Ömrümü verdiğim bu oyunun gerçek bir sevdalısıyım.Bir kaç ay önce oyuna ara vermiştim.Şu an Artvin'deyim ve oyuna erişimim maalesef yok.Oyuna baya bir heveslendim, aşırı derece bir oynama isteği var içimde.Bursaya dönmeme 1-2 gün kaldı.Ben de Bursa'ya döner dönmez oyuna tekrar başlayacağım.Bu konuyu da o yüzden açtım.Ee madem memleketteyiz, bu güzellikleri neden forum kullanıcıları da görmesin ki dedim içimden, Bursa'ya gidince de, yeniden başlayacağım oyun macerasına sizi de konuk edeceğim tabii ki..
Size Artvin'den bahsedeyim biraz;
Artvin'in köylerinde sizin bildiğinizden farklı bir hava var.İnsanlar çoğu köyde Gürcüce ile karışık Türkçe konuşuyorlar.Sadece Türkçe konuşan da var tabii.
Burada geçim yolları olarak hayvancılık var, bostancılık var, arıcılık var, çayır biçmek var, süt satmak, tereyağı yapmak tuzlu peynir yapmak var.Eziyet olaraksa böcekler var arılar var hayvan gübreleri var var da var yani Burada Soba yakıyorlar, kışın kar 2 metreyi buluyor.Odun yarıyorsun, yakıyorsun.Bizim bahçemiz ağaç dolu zaten.Dut çok var ya, Temmuzda gelip bol bol yedim ayıptır söylemesi
Ha bir de, övünmek gibi olmasın ama köydeki en güzel ev bizim.Çünkü bu manzara hiç bir evde yok..
Artvin/Meydancık/Kumaşet'den çekilme.Camii olan yer ise CamiiKapı.Kahvehane bakkal vesayre hepsi orada..
En küçük, en tatlı ve en lanet bostan da bize ait.
Bildiğiniz üzere evler tahta, tercih üzerine betondan da yapan var tabii.Mesela babamın dayısı.Kendisinin evi betondan.Hatta kendisi Artvin'in Şavşat ilçesinde İlçe Başkan Adayı ve eski Meydancık Belediye Başkanı oluyor.Meydancık belde olunca başkan olamadı.Neyse daldım yine, evin etrafında "çeper" denen duvarlar var, eskiden tahtadandı fakat Babaannem sac denilen malzemeyle değiştirdi.
Merhaba sacdan kapı!
Mobilden bağlandığım için parmaklarım yoruldu, şarjım bitti..Bugünlük bu kadar.Kusura bakmayın lütfen..
BayTerapi yazdı: ↑28 Ağu 2018 16:45Hangi oyun için diyorlardı bilemiyorum ama şöyle derlerdi, "....." bırakılmaz sadece ara verirsin diye geçiyordu sanırım bu da öyle bir şey.
Sabah kalktığım anda masadaki mısırları gördüm.Anlaşılan babaannem yine erken kalkıp bostandan mahsülleri toplamış..Ben de aldım leğeni gittim getirdim mısırları.
Bu sabah 5'de yola çıkıyorum.Nasipse cuma günü evdeyim.Eve gider gitmez işlerimi halledip bilgisayar başına geçeceğim.Soluğu oyunda alacağım.Alarmımı kurdum, inşallah geçe kalmam.
Oyun oynamayı gerçekten çok özlemişim.Geldiğim an açtım bilgisayarımı girdim oyuna.Hemen karakterimi oluşturdum.Görünüşü ve ismi ise şöyle;
Agah Efendi'den hemen ilk görevimi aldım, altıma düşen poşetten kıyafetlerimi edindim ve giydim, çok klas olmadı mı ama!
Hemencecik ilk görevleri hallettim, fareleri kestim ve bankacıya uğradım.İlk görev ganimetimi de aldım.
Karakterimi madenci yapıyorum, teşkilat sunucusu boş olduğundan nikel ve gümüş zor bulunur.İşlenmiş Gümüş görevini bakırla yapacak değiliz ya!
Hemen yola koyuldum, Hemşehri sayıldığım İdris'in yanına gittim.İşlerinin kes-at olduğunu söyledi ama yine de bana güzel bir hamsi sofrası hazırladı, süper balık kızartıyor, yemek şart.Yemek sırasında iskeleden aşağı inerken kertenkelelerin kendisini rahatsız ettiğini söyledi, ben de balığımı yer yemez hepsini doğramaya gittim.Onlardan da ızgara olur mu acaba?
Sahili temizledikten sonra, yeni edevatlara ihtiyacım olduğunu farkettim.Tabii bunun için de para gerekliydi.Ben de para kazanmanın sırlarını öğrenmek için bankacıya gittim.O da "Ben onu bunu bilmem arkadaş da, beni şu köşedeki yeşil pis haşereler çok rahatsız ediyor, benim için onların sayısını azaltırsan sana karşılığında bir şeyler verebilirim" dedi.Ben de hemen görümcekleri dilimlemeye gittim.(Oyunun en kanser olaylarından biri, görev 10 istiyor, 9 adet yeşil örümcek var haritada.1 tane kesmek için ya Haseki'nin üstüne çıkmak gerekiyor ya da beklemek.Gereksiz zaman kaybı diye düşünüyorum.)
Haşerelerin de sayısını azalttıktan sonra bankacıya uğradım ve payımı kaptım.Param hala az, ama olsun.Bu sezon biraz az et tüketirsem büyük ihtimal ile kendime yeni edevatlar alabilecek kadar para biriktirebileceğim.
Bayadır Agah Efendi'ye uğramıyordum.Önünden geçerken selam verdim, beni yanına çekti ve teşkilatı iri farelerin rahatsız ettiğini söyledi.Ben de yola koyuldum, gittiğimde ise katliam yarattım.(Kanserin bir alt seviyesi)
Agah Bey'e tekrar gittim ve işi hallettiğimi söyledim.O da bana "maksimum hasar" nitelikli bir yatağan hediye etti sağ olsun.Bir de "Mısır Çarşısındakii dostlarımızın bir ihtiyacı var mıymış? Bir sor bakalım." dedi.Ben de hemen mısır çarşısına girdim.Agopa selam vererek yoluma devam ettim.Oradan "Hey,Nefer!" diye bir çağırış duydum.Meğer bizim terzi Fahriymiş.Cinler adamın ketenlerini çalmışlar.Ben size ödetmez miyim pis yaratıklar!(Kanser vol 3)
Sonunda ketenleri geri almayı başarabildim ve Fahri Bey'e doğru uzadım.Yanına gittiğinde çok çok teşekkür etti ve bana bu harika takımı hediye etti.Çok sevdim kendisini, nerede beleş oraya yerleş.
Komutana doğru ilerlerken, Işık Hanımı orada gördüm. Işık Hanım'ın yüzündeki güzelliği ölümsüzleştirmek istedim.
Teşkilatta bugün ilk günümdü.Çok çalıştım.Çok tecrübe edindim ve zamanla güçleniyordum.10 seviye olmuştum.Teşkilat beni Büyük Öncü Azul'un antreposuna sokmuştu.Bu lanet yaratıkların sayılarını azaltmam gerekiyordu.
Cinleri temizlerken, yanlarındaki üfürükçü cinleri gördüm.Çok tehlikeliye benziyorlardı.Onların da sayısını azaltmam gerektiğini düşündüm.
Buradaki işim bitmişti.Azul'un antreposuna büyük bir darbe vurmuştum.Artık ona bir adım daha yakınım.11 Seviye oldum ve 50 tecrübem var.Kimse bana görev vermiyor, zaten çok yoruldum.Bir kaç yaratık kesip 12 seviyeye yükseltme peşinde olacağım fakat bugün dediğim gibi yoruldum.Yarın teşkilat için yine ve yine çalışacağım.
İyi Geceler Korkusuz Neferler!
Herhangi bir yetkiliden, konu başlığını; "TEŞKİLAT - Barışkılıcı'nın Günlüğü! (Sıfırdan)" olarak değiştirmesini rica ediyorum.