Bir Vakitler..
Bir vakitler anlatılır inceden
Sorma bana ben bilmem, gidince ben
Patlak vermiş bir savaş o yokluktan
Varoluşa kaos hakim olduktan
Bir an sonra başlamış sürmüş hüküm
Ölüm almış her canı bölüm bölüm
Büyücünün dökülmüşte al kanı,
Savaşçının gardı düşmüş, kalkanı..
Şifacı zehirlemiş hemcinsini
Herkes vurmuş gözde, birincisini..
Bazısına dar gelmiş akılları
Zarar görmüş bundan tüm yakınları
Kimi kaçmış şifa hastanesinden
Haber çıkmamış tek birtanesinden
Gaipten gözler varolmuş, ne şer'î!
Kızıl gökler kavurmuş bu mahşeri..
Gölde ölmüş tümü alabalığın
Aç kalmış bu tek tik kalabalığın,
Hala hayal edebilen bir kısmı
(Doğru duydun, hepsi de akılsız mı!)
Hasretiyle, yeniden yarınlara
Varmak için bambaşka diyarlara
Koyulmuşlar yola, açılmış yelken,
Gitmişler bir gün, bir gün; derken,
Mavi bir limandan geçmiş kafile
Durgunlaşmış kimi, ama nafile!
Hepsi ilk günlerde hissetmiş onu,
Çıldırtan kudreti, pespembe tonu..
İşte bu kadarmış, bir avuç insan
Yine de genç kişi, tut ki sen olsan
Özümsemek için her zerresini,
Güçle bir gelen tüm zelzelesini;
Bunu nasıl kavrardın merak ettim,
-Sonra sormak için sana not ettim.
Lakin atalarımız, önceleri
Adına da “İstanbul” dedikleri
Taş şehirde gelişmeye başlayan
(Bazen hala birbirini taşlayan)
Ufak bir güruha mensup olmuşlar
Her biri bir alana tutulmuşlar..
İlim kudret, güç ve azim, ruh ve öz
Artık erg’le dillenmiş her türden söz..
İşte böyle başlamış bize kader,
Anlatırken aldı yine bir keder..
-
Tut ki bundan katbekat daha uzun,
O destan ki gölgesinde bir buzun
Sızarken son damlasında, pek serin
Film gibi bir yaşantı; eserin..
Bir vakitler anlatılır inceden
Sorma bana ben bilmem, gidince ben
Patlak vermiş bir savaş o yokluktan
Varoluşa kaos hakim olduktan
Bir an sonra başlamış sürmüş hüküm
Ölüm almış her canı bölüm bölüm
Büyücünün dökülmüşte al kanı,
Savaşçının gardı düşmüş, kalkanı..
Şifacı zehirlemiş hemcinsini
Herkes vurmuş gözde, birincisini..
Bazısına dar gelmiş akılları
Zarar görmüş bundan tüm yakınları
Kimi kaçmış şifa hastanesinden
Haber çıkmamış tek birtanesinden
Gaipten gözler varolmuş, ne şer'î!
Kızıl gökler kavurmuş bu mahşeri..
Gölde ölmüş tümü alabalığın
Aç kalmış bu tek tik kalabalığın,
Hala hayal edebilen bir kısmı
(Doğru duydun, hepsi de akılsız mı!)
Hasretiyle, yeniden yarınlara
Varmak için bambaşka diyarlara
Koyulmuşlar yola, açılmış yelken,
Gitmişler bir gün, bir gün; derken,
Mavi bir limandan geçmiş kafile
Durgunlaşmış kimi, ama nafile!
Hepsi ilk günlerde hissetmiş onu,
Çıldırtan kudreti, pespembe tonu..
İşte bu kadarmış, bir avuç insan
Yine de genç kişi, tut ki sen olsan
Özümsemek için her zerresini,
Güçle bir gelen tüm zelzelesini;
Bunu nasıl kavrardın merak ettim,
-Sonra sormak için sana not ettim.
Lakin atalarımız, önceleri
Adına da “İstanbul” dedikleri
Taş şehirde gelişmeye başlayan
(Bazen hala birbirini taşlayan)
Ufak bir güruha mensup olmuşlar
Her biri bir alana tutulmuşlar..
İlim kudret, güç ve azim, ruh ve öz
Artık erg’le dillenmiş her türden söz..
İşte böyle başlamış bize kader,
Anlatırken aldı yine bir keder..
-
Tut ki bundan katbekat daha uzun,
O destan ki gölgesinde bir buzun
Sızarken son damlasında, pek serin
Film gibi bir yaşantı; eserin..
Dip not: Evet 48 dize, neden 49 değil bunu bende bilmiyorum.