Wrath'ın Günlüğü - Teşkilat

[Qheisenberg]

Bir türlü uyku tutmadığından girip iki çift bir şeyler yazmak istedim , bugüne bayağı olay sığdı nasıl olsa

Çemberlitaş ve Migrat gibi bölgelere giriş için Arzuhalci'nin onayını almanın şart olduğunu bildiğimden bana verdiği görevleri yapmaya koyuldum gece geç saatlerde . Benden Fareli köy'ün fotoğrafını istemişti ve hiç zaman kaybetmeden işe koyuldum .



Neyseki şu uyuz tazılar fazla peşime takılamıyordu artık , Tesla küresi sağolsun bana çok yardımı dokunuyordu onlardan kurtulmak konusunda



Yolda giderken Her Şeyi Bilen Fare Adam'la konuşma fırsatım oldu ve benden 10 adet ipek istedi , şu an için bunun mümkün olmadığını ancak elime geçtiği an tekrar yanına geleceğimi söyleyerek yoluma devam ettim .



Soluğu Fare Köy'de almış ve Kuklacı'nın kayıp notlarını bularak onları Arzuhalciye götürmem gerektiğini hatırladım ve notları alıp yüzlerce farenin arasından hızla uzaklaştım ( uzaklaşamadı ) .



Vee , işte korkulu rüyam yavaşça gerçek yüzünü göstermeye başlıyordu , Taş kanatlar , Liderleri ve gidilmesi gereken '' Kanamalı '' yollar . Sanırım bugünlük benden bu kadar yarın kaldığım yerden devam edeceğim , Taşkanat macerama



Tekrar görüşmek üzere

[Qheisenberg]

Herkese tekrardan selamlar .. Yeni maceralarımla karşınızdayım

Malumunuz dünden kalma 20 adet Taşkanat öldürme görevim vardı ve bu görev Tesla küresi tazılara kendinden çok vuran bir büyücü için oldukça zor bir görevdi . Ama neyseki tepeye vardığımda bana yardım eden insanlar oldu ve onlar sayesinde kolaylıkla bu görevi hallettim .



Taşkanatların kellesini aldıktan sonra , J.İstihbarat'a bilgi vermem gerektiğini düşünerek Meteor yoluna gittim ve istihbarat subayı ile konuşarak yeni bir görev aldım . X ile işaretlenen yeri bulmaktı görevim .



Tam bu görevi tek başıma yapamam diye düşündüğüm anda , Taşkanat görevime yardım eden EzelSkY ( Scirocco ) isimli oyuncu kendi karakterininde bu görevleri olduğunu ve bana yardım edebileceğini açıkladı . Bunu duymak benim için sevindiriciydi tabii çünkü tek başıma gitmem saatler alabilirdi . Tekrar Sivri ada yoluna koyuldum ve Y2'si olduğu için kolayca yolu temizledi benim içinde tereyağından kıl çeker gibi hallolmuştu bir görev daha .. Bunu hallettikten sonra Arzuhalci'nin yanına uğradım ve benden son bir isteği olduğunu , Büyük Bronz'u öldürmem gerektiğini söylemişti ve bir kez daha bana yardımcı olan arkadaş devreye girerek kolaylıkla bunuda halletti .



Artık Migrat'a ve Çemberlitaş'a girmek için sabırsızlanıyordum ve bu yüzden Arzuhalciden eksik olan görevlerimi almaya devam ettim sıradaki görevim Solucan'ın yanında duran metni incelemek ve fotoğrafını çekip Arzuhalciye götürmekti .



Tabii yeraltına inmişken Domuz'a selam vermemek olmaz diyerek yanına uğradım ve beni yetenekli bulduğunu ileride bana bir takım görevler vereceğini söyledi . Bundan memnun olmuştum ama şu an için bulmam gereken bir metin ve Arzuhalciye götürmem gereken bir kaç fotoğrafım vardı .



Tabii yolculuğum sırasında Scirocco isimli arkadaşım bana Kıyamet Asa'nın eskisi kadar pahalı olmadığını 50 - 70 m arası bir piyasası olduğunu belirtmişti . Holde bir kaç gün kendimi verirsem peptit , örümcek salgısı ve madenlerle bu parayı bulacağımı ümit etmeye başlamıştım . Şimdiden gelecek için heyecanlıyım diyebilirim



Sonunda Solucan'nın yanına varmış ve kolaylıkla metnin fotoğrafını çekmiştik . Şimdi Eminönüne gidip havadisleri Arzuhalci ile paylaşmam gerekiyordu ..



Görevime yardım eden arkadaş oyundan bir anda çıkış yaptığı için tek başıma daha ilerilere gidemeyeceğimi düşünerek bir mola vermeye karar verdim , fırsat buldukça günlüğümü güncellemeye çalışacağım , okuduğunuz için teşekkürler

[Qheisenberg]

Çınaraltındaki dostum Arzuhalci'nin yanına uğradıktan sonra bana bir Anahtar'dan bahsetti , bir çeşit gizemli kapıyı açmamıza yarabilecek bir anahtar . Bende bunun üzerine zamanımın olduğunu söyleyerek yeraltına indim ve anahtarı aramaya koyuldum , küçük bir cin bana fısıltıyla konuşmaya başladı . Adını sorduğumda Cincır cevabını almıştım .. Bana Anahtar'ın yerini bildiğini ama karşılığında bir iyilik istediğini söyledi . 20 tane küçük Folklor Cinini kurtarmak bu görevi istekle yerine getirdim ve anahtarın Dişi Örümceğin mağarasında olduğunu öğrendim . Tabii oraya tek başıma gitmem zor olduğundan güçlü bir savaşçının peşine takıldım ..



Ve Mağaranın önüne varabildim , Anahtar oradaydı işte ! Tam karşımda duruyordu , yeni bir çağ açacaktım belkide , insanlar beni hatırlayacaktı .. Ve tüm riske rağmen girip oradan Anahtarı almayı başardım ve hızla oradan uzaklaştım .



Eminönüne vardığımdaysa Arzuhalci bana bir kapı olacağını söyledi . Bu anahtar bir şeyi açıyor olmalı dedi ve tekrar yeraltına doğru yol aldım . Muhafızlardan bir kaç efsane dinledikten sonra ufak fikirler edindim ve sonunda aradığım yeri buldum . Tam karşımdaydı işte .. YENİ BİR ÇAĞIN BAŞLANGICI ..



Heyecandan hemen şehrin lideri Domuz'un yanına gittim ve olanları anlattım . İnanamadı bana , yeteneklerimi öve öve bitiremedi ve bunu bir partiyle kutlamamız gerektiğini söyledi bana . Ama önce kapının nereye çıktığını bulmalısın dedi , belkide İstanbul'un kurtuluşu oradadır ümidiyle Farelerden , kertenkelelerden , Ölülerden uzak bir medeniyet ne kadar harika olurdu ...



Fakat şu an bu görev için uygun olmadığımı bir büyüğüme sözüm olduğunu ve onun yanına uğramam gerektiğini söyleyerek Yeraltından uzaklaştım . İçim kıpır kıpırdı ama havadisleri Arzuhalciye vermek konusunda şüphelerim vardı .. Çınaraltına gittiğimdeyse kimin yanına oturdum dersiniz ? .. Çocukluğumdan beri onun hikayelerine bayılıyorum



Okuduğunuz için teşekkürler , umarım beğenmişsinizdir , ufak bir yardım isteğim olacak sizlerden boş zamanınız olursa ;
Arkadaşlar şu anda meran görevlerine sıra gelmiş durumda Lonca Lisansına sahip olamadığım için kolaylıkla gidip gelebileceğim bir yol değil özellikede böyle bir karakterle . Eğer oyun içi müsait olan olursa yardımlara açığım

[wonka]

Yazma becerin gerçekten güzel çizgi roman gibi sürüklüyor insanı böyle devam etmen dileğiyle..Normalde oyuna girmiyorum ama meranlar için yardımcı olabilirim.

[Qheisenberg]

Yazma becerin gerçekten güzel çizgi roman gibi sürüklüyor insanı böyle devam etmen dileğiyle..Normalde oyuna girmiyorum ama meranlar için yardımcı olabilirim.

Teşekkürler uzun zamandır Çizgi roman okuyorum , kitap okumakta büyük bir hobim , galiba onlar etkisini gösteriyor biraz . Yardımların sayesinde hemen tazeliyorum günlüğü şimdi

[Qheisenberg]

Tekrardan selamlar , yeni maceralarla karşınızdayım gene :lol:

Meran'dan biraz uzak durmak ve kafamı başka şeylere vermek amacıyla Mısır Çarşısına doğru yol aldım , Jandarma Aliyle selamlaştık ve yeteneklerimi geliştirdiğimi söyledi bana , son derece mutlu oldum sonuçta beni çocukluğumdan beri tanıyan biriydi o , tıpkı Agah Efendi gibi çok değerliydi . Bana Sığınaklarda dikkatli olmamı söyledi ve vedalaştık . Oraya gittiğimdeyse bir grup büyücünün aralarında sert bir tartışmaya girdiğini görmüştüm . Tartışmanın nedeni KENAN'dı . Eğer yardımım dokunacaksa onlarla gelebileceğimi söyledim ve beni aralarına aldılar .



Daha önce hiç gelmemiştim buraya , Agop'un ve Işığın bahsettiği yer olmalıydı burası , bir yer daha ne kadar kötü kokabilirdi böyle ! Arkadaşlarımla ilk başta ağır bir şekilde çuvalladık ve büyük bir darbe aldık ama bu bizi yolumuzdan yıldıramayacaktı . Kenan'ın yaptıkları yanına kalmayacaktı ..



Ardından Agah Efendi'nin kutsadığı Yıldırım 2 tılsımı üzerinde olan RyukeNNN isimli büyücü bize oturmamızı ve Kenan'a ulaşmamız için gitmemiz gereken yolu temizleyeceğini söyledi . Buna her ne kadar karşı çıksakta bizi dinlemedi ve grubun şifacısıyla beraber karanlığa doğru yol aldı .



Aradan 10 dakika geçtikten sonra yolu temizlediğini , ama önümüzde büyüklerin MOTORİN adını verdiği çatlaktan dolayı yolumuza devam edemeyeceğimizi öğrendik . Ama Motorin gibi bir FEDAİ'yi alt edemeyeceksek Kenanla nasıl başa çıkacaktık ? Hemen işe koyulduk ..



Sonunda yere serilmişti , üstünden bir adet Asa çıktı ve ekibimizin lideri bunun bana verilmesi gerektiğine karar vererek torbayı yanıma bıraktı .. Çok özel bir asaydı bu , benim ilk hediyemdi ve Teşkilat vermemişti bunu ; Kendi emeğimle elde etmiştim ...



Ve işte oradaydı .. KENAN ! Çarşının dilinden düşüremediği o deli adam tam karşımdaydı .. Üstüne gitmemek için kendimi zor tutuyordum ve daha sonra aramızdaki en güçlü büyücü onunla tek başına baş edebileceğini ancak Elektrik direnci gerektiğini söyledi bize . Ne şans ama ! Motorin'in poşetinde Shen Kuo isimli bir direnç iksiri bulmuştum . Bu onun işini görürdü kesinlikle ..



Ve işe koyulduk , deli adam ona vurduğumuz her büyüde hem yara alıyor bazense kendinden geçip HAHHAHA diye kahkaha atarak etrafa elektrikler saçıyordu ..



Sonunda şifacımızın büyük desteğiyle onu yere sermeyi başarmıştık , her zehri eksiksiz olarak geri püskürtmüştü ve Kenan'ın cansız bedeni önümdeydi , HAİN ZAHİRİNde .. Merdivenleri çıktığımdaysa Agop'un bahsettiği mektubu buldum ve büyücü arkadaşlarımla beraber kapıdan çıktık . Çarşıda olanları anlattığımızda herkes bizi Kahraman gibi karşılamıştı . Tıpkı hayallerimde olduğu gibi



Akşam uyurkense aklıma o soru takılmıştı '' Neden teşkilat için çalışıyordum ? Tek başıma yeteri kadar güçlüydüm zaten ... '' Ama bu düşünceyi hemen kafamdan atarak ertesi gün Meran'da neler yaşayacağımın hayalleriyle uykuya daldım ..


:arrow: :arrow: Umarım beğenmişsinizdir , yenisinide hemen şimdi yazmaya başlayacağım resimlerle birlikte . Okuyan herkese teşekkürler beğeniyorsanız umarım yorumda yaparsınız , bu tarz yorumlar beni motive ediyor

[Qheisenberg]

Meran görevlerime kaldığım yerden devam etmekte zorlanırken Wonka isimli arkadaşımız bana büyük bir iyilik yaparak görevimi halletti ve onun sayesinde bende günlüğe sizi sıkmadan devam edebileceğim . Umarım takibi bırakmamışsınızdır .

Uyandım ... Etraf soğuktu , başımda dikilmiş gözlerimin içine dik dik bakan Topal'ı gördüm karşımda bir kaç şey atıştırdıktan sonra Meran köprüye gitmem gerektiğini söyledi orda beni eski bir arkadaşının beklediğini ve bana yardımcı olacağını anlattı . Hiç durmadan yola koyuldum ve köprüye ulaştığımda o kudretli büyücüyü gördüm .. Üzerinde çocukken hep duyduğum , sadece ÇEMBERLİTAŞ denen büyülü yerden elde edilebilecek olan Zırhı , Asaları ve Kıyafetleriyle beni bekliyordu . Dilim tutulmuştu , benimde çocukluk hayalim hep o Çemberlitaş denen yere gidip tehlikelerle yüzleşmekti . Ama şimdilik önümde görevlerim vardı ve bunları halletmeliydim . Beni yanına çağırdı ve ufak sorular sorduktan sonra yolumuza koyulduk ..



Onun muhteşem yetenekleri sayesinde hiç zorlanmadan ilerliyorduk bende olanları zihnime kaydetmeye çalışıyordum .. Nasıl olsa tüm bu bilgileri Arzuhalci'ye sunacaktım ..



Yılanlarla dolu koridorlar , Her tarafta kanla çizilen resimler ve ateş topu fırlatan robotlardan sonra işte ulaşmıştık . Varmıştık , tam karşımdaydı ! Bir devrin başlangıcı MERAN ŞEHRİ ...



Büyücü arkadaşımla bu güzellik karşısında biraz afalladıktan sonra tekrar Domuz'un yanına doğru yola koyulduk , onunla bu bilgileri paylaştım ve sırada bu bilgileri kime aktaracağımı çok iyi biliyordum .. Arzuhalciye . Eminönüne doğru yol alırken bana yardımcı olan kudretli büyücü ( Wonka ) başka işleri olduğunu ve cin mağarasına gitmek zorunda olduğunu belirtti . Vedalaştık ve ben yoluma devam ettim .



Çınaraltında hiçbir şeyden habersiz Arzuhalci anlattıklarımı duyunca sevinçten çılgın'a döndü Beni , Suzan'ı hatta gidip Yusuf Ağabey'i bile öptü ve birden o ciddi duruşunu alarak sıradaki görevimi anlattı bana , bu kadar çabuk oraya geri döneceğimi bilmiyordum . Ama yapmak zorundaydım Arzuhalci sayesinde yeni yerler keşfediyordum . O olmasa belki her hafta Bankacı'dan harçlık alan , Agah efendi'nin ayakkabılarını silen , Umut'a kılıç tutmayı öğreten o genç adam olacaktım ..



Giderken boş bulduğum madenleride çekmeyi ihmal etmedim , yakında büyük bir savaş olacaktı ve bu savaş için Silaha ve Tılsımlara ihtiyacım olacaktı ama şu an için hiç bir şeye sahip değildim ..



Meran köprüsüne geldiğimdeyse güvendiğim bir kaç arkadaşıma rastladım ve olanları onlara anlattım . ( Scirocco , EzelSkyxI) Hemen benimle gelmeye ikna oldular ve onlar sayesinde bir kez daha zorlanmadan şehre ulaştım . Yılanları temizledikten sonra şehrin tepesine çıkıp bir fotoğraf çektim , şimdi bunları Arzuhalci'ye götürmem gerekecekti . Ne kadar uzun yol diye düşündüm , keşke ışınlanma diye bir şey olsaydı ...

[Qheisenberg]

Arzuhalcinin yanına gittiğimdeyse bana hemen yeni görevimi anlattı , benimle konuşmak istediğini söyledi ama kısa bir süre içerisinde Domuz'un adamlarının Meran şehrinde Askeri Yönetim ilan edeceğini bildiğimizden hızlı bir şekilde şehre doğru ilerledim . Arkadaşlarım beni köprüde bekliyorlardı , yolumuza devam etmeliydik . Sıradaki görevimin ne olduğunu gayet iyi biliyordum . Şehrin her tarafındaki o Gong'ların yanına gidip enerjinin kaynağını tespit etmek .. Ama bunun Sonumuzun başlangıcı olacağı hakkında hiç bir fikrim yoktu ...





Şehrin tepesindeki heykellerde gözüme çarpmıştı ama bunun ne olduğu ile ilgili en ufak fikrim yoktu ..





Sonunda Enerjinin kaynağını bulmuştum artık Gong felan yoktu ortada , daha büyük bir şey vardı .. Daha tehlikeli . KARŞIMDAYDI İŞTE ! İFLİSS'ti ORADAKİ ! Agah Efendi'nin bahsettiği ama kimsenin inanmadığı o koca yılan , yaşayanların efendisi .



Hızlı bir şekilde arkadaşlarımla oradan uzaklaştık neye uğradığımızı şaşırmıştık , kimseye bundan bahsetmemek zorundaydık , bizim deli olduğumuzu sanarlardı . İnanmazlardı bize ..

Arzuhalci'nin yanına uğradığımda ona İfliss'ten bahsetmedim , sadece bir kaç fotoğraf gösterdim zaten meraklı bir adamdı . Eninde sonunda öğrenecekti .



Bana o şehirde anıtlar olması gerektiğini ve bunların resmini istediğini söyledi . Ancak yapamazdım çok yorgundum ve gördüklerimin şoku içindeydim . Bir süre dinleneceğimi söyledikten sonra hızla ordan ayrıldım . Şarapçının yanına oturdum , her zamanki gibi sözlerini söylüyor , fare adamlara küfürler yağdırıyor , teşkilat'ın başına domuz'un geçmesi gerektiğini söylüyordu .. Ama onun anlattıklarını dinleyemeyecek kadar meşguldu kafam , denize bakıp uzun uzun düşündüm ..

'' Gerçek tehlike İfliss'miydi ? Yoksa dahası varmıydı bu yeraltı denen yerde '' .. İçimden bir ses gördüklerimin daha hiçbir şey olduğunu söylüyordu . Şokun etkisiyle denize karşı uyuyakaldım ve rüyamda daha önce hiç görmediğim bir şey gördüm . 3 kafalı koca bir ejderha ..

:arrow: :arrow: Bu seferkini yazmak için bayağı bi uğraştım ama İmgur'a gireyim derken Forum sayfasını kapattığım için en baştan yazmak zorunda kaldım , ama severek yazdım , umarım sizde severek okumuşsunuzdur . Bugünlük benden bu kadar , hepinize kıyamette bol şans Teşkilat halkı :!:

[Qheisenberg]

Tekrardan herkese merhabalar , günlüğümü takip eden insanlar varmı bilemiyorum ama genede yazmaya devam edeceğim . Hepinize keyifli okumalar ..

Kendimi bildim bileli zorlu yollardaydım , çocukken bile evlerin önünde akreplerle savaşırdık ama artık akrepler bir hiçti . O koca yılanı , o koca şehri gördükten sonra hiç bir şeyin önemi kalmamıştı adeta benim için . Büyüleyici , tehlikeli ve can alıcı bir yerdi orası . Tıpkı insan gibi ... Sabahın erken saatlerinde yola koyulmuştum , Arzuhalci'nin bana verdiği görevi halletmem gerekiyordu ve bunun için anıtların yerini bulmalıydım .



Ama nasıl bulacaktım bu yeri , hiç bir fikrim yoktu . Neyseki arkadaşım Scirocco ( Serkan ) yardımıma yetişti ve benim Anıtlara ulaşmama yardımcı oldu . Çocukluğumdan beri tanırdım onu beraber büyümüştük , tehlikelerle beraber başa çıkmıştık ..



Anıtları bulduktan sonra üzerindeki yazıların fotoğrafını çekip doğruca Arzuhalci'nin yanına yol almaya başladım . Giderken bulduğum madenleride çekmeyi ihmal etmiyordum ama henüz değerli bir şeyle karşılaşmamıştım . Arzuhalcinin yanına vardığımdaysa bana çok özel bir ceket hazırladığını söyleyip elime tutuşturdu . Harika bir ceketti bu büyüleyici bir şeydi .



O sırada Suzan'ın bana seslendiğini duydum . Bana yardımcı olabileceğini ancak 20 adet Latex istediğini söyledi . Şu an için bu mümkün değildi çünkü elimde yeteri kadar param yoktu ve '' Başka zaman '' diyerek yoluma koyuldum .. Tam çınaraltından çıkarken Yusuf Ağabey bana ses etti . Umut'un kaybolduğunu ve nerede olduğunu öğrenmemi istiyordu . Basitti bu benim için , Umut'u en iyi ben tanıyordum .



Gittiğim yer Agah Efendi'nin camiisinin arkasıydı . Umut oradaydı onunla biraz konuştuktan sonra onca zaman nerede olduğunu ve neler yaptığını anlattım . Bir çeşit adamdan bahsetti bana yüzü tarifsiz .. Ne tesadüfse Agah Efendi'nin yanına gittiğimde elinde çok değerli bir eşya ile beraber duran bir büyücü onunla sohbet ediyordu . Beni görünce aceleyle ayağa kalktı ve vedalaşarak yoluna gitti .





Ne gariptir ki içimden bir ses bu adamın hayra alamet olmadığını söylüyordu . Her ne kadar onu takip etmeyi istesemde , öncelikle uğramam gereken birisi vardı . Şu gizemli adamın kimliğini en iyi bilen kişi Çeteci olmalıydı ..



Onunla biraz sohbet (!) ettikten sonra , bana bu adamı tanıdığını ve sürekli nereye gittiğini bildiğini söyledi . Ama karşılığında her zaman öldüğü gibi bir şey istiyordu . 20 adet Kara kemik .. Neyseki hazırlıklı gelmiştim ve hemen eline tutuşturdum kemikleri . Ardından bana o adamın sürekli Sivri Ada'da bir kuyuya indiğini söyledi . Orda bir işler döndüğünden şüpheleniyordu . Ve bu işler her neyse karanlık bir şeyler olmalıydı .





Yarın bende oraya inecek ve sırrı açığa çıkaracaktım . Bir süre merandan uzak kalmam gerekiyordu da zaten . Ama yorulmuştum bugünlük , bir grup Arz yolumu keserek beni ağır şekilde yaralamıştı .. Neyseki Halime teyze şifalı otlarını sürmüştüde bu yaralara acısız bir gün geçirmiştim .. Artık gitmem gerekiyordu , karanlığa o adaya .. Belkide yeni bir maceranın başlangıcı olacaktı bu .. Ama sabretmem gerekiyordu tüm cevaplar yarın açığa çıkacaktı ...

:arrow: Bilgisayarım çok eski olduğundan dolayı bir kaç resmi upload edemedim en kısa zamanda resimleride ekleyeceğim umarım beğenmişsinizdir . Takipte kalın

[Qheisenberg]

Tekrardan selamlar , gene ben , gene been :twisted: :twisted:

Bugün migrat bölgesine giriş yapmak için Sivri Ada'ya gittim ama hem fazla grup yoktu hemde olanlar Yıldırım 2 tılsımı olan insanları arıyorlardı haklı olarak . Eğer adam lazım olursa gelebileceğimi belirttim ama hiç birinden cevap alamayınca mecburen madenlere oturdum , ardındanda çektiğim madenleri satmaya çalıştım .





Sonunda bir tanede olsa Saf maden çekebilmiştim . Piyasası çok pahalı değil ama bu bile beni mutlu etmişti



:arrow: :arrow: Bugün günlüğü akıcı bir şekilde ve hikaye tarzında yazamadım . Çünkü hem Online sürem fazla değildi hemde Migrat'a giriş yapamadığımdan ötürü yazacak bir şey bulamadım . En kısa zamanda migrat'a gitmeye çalışacağım , gittiğim zamanda günlüğe yazarım bunları . Malumunuz okullar açılıyor artık Lise son sınıf öğrencisi olarak bu sene derslere kendimi vermiş durumdayım ama bu Forum'u ve oyunu boşlayacağım anlamına gelmiyor . Sadece her gün olmasa bile 2 günde 1 ve ya fırsat buldukça günlüğümü güncelleyeceğim . Okuduğunuz için teşekkürler

:arrow: