RİMELLİ
Bugün işe İstihbarat Subayı'nı ziyaret etmekle başladım.Beni görünce "Tam saatinde geldin bu sefer.Lafı kısa kesiyorum.Bab-ı Ali'de bir adamımız var.Seni bekliyor.Hemen ona git.Sana bir kağıt verecek ve o kağıdı bana getir.Hızlı olursan işi kaparsın" dedi.
Hemen koşturdum Bab-ı Ali'ye.Ama kim ile buluşmam gerektiğini bilmiyordum.Sonra Elif'i gördüm.Bana bir takım işaretler yapıyordu.Yanına gittim. "Al şu kağıdı.Acele et.Beni görmedin." dedi.
Elif'te bir gariplik olduğunu sezmiştim.Kağıdı aldığım gibi subayın yanına koştum.
"Güzel.Tam zamanında.Pekala şu keşfettiğin yere küçük keşif ekipleri yollamaya karar verdik.Ancak önümüze bir takım engeller çıktı.Şu ruh taşı yolundaki yılanlar ve o yerdeki lanet köpekler.Git ve işlerini bitir."dedi.
Önce ruh taşına giden yolu yılanlardan temizledim.
Ardından o yere gidip tazıları öldürmeye başladım.
Tazıları öldürürken birden içlerinden birinin tuhaf davrandığını gördüm.Son anda ona saldırmaktan vazgeçtim.Çünkü diğerleri gibi bana doğru koşmuyordu.Biraz yaklaştım.Zihnimin bana bir oyunu muydu bilmiyorum ama sanki bu köpek bana tepeleri işaret ediyordu.Sanki...sanki Selami orada diyordu.
Yükseklere doğru gittim.Bir anda tepemden hızla bir şey geçti.Kafamı kaldırıp baktığımda etrafımı saran o tuhaf uçan yaratıkları gördüm.Büyülerim kaya gibi kalın derilerine işlemiyordu.Sanırım sonum geldi diye düşünürken yandaki çalı kıpırdanmaya başladı.
Bir anda çalının arkasından bir savaşçı çıktı.Koşarak kayanın üstünden havaya zıpladı ve kılıcını savurarak yaratıkları ikiye böldü.Yaratıklar parçalanmış taşlar gibi üzerime yağdı.Bu yüzden onlara Taş Kanat ismini verdim.Bana "Tek başına ne yapıyorsun burada.Neyse ki şanslısın bende küçük bir keşfe çıkmıştım.Bu tepenin sonunda bir fener varmış.Orayı merak ettim bende." dedi.
Beraber ilerledik.Sonunda deniz fenerine geldik.Etrafda hiç yaşam belirtisi yoktu.Sonra kafamı kaldırıp gökyüzüne baktığımda çok daha yükseklerde uçan diğerlerinden çok daha büyük bir Taş Kanat gördüm.Bizi gözlüyordu.
Bu yerde daha fazla duramazdık.Hemen bir göz gezdirdim.Uzun zamandır burada kimse yaşamamış gibiydi.Dikkatimi çeken şey fener kulesinin üstüne "Ufkabakan" yazılmış olmasıydı.
O yerden güç bela kurtuldum.Ve Subay'a gidip rapor verdim."Güzel.Sayende ajanlarımız o yeri daha rahat araştırmaya başladılar.Çizdiğimiz haritaya göre o yere buradan çıkıyoruz.Sen şu yöne doğru sahili takip edeceksin.Önüne geçemeyeceğin bir engel çıkarsa geri dön." dedi.
Adaya gittim.Haritada gösterdiği yere doğru ilerledim.Önüme tek ısırıkla ölümcül yaralar açabilecek komodolar çıktı.Ama bu beni durdurabilecek bir engel değildi.
Bir süre devam ettikten sonra ileride bazı ışıklar gördüm.Yaklaştıkça orada bir yerleşim yeri olduğunu anladım.Ama kim ? Veya kimler ?
İyice yaklaştım ve oranın fare adamlarla dolu olduğunu gördüm.Heryerde fare adamlar vardı.Hatta bazıları komodolara biniyordu.Çok tehlikeli görünüyorlardı ve çok kalabalıklardı.
Kuledeki gözcü fare adam beni fark etti.Peşime bir ordu dolusu fare adam takıldı.Hızla oradan uzaklaştım.Hemen subaya gidip gördüklerimi anlattım.Bana gizliden bir madalya uzattı...
"Demek bir fare adam köyü...Sahil sola kıvrılıyor dedin.O zaman diğer haritaları da birleştirirsek,buranın bir ada olduğunu çıkartabiliriz.Bu durumu hemen Komutan'a bildirmelisin.Dikkatli ol.Vazgeçilmez biri olmaya başladın." dedi.
Meteordan çıkıp Komutan'ın yanına gittim.Mesajı ilettim."Anlaşıldı.Bu işlere şimdilik başka ajanlar bakacak.Şu an bana lazımsın.Bugün çeteci mağarasına bir takım operasyonlar düzenleyeceğiz.Senden gidip kapının güvenliğini sağlayan çetecileri öldürmeni istiyorum.Sağlam bir patırtı olsun" dedi.
Çeteci mağarasına doğru ilerledim.Kapıyı bir süre gözetledim.Kapıyı koruyan çetecileri öldürdüm ve içeri girdim.İçerisi çeteci kaynıyordu.
Öldürebildiğim kadar öldürdüm.Daha sonra kalabalık gruplar gelmeye başladı.Bu yüzden oradan çıktım.Komutan'a gidip rapor verdim.
"Bu bilgiler hiç iç açıcı değil.Araştırmalarımız sonucunda buranın çetecilerin ana toplanma mekanı olduğunu öğrendik.Kendine bir ekip topla ve gidip işlerini bitir" dedi.
Tekrar mağaraya gitim.Önce zincir delilerini...
Sonra sultanları hakladık...
Ardından mağaranın daha iç kısımlarına gittik.Gördüklerimiz iğrençti.Gidip Komutan'a olan biteni anlattım."Anlıyorum.Jandarma İstihbarat'tan yeni bilgiler geldi.Patronun Gözdesi lakaplı bir zincir delisinin onların elebaşı olduğunu öğrendik.Ekibini de al ve onu bulup öldür.Böylece onlara iyi bir darbe indirmiş oluruz.Sana güveniyorum" dedi.
Ekibimle beraber mağaraya girdik.Şu zincir delisini aradık.Sonunda bir odada sultanlar tarafından korunan iri yarı bir zincir delisine denk geldik.Bu Patronun Gözdesi olmalı...
Kısa bir mücadelenin ardından işini bitirdik.Bu haberi Komutan'a ilettim.
"Çok iyi bir iş başardın.Ama artık bu saatten sonra duramayız.Yeni gelen bilgiler şaşırtıcı ve kökleri eskiye dayanıyor.Büyük Postane'yi hatırlar mısın ? Orayı havaya uçurmak çetecilerin işiydi.Birçok meclis üyesi can vermişti.Agah Bey'de gözlerini kaybetmişti.Necmi'ye gidip sorabilirsin.Belgeler onda." dedi.
Sahaf Necmi'ye gittim."Demek geldin.Komutan sana biraz geçmişten bahsetmemi istedi.Büyük Postane'nin yıkımından sonra enkazını kaldırmak tam 4 yıl sürmüştü.Agah Efendi çeteciler tarafından basılmış binaya , olay esnasında girmişti.Her ne yaptıysa binanın çöküşünü geciktirmişti.Sanırım Recep Day'ı da birşeyler biliyor.O gün çok kişi kaybettik.Ama artık intikam zamanı geldi.Zincir büyücülerinin liderini tespit ettik.Ona Cevriye Sultan diyorlar.Büyük patronun sağ kolu.Bu zor bir görev olacak.Ama onu öldürürsen ikinci büyük adamlarını da kaybedecekler." dedi.
Meteora gitmeden önce Recep Dayı'ya uğradım.Onunda bildiklerini dinledim.Bana o gün bir çetecinin Agah Efendi'nin yüzüğünü çaldığını söyledi.Agah Efendi o yüzüğe çok değer veriyormuş.Belki o mağarada olabilirmiş.Bende bunu araştıracağım dedim.
Ardından meteora inip ekibimi topladım.Doğruca Cevriye Sultan'a gittik.
Önce onu koruyan çetecileri öldürdük.Cevriye Sultan çok güçlüydü.Bizi zorladı.
Ama ekibim tecrübeli neferlerden oluşuyordu.Ve kazanan taraf biz olduk.Cevriye Sultan'ın cesedini araştırdım.Ama bir yüzük bulamadım.
Oradan çıktık.Bu haberi hemen Necmi'ye ilettim.İntikamını aldığımı söyledim.Bana bir torbanın içinde ödülümü verdi.
Komutan'a gidip rapor verdim.Komutan beni tebrik etti."Yeterince yoruldun.Hadi git balıkçıya benden bir selam söyle" dedi.Ne demek istedi anlamadım.Sadece emri uyguladım.
İdris Ağabey'in yanına vardığımda benim için bir sofra hazırlamıştı.Üzerinde yok yoktu."Komutan'dan" dedi.Yemeğimi yedim ve bir güzel dinlendim.
Biraz kendime geldikten sonra Komutan'ın yanına gittim."Nasıl ? İyi geldi değil mi asker ? Artık çetecilere son darbeyi vuruyoruz.Çetenin lideri hakkında bilgiler edindik.İsmi Dev Ana.Çok iyi korunuyormuş.Ekibi topla ve bu işi bitir." dedi.
Yine Teşkilat'tan tecrübeli neferler ile yola çıktım.Dev Ana çok iyi korunuyordu.Ama biz engel tanımadık.
Çetecileri öldürerek ilerlerken içlerinden birinin masanın altında birşeyler aradığını gördüm.Diğer tüm çeteciler ölmüştü.Bir ıslık çaldım.Kafasını kaldırdı ve bana baktı.Bir büyü ile kafasını uçurdum.
Gidip masanın altına baktığımda ufak bir kese buldum.Keseyi açtım ve içinden bir yüzük çıktı.Acaba bu olabilir mi ? Yüzüğü cebime koydum ve yola devam ettik.
Sonunda Dev Ana'ya ulaştık.Aşırı kiloluydu.Sanırım ismi bu yüzden Dev Ana.Önce onu koruyan büyücüleri öldürdük.Ardından tek başına kalan Dev Ana ile savaştık.
Bu devi zorda olsa öldürmeyi başardık.Bu iş çok ses getirecek.Bu yüzden hemen Komutan'a gitmesem iyi olur dedim ve bir süre gizlendim.
Bir süre sonra Komutan'a gittim.Bana bir torba dolusu ödül verdi.Birde madalya...
Gün bitmeden şu yüzüğü Agah Efendi'ye götüreyim dedim.Agah Efendi yüzüğü eline alır almaz tanıdı.Agah Efendi yüzüğünü geri aldığı için mutluydu.Bana da ödül olarak başka bir yüzük verdi.
Gün bittiğinde kazandığım eşyalar ile baştan aşağı yenilenmiştim.Bu gün büyük işlere imza attım.Yaptıklarım herkesin kulağına gidecektir.Hem dostlarımın hemde düşmanlarımın...
Serinwizard 13.11.2017
Bugün işe İstihbarat Subayı'nı ziyaret etmekle başladım.Beni görünce "Tam saatinde geldin bu sefer.Lafı kısa kesiyorum.Bab-ı Ali'de bir adamımız var.Seni bekliyor.Hemen ona git.Sana bir kağıt verecek ve o kağıdı bana getir.Hızlı olursan işi kaparsın" dedi.
Hemen koşturdum Bab-ı Ali'ye.Ama kim ile buluşmam gerektiğini bilmiyordum.Sonra Elif'i gördüm.Bana bir takım işaretler yapıyordu.Yanına gittim. "Al şu kağıdı.Acele et.Beni görmedin." dedi.
Elif'te bir gariplik olduğunu sezmiştim.Kağıdı aldığım gibi subayın yanına koştum.
"Güzel.Tam zamanında.Pekala şu keşfettiğin yere küçük keşif ekipleri yollamaya karar verdik.Ancak önümüze bir takım engeller çıktı.Şu ruh taşı yolundaki yılanlar ve o yerdeki lanet köpekler.Git ve işlerini bitir."dedi.
Önce ruh taşına giden yolu yılanlardan temizledim.
Ardından o yere gidip tazıları öldürmeye başladım.
Tazıları öldürürken birden içlerinden birinin tuhaf davrandığını gördüm.Son anda ona saldırmaktan vazgeçtim.Çünkü diğerleri gibi bana doğru koşmuyordu.Biraz yaklaştım.Zihnimin bana bir oyunu muydu bilmiyorum ama sanki bu köpek bana tepeleri işaret ediyordu.Sanki...sanki Selami orada diyordu.
Yükseklere doğru gittim.Bir anda tepemden hızla bir şey geçti.Kafamı kaldırıp baktığımda etrafımı saran o tuhaf uçan yaratıkları gördüm.Büyülerim kaya gibi kalın derilerine işlemiyordu.Sanırım sonum geldi diye düşünürken yandaki çalı kıpırdanmaya başladı.
Bir anda çalının arkasından bir savaşçı çıktı.Koşarak kayanın üstünden havaya zıpladı ve kılıcını savurarak yaratıkları ikiye böldü.Yaratıklar parçalanmış taşlar gibi üzerime yağdı.Bu yüzden onlara Taş Kanat ismini verdim.Bana "Tek başına ne yapıyorsun burada.Neyse ki şanslısın bende küçük bir keşfe çıkmıştım.Bu tepenin sonunda bir fener varmış.Orayı merak ettim bende." dedi.
Beraber ilerledik.Sonunda deniz fenerine geldik.Etrafda hiç yaşam belirtisi yoktu.Sonra kafamı kaldırıp gökyüzüne baktığımda çok daha yükseklerde uçan diğerlerinden çok daha büyük bir Taş Kanat gördüm.Bizi gözlüyordu.
Bu yerde daha fazla duramazdık.Hemen bir göz gezdirdim.Uzun zamandır burada kimse yaşamamış gibiydi.Dikkatimi çeken şey fener kulesinin üstüne "Ufkabakan" yazılmış olmasıydı.
O yerden güç bela kurtuldum.Ve Subay'a gidip rapor verdim."Güzel.Sayende ajanlarımız o yeri daha rahat araştırmaya başladılar.Çizdiğimiz haritaya göre o yere buradan çıkıyoruz.Sen şu yöne doğru sahili takip edeceksin.Önüne geçemeyeceğin bir engel çıkarsa geri dön." dedi.
Adaya gittim.Haritada gösterdiği yere doğru ilerledim.Önüme tek ısırıkla ölümcül yaralar açabilecek komodolar çıktı.Ama bu beni durdurabilecek bir engel değildi.
Bir süre devam ettikten sonra ileride bazı ışıklar gördüm.Yaklaştıkça orada bir yerleşim yeri olduğunu anladım.Ama kim ? Veya kimler ?
İyice yaklaştım ve oranın fare adamlarla dolu olduğunu gördüm.Heryerde fare adamlar vardı.Hatta bazıları komodolara biniyordu.Çok tehlikeli görünüyorlardı ve çok kalabalıklardı.
Kuledeki gözcü fare adam beni fark etti.Peşime bir ordu dolusu fare adam takıldı.Hızla oradan uzaklaştım.Hemen subaya gidip gördüklerimi anlattım.Bana gizliden bir madalya uzattı...
"Demek bir fare adam köyü...Sahil sola kıvrılıyor dedin.O zaman diğer haritaları da birleştirirsek,buranın bir ada olduğunu çıkartabiliriz.Bu durumu hemen Komutan'a bildirmelisin.Dikkatli ol.Vazgeçilmez biri olmaya başladın." dedi.
Meteordan çıkıp Komutan'ın yanına gittim.Mesajı ilettim."Anlaşıldı.Bu işlere şimdilik başka ajanlar bakacak.Şu an bana lazımsın.Bugün çeteci mağarasına bir takım operasyonlar düzenleyeceğiz.Senden gidip kapının güvenliğini sağlayan çetecileri öldürmeni istiyorum.Sağlam bir patırtı olsun" dedi.
Çeteci mağarasına doğru ilerledim.Kapıyı bir süre gözetledim.Kapıyı koruyan çetecileri öldürdüm ve içeri girdim.İçerisi çeteci kaynıyordu.
Öldürebildiğim kadar öldürdüm.Daha sonra kalabalık gruplar gelmeye başladı.Bu yüzden oradan çıktım.Komutan'a gidip rapor verdim.
"Bu bilgiler hiç iç açıcı değil.Araştırmalarımız sonucunda buranın çetecilerin ana toplanma mekanı olduğunu öğrendik.Kendine bir ekip topla ve gidip işlerini bitir" dedi.
Tekrar mağaraya gitim.Önce zincir delilerini...
Sonra sultanları hakladık...
Ardından mağaranın daha iç kısımlarına gittik.Gördüklerimiz iğrençti.Gidip Komutan'a olan biteni anlattım."Anlıyorum.Jandarma İstihbarat'tan yeni bilgiler geldi.Patronun Gözdesi lakaplı bir zincir delisinin onların elebaşı olduğunu öğrendik.Ekibini de al ve onu bulup öldür.Böylece onlara iyi bir darbe indirmiş oluruz.Sana güveniyorum" dedi.
Ekibimle beraber mağaraya girdik.Şu zincir delisini aradık.Sonunda bir odada sultanlar tarafından korunan iri yarı bir zincir delisine denk geldik.Bu Patronun Gözdesi olmalı...
Kısa bir mücadelenin ardından işini bitirdik.Bu haberi Komutan'a ilettim.
"Çok iyi bir iş başardın.Ama artık bu saatten sonra duramayız.Yeni gelen bilgiler şaşırtıcı ve kökleri eskiye dayanıyor.Büyük Postane'yi hatırlar mısın ? Orayı havaya uçurmak çetecilerin işiydi.Birçok meclis üyesi can vermişti.Agah Bey'de gözlerini kaybetmişti.Necmi'ye gidip sorabilirsin.Belgeler onda." dedi.
Sahaf Necmi'ye gittim."Demek geldin.Komutan sana biraz geçmişten bahsetmemi istedi.Büyük Postane'nin yıkımından sonra enkazını kaldırmak tam 4 yıl sürmüştü.Agah Efendi çeteciler tarafından basılmış binaya , olay esnasında girmişti.Her ne yaptıysa binanın çöküşünü geciktirmişti.Sanırım Recep Day'ı da birşeyler biliyor.O gün çok kişi kaybettik.Ama artık intikam zamanı geldi.Zincir büyücülerinin liderini tespit ettik.Ona Cevriye Sultan diyorlar.Büyük patronun sağ kolu.Bu zor bir görev olacak.Ama onu öldürürsen ikinci büyük adamlarını da kaybedecekler." dedi.
Meteora gitmeden önce Recep Dayı'ya uğradım.Onunda bildiklerini dinledim.Bana o gün bir çetecinin Agah Efendi'nin yüzüğünü çaldığını söyledi.Agah Efendi o yüzüğe çok değer veriyormuş.Belki o mağarada olabilirmiş.Bende bunu araştıracağım dedim.
Ardından meteora inip ekibimi topladım.Doğruca Cevriye Sultan'a gittik.
Önce onu koruyan çetecileri öldürdük.Cevriye Sultan çok güçlüydü.Bizi zorladı.
Ama ekibim tecrübeli neferlerden oluşuyordu.Ve kazanan taraf biz olduk.Cevriye Sultan'ın cesedini araştırdım.Ama bir yüzük bulamadım.
Oradan çıktık.Bu haberi hemen Necmi'ye ilettim.İntikamını aldığımı söyledim.Bana bir torbanın içinde ödülümü verdi.
Komutan'a gidip rapor verdim.Komutan beni tebrik etti."Yeterince yoruldun.Hadi git balıkçıya benden bir selam söyle" dedi.Ne demek istedi anlamadım.Sadece emri uyguladım.
İdris Ağabey'in yanına vardığımda benim için bir sofra hazırlamıştı.Üzerinde yok yoktu."Komutan'dan" dedi.Yemeğimi yedim ve bir güzel dinlendim.
Biraz kendime geldikten sonra Komutan'ın yanına gittim."Nasıl ? İyi geldi değil mi asker ? Artık çetecilere son darbeyi vuruyoruz.Çetenin lideri hakkında bilgiler edindik.İsmi Dev Ana.Çok iyi korunuyormuş.Ekibi topla ve bu işi bitir." dedi.
Yine Teşkilat'tan tecrübeli neferler ile yola çıktım.Dev Ana çok iyi korunuyordu.Ama biz engel tanımadık.
Çetecileri öldürerek ilerlerken içlerinden birinin masanın altında birşeyler aradığını gördüm.Diğer tüm çeteciler ölmüştü.Bir ıslık çaldım.Kafasını kaldırdı ve bana baktı.Bir büyü ile kafasını uçurdum.
Gidip masanın altına baktığımda ufak bir kese buldum.Keseyi açtım ve içinden bir yüzük çıktı.Acaba bu olabilir mi ? Yüzüğü cebime koydum ve yola devam ettik.
Sonunda Dev Ana'ya ulaştık.Aşırı kiloluydu.Sanırım ismi bu yüzden Dev Ana.Önce onu koruyan büyücüleri öldürdük.Ardından tek başına kalan Dev Ana ile savaştık.
Bu devi zorda olsa öldürmeyi başardık.Bu iş çok ses getirecek.Bu yüzden hemen Komutan'a gitmesem iyi olur dedim ve bir süre gizlendim.
Bir süre sonra Komutan'a gittim.Bana bir torba dolusu ödül verdi.Birde madalya...
Gün bitmeden şu yüzüğü Agah Efendi'ye götüreyim dedim.Agah Efendi yüzüğü eline alır almaz tanıdı.Agah Efendi yüzüğünü geri aldığı için mutluydu.Bana da ödül olarak başka bir yüzük verdi.
Gün bittiğinde kazandığım eşyalar ile baştan aşağı yenilenmiştim.Bu gün büyük işlere imza attım.Yaptıklarım herkesin kulağına gidecektir.Hem dostlarımın hemde düşmanlarımın...
Serinwizard 13.11.2017