Dün loncadaşlarımın çağrısı üzerine Çemberlitaş'ın yolunu tutmak istedim. Özlediğim bir bölge kendisi. Gaffar Bey her ne kadar bizi görünce hoş karşılamasa da seviyoruz kendisini. Geçmiş bayramını kutlamak üzere arkadaşlarıma eşlik etmek üzere aktarım yaptık, makine oldu ve grubu kurduk. Detaylara aşağıda yer vererek giriş yapmış olalım.
Her şey hazır, bölgeye girişimizi yaptık. Bölgede girer girmez çalan, yine bir Emre Yücelen şaheseri 'Sis' adlı parça çalmaya başlayınca, taarruz aygıtlarını ekarte ettikten sonra bir dakika küçük bir dinleti molası verdik.
Ardından Yaşam Merkezi'ne girdik. Makine'nin yürürken çıkardığı sesi, Kalfa'nın ağzımıza vurduğu elektrik büyülerini dahi özlemişiz. Grubumuzun tankı Ender ve bir o kadar da Ekrem olan Ağabeyimizden, kendimize Hedef Saptırmasını isteyerek kazasız belasız oradan sıyrıldık.
Stuart Efendi ise bize küçük bir hoş geldin diyerek elimize reçete sıkıştırarak, doğruca Gaffar'ın yoluna doğru uğurladı.
Yanakları al, gözleri kömür, sen doğuştan bir ateş afetisin be Semiha. Seviyorum seni. Tamam fazla ileriye gitmeyelim. Maalesef önümüze çıktın ama birtanem. Ramiz Dayı'nın repliğinden alıntı yaparak bu fotoğrafı acıklı bir şekilde geçmek istiyorum: "Oysa herkes öldürür sevdiğini."
Tabi fazla yılışınca, etkileyici gözleriyle beni yanına çekti Semiha. Ardından kesti cezamızı. Şifacımız sayesinde hayata tutunduk. Gruptan da bu hususta yedik fırçayı. Beni ilgilendirmez, yönetimden rica ediyorum. Elimde çiçek ve çikolata ile o Semiha'yı almaya geleceğim.
Kesim için yerimizi alırken Gaffar Bey'e bir göz kırptık.
Ardından riyakar hainin odasına geçerek üç beş meteorit darbesi ile aciz bedenini yere serdik. Farelerin,
böceklerin yemesi için de o değersiz naaşını orada bıraktık.
Çıkışta bizi hoş olmayan bir sürpriz karşılamıştı. Neyse ki sayımız, karşı tarafın sayısını püskürtecek güçteydi. Fazla zorluk çekmeden rakibi bertaraf ettik ve ikinci tur için tekrar hazırlığımız yaptık.
Öbür turda da Semiha'cığım bana sürpriz yaptı. Önceki tur beni yakarak naz yaptığını anlamıştım. Demek ki bir şeyler hissediyor. Kendisinden bir parça, yani ateş büyü hasarlı pantolonu bize ikram etti. Bizde vardı ama Semiha'nın o kömür gözlerinin büyüsünden dolayı bir şey diyemeden kabul ettik.
Bugünlük de böylece bitmiş oldu. Esen kalmanız dileğiyle, selametle!
Dün yine iki tur olmak üzere Çemberlitaş'a geçerek, oyunda 2 saat kadar bir vakit geçirdik. Benim büyücümün inanın kaç parça eksiğini hatırlamasam da, keyfine giriyorum. Aslında önemli olan takılar ancak Arz Klanı'nda da Migrat atan nadir oluyor.
Dün bölgeye girmeye yakın Lodoslar tarafından Arz kaleye sıkıştırıldık. Tam geri püskürttüğümüz anda fısıldama kanalından "Murat beğğğğnn" diye bir mesaj aldım. Affınıza sığınarak söylüyorum, o cümleyi "Murat bebeğğğğmmmm" diye algıladım. Bundan mütevellit "Kim?" diye sormak istedim. Meğer bizim Murat yani BayTerapi'ymiş.
Neyse, içeri girdiğimizde de Stuart Beyler yine bizi reçete ile geçiştirdi. Şunu al hadi beni yorma dercesine uzattı ve öldü.
Gaffar'ı ise ayırarak kestik. Semiha'yı güzelce ayırdık ve güzel koordine olarak başarılı bir kesim yaptık.
Çok enfes bir andı. Gerçekten takım arkadaşlarımı tebrik ediyorum. Ardından Gaffar'ı da zorlanmadan kolayca kestik. O da bizi reçeteyle geçiştirerek, İstihbarat Subayı'na yolladı. İksirlerimizi de aldıktan sonra vedalaşarak oyundan çıktık.
Bugün de böylece bitmiş oldu. Esen kalmanız dileğiyle, selametle!
Dün yine iki tur olmak üzere Çemberlitaş'a geçerek, oyunda 2 saat kadar bir vakit geçirdik. Benim büyücümün inanın kaç parça eksiğini hatırlamasam da, keyfine giriyorum. Aslında önemli olan takılar ancak Arz Klanı'nda da Migrat atan nadir oluyor.
Dün bölgeye girmeye yakın Lodoslar tarafından Arz kaleye sıkıştırıldık. Tam geri püskürttüğümüz anda fısıldama kanalından "Murat beğğğğnn" diye bir mesaj aldım. Affınıza sığınarak söylüyorum, o cümleyi "Murat bebeğğğğmmmm" diye algıladım. Bundan mütevellit "Kim?" diye sormak istedim. Meğer bizim Murat yani BayTerapi'ymiş.
Neyse, içeri girdiğimizde de Stuart Beyler yine bizi reçete ile geçiştirdi. Şunu al hadi beni yorma dercesine uzattı ve öldü.
Gaffar'ı ise ayırarak kestik. Semiha'yı güzelce ayırdık ve güzel koordine olarak başarılı bir kesim yaptık.
Çok enfes bir andı. Gerçekten takım arkadaşlarımı tebrik ediyorum. Ardından Gaffar'ı da zorlanmadan kolayca kestik. O da bizi reçeteyle geçiştirerek, İstihbarat Subayı'na yolladı. İksirlerimizi de aldıktan sonra vedalaşarak oyundan çıktık.
Bugün de böylece bitmiş oldu. Esen kalmanız dileğiyle, selametle!
Canım sıkıldığı için açmış olduğum karakterimden yazmaya devam ediyoruz. Ayın 17'sinde Çeteci Mağara görevlerimizin hepsini tamamlamış bulunuyoruz. Bu süre zarfında aslında Dev Ana için çok efor sarf ettik. Kesecek birini bulamamıştık ama yardım sever bir arkadaş sayesinde onu da hallettik.
Deva Ana [34] ve Agah Bey'in Kayıp Yüzüğü [34] görevleri görev penceremizde bulunan görevlerdi. Dev Ana'yı, bana yardımcı olan Lodos arkadaş tek başına kesebilirdi ancak yüzük görevi de olunca malumunuz ben de yanında gittim.
Dev Ana'nın düzgün (!) cildine iki meteorit de biz atarak kırıştırdık.
Akabinde Yüzüğü de kesede bularak Eminönü'ne döndük. Kafamızı Eminönü'ne sokar sokmaz Komutan'a durumu bildirdik: "Helal olsun asker!" diyerek elimize bir torba iliştirdi. Açınca içinden çıkanlar bizi dehşete düşürdü. Hele o pantolon...
*
Ardından her şeyin başlangıcı olan yere geri dönerek Agah Bey'e sevindirici bir haber verdik. "Bir gün bana bu yüzüğün geri döneceğini biliyordum." dese de Leyla ile Mecnun'daki İsmail Ağabey gibi "Tabi, tabi." dedik. Velhasıl, buna karşılık olarak Agah Bey de bize yüzük armağan etti.
91 Faciası tamamlandı da şimdi de başka bir yerden çağırdılar bizi. Peki, neresi? Tabi ki de Bab-ı Ali. Bab-ı Ali komutanının çağrısı üzerine koştuk Bab-ı Ali'ye. Dediler ki Kurtlar, bizim madenci elemanların canını yakmış, sana zahmet bir ilgilen. Eh biz de kırmayarak yardım ettik ama o da öbür sefere kalsın diyelim ve bitirelim.
Bugünlük de böylece bitmiş oldu. Esen kalmanız dileğiyle, selametle!
Dün oyuna girerek yapacak bir şeyler aradım. Neyse ki bir Arz arkadaşın çağrısını gördüm ve yardımına koştum. Ayrıca arkadaş tanıdık çıktı. Hem de forumdan. Arkadaşın Meran görevlerini beraber yaparak tamamladık ve bu süre zarfında konuşmuş olduk. Detaylara aşağıda inmek isteyerek bu kısmı kısa kesiyor ve derhal gelişmeye geçiyorum.
Efenim, karakteri en son Yeraltı'nda bırakmışız. Oyuna girdik, şöyle ne yapsak acaba diye düşündük. Bu saatte bölge atan çıkmazdı, maden çekeyim desem Ender ve bir o kadar da Ekrem olan Ağabeyimiz'den bize fırsat kalmazdı. Hol'e gideyim desem piyasa ölü... İnzivaya çekildim. Kendimle konuştum. "Yahu Reta, bizim bu oyunda yapacağımız pek bir şey kalmamış. Yalnızca iki üç tılsım var o kadar ama gram aldığımız keyif yok." Akabinde bölgeden arkadaşın çağrısını duyarak Meran'a adımımızı attık.
Oturup konuşmaya başladığımızda kendisi dedi ki "Beni sevmeyebilirsin." Hayret ettim. "Neden ki?" dedim.
O da buna karşılık "Tanıyorsun." dedi. Allah Allah dedim kendi kendime. Şu oyunda tek hasmım var o da şu sıralar durgun gibi (?)
"Kimsiniz?" dedim. Kendisi "Forumdan inquisitor olduğunu söyledi." Sertleşmiş yüz hatlarım gevşedi. Hafif tebessüm ettim. Durumu izah ettim. Aslına bakarsanız bu arkadaşın bir konudaki karamsarlığını eleştirmiştim. Başka da bir şey yoktur aramızda.
Ardından keyif alarak görevleri yapmaya koyulduk.
Lanetli Meran, Gecenin Takipçileri, Buz Büyücüleri derken; sondan bir önceki gonga kadar geldik. O sırada bir şey gözüme takıldı, olmayan bir şey! İfliss'e doğru giden köprü yoktu! Sanırım enam olarak uçmayı bulduk!
İfliss'e geldiğimizde kesime başladık. Aklıma Sönmez Reyiz ve ffako geldi. Bundan mütevellit, her güçlü meteorit büyümde İfliss'e "Tek elle büyü mü yapılır?" dedim ve PhotoShop üzerinde küçük bir düzenleme ile ffako'nun kafasını,
İfliss'in kafasına yapıştırdım. Buyurunuz efenim:
Ardından intihar ettik... inquisitor'un (kusura bakma ismini soramadım ) Solucan görevine koştuk. O sıra yolda bir klansız arkadaş Dişi Örümcek için yardım istedi. Solucan'dan sonra halledebileceğimizi söyledim. Biz bu sırada Solucan'ı bir dakika içerisinde deliğine geri tıkarak görevi tamamladık.
Klansız arkadaş, Dişi Örümceğin önüne geldi ve bir sert vuruş yaptı. Peşine biz de konsantrasyon yeteneğimizle işini kolayca bitirdik ve arkadaşın görevine yardımcı olduk.
Eh tabi bölgeden bir ara İfliss için bir arkadaş daha yardım istedi. Arz olması koşuluyla görevine yardım edebileceğini söyledik. Arkadaş Arz oldu ve Yeraltı'na indi, inquisitor şifacısına geçti. Biz ise iki büyü hızlıca 'Yılan Kafalı Sstanslıyı' harcayarak ebediyete gönderdik.
Bugünlük de böylece bitmiş oldu. Esen kalmanız dileğiyle, selametle!