Retaliation-YollugTigin-IıIıIYaMaNIıIıI Günlüğü

Anılarını Kıyamet Günlüğü'nde sakla! Geçmişin, geleceğe ışık tutsun!
Kullanıcı avatarı
Retaliation
Cin Sigorta Üyesi
Cin Sigorta Üyesi
Mesajlar: 5030
Kayıt: 27 Haz 2015 13:39
Sunucu: Eminönü
Konum: İstanbul

Re: Retaliation-YollugTigin-IıIıIYaMaNIıIıI Günlüğü

Mesaj gönderen Retaliation »

Merhabalar;


Bugün oyunda en fazla bir saat kalabildim. Zira derslerim ve misafirim vardı. Karabük'te okuyan lise arkadaşım İstanbul'a gelerek evimi ziyaret etti. Eski günleri yad ettik. Kafamın uyduğu en iyi arkadaşım. Bundan mütevellit oyunda fazla bir şey yapamadım. İki ana karakterimde de bir şeyler yapmaya çalıştım ancak başarılı olamadım. Yalnız komik bir detay yaşandı bugün. Bu kısmı kısa keserek gelişme kısmına geçiyor ve hızla yazımıza devam ediyoruz.


Savaşçımız ile oyuna giriş yaptığımızda Arz Kalesinin baskına uğradığını gördük. (Şaşırmadık) Bu sefer az destekten ötürü geri püskürtmek zor oldu. Yine bir hışımla saldırıya geçip karşı saldırı yaptığımızda ise maalesef sonuçsuz kaldık. En fazla Çeteci Mağara'ya kadar gidebildik.

Resim

Uzun zaman sonra ise büyücümüze giriş yaparak 'maalesef ki' Hol'ün yolunu tuttuk. Ocak-Mart arası çok bereketli günler yaşamıştım ancak inanın piyasa allak bullak iken çekilemez bir yer burası. Yine de örümceklerin o şakacı hallerini sevdiğimizi için(!) Hol'ün koridorlarında bulduk kendimizi.

Resim

Hol'ün dar koridorlarından sadece topraktan çıkan ayak sesleriyle ilerlerken, bir ara gözüm klan kanalına ilişti. Erastus adlı bir neferin, kendi kendisiyle konuşup iç sorguculuk yaparak yapmış olduğu mizahi söylemler hoşuma gitti. :)

Resim

Son olarak Ocağa vararak güne noktayı koymuş olduk. Ancak veda etmeden önce Klan liderimiz, bilgeliği ile nam salmış olan Handan Hanım ile bir kare fotoğraf almasak olmazdı. Umarım yeni güncelleme ile klan ve loncaların değeri giderek artar.

Resim


Bugünlük de böylece bitmiş oldu. Esen kalmanız dileğiyle, selametle!
Resim
romendiyojen
Demirci Çırağı
Demirci Çırağı
Mesajlar: 667
Kayıt: 03 Eki 2015 12:46
Sunucu: Beyaz Köşk
Klan: Lodos
Lonca: Huzursuzluğum

Re: Retaliation-YollugTigin-IıIıIYaMaNIıIıI Günlüğü

Mesaj gönderen romendiyojen »

Hala Salgimi reis :(
Kullanıcı avatarı
Retaliation
Cin Sigorta Üyesi
Cin Sigorta Üyesi
Mesajlar: 5030
Kayıt: 27 Haz 2015 13:39
Sunucu: Eminönü
Konum: İstanbul

Re: Retaliation-YollugTigin-IıIıIYaMaNIıIıI Günlüğü

Mesaj gönderen Retaliation »

romendiyojen yazdı: 10 Kas 2017 12:43 Hala Salgimi reis :(
Maalesef. :(
Resim
Kullanıcı avatarı
Retaliation
Cin Sigorta Üyesi
Cin Sigorta Üyesi
Mesajlar: 5030
Kayıt: 27 Haz 2015 13:39
Sunucu: Eminönü
Konum: İstanbul

Re: Retaliation-YollugTigin-IıIıIYaMaNIıIıI Günlüğü

Mesaj gönderen Retaliation »

Resim

Merhabalar;


Vocieofvoiceless adlı karakterimden devam ediyorum yazmaya. Maalesef Cuma ve Cumartesi bir şeyler karalayamadık. Cuma günü oyundan ağabeylerim ve loncadan arkadaşlarımızla bir buluşma yaptık. Çok eğlendik. Umarım kısa süre sonra tekrar yenisi gerçekleşir. Dün de işten çıktım, biraz kafam esti dolaştım. Ancak bugün sıkı bir çalışma var. Hayırlısı diyerekten lafı fazla uzatmıyor ve gelişme bölümüne geçiyoruz.



Efendim en son maddi kazanç için Işık Hanım'la anlaşarak hayatımızı riske atmış ve fare adamlara bulaşmıştık. Bunun ne kadar yanlış bir şey olduğunu bilsek de artık geri dönüşü yoktu. Zaten Işık Hanım da, işin çarçabuk bitmesi için tepedeki yırtıcının üzerine bir kartal pençesi çökmesi gerektiğini öngörerek bizi ölümün kol gezdiği çıkmaz bir sokağa yönlendirdi. Sokağın her köşesine konuşlanmış fare adamlar, uçuk renkli evlerin ardında gizlenmiş ve tetikte bekliyorlardı. Onları haklamak oldukça güçtü. Ancak damardaki kana, vücuttaki kudrete ve asamızdaki güce dayanarak tereddütsüz atıldık bu işe. Akabinde galip çıkmayı da başardık. Yalnız söyleyeyim, Kızgın Kum kesimi videoda yok. Video esnasında elektrikler gittiği ve geldiğinde de kurtarma seçeneklerinde hata verdiği için maalesef o kısım muaf kaldı! :(

Resim
*
Resim
Kızgın Kum adlı fare adam çete başının başını bedeninden ayırdıktan sonra Çınaraltına doğru yol almaya başladık. Kafamızı ağırca yerden kaldırarak sokağa döndük. Rüzgar o zaman şehvetliydi ve bizden taraftı. Çölleşmiş kumların ardında sanki bir fırtına oluyor gibiydi. Oradan arta kalan rüzgar, Eminönü içlerine de yayılarak bizi ileriye hızlı sürüklüyordu. Biz de bunun doğrultusunda Işık Hanım'a müjdeli -bilmem ne kadar müjdedir- haberi vererek ödülümüzü aldık.

Resim

Henüz gizemini Eminönü'ne kapayan Meteor Bölgesi'nden de az önceki tozlu rüzgarın estiğini fark ettim.
Gözlerimizi kapayarak bölgeye doğru yürüdüğümde, soğukkanlı tavrıyla olanları umursamayan Komutan, kalın ses tonuyla katı ifadesi ile bana doğru konuşmaya başladı. Eminönü'nde Kırmızı Örümceklerin tehlikesinden bahsetti. Bu bahsi geçen şey kuşkusuz bir emirdi. Biz de yavaş yavaş oradan ayrılarak Eminönü içlerine karıştık.


Resim

Kırmızı Örümcekler için erken olduğu düşüncesindeydim. Henüz bitmeyen bir dava vardı Antrepo'da. Gaspçı cinlerin canını okumazsam rahat edemeyecektim. Bundan dolayı Agah Bey Amca'nın yanına giderek yanına yaklaştım. Beni yürüyüşümden tanımış ve ismimi söylemişti. Şaşırmıştım. Bunu nereden bildiğini düşünmüştüm aklımda çarpan saniyelik şimşekte. Yine de beli etmedim. İki dudağımın arası hafif titreyerek sadece 'Benim.' demekle yetindim ve Antrepo'dan bahsettim. O da bana orası ile ilgili çok iş olduğunu söyleyerek operasyonlara gönderdi.

Resim

Antrepo'nun ağır kapısını güç bela aralamıştım. İçerisi masal kıvamındaydı. Kulaklarımızın içini sevimli bir müzik dolduruyordu. Ancak etraf sessizdi... Yani kısmen... Biraz ilerleyince cinlerin ne kadar düzenbaz olduklarını anladım. Meğer bu bir strateji tekniğiymiş. Birkaçı üzerimize çullandı ancak yine de başarı ile onları savuşturarak görevini layığı ile yerini getirdik. Bir sonraki görevimizde Folklor adı verilen, bu vahşi cinlerden farklı bir ırkı bulmaya koyulduk. Konteynerların oluşturduğu hafif labirentten süzülerek ve önüme çıkan cinlerin bedenine emanet olan başlarını vücutlarından ayırarak gizli bir girişe geldim. Giriş, konteyner aralığında ince bir yerdi. İçeride kırmızı renkli korkmuş cinler yer alıyordu. Aradığım kişiler onlardı.

Resim

Onlar ve Agah Bey Amca, Azul'dan bahsettiler. Ondan ve o şeytani kazı çalışmasından... Meğer hepsi, hapsolduğu Antrepo'dan tünel kazarak Eminönü'ne geçmeyi başarmak ve ihtilal çıkarmaya çalışacaklarmış. Folklor cinleri sağ olsunlar, bu planları deşifre olmuştu. Gökyüzünü'nün kızıla çaldığı bir ikindi saatinde, aynı yola baş koymuş birkaç neferle bu işe gönüllü olarak giriştik. Kapıdan içeri girdiğimizde yine o ses kulaklarımızı dolduruyordu. Devam ettik. İlerledik. İleride daha da güçlü cin ırkları gördük ancak ekipçe çalıştığımız için onları yermek pekte zor olmadı. Sonunda diğerlerinden en farklısı olan, şişman, göbekli, emekli devlet memuru saçlı, elinde dinozor kemiğine benzer bir kemik olan yaratık gördük. O Azul'du! Onu da yenmek fazla uzun sürmedi. Bize direnemedi ve cansız bedeni yere yığıldı.

Resim
*
Resim

Başarılı operasyonumuzun ardından Agah Bey bizi Cami Avlusunda sevinçle karşıladı. Bize gülümsüyordu.
Yalnızca bu işlevi dudakları değil, kör gözleri de yapıyordu. Taktığı siyah gözlüklerin altından netçe belli oluyordu. İyi iş başardığımız için müteşekkirdi. Onun bu mutluluğu bizdeki tüm derdi tasayı almıştı. Ardından üzerindeki cübbesinin düğmelerinin birkaçını çıkardı. Sağa doğru açtığı cübbesinin içerisinde bir asa vardı. "Al bunu." diyordu. Elleri, sesime doğru uzanıyordu. "Durmasana, al!" Şimdi o kör gözler istemlilikle bakıyordu bana. Asayı yavaşça kavradım. Başımı öne eğerek tam bir büyücü edasıyla Agah Amca'yı selamladım. Ardından avludan çıkarak o gün kimseye görünmeden evin yolunu tuttum.


Resim



Bugünlük de böylece bitmiş oldu. Esen kalmanız dileğiyle, selametle!
Resim
Plafect00
Çınaraltı Müdavimi
Çınaraltı Müdavimi
Mesajlar: 876
Kayıt: 11 Mar 2017 15:14
Sunucu: Eminönü
Lonca: Gizit

Re: Retaliation-YollugTigin-IıIıIYaMaNIıIıI Günlüğü

Mesaj gönderen Plafect00 »

Demek Azul...
ERG

Erg, insanı ele geçirebilen çok tehlikeli bir güçtür. Şimdi görüyorum ki para ondan da betermiş.

Fazıl SARRAFOĞLU
Kullanıcı avatarı
Retaliation
Cin Sigorta Üyesi
Cin Sigorta Üyesi
Mesajlar: 5030
Kayıt: 27 Haz 2015 13:39
Sunucu: Eminönü
Konum: İstanbul

Re: Retaliation-YollugTigin-IıIıIYaMaNIıIıI Günlüğü

Mesaj gönderen Retaliation »

Plafect00 yazdı: 12 Kas 2017 14:02 Demek Azul...
Evet, senin TEK kestiğin. :)
Resim
Kullanıcı avatarı
Retaliation
Cin Sigorta Üyesi
Cin Sigorta Üyesi
Mesajlar: 5030
Kayıt: 27 Haz 2015 13:39
Sunucu: Eminönü
Konum: İstanbul

Re: Retaliation-YollugTigin-IıIıIYaMaNIıIıI Günlüğü

Mesaj gönderen Retaliation »

Merhabalar;


Bugün yayımladığımız 3. videonun ardından, Azul'u beraber kestiğimiz arkadaşlarla anlaşarak kalkıştığımız Kuklacı'nın Seçilmişi suikastimiz, bonus bölüm olarak sizinle. Keyifli seyirler. :)




Esen kalmanız dileğiyle, selametle!
Resim
Kullanıcı avatarı
Retaliation
Cin Sigorta Üyesi
Cin Sigorta Üyesi
Mesajlar: 5030
Kayıt: 27 Haz 2015 13:39
Sunucu: Eminönü
Konum: İstanbul

Re: Retaliation-YollugTigin-IıIıIYaMaNIıIıI Günlüğü

Mesaj gönderen Retaliation »

Resim

Merhabalar;


Voiceofvocieless adlı karakterimizden videolu serüvenimiz devam ediyor! Dün yaşanan sıkıntıların ardından paylaşım yapamasak da, bugün bir nebze olsun hızlanmaya gayret edeceğiz. Efenim, bugün Arzuhalci ile tanışarak garip keşifleri için koşuşturmaya başladık. Çok tuhaf bir adam. Hakkında bilinen dahi az. 1979 yılında Beyoğlu'ndan geldiği ve ruh taşları hakkında Cemiyete yardımcı olduğu ve buna karşın şimdi yaşadığı yerin mülk sahibi olduğu biliniyor. Yaptıkları şeyler, gizli kimliği bizi korkutmuyor değil. Sonumuz hayır olsun.


Garip bir öğlenüstü karşılaşmıştım onunla. Tüm derdi sıkıntıyı unutturacak kişinin yanına gitmiştim o gün oysa. Neydi o? Tabi ki de Hamit Pehlivan'ın bir bardak çayı. Kokusu, tadı görünümü... Her şey ama her şey sizi alıp götürecekti tüm bedbahtlıktan. Sonra o geldi. O! Gölgesi, güneş tepedeyken yerde uzuyordu. Dururken dik yalnız yürürken hafif eğik yürüyordu. Bunu sonra, çok kitap okuduğu olduğu için anlamıştım. Zira ne zaman kitap okumaya kalksa boynunu ve belini eğerek kitap okurdu. O belirsiz insan sonra Hamit'e seslendi. İnce, naif bir sesi vardı. Ancak tiz değildi. Tam bir efendi tonu! "Hamit, bana bir kahve getirir misin?" demişti. Sonra bana bakıp durmuştu. Süzmeye başlamıştı beni. Sonra yanıma yaklaştı. Tedirgindim. Karşıma oturdu. Selam verdi, elimi sıktı. Az oradan buradan konuştuk. Sonra Hamit Pehlivan seslendi ona. "Arzuhalci Bey, kahveniz hazır. İsterseniz yerinize bırakayım?" Zarifçe doğrulmuştu. Benim de kalkmam için birkaç beden hareketi yaptı. "Kahveyi alabilirim Hamit." dedi ve kahveyi aldı. Sonra mekanına geçerek daha da uzun sohbet etmeye başladık.

Resim

Bir kaşif, bir meraklı olduğunu söylemişti. Şimdilerde de iskeletler, eski şeyler üzerinde araştırma yapıyormuş. Yeterince kaynağı olmadığını ve bunun için Sahaf Necmi'nin tozlu raflarını aralamamı rica etmişti. Gizem konusunda tedirgin olsam da bu ricayı geri çeviremezdim. Bundan mütevellit yola koyularak Mısır Çarşı'sının yolunu tuttum. Sonrasında Arzuhalci birkaç reçete istemişti. Tekrar Çarşı'nın yolunu tutarak bu konu hakkında belirli bir düzeyde bilgisi olan Agop'a uğradım.

Resim

Sonrasında Arzuhalci, beni Şarapcı'nın oradaki iskeleyi yolladı. İskelede biri vardı. Elinde kılıcı olan bir bayan. Simsiyah saçları ve zarif bedeni insanı kendisine aşık ediyordu. İsminin Yasemin olduğunu söylemişti Arzuhalci. Onun yanına çekinerek yaklaştım ve durumu kekeleyerek arz ettim. Gülümsemişti. Güzelliği göz büyüleyiciydi. Bana birkaç tomar parşömen vererek Arzuhalci'ye geri dönmemi istemişti.

Resim

Kısa bir koşuşturmanın ardından parşömendekilerin çevirisi yapılmıştı. ""Yaşamda ve hatta ölümden sonra, Philotheos'a bağlı kalacağım,bozmaya gelen için tılsımı, yıkmaya gelen için kenti,her nerede olursam olayım,geri döneceğim." Kimdi bu Philotheos? Fazlasına ihtiyacımız olacaktı. Bu yüzden tekrar Yasemin'e gittik. O da bizi, ağzı bıçak kesmesine rağmen çıkar karşılığı açılabilecek bir adama yönlendirdi.

Resim

Çeteci eskisinin ağzındaki baklayı çıkartarak Yasemin'e döndük ve bu bilgiyi ona paylaştık. O da, o güzelliği ile tatlıca şaşırmıştı. Yanakları hafif şaşırmayla şişmişti. Bu bilgiyi hemen Arzuhalci ile paylaşmalıyız diyerek beni hızla Çınaraltı'na yolladı.

Resim

Çeteci eskisi bize madalyondan bahsetmişti. Arzuhalci'ye bunu söylediğimizde, birinin bizden bir adım önde olduğunu beyan etti. Haklıydı! Sonra yüzünü ciddi bir öfkeyle, mekandaki koca çınarın gölgesine çevirdi. Eli çenesindeydi.
Düşünüyordu. Sonra kafasını bana çevirerek söylendi. "Madem o madalyon aldı, biz de ölülerden bir şey edinebiliriz. Bana onların kalkanından getirebilir misin?" dedi. Başımızı yavaşça öne eğerek ayrılacağımız sırada arkamızdan bağırmıştı. "Öncesinde Işık'a uğramayı ihmal etme!"


Resim
*
Resim

Tabi bu sırada Komutan'a da uğramayı ihmal etmedik. Fare Adamlar konusunda, Teşkilatın ve Eminönü halkının başının belada olduğunu söylemişti. Biz de elimizdeki asayı sıkıca kavrayarak hışımla limana yürüdük. Her adım attığımızda yerde kinden oluşmuş ayak izleri oluşuyordu sanki. Bu öfke, bizi sınırsız biri yapmış olmalı ki, fare adamların canını çok kısa sürede okuduk!

Resim



Bugün de böylece bitmiş oldu. Esen kalmanız dileğiyle, selametle!
Resim
Kullanıcı avatarı
Retaliation
Cin Sigorta Üyesi
Cin Sigorta Üyesi
Mesajlar: 5030
Kayıt: 27 Haz 2015 13:39
Sunucu: Eminönü
Konum: İstanbul

Re: Retaliation-YollugTigin-IıIıIYaMaNIıIıI Günlüğü

Mesaj gönderen Retaliation »

Lanetli Kukla

Resim

(Resim, 8.Yıla Özel Sizden Gelenler Etkinliği Birincisine aittir.)



İstediğince yalın görünsün göze
Kuşkuyla bakın en küçük olaya bile!
Sınayın gerekli olup olmadığını,
Hele “alışılagelmiş” türden ise!
Açıkça istiyoruz şunu sizden:
Sakın doğal bulmayın hep alışılageleni!
Çünkü artık hiçbir şeye doğal denmemeli;
Şu kanlı kargaşanın, şu düzenli geçinen düzensizliğin,
Serserice başına buyrukluğun ve insanla ilintisini yitirmiş
İnsanlığın egemen olduğu dönemlerde kimse demesin:
Doğaldır bu olup bitenler; böyle denmesin ki.
Her şeyin değişebileceğine inanılsın.

Bertolt Brecht



1957 felaketinden sonra ortaya çıkmıştı o. Günümüzde de hâlâ belirsizliğini koruyor şüphesiz. Yüzünü dahi kimse göremedi çünkü hiç yüzünden çıkartmadığı maskesi vardı. Sırtındaki çuval emsali çantası, maskesi görünümü... Her şey onu değişik kılıyordu. Nasıl dikkat çekebileceğini biliyordu. Herkes o ilk zamanlar telaş içerisinde gözleri ağlamaktan şişmiş, kafalarını umutsuzlukla meşgul ederken, o hiçbir şey olmamış gibi yaşıyordu. Ve bir gün, sağ omzunun üzerinden sırtına uzanan o çuval benzeri çantasını açarak, akşamüstleri ne işle meşgul olduğunu göstermişti. O, Kuklacı'ydı!


Kıyamet'te kafası karışık olanlar, somurtanlar, karamsarlar, bir nebze de olsa gelip onu izleyerek kendilerine geliyorlardı. Güzel bir kukla şovu sunuyordu herkese. Güzel de seslendirme yapıyordu. Şovlarının üzerine denecek söz yoktu. Onu farklı kılan şey sadece görünümü de değildi. Hünerini sergilediği kuklalar dahi tıpkı onun gibi farklıydı. Güzel işlenmiş, bakımı yapılmıştı. Büyüleyiciydi!


Yaptığı her akşamki şovlarında izleyici sayısı giderek artıyordu. Namı salınmıştı insanlığın son yarımadası Eminönü'nde. O da bundan memnuniyet duyuyordu. Herkesin moralini yerine getiren Kuklacı olarak anılıyordu. Henüz ismi dahi bilinmiyordu. Herkes ona sadece Kuklacı diyordu. Kuklacı... Hiçbir zaman sıkılmadan işini layığı ile yapan kişi. Yine bir akşamüstü şovunda, namı Eminönü'nü çepeçevre sarınca dönemin yöneticisi ünlü ressam ve siyaset adamı Mansur Bey de onu izlemeye gelmişti. Diğer insanlar gibi o da Kuklacı'yı çok beğenmişti. Mansur Bey, o dönemler insanlara Kıyamet'in getirdiği yıkımı unutturabilmek adına çeşitli eğlenceler düzenliyor ve onların gönüllerine su serpiyordu. Şimdi de herkesin sevdiği Kukla ustasını o da beğenmiş ve onunla tanışmak istemişti. Düzenlediği eğlencelerde onun da olmasını isteyecekti.


Bir akşamüstü şovunun ardından Mansur Bey, Kuklacı'nın yanına giderek önce elini sıkmış ve gösterisinden ötürü tebrik etmişti. Onun bu husustaki yeteneğini çok beğendiğini söyleyerek, insanların refah bir ortamda yaşamalarını adapte etmek için yapmış olduğu eğlencelerde kendisinin de yer almasını rica etmişti. Kuklacı bu teklifi fazla düşünmeye kalmadan kabul etmişti. Mansur Bey ile çalışmak onun daha fazla bir kitleye karşı gösteri yapması demekti. Kuklacı bundan çok memnundu.


Artık daha görünür bir yerde sahne almaya ve daha da insanları kendisine büyülemeye başlamıştı. Her yaştan kimseler onun şovlarını izliyorlardı. Mansur Bey ise en arkada kolları bağlı bir şekilde gülümseyerek önce gösteriyi, sonra insanların memnuniyet ve mutluluğunu daha sonra da yaşanan olumlu havadan oluşmuş samimiyeti şevkle izliyordu. Bu, onun çok hoşuna gidiyordu. Böyle bir zamanda insanları düşünen biri bulmak gerçekten zordu. Kuklacı, gösterisini bitirip sahneden indiğinde Mansur Bey onun yanına yaklaşmıştı.


"Böylesine yetenekli bir sanatçının insanları mutlu etmesi beni de mutlu ediyor."
Kuklacı maskesinin altından gülümseyerek cevap verdi. "Ne mutlu hepimize."
"Ancak... Gösterilerinizi defalarca izlediğimde yapmış olduğunuz el hamleleri, birkaç fısıldayış ve dudak hareketleri... Sanki onları iple oynatmıyor hükmediyorsunuz. Sizde başka cevherler de var gibi?"
"Ne gibi?" diyerek şaşırdı Kuklacı.
"Bilemiyorum. Ancak sadece kukla yeteneğinizi olmadığına kalıbımı basarım. Sizde kuklacılıktan farklı şeyler de mevcut."
Kuklacı boş gözlerle Mansur Bey'e bakıyordu. Ardından derin bir ah çekerek Mansur Bey'in yanına doğru yaklaştı. Şimdi fısıldayarak konuşuyordu. "Birkaç projem var. Hepsi büyü ile ilgili. İnsanlık ile ilgili. Daha fazla can yanmaması adına, güzide şehrimiz Eminönü ile ilgili."
Mansur Bey dudaklarını büzüştürmüş kafasını onaylar biçimde sallıyordu. Düşünceli gibiydi. Ancak Kuklacı'nın 'İnsanlık ve Eminönü ile ilgili' olan projesini merak etmiyor da değildi. Merakı aşırı fazlaydı. Şimdi ona doğru gülümseyerek sağ elini Kuklacı'nın sol omzuna koydu. "Sanırım konuşmamız gereken uzun şeyler var." Sonra gülümsemesi hafif kaybolarak sordu. "Aç mısınız?"
Resim
Plafect00
Çınaraltı Müdavimi
Çınaraltı Müdavimi
Mesajlar: 876
Kayıt: 11 Mar 2017 15:14
Sunucu: Eminönü
Lonca: Gizit

Re: Retaliation-YollugTigin-IıIıIYaMaNIıIıI Günlüğü

Mesaj gönderen Plafect00 »

Etkilendim, güzeldi. Erken bitmesine üzüldüm, her ne kadar forum standartlarına göre uzun olsada :( . Gelecekte gelmesi muhtemel geçmiş karakterlerle ilgili kurgu yapmak casurca ama dahası; zekice. Bana yeni bir fikir verdin dostum. Bir müddet seyirci kalacağım, Kuklacı'yı seyreder gibi ;) . Lütfen çok bekletme bizleri.
ERG

Erg, insanı ele geçirebilen çok tehlikeli bir güçtür. Şimdi görüyorum ki para ondan da betermiş.

Fazıl SARRAFOĞLU
Cevapla