Sunucu: ??
Karakter Adı: ??
Tarih: 11.01.2014
Not: İfşa olmamak ve bulunduğum sunucuda dedektif oyuncular tarafından aranmamak için sunucu ve karakter adı belirtmedim.
Yeni bir başlangıca merhaba! Günlüğüme, Teşkilat'a yeni katılan bir neferin hayatını anlatarak başlangıç yapmak istedim. Favori sınıfım büyücüdür, her zaman öyleydi. Hangi oyuna başlarsam başlayayım, kastığım ilk karakter hep büyücü olmuştur. Bu başlangıcı da büyücü karakterle yapmak istedim.
Sonunda beklediğim an.. İlk günün heyecanı ile bir anda cami avlusunda buldum kendimi. Karşımda Agâh Bey, Teşkilat'ın simgesi.. Kimilerinin hayal bile edemeyeceği anlara şahit olan o gözler, şimdi ışığa kapalı olsa bile her zaman bizi görür, izler gibi..
Selamlaştık, talebimi bildirdim. Memnuniyetle karşıladı ve nasihatlerini dile getirdi. Ardından Teşkilat'a kaydımı yaptırmam için Jandarma Ali'ye doğru yol aldım.
Giyinip kuşandıktan sonra Agâh Bey'den fayda sağlayabileceğim bir görev üstlendim. Vakit kaybetmeden yola koyuldum.
Fazla kolaydı.. Görevimi teslim ettim ve Teşkilat tarafından ödüllendirildim. İlk maaşımı almanın zamanı gelmişti. Teşkilat, elindeki kısıtlı imkanlarla neferlerini önemsediklerini hissettirmeyi hiç elden bırakmamıştır. Maaşımı bankacıdan tahsil ettim, bereket versin.
Jandarma Ali'nin, annesine ilaç teslimatı ricasını da tamamladıktan sonra yoluma devam ettim. Yoldan geçen bir teyze ile selamlaştık.
Anne yüreği işte... :roll:
Jandarma Ali'nin haberi üzerine Balıkçı İdris ile tanışmak için Galata Köprüsü'ne yol aldım. (Oyuna ilk başladığım vakitler onu bulabilmek için akla karayı seçmiştim. ) Yoldan geçerken kertenkeleler ile mücadele eden bir nefere rast geldim. Oyunda bir yerden bir yere koşturan, görev yapan, kendi halinde çabalayan oyunculara hep saygı duymuşumdur.
Balıkçının birkaç ricasını yerine getirdikten sonra baktım ki sofra kurulmuş, rakısından balığına.. Fakat ızgara eksikmiş, bir koşu Demirci Rüstem'e gidip ızgarayı kaptım. Bu ziyafet kaçar mı
Çarşıdayken Fahri Bey ile selamlaştık, dükkanına verdiği özeni hiç bir yerde görmedim açıkcası. Her şey titiz ve yerli yerinde.. Bana bir iyilik yapmak istedi ve bunun için 10 adet Keten gerekliydi. Güzel bir takım yapmak istiyormuş, büyük adam vesselam.
Keten için 3 tane Cin öldürmem gerekiyordu. Ara sokaklardan geçtim, bölgeye vardım. 2 cin kestim, biraz soluklandım. Bir yandan da Recep Dayı ile lafladık..
Ketenleri tamamladıktan sonra Fahri Bey ustalığını konuşturdu ve yeni takımım hazırdı, efsunluydu da.. Elleri dert görmesin.
Sahaf Necmi'nin beni aradığını işittim, yanına uğradım. Eşsiz kitaplarıyla dizili olan kütüphanesinde her zamanki işlerini yapıyordu, biraz gergindi. (Gerçi her zaman öyle değil mi? ) Çalınan bir cilt kitap hakkında soruşturmaya dahil etti beni. Recep Dayı ile acilen görüşmem gerektiğini söyledi ve akabinde yola koyuldum.
Hedef belliydi, Garr.. Bu da fazlasıyla kolaydı.
Agâh Bey'i fazla ihmal etmiştim. Yanına uğradım ve benim için vereceği bir görev vardı bile. İri farelerin işini hallettikten sonra ödülünü takdim etti.
Asalar... Büyücülerin olmazsa olmazı, simgesi, kurtarıcısı.. Bir büyücü kudretini, ihtişamını asaya borçludur. Tabii sahip olmak yetmez, kullanmasını da bilmeli..
Ve bir görev daha.. Cinler yine bir haltlar karıştırıyor. Teşkilat'ın bir operasyon planı var ve henüz başlangıcındayız. İlk işimiz ortalığı biraz kızıştırmak.
Hedefler temiz... Işık Hanım da şu sıralar fareadamlarla uğraş içindeymiş. Bir el atalım dedik, kârlı bir iş oldu açıkcası. Bir sonraki hedefimiz Kızgın Kum'du. İyi korunuyordu ancak bu bana bir engel değildi. Ortalığı fazla ayağa kaldırmadan işi bitimek için ön cepheyi biraz süpürmek gerekliydi. Zor olmadı...
Cin operasyonunda ilerleme kaydediyoruz. Antrepo'da bir takım kazmalar buldum, Agâh Bey'in bakmasında fayda vardı. Parçalar yerine oturuyordu, sırada avcıları avlama vaktiydi.
Biraz soluklanmak için Mısır Çarşısı'na gittim. Sahaf Necmi ile karşılaştım ve bir görevden çok, ricada bulundu benden. Çınaraltı'na yol alma vakti.. Eminönü'nün en sakin ve güzide mekanı. Hamit Pehlivan'ın keyfi yerindeydi, selamlaştık, Sahaf'ın mesajını ilettim. En demlisinden bir çay içtik, bu arada da tavla attık. Boyumun ölçüsünü aldı tabii.. :|
Agâh Bey'in çağrısı üzerine camiye gittim. Operasyona noktayı koyma vaktiydi. Zira cin örgütünün elebaşları belli olmuş. Azul... Bölgeye intikal ettim, çok fazla düşman vardı. Kolay olmayacaktı...
Seviye atlamanın nimetlerinden faydalanmak için tecrübe puanımı tam sınırda bıraktım. Hızla indiriyordum Azul'un canını. Son anlara geldiğimizde birden nişancılar belirdi. Şanslıydım, Azul'un canını almadan can vermedim. :twisted:
Yorulmuştum ancak sevinçliydim. Teşkilat'ın güvenini boşa çıkarmadım. Agâh Bey bu başarıyı mükafatsız bırakmadı. Yeni asama kavuşmuştum.
Yorucu bir gündü.. Soluklanmak için Çınaraltı'nda biraz istirahat ettim. Arzuhalci adında, dış şehirden gelen bir zat ile selamlaştım. Biraz lafladık, ikram ettiği şaraptan bir kadeh içtim, yorgunluğumu aldı. Tuhaf adamdı doğrusu, bakışlarındaki derinliği anlayabilmek güçtü. Ancak geniş bir ilim, irfan sahibi olduğu aşikârdı. Yeni bir maceranın kokusunu alıyordum...
[/i][/color]
Lahkesis'in Günlüğü
Re: Lahkesis'in Günlüğü
Büyücü kastığım günler aklıma geldi Azul,Kızgın Kum gibi görevleri tek başıma yapardım
Vay arkadaş hangi sunucu ise bölgeden konuşan dahi yok olsa da sansürlerdin zaten.
Acaba test sunucusunda mı kasmaya başladın
Ben günlüğe başlamam ile 2 günlük daha geldi
Günlüğün hoş olmuş (:
Vay arkadaş hangi sunucu ise bölgeden konuşan dahi yok olsa da sansürlerdin zaten.
Acaba test sunucusunda mı kasmaya başladın
Ben günlüğe başlamam ile 2 günlük daha geldi
Günlüğün hoş olmuş (:
Re: Lahkesis'in Günlüğü
Test sunucusunda kasmıyorum. Anka hariç herhangi bir sunucuda olabilirim. Detaylı bilgi yok..EYUNAL yazdı:Büyücü kastığım günler aklıma geldi Azul,Kızgın Kum gibi görevleri tek başıma yapardım
Vay arkadaş hangi sunucu ise bölgeden konuşan dahi yok olsa da sansürlerdin zaten.
Acaba test sunucusunda mı kasmaya başladın
Ben günlüğe başlamam ile 2 günlük daha geldi
Günlüğün hoş olmuş (:
Re: Lahkesis'in Günlüğü
Arayıp bulacağım ama tabi ortalığa söylemiyeceğim :twisted:Lahkesis yazdı:Test sunucusunda kasmıyorum. Anka hariç herhangi bir sunucuda olabilirim. Detaylı bilgi yok..EYUNAL yazdı:Büyücü kastığım günler aklıma geldi Azul,Kızgın Kum gibi görevleri tek başıma yapardım
Vay arkadaş hangi sunucu ise bölgeden konuşan dahi yok olsa da sansürlerdin zaten.
Acaba test sunucusunda mı kasmaya başladın
Ben günlüğe başlamam ile 2 günlük daha geldi
Günlüğün hoş olmuş (:
- Symbian
- Teşkilat Neferi
- Mesajlar: 517
- Kayıt: 30 Haz 2013 14:02
- Sunucu: Beyaz Köşk
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Kurtuluş
Re: Lahkesis'in Günlüğü
Başlangıç güzel, devamını bekliyorum. Sunucu belirtmemeniz sorun değil sizide aramaya başlıyorum ki bu kolay olmayacak. :evil:
En son KRABBY tarafından 12 Oca 2014 23:36 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Sebep: Rapor doğrultusunda ileti düzenlendi.
Sebep: Rapor doğrultusunda ileti düzenlendi.
Re: Lahkesis'in Günlüğü
Sunucu: ??
Karakter Adı: ??
Tarih: 12.01.2014
Arzuhalci ile yaptığım sohbet, bana yeni bir yön vermişti. Bilinmeyenleri keşfetmek, araştırmak... Anladığım kadarıyla o da bu kıyamet döneminde bilinmeyenlerin kapılarını aralamak için araştırıyor, düşünüyordu. İşinin ehli olduğu her halinden belliydi. Böyle bir zat ile işbirliği yapmak, şüphesiz beni pek çok konuda aydınlatacaktı. Cehaletin varlığını sürdürdüğü bu dünyada bilgi, erişilmesi zor bir güç...
Bu keyifli sohbetin ve kafamda dolanan düşünceleri ölçüp tartmamın ardından Arzuhalci benden naçizane bir ricada bulundu. Sahaf Necmi'den bir kitap almam gerekiyordu. İsimsiz ve yazarsız... Böyle bir kitap ile ne yapılabilirdi ki? Sahaf Necmi'nin kütüphanesine vardım, istenilen kitabı teslim aldım.
Arzuhalci, getirdiğim kitabı bir süre inceledi. Sessizlik hakimdi.. Ardından Agop'tan bir takım reçeteler almam ricasında bulundu. Vakit kaybetmeden oradan ayrıldım.
Mısır Çarşısı'na doğru ilerlerken bir amca ile karşılaştım. Teşkilat neferleri, Eminönü sakinleri tarafından hep hürmet ve sevgi ile karşılanmıştır. Selamlaştık.. Güzide İstanbul'un böyle beyefendilere sahip olması, bu şehirin ayrıcalıklarından biriydi.
Agop'un dükkanına vardım. Bir Jandarma ile sohbet ediyordu. Fazla oyalanmadan ricamı dile getirdim. Agop, bu konuda Aktar Şevket'in daha iyi bilgi sahibi olduğunu düşünmesine rağmen beni kırmadı ve istenen reçeteleri hazırladı. Şükranlarımı sunup oradan ayrıldım.
Getirdiğim reçeteleri inceleyen Arzuhalci, birlikte çalıştığı ve geniş bir çevreye sahip olan Yasemin Hanım ile tanışmamı önerdi. İskeleye doğru yol aldım.
İskelede, elinde taşıdığı eski moda ama ihtişamlı epesiyle bekleyen bir bayan gördüm. Bu Yasemin Hanım olmalıydı. Yaklaştım, kendimi takdim ettim ve durumu anlattım. Kendisi birkaç parça parşömeni Arzuhalci'ye götürmemi rica etti. Vedalaştık..
Hızlı adımlarla Çınaraltı'na doğru ilerledim. Parşömenleri teslim ettim. Arzuhalci bir müddet inceledi, parşömenlerin tercümesini yaptı, anlattı. Ancak kafasında dönen, bana anlatmayan düşünceleri olduğu açıktı. Gözlerinden anlaşılıyordu...
Sahilden geçerken Yasemin Hanım yine iskeledeydi, selamlaştık. Yeni bilgilere ulaştığını ve araştırmalarıyla ilgilenen başka kişilerin olduğunu belirtti. Çeteciler ortalığı karıştırmış, bu işte onların parmağı olduğu aşikârdı. Mezarlık bölgesi civarlarını bir kolaçan etmenin faydası olacaktı.
Civarda karşılaştığım bir çeteci bana dik dik bakıyor, şüpheli davranışlarda bulunuyordu. Mezarlığa baskın düzenleyen çetecilerden biri olduğunu anladım, yanıma yaklaştı.
Arzuhalci adına çalıştığımızı anlamış, konuyla ilgili bilgi toplamaya çalıştığımı da.. Küçük bir pazarlıkla bildiklerini anlatacaktı, 3 adet İşlenmiş Gümüş karşılığında. İş başa düştü, maden öbeklerini gezmeye başladım.
Materyaller hazırdı. Vakit kaybetmeden mezarlığa doğru ilerledim. Maskeli adam, yine aynı yerde öylece etrafa bakıyordu. İstediği materyalleri verdim, bildiklerini anlattı. Bu işin ardında başka güçler vardı.. Öğrendiklerimi Arzuhalci'ye anlattım. Benden, mezarlık bölgesine girmemi ve oradaki ölülerden birine ait bir kalkan almamı istedi. Biraz tedirgin oldum ancak her şeyin bir bedeli vardı. Mezarlıktaki ölüleri temizledikten sonra yerdeki çürümüş bedenin kavradığı kalkanı alıp, hızlıca oradan uzaklaştım.
Arzuhalci, kalkanı inceledikten sonra Yasemin Hanım'ın yeni bilgiler bulmuş olabileceğini ve gidip öğrenmem gerektiğini söyledi. Yine yollara düştüm..
İskeleye vardım ve Arzuhalci'nin tahmin ettiği gibi, Yasemin Hanım yeni bilgilere ulaşmıştı. Daha büyük bir örgütün bu işte olduğunu ve örgüt başının, tenha bir mekanda korunduğunu belirtti. Çatışmaya girmekten başka seçenek yoktu. Koruma kuvvetlerini temizledim, yorgun düşmüştüm ama sonunda elebaşı teslim oldu.
Elebaşını sorguladıktan sonra, öğrendiklerimi anlatmak için hızlıca Arzuhalci'nin yanına gittim. Bir süre sessizliğini korudu, yüzüme dikkatli bir şekilde baktı. Anlattıklarımdan yaptığı çıkarımları dile getirdi. Yardımıma ihtiyacı vardı ama buna rağmen seçme şansım olduğunu söyledi. Bu gizemi en az onun kadar merak ediyordum ve kabul ettim, yapmam gerekeni sordum.
Mezarlık bölgesindeki ruh taşının nereye çıktığını keşfetmem ve resmetmem gerekiyordu. Talimatları aldım, mezarlığa ilerledim. Ölüleri temizledikten sonra, lahitlerin arkasında bulunan parlak, üzerinde semboller olan uzun bir yapıta rastladım. Bu olmalıydı... Kullanmam gereken sözcükleri kafamda dolandırıyordum. Derin bir nefes aldım, talimatları uyguladım.
Bir boşluğa düşmüş gibiydim...[/i][/color]
Karakter Adı: ??
Tarih: 12.01.2014
Arzuhalci ile yaptığım sohbet, bana yeni bir yön vermişti. Bilinmeyenleri keşfetmek, araştırmak... Anladığım kadarıyla o da bu kıyamet döneminde bilinmeyenlerin kapılarını aralamak için araştırıyor, düşünüyordu. İşinin ehli olduğu her halinden belliydi. Böyle bir zat ile işbirliği yapmak, şüphesiz beni pek çok konuda aydınlatacaktı. Cehaletin varlığını sürdürdüğü bu dünyada bilgi, erişilmesi zor bir güç...
Bu keyifli sohbetin ve kafamda dolanan düşünceleri ölçüp tartmamın ardından Arzuhalci benden naçizane bir ricada bulundu. Sahaf Necmi'den bir kitap almam gerekiyordu. İsimsiz ve yazarsız... Böyle bir kitap ile ne yapılabilirdi ki? Sahaf Necmi'nin kütüphanesine vardım, istenilen kitabı teslim aldım.
Arzuhalci, getirdiğim kitabı bir süre inceledi. Sessizlik hakimdi.. Ardından Agop'tan bir takım reçeteler almam ricasında bulundu. Vakit kaybetmeden oradan ayrıldım.
Mısır Çarşısı'na doğru ilerlerken bir amca ile karşılaştım. Teşkilat neferleri, Eminönü sakinleri tarafından hep hürmet ve sevgi ile karşılanmıştır. Selamlaştık.. Güzide İstanbul'un böyle beyefendilere sahip olması, bu şehirin ayrıcalıklarından biriydi.
Agop'un dükkanına vardım. Bir Jandarma ile sohbet ediyordu. Fazla oyalanmadan ricamı dile getirdim. Agop, bu konuda Aktar Şevket'in daha iyi bilgi sahibi olduğunu düşünmesine rağmen beni kırmadı ve istenen reçeteleri hazırladı. Şükranlarımı sunup oradan ayrıldım.
Getirdiğim reçeteleri inceleyen Arzuhalci, birlikte çalıştığı ve geniş bir çevreye sahip olan Yasemin Hanım ile tanışmamı önerdi. İskeleye doğru yol aldım.
İskelede, elinde taşıdığı eski moda ama ihtişamlı epesiyle bekleyen bir bayan gördüm. Bu Yasemin Hanım olmalıydı. Yaklaştım, kendimi takdim ettim ve durumu anlattım. Kendisi birkaç parça parşömeni Arzuhalci'ye götürmemi rica etti. Vedalaştık..
Hızlı adımlarla Çınaraltı'na doğru ilerledim. Parşömenleri teslim ettim. Arzuhalci bir müddet inceledi, parşömenlerin tercümesini yaptı, anlattı. Ancak kafasında dönen, bana anlatmayan düşünceleri olduğu açıktı. Gözlerinden anlaşılıyordu...
Sahilden geçerken Yasemin Hanım yine iskeledeydi, selamlaştık. Yeni bilgilere ulaştığını ve araştırmalarıyla ilgilenen başka kişilerin olduğunu belirtti. Çeteciler ortalığı karıştırmış, bu işte onların parmağı olduğu aşikârdı. Mezarlık bölgesi civarlarını bir kolaçan etmenin faydası olacaktı.
Civarda karşılaştığım bir çeteci bana dik dik bakıyor, şüpheli davranışlarda bulunuyordu. Mezarlığa baskın düzenleyen çetecilerden biri olduğunu anladım, yanıma yaklaştı.
Arzuhalci adına çalıştığımızı anlamış, konuyla ilgili bilgi toplamaya çalıştığımı da.. Küçük bir pazarlıkla bildiklerini anlatacaktı, 3 adet İşlenmiş Gümüş karşılığında. İş başa düştü, maden öbeklerini gezmeye başladım.
Materyaller hazırdı. Vakit kaybetmeden mezarlığa doğru ilerledim. Maskeli adam, yine aynı yerde öylece etrafa bakıyordu. İstediği materyalleri verdim, bildiklerini anlattı. Bu işin ardında başka güçler vardı.. Öğrendiklerimi Arzuhalci'ye anlattım. Benden, mezarlık bölgesine girmemi ve oradaki ölülerden birine ait bir kalkan almamı istedi. Biraz tedirgin oldum ancak her şeyin bir bedeli vardı. Mezarlıktaki ölüleri temizledikten sonra yerdeki çürümüş bedenin kavradığı kalkanı alıp, hızlıca oradan uzaklaştım.
Arzuhalci, kalkanı inceledikten sonra Yasemin Hanım'ın yeni bilgiler bulmuş olabileceğini ve gidip öğrenmem gerektiğini söyledi. Yine yollara düştüm..
İskeleye vardım ve Arzuhalci'nin tahmin ettiği gibi, Yasemin Hanım yeni bilgilere ulaşmıştı. Daha büyük bir örgütün bu işte olduğunu ve örgüt başının, tenha bir mekanda korunduğunu belirtti. Çatışmaya girmekten başka seçenek yoktu. Koruma kuvvetlerini temizledim, yorgun düşmüştüm ama sonunda elebaşı teslim oldu.
Elebaşını sorguladıktan sonra, öğrendiklerimi anlatmak için hızlıca Arzuhalci'nin yanına gittim. Bir süre sessizliğini korudu, yüzüme dikkatli bir şekilde baktı. Anlattıklarımdan yaptığı çıkarımları dile getirdi. Yardımıma ihtiyacı vardı ama buna rağmen seçme şansım olduğunu söyledi. Bu gizemi en az onun kadar merak ediyordum ve kabul ettim, yapmam gerekeni sordum.
Mezarlık bölgesindeki ruh taşının nereye çıktığını keşfetmem ve resmetmem gerekiyordu. Talimatları aldım, mezarlığa ilerledim. Ölüleri temizledikten sonra, lahitlerin arkasında bulunan parlak, üzerinde semboller olan uzun bir yapıta rastladım. Bu olmalıydı... Kullanmam gereken sözcükleri kafamda dolandırıyordum. Derin bir nefes aldım, talimatları uyguladım.
Bir boşluğa düşmüş gibiydim...[/i][/color]
- EscapisT
- FareAdam Düşmanı
- Mesajlar: 468
- Kayıt: 18 Kas 2011 17:41
- Sunucu: Tılsım
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Nemesis
Re: Lahkesis'in Günlüğü
Takipteyiz
- SeyhulMuverrih
- Sahaf Yardımcısı
- Mesajlar: 113
- Kayıt: 29 Eki 2013 22:29
Re: Lahkesis'in Günlüğü
Selamun aleyküm,
Başlangıç güzel, üslup enfes, merakla okuyoruz sayın Lahkesis.
Başlangıç güzel, üslup enfes, merakla okuyoruz sayın Lahkesis.
Avaro omnia desunt inopi pauca sapienti nihil !
Re: Lahkesis'in Günlüğü
Sıkıcılıktan çok uzakta, yalın ve hoş bir anlatım diliyle harika bir günlük olmuş. Hayranlıkla takip ediyorum.
Dipnot: Seni bulacaam Lahkesis.
Dipnot: Seni bulacaam Lahkesis.