Lahkesis'in Günlüğü
Re: Lahkesis'in Günlüğü
O günden sonra ASİLsoyluDERVİŞ sırra kadem bastı. :twisted:
- Herakles
- Demirci Çırağı
- Mesajlar: 696
- Kayıt: 10 Oca 2013 11:51
- Sunucu: Sancak
- Klan: Lodos
- Lonca: Dostlar Kervanı
- Konum: Hatay Antakya
- İletişim:
Re: Lahkesis'in Günlüğü
Ne yaptın ona? O sadece bir dil (!) sürçmesiydi!Lahkesis yazdı:O günden sonra ASİLsoyluDERVİŞ sırra kadem bastı. :twisted:
Mustafa Kemal ATATÜRK
Re: Lahkesis'in Günlüğü
Hücreye kapattım! :twisted:
Tabii sadece latife ediyorum.. (:- Herakles
- Demirci Çırağı
- Mesajlar: 696
- Kayıt: 10 Oca 2013 11:51
- Sunucu: Sancak
- Klan: Lodos
- Lonca: Dostlar Kervanı
- Konum: Hatay Antakya
- İletişim:
Re: Lahkesis'in Günlüğü
Lahkesis yazdı:Hücreye kapattım! :twisted:Tabii sadece latife ediyorum.. (:
Mustafa Kemal ATATÜRK
Re: Lahkesis'in Günlüğü
Sunucu: ??
Karakter Adı: ??
Tarih: 23.02.2014
Çınaraltı'nda biraz soluklandım. Eminönü'nün havası iyi gelmişti. Sohbet desen doyum olmuyor. Seviyorum bu güzide mekanı..
Gelmişken Arzuhalci'ye de uğramayı ihmal etmedim. Yeraltı'na indiğimi duymuş. Işık Hanım'ın da bölgeyi bir tetkik etmesiyle bazı bulgulara rastlamış ve üzerinde tuhaf sembolle bir kapı görmüş. Bu kapının, geçen sefer gördüğüm kapı olmasına şüphem yoktu. Işık Hanım, Kara Cin'lerin mesken tuttuğu bölgede bulunan bir kalıntının fotoğrafını çekmiş. Ancak bir yandan etrafta sayıca fazla olan cinlerle uğraşmaktan resimler bulanık çıkmış. Bu görevin bana üstleneceğini hissediyordum; nitekim öyle oldu. Yola çıkma vaktiydi...
Arzuhalci'nin tarif ettiği kalıntı bölgesine giderken yoluma çok sayıda Kara Cin çıkıyordu. Yavaşlatmamaları için yoluma çıkanları temizlemekten başka seçeneğim yoktu. 2 büyüde yere seriliyorlardı nasılsa.
Bir nevi köprü vazifesi gören bir takım tahtaların üzerinden geçtim. Pusuya yatmış cini öldürdükten sonra da bir açıklığa vardım. Ancak çok sayıda cin bulunuyordu ve onların arkasında iri yarı, elinde büyük bir bazuka taşıyan yaratığa rastladım. Cinlerin lideri olduğuna şüphe yoktu. Kendimi fark ettirmeden öndeki piyonları temizledim. Bir kaç adım önümde bulunan bir yıkıntı ve içerisindeki tablet hedefimdi. Hızlı adımlarla tablete yaklaştım, güzel bir fotoğraf çektim ve zeminin soğukluğu titretti vücudumu..
Taştaki metinlerin fotoğraflarını şaşılabilir derecede net çekmiştim. Işık Hanım amatörmüş canım.. Arzuhalci, metni çevirmek üzere işe koyuldu ve Işık Hanım'a uğramamı söyledi. Hizmeti karşılıksız bırakmadı tabii.
Metnin çevirisini tamamlayan Arzuhalci, çeviriden bir çok nokta yakalayabilmişti. Ne zeki adam.. Metni yazan uygarlığın, dil itibariyle çok ilerlemiş bir uygarlık olduğu kanısına varmış. Diğer ipuçları ve talimatlarla birlikte bir kapıdan bahsedilmiş. Kapının nereye ait olduğu yazmasa da, nasıl açılacağına dair uygulamalar vardı. Bu kapının hangi kapı olduğuna dair şüphem yoktu. Kapının anahtarını bulmamız, kafamızdaki bir çok soru işaretini giderecekti. Bu kapı önemli bir yere açılıyorsa, -ki öyle görünüyordu- anahtar da en az onun kadar önemli olmalıydı. Nitekim anahtarın alelade bir yerde olmadığına emindim. Mutlaka bir şey tarafından korunuyordur diye düşündüm.
Seviyem bir hayli ilerlemişti. Artık yeni donanımlara ihtiyacım vardı. Meteor'a indikten sonra, istediğim takıları satan bir oyuncu buldum. Kurt mağarası önünde buluşacaktık; oraya gittim. Büyücüler birbirlerine meydan okuyor, düello yapıyordu.
[imgright]http://i.imgur.com/1dHzJaC.jpg[/imgright] Takıları satan arkadaş, aldıklarımın yanı sıra bir de yüzük hediye etmişti bana. Lazım olan ekipmanların arasında bu da vardı ve oldukça işime yarayacaktı. Çok minnettar oldum, ne kadar teşekkür etsem az..
Yeraltı'na indiğimde, aradığım anahtarın mutlaka bir şey tarafından korunuyor olduğunu ve ihtimalleri düşündüm durdum. Aklıma bazukalı cin geldi ancak o zaten bir şeyi koruyordu; taş tableti... Yine de ihtimal olarak zihnimin bir köşesinde kaldı. Sonra şimşek misali bir fikir çaktı kafamda. Daha önce bir çok kez yanından geçtiğim, ini örümcek ağlarıyla sarılı cesetlerle dolu olan o dev örümcek. Güneşin yasaklı olduğu bu karanlık inde bir şeyler bulabileceğim hissi kuvvetlendi içimde. Denemekten zarar gelmez dedim. Ancak örümceğe kendimi fark ettirmeden orayı nasıl araştıracağımı bilmiyordum.
Şans yine benden yanaydı.. Bir grup, örümceği öldürmek üzere örgütlenmişti. Yaratığa doğru hücum ettiler ve ben de hızlıca etrafı inceledim. Örümcek ağlarını, kıyıyı köşeyi tek tek yokladım. Diplerde bir cisim gözüme ilişti. Belki de aradığım şey bu olmalıydı. Bunun cevabını en iyi Arzuhalci bilirdi.
Bu sırada arkamda örümceğe saldıran gruba da bir nebze yardımım dokunsun istedim. Birlikten kuvvet doğarmış ne de olsa..
Arzuhalci'ye, bulduğum bu cismin bir anahtar olabileceğini söyledim. Cismin üzerindeki şekli daha önce gördüğümüzün farkına vardık. Işık Hanım'ın çektiği fotoğrafta, o malum kapının üzerindeki şekille uyuşuyordu. Arzuhalci heyecanını gizleyemedi. Beni de güçlü bir merak sarmıştı doğrusu. Bu kapının nereye açıldığını, arkasında neler olduğunu öğrenmemiz işten bile değildi.
Arzuhalci'nin heyecanlı bir bekleyiş içinde olacağı gözlerinden okunuyordu. Hemen yola çıktım. Bu kapının ardında nelerin olabileceği düşüncesi içten içe kemiriyordu beni. Sonunda kapıya varmıştım. Elimdeki cismi şöyle bir inceledim. Kapının açılması için gereken talimatları hatasız yapmam gerekiyordu; aksi halde anahtar yok olurdu. İyice konsantre olmaya çalıştım ve kelimeler döküldü ağzımdan.
İşte başlıyoruz...[/i][/color]
Karakter Adı: ??
Tarih: 23.02.2014
Çınaraltı'nda biraz soluklandım. Eminönü'nün havası iyi gelmişti. Sohbet desen doyum olmuyor. Seviyorum bu güzide mekanı..
Gelmişken Arzuhalci'ye de uğramayı ihmal etmedim. Yeraltı'na indiğimi duymuş. Işık Hanım'ın da bölgeyi bir tetkik etmesiyle bazı bulgulara rastlamış ve üzerinde tuhaf sembolle bir kapı görmüş. Bu kapının, geçen sefer gördüğüm kapı olmasına şüphem yoktu. Işık Hanım, Kara Cin'lerin mesken tuttuğu bölgede bulunan bir kalıntının fotoğrafını çekmiş. Ancak bir yandan etrafta sayıca fazla olan cinlerle uğraşmaktan resimler bulanık çıkmış. Bu görevin bana üstleneceğini hissediyordum; nitekim öyle oldu. Yola çıkma vaktiydi...
Arzuhalci'nin tarif ettiği kalıntı bölgesine giderken yoluma çok sayıda Kara Cin çıkıyordu. Yavaşlatmamaları için yoluma çıkanları temizlemekten başka seçeneğim yoktu. 2 büyüde yere seriliyorlardı nasılsa.
Bir nevi köprü vazifesi gören bir takım tahtaların üzerinden geçtim. Pusuya yatmış cini öldürdükten sonra da bir açıklığa vardım. Ancak çok sayıda cin bulunuyordu ve onların arkasında iri yarı, elinde büyük bir bazuka taşıyan yaratığa rastladım. Cinlerin lideri olduğuna şüphe yoktu. Kendimi fark ettirmeden öndeki piyonları temizledim. Bir kaç adım önümde bulunan bir yıkıntı ve içerisindeki tablet hedefimdi. Hızlı adımlarla tablete yaklaştım, güzel bir fotoğraf çektim ve zeminin soğukluğu titretti vücudumu..
Taştaki metinlerin fotoğraflarını şaşılabilir derecede net çekmiştim. Işık Hanım amatörmüş canım.. Arzuhalci, metni çevirmek üzere işe koyuldu ve Işık Hanım'a uğramamı söyledi. Hizmeti karşılıksız bırakmadı tabii.
Metnin çevirisini tamamlayan Arzuhalci, çeviriden bir çok nokta yakalayabilmişti. Ne zeki adam.. Metni yazan uygarlığın, dil itibariyle çok ilerlemiş bir uygarlık olduğu kanısına varmış. Diğer ipuçları ve talimatlarla birlikte bir kapıdan bahsedilmiş. Kapının nereye ait olduğu yazmasa da, nasıl açılacağına dair uygulamalar vardı. Bu kapının hangi kapı olduğuna dair şüphem yoktu. Kapının anahtarını bulmamız, kafamızdaki bir çok soru işaretini giderecekti. Bu kapı önemli bir yere açılıyorsa, -ki öyle görünüyordu- anahtar da en az onun kadar önemli olmalıydı. Nitekim anahtarın alelade bir yerde olmadığına emindim. Mutlaka bir şey tarafından korunuyordur diye düşündüm.
Seviyem bir hayli ilerlemişti. Artık yeni donanımlara ihtiyacım vardı. Meteor'a indikten sonra, istediğim takıları satan bir oyuncu buldum. Kurt mağarası önünde buluşacaktık; oraya gittim. Büyücüler birbirlerine meydan okuyor, düello yapıyordu.
[imgright]http://i.imgur.com/1dHzJaC.jpg[/imgright] Takıları satan arkadaş, aldıklarımın yanı sıra bir de yüzük hediye etmişti bana. Lazım olan ekipmanların arasında bu da vardı ve oldukça işime yarayacaktı. Çok minnettar oldum, ne kadar teşekkür etsem az..
Yeraltı'na indiğimde, aradığım anahtarın mutlaka bir şey tarafından korunuyor olduğunu ve ihtimalleri düşündüm durdum. Aklıma bazukalı cin geldi ancak o zaten bir şeyi koruyordu; taş tableti... Yine de ihtimal olarak zihnimin bir köşesinde kaldı. Sonra şimşek misali bir fikir çaktı kafamda. Daha önce bir çok kez yanından geçtiğim, ini örümcek ağlarıyla sarılı cesetlerle dolu olan o dev örümcek. Güneşin yasaklı olduğu bu karanlık inde bir şeyler bulabileceğim hissi kuvvetlendi içimde. Denemekten zarar gelmez dedim. Ancak örümceğe kendimi fark ettirmeden orayı nasıl araştıracağımı bilmiyordum.
Şans yine benden yanaydı.. Bir grup, örümceği öldürmek üzere örgütlenmişti. Yaratığa doğru hücum ettiler ve ben de hızlıca etrafı inceledim. Örümcek ağlarını, kıyıyı köşeyi tek tek yokladım. Diplerde bir cisim gözüme ilişti. Belki de aradığım şey bu olmalıydı. Bunun cevabını en iyi Arzuhalci bilirdi.
Bu sırada arkamda örümceğe saldıran gruba da bir nebze yardımım dokunsun istedim. Birlikten kuvvet doğarmış ne de olsa..
Arzuhalci'ye, bulduğum bu cismin bir anahtar olabileceğini söyledim. Cismin üzerindeki şekli daha önce gördüğümüzün farkına vardık. Işık Hanım'ın çektiği fotoğrafta, o malum kapının üzerindeki şekille uyuşuyordu. Arzuhalci heyecanını gizleyemedi. Beni de güçlü bir merak sarmıştı doğrusu. Bu kapının nereye açıldığını, arkasında neler olduğunu öğrenmemiz işten bile değildi.
Arzuhalci'nin heyecanlı bir bekleyiş içinde olacağı gözlerinden okunuyordu. Hemen yola çıktım. Bu kapının ardında nelerin olabileceği düşüncesi içten içe kemiriyordu beni. Sonunda kapıya varmıştım. Elimdeki cismi şöyle bir inceledim. Kapının açılması için gereken talimatları hatasız yapmam gerekiyordu; aksi halde anahtar yok olurdu. İyice konsantre olmaya çalıştım ve kelimeler döküldü ağzımdan.
İşte başlıyoruz...[/i][/color]
- MuratABI
- Teşkilat Neferi
- Mesajlar: 500
- Kayıt: 17 Oca 2014 13:00
- Sunucu: Beyaz Köşk
- Klan: Lodos
- Konum: Büyük Türk Birliği
Re: Lahkesis'in Günlüğü
Başarılı.
MuratABİ
IıKörCeRRaHıI
Balyoz Nazım'ın Torunu.... Son Arz Bükücü
Varlığımızda mutlu olamayanlar yokluğumuzda mutlu olsun ki gidişimiz bir işe yarasın....
IıKörCeRRaHıI
Balyoz Nazım'ın Torunu.... Son Arz Bükücü
Varlığımızda mutlu olamayanlar yokluğumuzda mutlu olsun ki gidişimiz bir işe yarasın....
- LedZeppelin
- Acemi Savaşçı
- Mesajlar: 5
- Kayıt: 03 Tem 2014 20:05
- Sunucu: Tılsım
- Klan: Arzın Çocukları
Re: Lahkesis'in Günlüğü
Onur GM olunca buraları unuttu gitti deriz artık
- Symbian
- Teşkilat Neferi
- Mesajlar: 517
- Kayıt: 30 Haz 2013 14:02
- Sunucu: Beyaz Köşk
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Kurtuluş
Re: Lahkesis'in Günlüğü
Mührü kapı bir türlü açılmadı. Dört gözle bekliyorum devamını.
- Herakles
- Demirci Çırağı
- Mesajlar: 696
- Kayıt: 10 Oca 2013 11:51
- Sunucu: Sancak
- Klan: Lodos
- Lonca: Dostlar Kervanı
- Konum: Hatay Antakya
- İletişim: