuduğunda tam anlamıyla şok olmuştu.Bu raporda “DENEK 355” in tedaviye olumlu yanıt verdiği ve iyileşme sürecine girdiği yazıyordu.
Heyecanla sayfaları hızlı hızlı çevirmeye başladı.25 Kasım 1989 tarihli rapora geldi.Raporu okurken adeta donup kalmıştı.Son cümleyi okuduktan sonra dosya ellerinden kayıp yere düştü.
Tarih :25 Kasım 1989
“DENEK 355” in tedavi süreci başarı ile sonuçlandı.Denekte eski saldırganlık ve çevreye zarar izlenimleri görünmüyor.Ancak denekte hafıza kaybı gözlendi.Deneğin tam olarak neler yaşadığını öğrenebilmek için “Hipnoz” tedavisine başlandı.İlk seansta deneğin bana aktardıkları şunlar;
Denek bir bebek ve bir kadından söz etti.Bebeğin ağladığını ve kadınında bebeği susturmak için onu salladığını söyledi.Daha sonra asıl yaşadığı travmaya odaklanması için onun düşüncelerini başka tarafa çektim.Denek karanlık bir koridorda birkaç arkadaşıyla beraber bir şeylerden kaçtığını anlattı.Son olarak çığlık sesine benzer bir ses duyduğunu söyledi.Bundan sonrasını ise hatırlamıyor.
BÖLÜM SONU
Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Uzun zamandır hikayenin devamını yazmıyordum.Gelecek olan tepkilere göre zaman buldukça hikayeyi devam ettirmeye çalışacağım.
Yorumlarınızı bekliyorum.
Teşekkürler.