Retaliation-YollugTigin-IıIıIYaMaNIıIıI Günlüğü

Anılarını Kıyamet Günlüğü'nde sakla! Geçmişin, geleceğe ışık tutsun!
Kullanıcı avatarı
Retaliation
Cin Sigorta Üyesi
Cin Sigorta Üyesi
Mesajlar: 5029
Kayıt: 27 Haz 2015 13:39
Sunucu: Eminönü
Konum: İstanbul

Re: Retaliation-YollugTigin-IıIıIYaMaNIıIıI Günlüğü

Mesaj gönderen Retaliation »

Resim

Merhabalar;


Sağ salim bu ayı da atlatmış ancak yine de stresi bitmemiş şekilde karşınızdayım efem. Neye, nasıl yetişeceğimi bilmiyorum; iş, okul, oyun, aktiviteler (ki bazı arkadaşlar özenmiş), hayatım karmaşık halde işliyor. Ergli bir insan gibi bazen hülyalara dalıyorum. Yine de başımız önde eğik, mahcup olsak da göğüs kafesimizin içindeki insaniyetli naçiz vasıfla tabiri caizse sürünerek yaşamaya devam ediyoruz. Sınavlardan ötürü bu hafta sıkışık olsak da atlattık çok şükür. Neyse, biz kısa geçelim ve 'Sessizliğin Sesi'nin' gelişimini aşağıda izleyelim.


Efendim, Bab-ı Ali'deki son Kurt Adam vakasından sonra, Mebure Hanım tarafından el üstünde tutuluyoruz.
Nasıl bir şanstır ki, Mebure Hanım, yeni bir politika adamı olan zengin Domuz'la çalışmaya ve onun yeni kurduğu yeraltı şehri olan 'Domuzkent'in' güvenliğini sağlamakta ortak olmuş. Ancak güvenilir kimseler lazımmış zira Yeraltı tehlikelerle doluymuş. Elimize bir mektup geçti. Aslında bir bilet desek daha hoş olur. Jules Verne okumaktan mıdır bilinmez, maceraperest duygularımız kabardıkça kabardı ve ahşap kapaklı kapıyı aralayarak göz körleştirici karanlığa ölüm dalışı yaptık.


Resim

Dar yolları raks ederek geçerek ve yol üzerindeki sürüngenleri birer birer öldürerek Kent'i kolay sürede bulduk. Önce 'Kan Pençe' adındaki tek gözlü Kurt Adam'la; daha sonra da Kent'in asıl sahibi Domuz'la tanışarak ayaküstü sohbet ettik. Teşkilat'ı yerden yere vuran bu adam, faşist görüşlü biriydi. Tıpkı geçmişteki birkaç lider gibi... Ancak yaptığımız bu işte para, keşifler, kurtarılacak can ve macera olduğu için önemsemedik. Bize karışmadıkça eyvallah dedik ve bizi 'Topal' rumuzlu Fare Adam'a yönlendirdi.

Resim

Topal isimli Fare Adam'a gittiğimizde bizi baştan aşağıya süzdü. Güvenlik dışındaki herkes insan dışı varlıklardı. Kaldı ki, bizim kıyafetlerimiz Bab-ı Ali muhafızlarından farklıydı. Bu durumu fark ettik ve Topal'a bizi buraya gönderenin Domuz olduğunu söyledik. Topal kuşkuyla "Demek seni buraya C.D. gönderdi." demişti. Neydi bu C.D.? Sanırım 10 yıl geçse çözülemeyecek bir gizem olmalı? Domuz'dan bahsederken hep C.D. demişti. Yeni kurulan kent için hazırlıkla yapıldığını söylüyordu şimdi de. Bizden de Yeraltı Mantarı istediğini beyan etti. Çok geçmeden mantarları teslim ettik ve ödülümüzü aldık.

Resim
*
Resim

Ardından Topal her şey için hazır olduklarını söylemişti. Evet, ilk saldırı planı hazırdı ve uygulanacaktı. Zaten bizi buraya davet etme amaçları da bu olsa gerekti. Bizi koca karanlık delikteki bir mağaraya yönlendirdiler. Mağarayı kolayca bulmuş ve yokuş aşağı olan girişten kendimi sallandırarak inmiştim. Gördüğüm yaratıklar karşısında hem şaşırdım hem de anlayışla karşıladım. Eminönü'nden, Antrepo'dan, Meteor Bölgesi'nden beri izini sürdüğümüz Cinler ile tekrar münakaşaya girişecektik. Öyle de oldu. Sarkıtlardan sızan damla seslerinin yankı yaptığı mağarada, ölüm çığlıkları ve naralar şimdi hakim konumdaydı. Biz de bu esnada güzel bir ganimet edindik.

Resim

Kısa bir süre içerisinde büyük çaplı bir şeyi başarmıştık. Yüzümüzde gururlu bir tebessüm vardı. Cinlerle olan davamızda yine kazanan taraf olmuştuk lakin bu küçük şeytanların başlarındaki şey ezilmedikçe insanlığa rahat yoktu. Mağaradaki güzel açıdan ötürü bir zafer pozu alarak güne veda ettik.

Resim



Bugünlük de böylece bitmiş oldu. Esen kalmanız dileğiyle, selametle!
Resim
Kullanıcı avatarı
Retaliation
Cin Sigorta Üyesi
Cin Sigorta Üyesi
Mesajlar: 5029
Kayıt: 27 Haz 2015 13:39
Sunucu: Eminönü
Konum: İstanbul

Re: Retaliation-YollugTigin-IıIıIYaMaNIıIıI Günlüğü

Mesaj gönderen Retaliation »

Resim

Merhabalar;


Efendim, efendim... Yorucu bir günü daha geride bırakarak kalemi elimize alıyoruz. Yeni iş alanımız Yeraltı için güvenliği sağlamaya, esnaflar için koşuşturmaya devam ediyoruz. Bab-ı Ali'den başlayan serüvenimiz Yeraltı'nın derin karanlık ışığında son bitiyor. Ben, bu naçiz kısmı kısa keserek hemencecik gelişme kısmına geçiyorum.


Öncelikle bayan olmasına rağmen işinden mütevellit güçlü kollara sahip yeşil pınar gözlü Dilek Hanım'ın yanına gittik. Marifetleri göz alıcıydı. Babası Mahmut ustanın kızı olduğu demiri nasıl dövdüğünden belli oluyordu. Velhasıl kelam yeni bir şeyler üzerinde çalıştığını ve bu iş için de Amplifikatör Elmasına ihtiyaç duyduğunu beyan etmişti. Tereddütsüz kabul etmiştik ancak bahsettiği şey, Tepegözlerde bulunuyordu. Yani işimiz meşakkatli olacaktı ancak biz önceden hazırlıklıydık. Dilek, teslimattan sonra çok güzel bir ceketi biz etti ve göz kırptı.

Resim

Dilek ile olan iletişimimiz esnasında 'Tepegözler' sözcüğünü işiten Bab-ı Ali Komutanı da bizi yanına çağırdı ve Tepegöz tehlikesinden muzdarip olduklarını söyledi. Çok geçmeden Tepegözler için yola koyulduk.

Resim

Tabi bir taşla iki kuş vurmak isteyince Tepegözler için Yeraltı'na indik. Bu esnada Kent'e uğramayı da ihmal etmedik. Hırlayan ses tonuyla bizi Kan Pençe karşıladı ve gırtlağındaki gıcıkla sanki "Hoş geldin." diyordu. Bir şeyden sıkıntı çekiyor gibiydi. Yanına yaklaşıp çekinerek iletişim kurmaya çalıştım. Sesindeki ıstırapla karışmış öfke tonunu gizleyemeden "Engerekler ve Kobralar..." demişti. "Başımıza bela oluyorlar, öldür onları." demişti. Vazife anlaşılmıştı.

Resim

Dar kanyonların arasından ilerlemek zaten zorken, sürüngenlerle savaşmak daha da zordu. Ancak yine de hâlâ ayaktaydık. Bel altına aşırı zehirli hamleler yapan bu iblisin sürüngenleri, belirli bir yerden sonra bacağımı hissetmeme neden olmuşlardı. Bir an felç kalacağımı düşünmüştüm ancak zamanla tecrübe edindiğim 'Büyü Bozma' büyüsü ile kötü etkileri defederek yılanların başını ezdik!

Resim

Sürüngenlerle olan imtihanımız bitince dev girişli Tepegöz inine giriş yaptık. Bu yarı mekanik yaratıklar,
avlanmakta oldukça ustaydılar. Ancak biz de tek başına bir makineyiz yani... Üstün kanatma yetenekleri bedenimizin üzerinde kan gölü oluşmasına neden olmuştu. Ancak bu yaratıkların ne denli bereketli birer stok yaratıkları oldukları ölünce belli oluyordu. Biz de bu bereketten nasibimiz alarak süper bir reçete aldık.


Resim



Bugünlük de böylece bitmiş oldu. Esen kalmanız dileğiyle, selametle!
Resim
Kullanıcı avatarı
Retaliation
Cin Sigorta Üyesi
Cin Sigorta Üyesi
Mesajlar: 5029
Kayıt: 27 Haz 2015 13:39
Sunucu: Eminönü
Konum: İstanbul

Re: Retaliation-YollugTigin-IıIıIYaMaNIıIıI Günlüğü

Mesaj gönderen Retaliation »

Resim

Merhabalar;


Bu akşamki yapılan Kelime Avcısı etkinliğine katılım sağladım. Harfleri toparlayıp cevabı ilgili konuya yazdıktan sonra beklemeye koyularak Üç'ün Çekilişi'ni okumaya koyuldum. Birkaç dakika sonra oyun alttayken kitabı bitirdim ve oyuna döndüğümde 'Meran' isimli parça çalıyor ve Elwing Hanım karşımda duruyordu. Beklettiğim için üzgünüm. Durumu, avatarımda yer alan 'Pennywise'ın' el sallaması ile özetleyerek veda edeyim.


Resim



Resim


Esen kalmanız dileğiyle, selametle!
Resim
Kullanıcı avatarı
Retaliation
Cin Sigorta Üyesi
Cin Sigorta Üyesi
Mesajlar: 5029
Kayıt: 27 Haz 2015 13:39
Sunucu: Eminönü
Konum: İstanbul

Re: Retaliation-YollugTigin-IıIıIYaMaNIıIıI Günlüğü

Mesaj gönderen Retaliation »

Resim

Merhabalar;


Yoğun bir ayla daha sizlerleyiz efenim. 20 gün arayla olan sınavlar canımı sıkıyor. Buna ne kafanı takıyorsun, biz bir haftada on tane sınav oluyoruz diyebilirsiniz ancak her dersten 200 sayfa sorumluluğum var. Bu beni çıldırtıyor.
Dört sene diye hep umutlarını yeşerttiğim okul hayatımdan sıkılmış durumdayım. Normalde eğitimi severim ancak bunu 'uzaktan' sağladığım için meşakkatli oluyor. Her neyse, Kenan görevlerine atıldık. Yalnız video bu seferlik yok ancak telafisi olacak. Nedeni,
videonun karışık ve uzun olması. Eminönü'nde slotlar hızlı olunca bir Kenan'ı kesmek 1 saate bile uzayabiliyor. Biz bu kısmı kısa bitirerek gelişme kısmına geçelim.



Veysel'in daveti üzerine kendimizi sığınakta bulduk. İçerideki çılgın kahkahalar, genizden gelen homurdanmalar mekanda kaotik bir ortam oluşturmuştu. Deliler ve onlar kadar deli olan Fare Adamlarla olan mücadelemiz başlamıştı.

Resim

Hasbelkader bir şekilde Deli ordusunu aştıktan sonra önümüze bir kapı çıkmıştı. Kapının üzerindeki levhada "Tuvaletler" yazıyordu. İçeri girdik ve birkaç Deliyi hakladık. Tam koridoru döneceğimiz anda 'büyük' bir şey bizi karşıladı.

Resim

Düşünen Adam olarak bilinen bu insanımsı şeyi, bir şekilde geçerek karşı tarafa ulaştık. Tuvaletleri aştıktan sonra Deliler peşimize takılmıştı. Arkamıza bakmadan can havliyle kaçtığımız anda çıkmaz bir yola girdik. İşimizin bittiğini düşünmüştüm lakin Veysel kaba etimizi tekmelenmekten bizi kurtardı. Akabinde yerdeki yığın yongaların üzerinde bağdaş kurmuş oturan bir kadın dikkatimi çekti. Kadının kafası biraz sıyrıktı. Azıcık huzur istediğini söylemişti. Fare Adamların her şeyinden nefret ediyordu. Onları yok etmemi söylemişti. Bunu başardığımızda da kadının haykırışlarla dolu kahkahası tüm koridorlarda yankılanmıştı.

Resim

Delilerden sonra karşımızda peyda olan Fedai Birlikleri, Delilere oranla daha çetin cevizdi. Ayrıca onların lideri Motorin adlı elektrikli testereli 'Leatherface' benzeri bu adama karşı birlik olup onu ekarte ettik. Üzerinde değerli bir şeyler vardır diye, cesedi yoklasak da elimiz boş döndük.

Resim

Motorin'i öldürdükten sonra devamındaki koridordan yola devam ettik. Sağdaki kapı gözüme ilişmişti. Kapının içerisinde gözlüklü mavi saçlı bir kadın vardı. 'Emo' tarzı diye adlandırılan bu tarza benzer kıyafetleri de saçına uyuyordu. Kadınla biraz sohbet etme imkanımız oldu. Kenan'ın eski sevgilisiymiş. Adı Lamia. Eski aşkı bittiği için Kenan'a öfkeli olduğunu ve ölmesinin gerektiğini savunuyordu. Biz de bu görevi kabul ettik ve ardından 'Yatakhaneler' yazan levhanın gösterdiği koridora gittik. Soğuk taş zemine uzanmış kendi kendine söylenen kadın dikkatimizi çekti. Ona kulak verdiğimizde "Cehennem'in Dönen Şeysi... Onu bul ve çalıştır." sözünü tekrarladığını işittik. Neydi bu?

Resim

Sonra gerideki derli toplu bir oda dikkatimi çekmişti. O odanın içerisine bakmayı ihmal etmiştim. Dönüp baktığımda odada bir adet yatak, komodin, gramofon ve piyano gördüm. Gramofona gözüm ilişmişti. Sonra kadının buruk sesi kulaklarımda galeyana geldi "Cehennemin Dönen Şeysi..." Bahsettiği şey, gramofondu. Gramofonun kurma kolunu defalarca çevirdim. Üzerindeki scratch (tırnak) dönerek plağın üzerinde ahenkle dönmeye başladı. Ardından ritmik bir ses devreye girdi.
"Yolculuğa çıkmak demek, karşındaki sonsuzluğa merhaba demek..."


Resim

Sonunda Fedaileri de haklamış ve jeneratörlere varmıştık. İri kıyım bedeni, düzgün tıraşı ve hilal bıyığı ile Kenan adlı çete lideri karşımızdaydı. Zahir ise odasının önündeki çelik iskelenin önünde kolları arkadan bağlı bize bakıyordu. Kısa bir bakışmanın ardından savaş başladı. Önce Zahir'in çelimsiz bedenini yere serdik. Ardından Kenan'ın güç aldığı elektrik şalterlerini kapatarak onu da ebediyete yolladık.

Resim

Sonra yukarıda yer alan ana şalteri kaldırdık ve o esnada oradan ayrılacağımız esnada Zahir'in masasındaki mektup dikkatimizi çekti. Zahir, bütün olacakları önceden biliyordu. Teşkilat'ın hamlesini, suçlamalarını ve kendilerinin ölümünü... Kendisinin bir hain olarak anılmamasını istiyordu. Kenan'ın, dış şehirdeki biçareler için yurt arayışına giriştiği için bu saldırıyı yaptığını anlatmıştı. Eminönü ahalisinin, onlara sırt çevirmesinden şikayetçi olmuş ve vicdanının buna razı gelmediğini beyan etmişti. Mektuba son verirken de "Siz eğer bunu okuduğunuz halde hala bir şeylerin yanlış olduğunu düşünmüyor ve kılınızı kıpırdatmıyorsanız siz de suçlusunuz.Tarih sizi lanetleyecektir." diyerek vicdan tüylerimizi ürpertmiş ve onları diken diken etmişti.

Resim

Tam çıkış kapısını buhranla aralayıp çıkacağımız anda aklıma Lamia gelmişti. Ağırca geri dönüp çelik merdivenleri inmiş ve artık sessiz kalmış koridorlarda geriye doğru yürüyerek ona doğru gidiyordum. Ayak seslerim koridiorlarda yankı yapıyordu. Yerdeki cesetler birtakım belirsiz bir şekil oluşturuyor gibilerdi. Sonunda odaya vardığımda, dizlerini karnına çekmiş, kafası önce duran kadın, önünde bir gölge belirince kafasını kaldırmıştı. Bana bakıyordu. Katı yüz halimle "O öldü." demekle yetindim. Sevinmişti. Bir çift eldiven uzatıp ayağa kalktı. "Bu senin..." ardından odanın dışından çıkarak yüce bir nara attı. "Hey millet! Toplanın, gidiyoruz."

Resim


Bugünlük de böylece bitmiş oldu. Esen kalmanız dileğiyle, selametle!
Resim
Kullanıcı avatarı
Retaliation
Cin Sigorta Üyesi
Cin Sigorta Üyesi
Mesajlar: 5029
Kayıt: 27 Haz 2015 13:39
Sunucu: Eminönü
Konum: İstanbul

Re: Retaliation-YollugTigin-IıIıIYaMaNIıIıI Günlüğü

Mesaj gönderen Retaliation »

Resim

Merhabalar;


Yeraltı'nda olan maceramız, biçare azınlıklı taraf olan Folklor cinsi cinlere yardım etmekle devam ediyor! Eminönü'nde Antrepo zamanlarından tanıdığımız bu cinler, ana toprakları olan Yeraltı'nda huzur arasalar da gerek soydaşları Kara Cinler ve yüzyıllardır yakalarından düşmeyen koca bir örümcek tarafından bulunamıyor. Kendilerine yardım edeceğimizden ötürü bizi yağla boyayıp balladıktan ve 'Kurtarıcı' sıfatı vermelerinden sonra maceramız başladı.


İlk görevimiz, kandaş olan Biçare Folklorleri tuzaklarından kurtarmaktı.

Resim

Bu görevi layığı ile yerine getirdikten sonra Cincır isimli daha ün salmış Folklor cini, bizi liderleri olan Cinnet isimli yüce dişi kişilikle tanıştırdı. Bu kişi bize, Dişi Örümceğin mağarasını keşfetmemizde ricada bulundu.

Resim
*
Resim

Ardından Dişi Örümceğin öldürülmesini söylemişti. Eğer yaşamalarının devamlarını sürmelerine istiyorlarsa bunu yapmaya mecburlardı ancak güçsüzlerdi. Cinnet, bize bu konuda rica ederek mağaraya tam gaz uğurladı. Biz de bölgedeki birkaç neferden yardım alarak Dişi Örümceği ebediyete yolladık.

Resim
*
Resim

Dişi Örümcek öldükten sonra müjdeli haberi vermek için Folklor sığınağına geri döndüm. Müjdeli haberi verdiğimizde mekan bayram yeriydi. Herkes bize müteşşekirdi ve minnettar bakışlarla bizi izliyordu. Cincır bize bir ganimet torbası uzattı. İstanbul Türkçeleri zayıf olan bu yaratıklar, daha da anlaşılmaz bir dille sevinç gösterisi yaparlarken biz oradan ayrıldık.

Resim

Dişi Örümceği öldürdükten sonra, Yeraltı'nın has düşmanı Kara Cinlerin lideri olan Solucan ile münakaşaya girişecek bir ekip buldum. O iblisin canını okumayı istediğimi beyan edince beni kırmadılar ve Lodos olmamı söyleyerek beni gruba aldılar. Onlara destek sağlamak için uğultulu mağaranın içerisinde hızla hareket ederken, bacaklarımızın altında bir ganimet torbası belirdi. Torbanın içerisinde 'Liderlik Sembolü' vardı. Solucan ölmüştü. Artık tehlike geçmişti.

Resim



Bugünlük de böylece bitmiş oldu. Esen kalmanız dileğiyle, selametle!
Resim
Kullanıcı avatarı
Retaliation
Cin Sigorta Üyesi
Cin Sigorta Üyesi
Mesajlar: 5029
Kayıt: 27 Haz 2015 13:39
Sunucu: Eminönü
Konum: İstanbul

Re: Retaliation-YollugTigin-IıIıIYaMaNIıIıI Günlüğü

Mesaj gönderen Retaliation »

Resim

Merhabalar;


Yeraltı'nda olan gizem dolu keşiflerimiz devam ediyor! Arzuhalci'nin özel isteği olan bu çalışma, bizim de artık bilincimize oturmuş 'merak' duygusu ile iyice sivrilmiş ve üstün gelmişti. Bir an için umutlarımız kararmaya başlasa da, anahtarı bulunca tekrar yeşermiş oldu. Biz de o mühürlü kapının ardını aralamak için çalışmalara devam ettik...


Keşfimiz, Arzuhalci'nin ekibinin, Solucan'ın oradaki çektiği fotoğrafta dikkate takılan ancak ne yazık ki bulanık çıkan 'Medeniyet Kalıntısını' bulup üzerindekilerin fotoğrafını çekmekle başladı.

Resim

Arzuhalci içimize ektiği merak tohumunun giderek fidandan bir çama dönüştüğünü görünce bize bir ödül vermek amacıyla Işık Hanım'a yönlendirdi. Bir adet yeni pantolon armağan edildi.

Resim

Ardından Yeraltı'na naçiz ayacıklarımı adeta sürerek gittiğim için ayaklarım su topladı. Takatim kalmamıştı. Bu işin bir kolayı olacaktı ki, oldu da! DERDUNKLE, Metin Hocam'ın loncasına katılarak rahatça seyahat etmeye başladım. O esnada Teşkilat Hattı'ndan evvelce almış olduğum görev olan Hidraları Gözlemle görevini ifa ettim.

Resim

Ardından anahtar benzeri bir cisim aradık koca Yeraltı'nda. Çok meşakkatliydi ancak bulunması tabi yine bir güçlü yaratığın oradaydı. Dişi Örümcek'e giderek anahtarı bulduk ve Arzuhalci'ye bu müjdeli haberi verdik. Artık sadece kapıyı açmak vardı.

Resim

Beton köprünün üzerinde dikkatlice yürüdüm. Aşağıya anlık baktığımda zifiri karanlık ve dipsiz olduğunu gördüm. Bir an için başım dönse de kendimi topladım. Kapıya yöneldim ve anahtarı deliğe koyarak, Arzuhalci'nin daha önceki metinlerinden gördüğüm şekilde kapıyı açmaya çalıştım. Başarmıştım! Kapının vanasını ağırca araladım ve gördüğüm şey karşısında şoka uğramıştım: Burası bir Labşrent'ti!

Resim

Tabi içeri girerken yalnız olmadığımı fark etmiştim. Domuz, peşime adam takmıştı. Son zamanlardaki şüpheli hareketlerimden şüphelenmiş belli ki. O da benimle içeri girmiş ve şok olmuştu. Sağ koluyla omzumu dürterek "Bunu Domuz'a bildirmelisin." dedi.

Resim

Tabi burada bu keşfin devamını görebilmek için denileni yaptık. Domuz bu keşfimizden ötürü bizi tebrik ederek azıcık nakit sevgiye boğdu. Ardından o Labirent'in ardını bulmamız için bize tam yetki verdi. Bizse kolayca Labirent'in nereye açıldığını keşfederek asrın keşfini yapmış olduk.

Resim



Bugünlük de böylece bitmiş oldu. Esen kalmanız dileğiyle, selametle!
Resim
Kullanıcı avatarı
Retaliation
Cin Sigorta Üyesi
Cin Sigorta Üyesi
Mesajlar: 5029
Kayıt: 27 Haz 2015 13:39
Sunucu: Eminönü
Konum: İstanbul

Re: Retaliation-YollugTigin-IıIıIYaMaNIıIıI Günlüğü

Mesaj gönderen Retaliation »

Resim

Merhabalar;


Yeraltı'nda olan gizem dolu keşiflerimiz devam ediyor! En son Mühürlü Kapı'nın girişini, kadim bir anahtar yardımıyla araladıktan sonra tam yetki alarak Labirent'in sonunu görmemiz emredildi. Biz de, içimizdeki merak duygusunu kuşku ile harmanlayarak yola koyulduk. Labirent'e girdik ve araştırmaya başladık.


Metin Hocam'ın yardımıyla keşfettiğimiz 'Sstanss' adlı kent, oldukça garip ama ilgi çekiciydi. Antik ve insan eli değmemiş olan bu yer, insanı kendi içine çekiyordu. Cezbediciydi. Ancak içerisi tehlikelerle doluydu. Zira insanlardan nefret eden Yılankavi bir topluluk yer alıyordu.

Resim
*
Resim

Bu keşfin ardından Domuz, kendi topraklarında bulunan bu sır gibi saklı kentin reklamını yaparak ününü pekiştirdi. Tabi biz de bu durumda bir şeyler sezdiğimizden ötürü hemen Teşkilat Hattı'na sarıldık.

Resim

Akabinde Teşkilat Hattı da bize bu kavmin yok edilmesi, yoksa insanlık için büyük tehlikeler doğurabileceğini öne sürerek bizi büyük çapta operasyona dahil etti. İçerisindeki savaşçı, büyücü ve daha güçlü olan birlikleri yok etmeliydik. Bu görevler meşakkatli olduğundan ötürü, yine Metin Hocam ve bir başka Lodos neferi olan Şiir adlı neferden yardım alarak layığı ile yerine getirdik.

Resim



Bugünlük de böylece bitmiş oldu. Esen kalmanız dileğiyle, selametle!
Resim
Kullanıcı avatarı
SikayetVar
Antrepo Bekçisi
Antrepo Bekçisi
Mesajlar: 735
Kayıt: 30 Ağu 2012 00:47
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Mevsim Olmayan Mekanlar
İletişim:

Re: Retaliation-YollugTigin-IıIıIYaMaNIıIıI Günlüğü

Mesaj gönderen SikayetVar »

Sevgili Retaliation,
Günlüğünü bölüyorum ama, severek takip ediyorum çok kolay takipçi olmam her şeye. Küçücük bir tavsiye vereyim hizliresim.com adresine üye ol, sanıyorum üye olmadan yüklüyorsun görselleri. Anonim yazıyor. Görseller zaman aşımına uğrayıp silinebilir. Emeğinin silinmesini istemem. Kendimce bitiriyorum.

Sevgili günlük,
Bugün Gökyüzü çok güzel, ama biz yerdeyiz.
Kıyamet Günlüğüm için görsele tıklayın.
Resim
Kullanıcı avatarı
Retaliation
Cin Sigorta Üyesi
Cin Sigorta Üyesi
Mesajlar: 5029
Kayıt: 27 Haz 2015 13:39
Sunucu: Eminönü
Konum: İstanbul

Re: Retaliation-YollugTigin-IıIıIYaMaNIıIıI Günlüğü

Mesaj gönderen Retaliation »

SikayetVar yazdı: 14 Ara 2017 02:06 Sevgili Retaliation,
Günlüğünü bölüyorum ama, severek takip ediyorum çok kolay takipçi olmam her şeye. Küçücük bir tavsiye vereyim hizliresim.com adresine üye ol, sanıyorum üye olmadan yüklüyorsun görselleri. Anonim yazıyor. Görseller zaman aşımına uğrayıp silinebilir. Emeğinin silinmesini istemem. Kendimce bitiriyorum.

Sevgili günlük,
Bugün Gökyüzü çok güzel, ama biz yerdeyiz.

Değerli yorumunuz için teşekkür ederim. Evet, üye olmadan yüklüyorum. Ancak yedeği elbette ki elimizde mevcut. Ancak önerinizi dikkate alacağımdan şüpheniz olmasın.

Biz de şöyle bitirelim efenim: "Ayaklarımız yere bassa da, aklımızdaki üç beş naçiz fikriyat bizi gökte tutuyor." :blush:
Resim
Kullanıcı avatarı
Retaliation
Cin Sigorta Üyesi
Cin Sigorta Üyesi
Mesajlar: 5029
Kayıt: 27 Haz 2015 13:39
Sunucu: Eminönü
Konum: İstanbul

Re: Retaliation-YollugTigin-IıIıIYaMaNIıIıI Günlüğü

Mesaj gönderen Retaliation »

Resim

Merhabalar;


Bugün 'Eskiler'le olan mücadelemiz, kentin kraliçesi baş rahip İfliss'i ortada kaldırma operasyonumuzla sona erecek! Akabinde ödülümüzü almak için çıkacağımız gün yüzüne, İdris'in başından geçen felaketle rotamızı Ada yönüne sapacak ve Dev Komodo ile münakaşaya girişeceğiz. Lakin Dev Komodo görevini önceki günlerde yapmış ve kaydını almıştım ancak karambolde editleyemeden silmişiz. Bu kesim, bir telafisi olacaktır diyelim ve gelişme bölümüne geçelim.


Teşkilat'ın öncüleri olarak serin Yeraltı oluğunda toplandık ve havadaki mermer köprüde İfliss'e karşı konuşlandık. Bir müddet göz göze bakıştıktan sonra 'Eski' medeniyetinin belki de son rahibi olan İfliss ile mücadeleye başladık. Bu savaşta üstün taraf bizdik. Zaten bunu fark eden İfliss, kendi sonunu, gökyüzünden indirdiği yoğun bir buz kütlesi ile getirdi.

Resim

Ödülümüzü Bankacı'dan almadan önce İdris'in acil durumu ile ilgilenmek istedik. Geçenlerde Sivri Ada'ya açılmış takası ile. Bir ara Lodos başlamış ve deniz epeyce dalgalanmış. Sonra karaya oturmuş. Olayın şoku içerisindeyken dev bir kertenkele ağır ağır yaklaşmış yanına. Ağzını açıp onu yiyeceği esnada bizim Balıkçı kurtulmuş lakin o esnada cebinden sarkıp düşen pusulası, sürüngenin midesine gitmiş. Manevi değeri varmış bu pusulanın. Babadan yadigar. O yaratığın işkembesini yarıp, midesinden o aile mirası pusulayı geri almamızı istemişti.

Resim

Tabi biz de durur muyuz, başladık Dev Komodo'nun koca bedenini ezmeye ve kısa sürede başardık da! Ayrıca ağzı açık ölmüş olarak öylece yatan dev sürüngenin ağzında beliren dev bir diş dikkatimi çekti. Dişi hemencecik ağzından çekerek çıkardım. İleride işimizi görebilirdi.

Resim
*
Resim

İdris'e pusulayı teslim ettiğimizde başlamıştı horon oynamaya. Gülümseyerek ona bakıyordum. Horon oynamaya devam ederken bir paket uzattı. "Senundur uşağum" dedi ve horonuna devam etti.

Resim

Eminönü semalarına tekrar yükselmiş ve özlem duygusu hissettiğim sokaklarında hasret giderek aheste yürüyordum. Birden Savaş'ın "Yazıyoooor... Yazıyoooor..." diye haykırarak gazeteyi sağ elinde bir bayrak gibi salladığını gördüm. "Yeraltı'nda keşfedilen gizemli kentin ne olduğu yazıyoooor..." diyordu. Hemen cebine bir beşlik sıkıştırıp elindeki gazeteyi kaptığım gibi gözlerimle hızlıca okumam bir oldu. Acaba ahali bu olaydan haberdar mı diye düşünüyordum.

Resim

Banka'ya varıp hem İstihbarat'ın bana yollamış olduğu paketi aldım hem de Sstanss adındaki eski kent hakkındaki dedikoduları işittim. Aynı Sivri Ada'nın keşfini anımsatıyordu. Ahalinin her şeyden haberi vardı.

Resim

Peki, Agah Amca buna ne derdi? Merak etmiştim. Bir koşu hemen avluya uğradım. Kör Adam'ın yüzü sıkıntılı görünüyordu. Ses tonu buruktu. Olaylardan bahsetti. Gelişen her şeyden, hatta söz arası bizim Yeraltı müdavimi olmamızdan. Son sözlerine geldiğinde ise ses tonu daha da buruklaşarak "Maalesef gelişen olaylar dahilinde seni Teşkilat'tan çıkarttık. Geride kalan emanetlerini Bankacı'dan alabilirsin. Teşekkür ederiz." dedi ve susmuştu. Bir şey diyemedim. Ne üzüldüm ne de sevindim. Bankacıya uğrayarak bir takım tazminat alarak günü duygusuz bir şekilde kapattım.

Resim




Bugünlük de böylece bitmiş oldu. Esen kalmanız dileğiyle, selametle!
Resim
Cevapla