Sunucu: Eminönü Karakter Adı: ?????? Tarih: 11.10.2013 Not: Günlüklerimde paylaşacağım ekran görüntülerinde karakterlerimin isimleri ve görüntüleri bulunmayacaktır. (Her an heryerde benimle karşılaşabilirsiniz.) Ayrıca tedbir olarak karakter isimlerimi sıklıkla değiştiriyor olacağım.
Yeni bir karakter açıp görevlerini yapmaya başladım. Büyücü karakteri ile görevleri yardım almadan yapabileceğimi düşündüğüm için fazla iletişim kurmadım diğer oyuncular ile. Garr'ı öldürürken...
Devam ettim... Evin oradaki akrepleri, Hamit Pehlivan'dan kahve siparişini ve daha bir sürü görevi yaptıktan sonra Kızgın Kum'a gelmişti sıra. Daha öncesinde çekemediğim Gümüş madenini çekip bana vermesi için birinden ricada bulundum. Gümüşü çekti ama bana vermedi. Yazdım bunu kenara. :twisted: Kızgın Kum için ise, gördüğüm bir oyuncunun tepkisini merak ettiğimden yardım talep ettim ama cevap vermedi. İsmini şimdilik açıklamıyorum bu arkadaşımızın. :twisted:
İş başa düştü...
Kırmızı örümcekleri yavaş yavaş öldürürken ismini ekran görüntüsünde gizlememeyi tercih ettiğim bir şifacı ile yolumuz kesişti. Son kalan 4 5 tane örümceklerime yardımcı olmayı kendisi tercih etti ve beni grubuna davet etti. Teşekkür ettim ama cevap vermedi. Görevimin bittiğini anladığında gruptan çıktı.
Büyük Öncü Azul'a doğru yaklaşıyordum. Cinlerle ilgili görevleri bitirdikten sonra Azul'u tek başıma öldürmeyi hedeflemiştim. Usulca ve dikkatlice yanına yaklaştım. Her ihtimale karşı 14 seviyede olan karakterimin tecrübesini, bir cin daha kestiğimde 15 seviye olabileceğim kıvama getirdim.
Mücadeleye başladım. Enerjim hızla düşüyor, Aktar Şevket'in vermiş olduğu iksirleri tüketmeye başlamıştım. Öncesinde öldürdüğüm cinlerin yeniden canlanmaları işimi zorlaştırmıştı ki, içlerinden bir tanesini öldürüp 15 seviye olmam gerekiyordu. Hedefimi değiştirip Savaşçı cinlerden bir tanesini öldürdüm ve 15 seviye oldum. Hızlıca yeteneklerimi tekrar dağıtıp, asıl hedefime tekrar odaklandım. Şanslıydım ve benden 2 - 3 saniye önce ölmüştü Azul. Yeniden canlanıp görevimi teslim ettim.
Sunucu: Eminönü Karakter Adı: ?????? Tarih: 12.10.2013
15 seviyede kalan karakterimle sahilde biraz yaratık kestim. Bir yandan materyal kaynaklarını dolandım ve birçok maden elde ettim. 16-17 seviyeye ulaştığımda J.Ali'nin vermiş olduğu 2 görevi tamamladım. Materyal kaynaklarını dolaşırken madenciliğin yeni bir karakter için şart olduğunu anlamıştım. Yeni Camii yakınlarında elinde Ejder Asa'sıyla geçen bir büyücü mest etmişti beni. Kendime bir hedef belirlemeli ve o hedefe ulaşmak için çabalamalıydım. Hem de şimdiden!
Hemen Mısır Çarşısı'na koştum. Demirci Rüstem'e Ejder Asa'yı nasıl elde edebilirim diye sordum. Reçetesini 1.000.000 'a sattığını ve gereksinimlerinin de bir dolu materyal olduğunu öğrendim. Hedefimi belirlemiştim. Beni daha ileri seviyeye taşıyabilecek ilk araç Ejder Asa olmalıydı.[imgright]http://imageshack.us/a/img6/857/wmk5.jpg[/imgright]
Uzun uzun inceledim reçeteyi. Mavi Kaya... "Agop'ta görmüştüm reçetesini, demek bu işe yarıyormuş" diye mırıldandım. Mavi Kaya reçetesini Agop'a sordum ve Agop, ufak bir kağıda yazıp kağıdı elime tutuşturdu.
Henüz 17 seviyeydim ve 49 seviye olana kadar tüm bu gereken materyalleri toplayacak kadar zamanımın olduğunu düşünüyordum. Umarım işler yolunda gider! Hedeflerimle ilgili düşüncelerden kurtulup Arzuhalci'nin yolunu tuttum. Bir türlü en kısa yoldan gidemiyordum, her gördüğüm materyal kaynağı beni kendine çekiyor ve sürekli yolu uzatıyordum. Çektiğim madenleri bankama bırakıp, fırsat buldukça da Halime Teyze'nin de ellerini öpüp, duasını alıyordum.
Geriye dönüp bankama baktığımda, bu yol uzatmaların ve gördüğüm tüm materyal kaynaklarını kullanmamın çok işime yarayacağını hissediyordum.
Tüm hayallerimi bir kenara bırakıp, Arzuhalci'nin yolunu tuttum. Huzur veren bir yer seçmişti kendisine. Tüm bunların etkisinde, Arzuhalci ile tanıştığım vakit yeni bir maceraya başlayacağımı hissetmiştim...
Sunucu: Eminönü Karakter Adı: ?????? Tarih: 13.10.2013 Not: 17 seviye ile başlayan zincir görevlerini içerir. Aksiyon beklemeyin!
Arzuhalci ile tanışmak için Çınaraltı'na gittiğimde Yusuf Ağabey girişte beni karşıladı. Sırtımı sıvazlayıp "burada değil" dedikten sonra, "seni Arzuhalci'nin yanına götüreyim" dedi. Endişelensem de kabul ettim.
Büyük bir salondu gittiğimiz yer. Girişini tekrar sorsalar sanırım çıkaramam. İçeriyi incelerken az ileride Arzuhalci'yi gördüm. Yanında Sahaf Necmi, Kuyumcu Agop, ben henüz 9 seviyeyken beni ölüm yoluna gönderen Işık Hanım ve henüz tanışmadığım ama Şarapçı ile sohbet ederken birkaç sefer gördüğüm asil ve gizemli bir bayan vardı. Neler olduğunu anlamaya çalışıyordum.
Yanlarına yaklaştım. Yusuf Ağabey içeri girmeyip, Hamit Pehlivan'ın yanına döneceğini söylemişti. Beni Yusuf Ağabey'in buraya getirdiğini söyleyecekken Arzuhalci "Geç bile kaldın, tanışmak için sabırsızlanıyordum!" dedi. Tanışma faslını heyecanımdan olsa gerek ki oldukça hızlı geçtik.
Neden burada toplandığımızı merak ettiğimi anlamış olmalı ki Arzuhalci durumu açıklamak için cümlesine başladı.
"Vaktimiz az, Eminönü Sokakları tehlikeli ve bir Teşkilat neferini bu tehlikeli sokaklarda yormak yerine, acilen ondan faydalanmanın daha yararlı olacağını düşündüm. Bu işi en iyi ve en kısa zaman içerisinde bu şekilde açıklığa kavuşturabiliriz. Bu yüzden burada toplanma kararı aldım."
Eski bir kitap...
İsimsiz ve Yazarsız...
Akrepler ve Örümcekler Hakkında Notlar...
Mezarlık Parşömenleri...
Hepsini konuştuk... Bilinmezlikleri çözmek adına hızlı adımlar atıyorduk. Asil ve gizemli olan Yasemin, görüşmeye "Çeteci" yi dahil etmemiz gerektiğini söyledi. İleri görüşlü olduğu her halinden belli olan Arzuhalci Yusuf Ağabey'e Teşkilat Hattı'ndan haber göndererek Çeteci ve Elebaşı'nı getirmesini rica etti. Biraz zaman sonra içeri umursamaz tavırları ile Çeteci ve Elebaşı beraber girdiler.
Böyle bir davet beklemeyen bu ikili, içeridekilerin istedikleri tüm bilgileri bir aksilik çıkarmadan verdiler. Elebaşı sürekli yere tükürüyor, vücut hareketleri ile tehditler savuruyordu.
Görüşmenin sonuna yaklaşırken fazla söze karışmayan Işık Hanım, "Madalyon ve Kalkan" için bir ölüye ihtiyaç olduğunu söyledi. Çeteci ve Elebaşı ufak bir rüşvet karşılığında mezarlıktan bir ölüyü buraya getirmeyi kabul ettiler. Biraz zaman geçtikten sonra Işık Hanım'ın isteği yerine gelmişti.
Ruh taşları...
Herşey oraya çıkıyordu! Arzuhalci görüşmenin bittiğini söyleyip, bundan sonra beraber çalışacağımızı söyledi. Tüm bu görüşmeler sayesinde 21 seviye olmuştum. Eminönü'nde dolaşarak kaybedeceğim zamanı maden çekerek geçirdim ve daha önce bahsettiğim hedefim için çalışmaya devam ediyordum... Bankacıya gidip kasalarımın durumunu kontrol edip, yeni çektiğim madenlerimi kasama yerleştirdim.
Sunucu: Eminönü Karakter Adı: ?????? Tarih: 14.10.2013
Eminönü'nde oldukça fazla maden çekiyordum ve sanırım bu hastalık haline gelmeye başlamıştı. Gideceğim yere bir türlü kısa sürede gidemiyordum madenlerin peşinde koştuğum için. Arzuhalci görevlerine devam etmeden önce Komutan'ın bana ihtiyacı olduğunu öğrendim ve biraz ona yardımcı oldum. Üstelik beni gönderdiği yerde oldukça fazla maden vardı ve gereğinden fazla orada kaldım diyebilirim. Aynı zamanda düşürdüğüm eşyaları biriktirip, işportacıya satarak para biriktiriyordum. Tüm bunlar belirlediğim hedefler için gerekliydiler.
Arzuhalci'yi ihmal etmek istemediğimden onun vereceği görevleri almaya gittim. Kitabe isimli zor bir görevden bahsetti. "Eğer birilerini görürsen yardım istemende fayda var" dediği için gördüğüm ilk savaşçıdan yardım istedim. Vermiş olduğu cevap hayal kırıklıydı. Kendi başıma Kitabe görevini tamamlamayı kafama koymuştum.
Yoluma çıkan tüm yaratıkları öldürdüm. Ancak beklediğimden daha zordu. Aşağıya indiğimde üzerime saldıran örümcek ve akreplerden oyundan çıkarak kurtuldum. Zor da olsa köşeye atmıştım kendimi. Tek tek keserek yolun sonuna kadar gitmeyi düşünüyordum ama çok güçsüz olduğumun farkına vardım. Daha fazla çalışmalıydım!
Sunucu: Eminönü Karakter Adı: ?????? Tarih: 15.10.2013
Labirentte karakterimi güçlendirmek için eşya aradım, reçeteler düşürdüm. Düşürdüğüm reçetelerden işime yarayacakları üretmek için gerekli olan materyallerin çoğunu Eminönü'nde maden toplarken elde etmiştim. Selimbey İcadı 4 adet reçeteyi bulduktan sonra üretim puanlarımı sıfırlamam gerekiyordu. 100.000'den fazla biriktirdiğim param bir anda gitmişti. Zırhçı olup bulduğum reçeteleri üretime aldım. Üretimlerimi yaptım ve artık daha güçlüydüm.
Daha kolay ilerliyordum. Kitabede kudret dolduracak fırsatım olmayacağı için gidebildiğim kadar gidip gerisini orada düşünmeye karar vermiştim. Şansım da yanımdaydı ve yarı yola kadar tüm yaratıkları durmadan kestim. Daha sonra biraz geç kaldığım için öldürdüğüm yaratıklar canlanmaya başladılar ve koşmaya başladım. Kitabeyi gördüm, bir enerji iksiri içtim ve yoluma devam ettim. Ölmeden birkaç saniye önce kopyasını çıkarabildim.
Sıra zorlu ve uzun yola, salon yoluna gelmişti. Acele etmeden, dinlenerek ve karşıma çıkan tüm yaratıkları öldürerek yoluma devam ettim. Düşen Demirden İcadı Asa işimi biraz daha kolaylaştırdı. Salona ulaştım ve gördüklerimi Arzuhalciye anlatmak için geri döndüm.
Arzuhalci tekrar salona gitmemi ve Philotheos'u öldürmemi söyledi. Tekrar salona gidip, ona ulaşmamı engelleyecek tüm yaratıkları öldürdüm. Acele etmem gerekiyordu, eğer öldürdüğüm yaratıklar canlansaydılar işimi oldukça zorlaştırabilirlerdi.
Sonuca ulaştım. Oldukça sert hamleleri olan Philotheos'u bir adet enerji iksiri içerek öldürdüm. Öldürmemle beraber aynı anda seviye atladım!
Arzuhalci'ye geri döndüm ve görevimi bitirdiğimi söyledim. Işık ile konuşmamı söyledi ve oradan ayrıldım. Işık bir ödülü hakettiğimi söyleyerek, yalnız başıma bu görevleri yaptığım için ayrıca tebrik etti.
Anka'mı aldım ve artık daha hızlı kudret doldurabilecektim. Zor da olsa tüm görevleri yardım almadan yaptığım için gururlanarak, maden toplayabilmek için üretim puanlarımı tekrar sıfırladım.
Sunucu: Eminönü Karakter Adı: ?????? Tarih: 19.10.2013
Maden çekmeye devam ediyordum. Eminönü'nde 17 seviye bir karakter gördüm ve labirentte düşürdüğüm Demirden İcadı Asayı ona vermek için seslendim. Verdim ve birşey söylemeden gitti.
Meteor Bölgesi'ne indim ve keşfetmem gereken yerleri keşfettim. Bu keşifler sırasında gördüğüm savaşlara katılmayı o kadar çok istiyordum ki... Bir an önce hazır olmalıydım...
Yavaş gidiyordum ama çok kısa süre sonra hedeflerime ulaşacağımdan emindim...
Günlük şahsi işlerimden ve İKV ile ilgili sorumluluklarıma ayırdığım zamandan geriye kalan zamanlarda oyun oynamaya çalışıyorum. Elbette devamı gelecek ama sizlerin günlükleri kadar sık sık güncelleyemiyorum.
Ayrıca evet kasa erişimim yok, hesapta sadece plus paket yüklü.
Bir Game Master'ın oyuncuların içine karışarak onlarla oyun oynaması, ve tabiri caiz ise bunu tebdil-i kıyafet halinde yapması bana eski İstanbul Kıyamet Vakti günlerini anımsattı. Umutlandım bir an, acaba İstanbul Kıyamet Vakti eski ve samimi ortamına geri mi dönüyor..? diye. Böyle bir günlük aktivetesinin düzenlenmesi de ayrı bir takdire şayan husus. Günlüğünüzü merakla takip ediyorum, iyi forumlar.
. En baştan açılan karakterlere karşı daha bir merakım var. Umarım burada bitmemiştir 
