Ek olarak şu karakteri de ekleyelim. Ayın 4'ünde yaptığımız görevler ile Ada'ya olan Merhaba maceramızı da anlatarak güne tam anlamıyla son noktayı koyalım. Kısa kesiyorum ve gelişme kısmına geçiyorum.
Subay'ın talimatı ile Bab-ı Ali'ye mektup götürdük. Mebure Hanım adında sert yüz hatlı bir kadın ile tanıştık.
O da bizi muzip bir Komutana yolladı. Bize paralı askerlikten bahsetti ve paradan bile daha önemli bir ödeme olan iksir karşılığında bizi Başıboş Yağmacı ve Tüftüfçülerin üzerine saldı. Başarı ile onları atlattıktan sonra Boş görevine geçtik.
Tek başıma kesime başlamışken bir başka büyücünün de ekstra hasarıyla beraber Boş'u da ebediyete yolladık. Ödül olarak bu sefer iksir değil, işe yarar bir ayakkabı verildi.
Ardından başladık kayıp Selami Kelaynak'ı aramaya. Sağa baktık, sola baktık sonuç alamadık. Eskiden kahvehanesine uğradığı Hamit Pehlivan'a giderek bir sordurmak istedik.
O da bize Selami, Şevket ile iyi dosttur. Gidin bir ona sorun dedi. Biz de bir iz bulmak pahasına Mısır Çarşısı'na yönümüzü çevirdik.
Selami'nin fıçısını ve yanında da bir tane not kağıdı bulduk. Şevket Bey'e durumu bildirdik. O da bize, Selami'nin fıçısının içinden alınmış bira mayasından yapılan Şarap İksir vererek bizi azat etti. Oradan ayrıldıktan sonra da Subay'ın Mavi Engerek tehlikesi ile soluğu Meteor'da aldık. Meğer Sivri Ada Ruh taşına sokmazlarmış bizim neferleri meretler.
Biz de keselim bari cezalarını dedik.
Son olarak da Tazı görevini alarak Ada'ya giriş yaptık. Ne kadar meşakkatli olacağının farkındayız ancak maalesef sağımızı solumuzu ısırsalar da bu görevi yerine getireceğiz!
yusfcuk95 yazdı: ↑07 Eyl 2017 00:36
Eyy reta sen kimsin ya ? Ulan gül gül öldürdün adamsın sen. geçmiş doğum gününü kutluyorum efenim kusura bakmayınız geç oldu ama..
Eyvallah Yunus.
Doğum günü için de tasalanma. Benim naçiz doğum günüm, senin iyi dileklerinden öte daha kıymetli olamaz.
Ayın 6'sında yapmış olduğumuz görevlerden devam ediyoruz efenim. Biliyorsunuz oyunun piyasası alt üst,
para kasılamayacak raddede olduğu için suratını, ismini gizlediğim karakterle oynuyorum bir süre. Bakalım yoğun tempomuz içerisinde ne kadar sürede 49'a ulaşacağız.
İllet tazılarla başladık münakaşaya. Kemirmedikleri yer kalmadı naçiz bedenimde. Biz de duru muyuz verdik odunu ağızlarına ağızlarına. Biraz meşakkatli olsa da sonunda tamamlamasını bildik, ileride hain olacak Subaya geri dönerek bir adet yüzük ve madalya edindik.
Sahil yolunu temizledik. Kayıp Ajanı bulduk. Ancak bir türlü şu Selami denilen meymenetsiz herifi bir türlü bulamadık. Şimdi de taşın altına bir not bırakmış. İleride bulursam iki çift lafım var kendisine.
Ardından yine döndük Subaya. Subay dedi bize delil lazım, sana zahmet git araştır. Biz de adayı çevreleyerek bir şeyler bulmaya çalıştık ki o da ne? Bir köy bulduk, hem de içinde Fare Adamlar var! Hemen bunu Subaya iletelim dedik ve ilettik. O da doldurduğu raporları Komutan'a göndermemizi istedi. Komutan'a da uğradıktan sonra Çeteci Mağara Operasyonlarına adım atmış olduk ve orada güne noktayı koyduk.
Bugünlük de böylece bitmiş oldu. Esen kalmanız dileğiyle, selametle!
Can sıkıntısına açmış olduğum büyücü karakterinden oynamaya devam ediyoruz efenim. Tabi bunlar dünün yaşananları. Dün internetim hakkında problem yaşayınca fazla oyunda kalamadım. Görevden ziyade daha değişik bir şey yaşadık.
Dehşet Dehlizleri [33] ve Çeteci Mağara Operasyonları [34] ile Çeteci Mağaraya giriş yaptık. Muhafızlar ve Delileri öldürdükten sonra Sultanlarda zorlanınca günü bitirdik. Ama...
Bir ara Lodos olup bir arkadaşla görevlere giriştiğimiz anda iki Lodos neferi bize bir teklif sundu. İkimizin OkO atmasını, kazanana her kişiden 1.5M vereceklerini söylediler. Ben internetten dolayı başta kabul etmesem de ısrarlarda bulundular.
Üçte bitecek karşılaşmada durum 1-1'e gelmişti. İLk Çeteci Mağaranın önünde başladığımız karşılaşma Arz baskınına uğrayınca İstihbarat Subayı'nın oraya taşındı. Her neyse, konsantrasyona vermiş olduğum 15 puanın etkisiyle art arda gelen kritikler sonucunda 3-1 kazanarak vaat edilen ödüle ulaştım.
Kişi başı, 1.5M olmak üzere arkadaşlar sözünde durarak gerçekten ödemeyi yaptılar. Kendilerine buradan teşekkür ediyorum.
*
Bugünlük de böylece bitmiş oldu. Esen kalmanız dileğiyle, selametle!
Sıkıntılı günlerimle beraber ayırdığım vakitten öncelikle tekrardan selamlar... İnternetimde yine arız yaşamaya başladım. Malum marka internet, servis için rapor tutsalar da hâlâ gelmiş değiller. Oyun ortamı da sıkıcı. Para kasılmaz bir hâlde. Ancak aklıma günler önceden takılmış bir şey vardı. Bu denli oyuna has karakterimizle giriş yaptık. Burayı kısa geçerek gelişme bölümüne geçiyoruz.
Efenim, malumunuz güncelleme kapıdan baktırıyor, bize de tılsım görev yaktırıyor. Ben de en çok oynadığım karakterim olan büyücümdeki eksik olan, çöp olarak nitelendirilse de kendimce "Bari kalbi sakat olmasın..." Pardon... "Bari eksiği kalmasın!" dediğim karakterimin görevlerine el attım. İlk önceliği eski bir Beyaz Büyücü olan Şarapçı Bey'e ayırdık. Senelerdir üşümesi geçmedin şu adamın. Sıtma falan mı geçiriyor yahu? Yöneticilerden ricam bir doktora falan götürün şu adamı.
Soğuklar [4] görevini de yaptıktan sonra bir adet çift efsunlu, 5 seviyelik bir pantolon aldık. İnanır mısınız, pantolonu çantaya koyunca o hallerimi özledim istemsizce. Şarapçı'yı, elimizi başımıza götürerek selamladık ve müsaade isteyerek oradan ayrılacaktık ki Şarapçı çoktan sızmış. Ayyaş adam ama kral adam vesselam. Güncellemede senden umudum var. Şaşırt bizi baba!
Sonra geçtik Bab-ı Ali'ye. Dilek Hanım yine Rüstem'in seviyesine ulaşmak için kendini yırtıyor, demirin canını okuyordu. Bu ne şiddet bu ne celal Dilek Hanım dedim. Yeşil gözlerini üzerime dikti. Gülümsedi. Küçük bir göz kırptı. Biraz huylandım açıkçası. Neyse, iş kötüye gitmeye kalmasın, biz asıl meseleye gelelim. Kendisi ile çok evvelden kalma 60 adet Tungsten görevi için konuştum. Demiri dövmeyi bıraktı. Çekici kafama fırlattı. "Puuuu" dedi. Şaşırdım. "Bir buçuk seneyi geçmiş be adam neredeydin!" dedi. Neyse aldırış etmeden siparişini hemencecik teslim ettik.
Geç de olsa hatamızı telafi ederek, Dilek'in emri ile Rüstem'in yanına gittik. Tungstenleri verince Rüstem şaşırdı. Omuzlarını düşürdü ve güldü: "Deli kız!" dedi. "Bu kadar uğraşmış ama bayağı geliştirmiş kendisini." dedi. Rüstem'den de bir teşekkür ve asa alarak oradan ayrıldık.
Son olarak da 5 seviye pantolonumuz ve 28 seviye asamız ile bir hatıra pozu alarak güne noktayı koyduk.
Unutmadan hatırlatayım yeni hedefimiz Kauçuk Kanvaslar ve Semender Derileri.
Bugün de böylece bitmiş oldu. Esen kalmanız dileğiyle, selametle!
Mezarlıktaki kardeşlerimizden ve geminin oradaki fare adam kankilerimizden bolca Semender Derisi düşürebilirsin.Ben o şekilde gidip gelerek yapmıştım kısa sürede