Efsane Yazı Dizisi Bölüm-3

İKV için yazdığınız hikayeler, şiirler veya kurgusal eserleriniz
Cevapla
Mrdz
Cin Avcısı
Cin Avcısı
Mesajlar: 185
Kayıt: 13 Ara 2009 00:49
Sunucu: Kuklacı
Klan: Arzın Çocukları
Konum: İstanbul
İletişim:

Efsane Yazı Dizisi Bölüm-3

Mesaj gönderen Mrdz »

Bölüm-3

Güneşin Öncüleri… Binlerce yıl öncesinden gelen o müthiş birlik… Güneşin gücüyle beslenen o kudretli insanlar… Kazananlar olarak tarihin o tozlu sayfasında kaybolup giden efsaneler…

Hani az önce bunlar ilk değil ama son olacağını söylemiştim ya, işte ilkin galipleriydi onlar. Parçalanmamış saf ve temiz bir bağla birbirine kilitlenmiş insanlar. O kadar büyük fedakârlıklar vardı ki geliştirdikleri tılsımlarda, adeta ruhlarından bir parça koymuş, canlarını bu tılsımlar için feda etmiş bir topluluk… Arkadaşının canı acımasın diye gözünü kırpmadan ateşe atlayan bir ekip, ölümsüz(!) kahramanlar…

O zamanlarda da bu savaş bitmemişti, düşman yerin derinliklerine doğru uzanan o büyük alanda öylesine farklı ve güçlü silahlarla saldırmaktaydı ki, işte o an tüm giriş ve çıkışlar herkese kapatılmak zorundaydı. Tarihin en güçlü büyücüleri toplanmıştı evlat! Bir kapıyı kapalı tutabilmek için, onlarca büyücü kalplerindeki sevgi ve üzerlerindeki tılsımlar ve büyülerle kendilerini bu kapının önünde bir beton yığınına hapsetmişti ve gerçek anlamda kendilerini sonsuz bir ızdıraba mahkum etmişlerdi… Şükürler olsun ki bu büyük düşmanları insanoğlundan uzak tutmayı başarmışlardı… Ama insanoğlunun o büyük merakı başı boş kalan teşkilatı zorlayacak ve ilerleyen zamanlarda bu kilitler açılarak efsanede yazılan kıyametin yani sonun başına geleceğiz.

O demiştim ya, dışarıya çıkmıştı ve hiç bir şeyden habersiz evine koşmak istemişti. Karanlık bir sokakta teşkilat ve biz takip ediyorduk. Tek ümidimiz üçüncü bir kişinin de onu takip etmesiydi… Babasını istemiştik, o büyük efsunlu silahın ve o mükemmel kaçış yerlerinin kurucusu. Ona o kadar ihtiyacımız var dı ki, ne kadar büyük bir hata yaptığımızı göremeyeceğimiz kadar!

Bir anda etrafımızı saran o büyük orduyla savaşmak zorunda kaldığımızda onu gözden kaybetmenin acısı, öncülerin ona olan nefreti ve asıl düşmanlarımızın ona olan ihtiyacı! Tüm bunların için duygusal ve her şeyden bi haber 13 yaşında bir çocuk. Ne yapabilirdi ki? O da biliyorsun aradan çok geçmeden ölecekti. Ölümüne kadar onca korku ve düşmanla karşı karşıya gelmek te en kötü kader olsa gerek. Benim bile yaşımı tahmin edemeyeceğiniz kadar büyükken, bu acılara bunca tekerrürden ibaret olan hayatımı yaşıyorken artık dayanacak gücümün kalmadığını hissediyorum.

İnsanoğlu Eminönü’nde yetinmemişti. O mühürlü kapıları delmek zorundaymış gibi keşif görevleri düzenliyordu. Biz öncü birliklerle tüm tılsımların gücü ve cesur kahramanlarımızla büyük şefleri daha da ileriye hapis etmek için çalıştıkça, sizler üstümüze gelmeye devam edeceğinizi tahmin ediyorduk. Ama bir ümitti sadece!

Hatırlıyorum da, O’nun etrafını Fareadamlar çevirdiği zaman Seçilmişi göndermiştik. Evet, bizim Kuklacı’nın seçilmişini… O heybetiyle insanoğluna korku salan o müthiş gücü… Oysa ihanete uğramadan önce o kadar hevesle savaşıyordu ve kilitlere dokunmadan düşmanların kalbine saldıran ve birçok yerde kolonilerin kurulmasına öncülük eden o büyük seçilmişi…

Peki ya O? O’nun gücünü merak ediyor musun? Peki neden önemliydi bu kadar biliyor musun? Yada neler yapabileceği hakkında en küçük bir fikrin var mı? Yeryüzünün en büyük gücü o küçücük çocuğun avuçlarına verilmişken, hiç bir şeyden haberi olmaması ne kadar da üzücü… İnsanoğlunun hayal bile edemediği o güçten haberi var mıydı sence? Yada bu güçten haberi olan kişiler sadece biz miyiz sence? Belki de İsmet Bey, o tetiği o yüzden çekmişti… Komutan beklide elinin titremesine bu kadar üzülmüş, Kör Adam’da bir emri verirken ilk kez gözünü açmak istemişti… İlk kez yaratıklar bu kadar karargaha bu kadar koordineli gelerek ne istediğini tam olarak bilecekti…

Şimdi sen olsan bu savaşın neresinde durmak isterdin? İyilik yapmaktan yana mı? Hayattan Yana mı?


Bölüm-3 Sonu
İKV İletişim/Destek Formu için Tıkla!

Ömer DÜZ
Cevapla