Derin Bir Hikaye

Tüm İKV oyuncularının ortak paylaşım alanı
Kullanıcı avatarı
02ARMA02
Antrepo Bekçisi
Antrepo Bekçisi
Mesajlar: 721
Kayıt: 30 Nis 2013 21:48
Sunucu: Teşkilat
Klan: Lodos
Lonca: Hamunaptra

Re: Derin Bir Hikaye

Mesaj gönderen 02ARMA02 »

(7)

Şerzen Konuşmalar geçerken sadece dinlemişti , tek kelime dahi lafa girmemişti. Tek düşündüğü şey, Gezgin Şehir’den gelen savaşçılar olası bir savaşta Gatşers’e karşı savaşabilirlerdi…
Daha fazla düşünmek istemedi, arada sırada okuduğu eski kitaplığa uğrayacağını söyleyerek misafirlerin ve Dilemma Hatun’un yanından ayrılıp bodruma indi. Bir arkadaşından ödünç aldığı bir kitap vardı onu yarıda bırakmıştı, antik uygarlıklar hakkında yazılar vardı. Şerzen meraklıydı eskilere…
Kitabı bulunca tozlu masaya geçip kaldığı yerden okumaya başladı, Dördüncü bölüme kadar sadece öğüt veren kitap, Beşinci bölümde ise Meran Muhafızların Gücü diye birşeyden bahsediyordu bir başka bölümde ise Meran muhafızları yaratma ve güçlendirme diye şeyler yazılıydı.

Kitapda yazılana göre ; Fizik , Buz , Zihin büyüsü yapabilen dişi meranlar varmış ve kitaba göre bunlardan yaratmak mümkünmüş…
Tabi yaratmak kolay değilmiş bir çok aşaması varmış ama en başta Meran Yazıtlarını okuyabilecek birinin olması gerekmiş . Meran yaratılması için Mezarlıktan toprak ve yağmur suyu getirmek gerekirmiş. Baya uğraştırıcı bir iş…! Ama böyle bir şey başarması demek müthiş bir şey demekti.
Hele ki büyük savaşta ! Dahice !
Tam Hayallerini süslüyorken Dilemma Hatun’un asla böyle birşeye müsaade etmeyeciğini de biliyordu. Barış ve kardeşlikten başka bir şey bilmeyen Hatun buna göz yummazdı kesinlikle…
...COMANDANTE...


... Semsûr...
Kullanıcı avatarı
cepni
FareAdam Düşmanı
FareAdam Düşmanı
Mesajlar: 429
Kayıt: 28 Eki 2016 03:07
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Konum: 06 - 07

Re: Derin Bir Hikaye

Mesaj gönderen cepni »

Hikayede ki ilk günkü heyecan kayboluyor yavaş ilerliyor
Göster
AltınvuruŞ
ULUBİLGİN
HARAÇ
SOLKAPALI
Kullanıcı avatarı
Fatalcoup
İskele Babası
İskele Babası
Mesajlar: 28
Kayıt: 31 Ağu 2018 02:28

Re: Derin Bir Hikaye

Mesaj gönderen Fatalcoup »

Takipteyim.
Kullanıcı avatarı
02ARMA02
Antrepo Bekçisi
Antrepo Bekçisi
Mesajlar: 721
Kayıt: 30 Nis 2013 21:48
Sunucu: Teşkilat
Klan: Lodos
Lonca: Hamunaptra

Re: Derin Bir Hikaye

Mesaj gönderen 02ARMA02 »

cepni yazdı: 27 Eyl 2018 23:44 Hikayede ki ilk günkü heyecan kayboluyor yavaş ilerliyor
Akşamı beklemeni tavsiye ediyorum.
...COMANDANTE...


... Semsûr...
Kullanıcı avatarı
xANARCHYx
FareAdam Düşmanı
FareAdam Düşmanı
Mesajlar: 365
Kayıt: 30 Oca 2018 09:30
Sunucu: Eminönü
Klan: Lodos

Re: Derin Bir Hikaye

Mesaj gönderen xANARCHYx »

Bekliyoruz...
Kullanıcı avatarı
02ARMA02
Antrepo Bekçisi
Antrepo Bekçisi
Mesajlar: 721
Kayıt: 30 Nis 2013 21:48
Sunucu: Teşkilat
Klan: Lodos
Lonca: Hamunaptra

Re: Derin Bir Hikaye

Mesaj gönderen 02ARMA02 »

xANARCHYx yazdı: 28 Eyl 2018 08:53 Bekliyoruz...
Bu akşam ilk bölümü bitirmeyi düşünüyorum .

Bu hafta mahsul zamanına denk geldiği için yazamadım malesef
...COMANDANTE...


... Semsûr...
Kullanıcı avatarı
02ARMA02
Antrepo Bekçisi
Antrepo Bekçisi
Mesajlar: 721
Kayıt: 30 Nis 2013 21:48
Sunucu: Teşkilat
Klan: Lodos
Lonca: Hamunaptra

Re: Derin Bir Hikaye

Mesaj gönderen 02ARMA02 »

(8)

Birkaç ay sonra….

Eskisi gibi kar yağmıyordu artık lakin çok soğuk olurdu kış ayları. Silahlar bile buz gibi olur eldiven taksanız bile para etmezdi, metalin soğuğu damarlarınıza işlerdi, hele zırhları anlatmaya gerek yok…

Ormanlar tükenmeye başladığı için ısınmak için ya kömür sobası ya da gaz sobası gerekirdi. Eğer ikiside yoksa kış bitmek bilmezdi…
Gün henüz batmamıştı ki Şerkin’in sesi duyuldu. Şerkin elinde iki poşetle Şerzen’nin yanına geldi, hava buz gibi esiyordu.
- Geç içeri donacaksın.
- Valla donacaktım az daha ne biçim soğuk var ağabey keten bile para etmiyor.
- Öyledir soğuklar çok kötü olur şu aralar. Sen geç sobanın yanına otur sana sıcak bir çay getireyim ısınırsın.
- Zahmet etme ağabey.
- Ne zahmeti be oğlum ne diyorsun otur sen misafirsin sen.
Şerzen elinde iki bardak çayla geldi gürül gürül yanan sobanın önünde oturup ısınıyorlardı. Şerkin ellerinin içini ısıtıp ısıtıp ovalıyordu, belli ki çok üşümüş çocuk.
- Şerzen ağabey , babam dedi ki bunları götür, akşam da orda kal , Şerzen ağabeyine misafir ol, bi mahsuru yoksa tabi .
- Biliyor musun senin baban biraz çatlak galiba? Lan ne mahsuru olacak ev sizindir dilediğin zaman kaç gel ne de olsa abin sayılırım değil mi ?
Gülüştüler.
- Bakalım Savaş Ağabey ne göndermiş inşallah bu sefer eksik değildir.
Poşetin birini açtığında içinde saf altın, irudyum parçaları ve iki adet yeşil zümrüt vardı.
Diğer poşette ise şişeye benzer bişey vardı ve sıkıca bantlanmıştı, bantları bıçak yardımıyla kesip şişeyi poşetten çıkardığında, mavimsi, gaz-sıvı karışımı bir şey vardı , vay canına demek hıdrojeni göndermişti. Şişeyi ve diğer malzemeleri biraz inceledikten sonra götürüp bodrumda ki dolabına koydu. Kafasında yaratmak istediği şeyler vardı aslında ama, o kitabı görünce kafası başka yerlere gitmişti, derinlere dalıyordu. Merdivenler çıkıp sobanın yanına geldiğinde Şerkin uyukluyordu, Şerkin, Şerkin kalk Şerkin , mayışmış gözlerle uyanan Şerkin’e
- Geç odada uyu burada mı uyuyacaksın.
Şerkin’e karşı odayı gösterip git orda uyu temiz çarşaf ve battaniye yatağın üstündedir.
- Tamam ağabey iyi geceler .
Şerkin odaya geçip uyumaya koyuldu, Şerzen ise yarıda bıraktığı kitaba devam etmeye…
İlla ki bu kitapta bir şey vardı , birşeyler bulurum umuduyla sayfaları karıştırıp duruyordu… Bayadır okuyordu henüz istediği gibi bir şey bulamamıştı, 223. Sayfaya geldiğinde kalbinin küt küt attığını fark etti,Kraliçe Ustharss , Kraliçe Kisless diye garip isimlerle karşılaştı. Anıtlar , Mezarlar, Tılsımlar, Ölümden bahsediyordu bu sayfada, büyükçe bir şehirden devasa saatlerden koruyuculardan ve enerji aktarımından, Büyük Bilge diye birisinden, tanrılardan bahsediyordu, kalbi öyle hızlı atıyordu ki bir an kalp krizi geçirdiği hissine kapılmıştı. Birkaç sayfa daha okuyunca Kisless ve Ustharss’ın aslında bu şehirde yaşayanların eski kraliçeleri olduğunu ve bunların şuan anıt mezarlarda yattığını öğrenmişti… Kitabın başında söz edilen Meran yaratma da bahsi geçen mezarlık burası olmalıydı, meranlar için kutsal bir yerdi .
Mutlaka oraya gitmem gerekiyor diye kendi kendine mırıldandı, saate baktığında gece 04.00 olmuştu. Uyuması gerektiğini biliyordu, yarın bunlar için birşeyler sorup soruşturabilirdi...
...COMANDANTE...


... Semsûr...
Kullanıcı avatarı
02ARMA02
Antrepo Bekçisi
Antrepo Bekçisi
Mesajlar: 721
Kayıt: 30 Nis 2013 21:48
Sunucu: Teşkilat
Klan: Lodos
Lonca: Hamunaptra

Re: Derin Bir Hikaye

Mesaj gönderen 02ARMA02 »

(9) Gizli Keşif Başlıyor !

Uyandığında Şerkin kahvaltıya kalmadan sabah erkenden evden ayrılmıştı , kahvaltıdan sonra bahçeye çıkıp biraz dolaştı düşünüyordu, derin derin hayalleri kaplıyordu ufkunun her köşesini, aklını tek bir şeye noktalamıştı… Meran ve Muhafız…
Şerzen kafasına koymuştu… O anıtları, mezarları , devasa büyük şehri görecekti aklındaki fırıldakları hayata geçirecekti sonucu ne olursa olsun gidecekti. Ama Şerzen hayatında yeraltına doğru dürüst gitmemişti sadece birkaç defa yılan panzehiri yapımında kullanılan yeraltı mantarı toplamaya gitmişti, ne iz bilirdi ne de yol, gidecekti ne olursa olsun gidecekti…
Yeraltı bölgesi tamamen güvenli bölge ilan edilmişti, tek bir yer dışında... Girişin yasak olduğu
Meran Şehri...

Kimseye söylememeliydi! Dilemma Hatun duyarsa kıyameti koparırdı. Güvendiği birkaç arkadaşıyla görüştü Meran ve Antik Uygarlıklar hakkında birşeyler elde etmeye çalıştı, ama tek öğrendiği oranın Tanrılar ve Ruhlar tarafından korunduğuydu. Tılsım dedikleri ruhlar olmalıydı…
Şerzen korkak bir insan değildi ama, tanrılar ve ruhlar kelimelerinden rahatsız olmuştu ürpermişti bedeni… korkularını yenebilen birisiydi… Bodruma inip çantasına bazı eşyalar yerleştirdi ip, fener, keski, bıçak ve yiyecek birkaç parça eşya. Sabah erkenden yola çıkmayı hesap etti…

Ertesi gün…

Güneş doğmadan sessizce evden ayrıldı. Yolda simit satan çocuklar ve işe gitmekte olan birkaç kişi dışında kimseler yoktu… Meteor bölgesine inip eski cin yolundan Bab-ı Ali’ye oradan da yeraltına indi kırmızı demir merdiven paslanmış avucunun içi kıpkırmızı olmuş vaziyetteydi.

Girişte ki taşların dibinde bir adam uzanmış yatıyordu, sakalları ve saçı birbirine karışmış yüzü çirkinleşmiş yaşlı gözleri sönmüş birisiydi. Şerzen adama bakınırken adam gözlerini açıp hiçbirşey demeden para istedi, Şerzen cebinde ki bozukları çıkarıp adama uzattı , zor bela uzanarak parayı alan adam.
- Nereye gidiyorsun ?
- Öyle bir gezintiye çıkmak istedim. Eminönü havası bunalttı beni.
- Hayır yalan söylüyorsun! Sen buraya birşeyler aramaya geldin ! Ne aramaya geldin buraya söyle bakalım. Mantar mı arayacaksın yoksa kristal topaz mı? Yoksa daha başka bir şey mi ?

Şerzen donup kalmıştı bu müptezel adam nereden biliyorduk ki bir şey aramaya geldiğini…
- Gerçekten bir şey aramıyorum inanın bana.
- Bak dostum ben eski bir büyücüyüm senin ne için burada olduğunu, kime hizmet ettiğini, neler yapmaya çalıştığını gayet iyi biliyorum. Oraya gitmekte ısrarlı isen , bana doğru söylersen sana yardımcı olabilirim. Tabi karşılığında ekmek, şarap ve peynir isterim yüklü miktarda.
Şerzen hayretler içerisinde adamı dinliyordu bu adam neyin nesi böyle in miydi cin miydi ?
- Tamam kabul ediyorum ama nereden bulayım sana peyniri ekmeği , para veririm gidip istediğini alırsın sen. Bir de sana hamallık yapacak değilim ya…!
- Bak sen ukala beyefendi senden zorla istediğim yok ! Dilersen gidebilirsin.
- Tamam uzatmayalım. Dedi Şerzen.
Bir miktar para karşılığında anlaştılar yaşlı adamla. Parayı aldıktan sonra , Adam doğruldu ‘’Beni takip et ‘’ dedi. Aşağı kayalıkların yanından yürümeye başladılar yılanlı yol bittikten sonra sola döndüler ilerde yıkılmış bir köprü vardı. Tam Tepegöz mağarasının karşısında. Köprünün diğer ucunda yaldızlı mühür gibi bir cisim vardı kırmızıya çalan bir kapı …
Şerzen kafasını çevirmiş o yöne baktı. Yaşlı adam ise cin mağarasına doğru devam ediyordu, Şerzen adama seslendi,
- Burası neresi?
- Ha orası mı eski bir şehre giden bir labirent orası.
Şerzen ben buraya gideceğim diyince adam dönüp.
- Oğlum sen kafayı mı yedin ? kendini çok mu cesaretli sanıyorsun sen ?
- Nedenmiş ?
- Oraya gidip geri gelen oldu mu bir sor bakalım?
- Banane dostum ben parasını verdim mi verdim ! Götüreceksin beni oraya.
- Ben oraya gelmem !
- Peki gelme sen, ama karşıya geçmeme yardımcı olman lazım, yoksa da paramı geri ver.
- Bekle lanet olası geliyorum .
Adam tepegöz mağarasına daldı. Birkaç dakika sonra elinde eskimiş bir mancınık ile geri geldi.
- Ne yapacaksın onunla ?
- Sen karşıya geçmek istemiyor musun arkadaş?
- Evet.
- E işte bunla karşıya uçacaksın, daha ne istiyorsun köprü yıkılmış görmüyor musun.? ‘’İhtiyar Hava Yolları’’ diyerek kahkaha attı yaşlı adam, gülme sesleri duvarlara çarpıp yankı yapıyordu…
- Hmm..
- Şimdi buna bineceksin bende seni karşıya göndereceğim merak etme tam isabetle tutturum .
- Peki ama dönüşte nasıl geleceğim?
- Ne yani sen buradan canlı olarak geri geleceğini mi düşünüyorsun ? Sandığımdan aptalsın arkadaş! Kaç kişi gitti daha geri geleni görmedim ben…
Adam böyle diyince Şerzen’in kanı donmuştu, Ama ne olursa olsun demişti…
- Kes martaval okumayı işimize bakalım.
- Hayhay efendim.
Adam mancınığı hafif rampa olan bir yere yerleştirdi. Koltuk gibi oturma yeri vardı Şerzen’e oraya geçmesini istedi. Şerzen alete binmeden önce çantasından bir ip çıkardı.
- Bak şimdi bu ipi burada bir kazığa çakacaksın, diğer ucunu da ben kendimle götürüp karşıya sabitleyeceğim ki dönüşte bu tarafa geçebileyim.
- Tamam hallederim sen meraklanma nede olsa geri gelemeyeceksin …
- Uzatma ihtiyar hadi!
- Bin hadi bakalım başlıyoruz.
Şerzen koltuğa oturdu koltuğun altında kalın bir yay vardı, ve yay kısmına bağlı kalın misina bir ip, adam mancınığın ipini gerdirmeye başladı . İki, üç dakikadır ipi geriyordu ip artık yırtılmak üzereydi.
- Hazır mısın ?
- Hazırım .
- Son kez soruyorum hazır mısın !
- Kes şu lanet olasıca ipi !
Adam ipe bıçağın ucunu dokundurmasıyla Şerzen’in çığlıkları yeraltının her köşesine dağılmıştı… Birkaç saniyelik bir yolculuğun ardından Şerzen kırmızı kapının önüne düştü. Toz dumanı etraftan yükseliyordu.
Adam bağırarak,
- Hey arkadaş bombalara ve lanetlere dikkat et, bazıları çalışmaz ama sakın kanma ardından gelip patlayabilir…


Şerzen adama cevap dahi vermeden kapıdan içeri girdi, küçük uğultuların geldiği koridorda yürümeye başladı etraf zifiri karanlıktı. Meşalenin ateşi duvarlarda dans ediyordu, biraz yürüdükten sonra silahını çıkardı sonuçta burası yerlaltının tehlikeli bir noktasıydı…
...COMANDANTE...


... Semsûr...
Plafect00
Çınaraltı Müdavimi
Çınaraltı Müdavimi
Mesajlar: 876
Kayıt: 11 Mar 2017 15:14
Sunucu: Eminönü
Lonca: Gizit

Re: Derin Bir Hikaye

Mesaj gönderen Plafect00 »

Şerzen’in geri dönememe pahasına karşıya geçmesi hoşuma gitti. Ama ilk yorumumda bahsettiğim sorunların devam etmesiyle beraber yeni çirkinliklere de rastladım. Birbirine benzeyen deyişleri çokça tekrar ediyorsun. Ayrıca okurken adeta dublajlı bir film izliyormuş gibi hissediyorum. Karakterlerin daha “bizden” konuşmaları gerekiyor. Sürükleyicileşiyor, takipteyim. 👍
ERG

Erg, insanı ele geçirebilen çok tehlikeli bir güçtür. Şimdi görüyorum ki para ondan da betermiş.

Fazıl SARRAFOĞLU
Kullanıcı avatarı
cepni
FareAdam Düşmanı
FareAdam Düşmanı
Mesajlar: 429
Kayıt: 28 Eki 2016 03:07
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Konum: 06 - 07

Re: Derin Bir Hikaye

Mesaj gönderen cepni »

Şerzen seni yaramaz çocuk
Göster
AltınvuruŞ
ULUBİLGİN
HARAÇ
SOLKAPALI
Cevapla