***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Tılsım sunucusuna ait Loncaların iletişim, bilgilendirme ve paylaşım alanı
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

SULTAN III. MURAD

II. Selim'in Nurbanu Sultan'dan olan en büyük oğlu ve varisidir. Nurbanu'nun anne ve babasının kimler olduğu ise kesin olarak bilinememektedir. İyi bir eğitim alan şehzade Arapça ve Farsça öğrendi. 1558 yılında babası II. Selim'in Manisa Sancakbeyliğinden Karaman Valiliğine atanması sonucu dedesi Kanuni Sultan Süleyman tarafından Alaşehir Sancakbeyliğine gönderildi. Babası II. Selim padişah olduktan sonra ise Manisa Sancakbeyliğine gönderildi. Babası II. Selim'in vefatından sonra 22 Aralık 1574'te İstanbul'a gelerek Osmanlı tahtına oturdu. 1574'ten 1595'e kadar 21 sene Osmanlı Devleti'nin başında bulunmuştur. Saltanatı süresince başveziri olan Sokollu Mehmet Paşa'nın etkisinde kalmıştır. Saltanatı döneminde eşi Safiye Sultan, özellikle Sokollu Mehmet Paşa'nın 1579 yılındaki ölümünden sonra devlet yönetiminde oldukça önemli bir rol üstlenmiştir.

Saltanatı süresince Osmanlı topraklarının genişliği 19.902.000 km²'ye yükselmiştir. Osmanlı Devleti en geniş toprağa bu zamanda erişmiştir. III. Murad 16 Ocak 1595'te 49 yaşında iken vefat etmiş, Kabri Ayasofya Camii avlusundaki türbesine defnedilmiştir. Ayrıca Beşiktaş'taki Yahya Efendi Türbesini yaptırmış, Fethiye Camii'ni de kiliseden camiye çevirmiştir.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

HÜSEYİN NİHAL ATSIZ

Yakın geçmişimizin önemli düşünürlerinden biri olan Nihal ATSIZ, hem çalışmalarıyla tarihimizin en eski dönemlerine kadar ışık tutabilen büyük bir tarihçi; hem atlıyı atından indirebilecek kadar güçlü bir yazar – şair; hem de Türklük Bilimi’nin ilgilendiği konularda kaynak sayılabilecek derecede önemli eserler veren bir Türkologdur.

12 Ocak 1905’te İstanbul Kadıköy’de doğan Atsız, baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündeki Çiftçioğulları ailesine, anne tarafından ise Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. Hüseyin Nihal Atsız, Deniz Kuvvetleri’nde Deniz Güverte Binbaşılığı’ndan emekli olan Mehmet Nail Bey’in, bir Deniz Yarbayı’nın kızı olan Fatma Zehra Hanım ile evliliğinden olan üç çocuklarından biridir. Atsız’ın bir kardeşi yine bir eğitimci ve yazar olan Ahmet Nejdet Sançar, diğer kardeşi ise Fatma Nezihe Çiftçioğlu’dur.

Atsız, ilk ve orta öğrenimini Kadıköy’deki Fransız ve Alman Mektebi’nde, Kadıköy ve İstanbul Sultanisi’nde yapmıştır. Lisenin onuncu sınıfındayken sınavı kazanarak Askeri Tıbbiye’ye girmiştir. (1922) Buradan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay yardımcı öğretmenlik, sonrasında ise Deniz Yolları’na bağlı bir Vapur’da katip yardımcısı olarak çalışmıştır. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nin “Yüksek Muallim Mektebi”ne girdikten bir hafta sonra askere alınmıştır. İstanbul’da askerliğini yaptıktan sonra yeniden okuluna dönmüş ve mezun olup aynı bölümde asistan olarak kalmıştır.

1931 yılında felsefe bölümünde okuyan Mehpare Hanım ile evlenmiş; fakat 1935’te ayrılmıştır. Bu dönemden sonra aylık yayımlanan “Atsız Mecmua”yı çıkarmaya başlamıştır. Çıkardığı dergilerin çoğu, bir süre sonra mahkeme kararları ile kapatılmıştır. Atsız, bir dönem Milli Eğitim Bakanlığı da yapan Reşit Galib’in Prof. Dr. Zeki Velidi Togan’ı ağır bir dille eleştirmesi üzerine, aralarında Pertev Naili Boratav’ın da bulunduğu sekiz arkadaşıyla birlikte “Zeki Velidi’nin öğrencisi olmakta iftihar ederiz.” diyen bir protesto telgrafı çekmiştir.

Bu telgraftan sonra Reşit Galib, Atsız’ı mimlemiş ve onu üniversiteden uzaklaştırmak için fırsat gözetmiştir. Nihayet Atsız’ın bir makalesi ile bu fırsatı yakalamış ve 13 Mart 1933 tarihinde onu görevden uzaklaştırmıştır. Üniversite görevinden uzaklaştırıldıktan sonra, üç ay Malatya Ortaokulu’nda Türkçe öğretmeni olarak; dört ay Edirne Lisesi’nde edebiyat öğretmeni olarak çalışmıştır.

“Atsız Mecmua”nın devamı niteliğinde olan “Orhun” dergisini çıkarmaya başlamıştır. Bu dergide, o dönemde liselerde ders kitabı olarak okutulan tarih kitaplarındaki yanlışlıkları dile getirmesi üzerine 1933’te bakanlık emrine alınmış, Orhun dergisi de kapatılmıştır. Dokuz ay bakanlık emrinde kalan Atsız, 1934 tarihinde Kasımpaşa’daki Deniz Gedikli Hazırlama Okulu’na Türkçe öğretmeni olarak atanmıştır. 1936 yılında ikinci eşi olan Bedriye Hanım ile evlenmiş ve bu evlilikten Yağmur (1939) ve Buğra (1946) adlı iki çocuğu olmuştur. Kasımpaşa’daki Türkçe öğretmenliği görevinden alınan Atsız, daha sonra Özel Yüce-Ülkü Lisesi’nde ve Boğaziçi Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yapmıştır. Bu dönemde Orhun dergisini yeniden çıkarmaya başlamıştır. Ülkede yayılan “komünist” dalganın verdiği rahatsızlıkla, dönemin Başbakanı Şükrü Saraçoğlu’na iki tane açık mektup yazmış ve özellikle Milli Eğitim’e sızan marksist düşünceleri dile getirmiştir.

Atsız’ın yurt içinde beğeni toplaması üzerine, dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel tarafından görevine son verilmiş, Orhun dergisi de kapatılmıştır. İzleyen süreçte mektubunda “vatan haini” dediği Sabahattin Ali tarafından kendisine dava açılmıştır. İkinci oturumu 3 Mayıs 1944’te yapılan davanın sonucunda Atsız 6 ay hapse mahkum edilmiş, bu ceza sonradan ertelenmiştir. Sonrasında açılan davada aldığı 6,5 yıllık ceza ise temyiz yoluyla bozulmuştur. Davaların sürdüğü bu süreç içerisinde, Atsız çok kötü koşullarda yargılanmış, “tabutluk” adı verilen küçücük bölmelere bırakılmış, akreplerin yaşadığı dar yerlerde aç susuz bırakılmıştır.

Atsız ile aynı dönemde, aralarında Alparslan Türkeş, Orhan Şaik Gökyay, Zeki Velidi Togan, Reha Oğuz Türkkan ve Osman Yüksel Serdengeçti gibi büyük şahsiyetlerin de bulunduğu kişiler de tutuklanmış, sonradan karar Askeri Yargıtay tarafından bozulmuştur. Bir dönem kendisine iş verilmeyen Atsız, sınıf arkadaşı Tahsin Banguoğlu’nun Milli Eğitim Bakanı olmasıyla birlikte 1949’da Süleymaniye Kütüphanesi’nde göreve başlamıştır. İş bulamadığı dönemde, ekonomik anlamda çok büyük sıkıntılar çekmiştir. Bu nedenle, çok sevdiği kitaplarının bir kısmını satmak zorunda kalmıştır.

Kütüphane’de bir süre çalıştıktan sonra, Ankara Atatürk Lisesi’ne edebiyat öğretmeni olarak atanmıştır. Fakat buradaki bir konuşması, davalık olmuş; fakat mahkeme konuşmanın bilimsel olduğu kararına varmıştır. Bu karar üzerine Atsız, yeniden Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki görevine gönderilmiştir. 1953 yılından 1969 yılına kadar Süleymaniye Kütüphanesi’nde çalışan Atsız’ın en uzun memuriyeti bu dönem olmuştur. 1962’de “Türkçüler Derneği”ni kurmuş ve ölümüne kadar Ötüken dergisini çıkarmıştır.

Özellikle Doğu’daki bölücü oluşumlarla ilgili yazılar yazmış, sonrasında sistemli girişimlerle Atsız yeniden mahkemelik olmuştur. 15 ay hapis cezası almış ve cezası Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk tarafından affedilmiştir. 2,5 ay kadar cezaevinde kalan Atsız, 10 Aralık 1975’te kalp krizi geçirmiş, fakat doktor onun kalp hastası olduğunu anlayamamıştır. 11 Aralık 1975’te geçirdiği ikinci kalp krizi, Atsız’ı aramızdan alıp götürmüştür.

Yoksulluk içinde geçen günleri, durmadan açılan mahkemelerle sarsılan Atsız, geçirdiği bu kötü günlerde hiçbir zaman kararlı duruşunu elden bırakmamıştır. Çektiği o kadar çileye rağmen, ömrünü kutlu yolun çeriliğine adamış, bu yolda gözünü kırpmamıştır.

Yazdıkları ile “keskin ve sert” bir üsluba sahip olan Atsız, özel yaşamında ise bir o kadar “sakin, sevecen ve şakacı” bir insandır. Her türden insanla arkadaşlık kurabilen, gününü dolu dolu geçiren bir bilgedir. Fransızca, Arapça ve Farsçayı iyi derecede bilen Atsız, hayal ettiği eski Türk yaşantısı içinde yaşamayı başarabilmiştir. Türk dünyasına ve Türk Dili’ne çok büyük önem vermiş, özellikle Türk gençliğinin bilinçlenmesi için çok çabalamıştır.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

CEM KARACA

Annesi Ermeni asıllı Toto Karaca ve babası Azeri asıllı tiyatrocu Mehmet Karaca olan Cem Karaca, sanatla iç içe büyüdü. Ortaöğrenimini Robert Kolej'de yapan Cem Karaca'nın müzikle tanışması oldukça ilginçtir. Ergenlik çağındayken hoşlandığı kızı etkilemek amacıyla şarkı söylemeye başlamış ve bu başlangıcın ardından devam eden olaylar sonucu kendisini müzik piyasasının içinde bulmuştur. Karaca'nın sesinin keşfedilmesi ise annesi Toto Karaca tarafından olmuştur. İlk dönemlerde Jaguarlar, Dinamitler gibi gruplarla amatörce çalışmalar yapan Cem Karaca popüler rock'n'roll parçalarını söylüyordu. O dönemlerde kendisinin en büyük destekçilerinden biri de İlham Gencer'di ve onun orkestrasında müzikal deneyimini oldukça ilerletmişti. Bu yıllarda aynı zamanda tiyatro ile de ilgilenen Cem Karaca çeşitli oyunlarda da görev aldı.
Askerliği sırasında Anadolu'nun ilkokul kitaplarında anlatıldığı gibi olmadığını fark etti. Asker arkadaşının çaldığı bağlama ise onu bambaşka diyarlara taşıdı. Bir zamanlar ilkel ve sıkıcı bulduğu müziğin kendi duygularını anlattığını keşfetti.

Müzikal Geçmişi
1967'de askerlik dönüşü Apaşlar grubuna katıldı. Bu grupla Hürriyet'in düzenlediği Altın Mikrofon yarışmasında Emrah isimli parçalayla ikinci oldular ve doğu-batı müziği sentezinde şarkılar üretmeye çalıştılar.
'Resimdeki Gözyaşları' isimli parçayla büyük başarı elde eden Apaşlar'la Batı Almanya'ya gitti. Apaşlar'la olan beraberliği 1969'un sonlarına kadar sürdü. Grupta gitarist Mehmet Soyarslan ve Cem Karaca arasında doğan bazı politik anlaşmazlıklar sonucu Cem Karaca ve Apaşlar dağıldı.
Apaşlar'ın basçısı Seyhan Karabay ile birlikte Kardaşlar grubunu kurdu. Bu sırada Almanya'ya giderek Ferdy Klein Orkestrası'yla dört tane 45lik doldurdu. Amacı maddi sıkıntı yaşamadan çalışmalar yapmaktı.
İlk 45'likleri 'Dadaloğlu' ile büyük bir başarı elde ettiler. Fakat 1972'de Seyhan Karabay arasındaki tartışmalar nedeniyle Kardaşlar'la yolları ayrıldı. Bu sırada eşi benzeri görülmemiş bir değiş-tokuş meydana geldi. Cem Karaca, Kardaşlar'dan ayrılıp Anadolu rockın güçlü sesi Moğollar'la birleşirken Kardaşlar da Moğollar'la anlaşamayan Ersen Dinleten'i gruplarına dahil etti.
Üç 45'lik çıkaran Karaca, Moğollar'ın dağılmasıyla kariyerinin en önemli dönemini yaşayacağı Dervişan grubunu kurdu. Dervişan politik rock'ın yanısıra progressive rock'ın Türkiye ile tanışmasında önemli rol oynadı.
Aynı zamanda tam anlamıyla ilk stüdyo albümünü bu grupla çıkardı: 'Yoksulluk Kader Olamaz'. Dervişan'ın dağılmasından sonra Edirdahan isimli grubu kurdu. Yeni albümü 'Safinaz'la eski başarısını elde edemedi. Bu albümden sonra Almanya'ya gitti ve 1987'ye kadar sürgün hayatı yaşamak zorunda kaldı. Bu dönemdeki çalışmalarında sık sık gurbet acısı gibi temaları işledi. Bu süre içindeki en iyi albümünü Almanca olarak çıkardı: 'Die Kanaken'. Bu albümde yabancı düşmanlığı, gurbetçilerin yaşamı gibi konuları işledi. Albümdeki bazı parçaların Türkçesini sonraki albümlerinde kaydetti. 'Die Kanaken' albümünün arka kapağında kendisiyle ilgili şunlar yazılıydı:
Cem Karaca ülkesi olan Türkiye'de bir rock yıldızı. Ülkesinde 50'ye yakın 45'lik ve LP yayınlayan Karaca'nın parçalarının çoğu sosyal içerikli sözlere sahip. 1981'in ocak ayında Almanya'dayken son albümü yüzünden ülkesinde aranmaya başladı. Bunun üzerine Karaca, ülkesine geri dönmedi. Mallarına el konan şarkıcı 200 yıl hapis cezasına çarptırıldı ve 1983'te de darbeci generaller onu Türk vatandaşlığından attılar...
Almanya'da daha çok Nazım Hikmet'in şiirlerini seslendirmesiyle tanınan Karaca, ilk olarak 1983'ün başlarında Almanca sözlerle ve doğu-batı sentezinden oluşan bir müzikle seyirci önüne çıktı... Amacı Türkiye'de olan biteni anlatmak değil, burada olup bitenleri anlatmak ve Alman-Türk ilişkilerini düzeltmeye çalışmak. Şarkıları yabancı düşmanlığı ve ırkçılıkdan bahsediyor.

Yurda döndüğü zaman Turgut Özal'ın elini öptüğü iddia edildi ve döneklikle suçlandı. Hem Cem Karaca hem de Özal ailesi bu iddianın gerçek olmadığını ısrarla belirttikleri halde, sanatçı yine de 12 Eylül bozgununa sorumlu arayan eski solcuların günah keçisi olmaktan ve dışlanmaktan kurtulamadı. Bu aydın sapmasını hicvettiği 'Yarım Porsiyon Aydınlık' adlı şarkısında 'hiç bir şey üretemeden sadece eleştirirsiniz' diyerek kırgınlığını dile getirdi.
Seksen sonrası dönemde müzik yapımcılarının desteğini alamadan çıkardığı albümler o yıllar büyük ses getirmemesine karşın, yıllar için şarkılar değerini buldu. Oh Be, Kahya Yahya, Hep Kahır gibi hit şarkılar bu dönemde çıktı.
Ülkesine yeniden dönüşünden sonra ilk albümünü 1987'de eski arkadaşı Cahit Berkay'la birlikte yaparlar. 'Merhaba Gençler Ve Her Zaman Genç Kalanlar'.

Bundan bir sene sonra 1988'de, aranjör Oğuz Abadan'la birlikte 60'lı yılların sonunda yaptığı çalışmalarda da olduğu gibi, orkestrasyona ağırlık vererek, yaylı varyasyonlarının hakim olduğu bir başka çalışmayı gerçekleştirirler: 'Töre'.
1990 ve 1992'de Uğur Dikmen ve Cahit Berkay'la 'Yiyin Efendiler' ve 'Nerde Kalmıştık' albümleriyle biraz da olsa eski günlerine döndü. 1997'de çekilen 'Ağır Roman' filminde seslendirdiği 'Resimdeki Gözyaşları' ile yeniden popüler oldu.
1999'da Cahit Berkay, Engin Yörükoğlu, Ahmet Güvenç ve Uğur Dikmen'in desteğiyle 'Bindik Bir Alamete...' isimli albümünü çıkardı. Son albümü de sayılabilecek olan bu albüm eski günlerin gürül gürül Cem Karaca'sının yeniden geri döndüğü başarılı bir çalışmadır. '***** Bizans' filmi için üç parça kaydedip, filmde küçük bir rol aldı.
2000'li yıllarda çeşitli şiir çalışmaları da yaptı. Barış Manço'nun efsanevi grubu Kurtalan Ekspres'le birleşerek konserler verdi. Son olarak Yol Arkadaşları isimli grubuyla sahneye çıkan ve bu grupla son albümü Hayvan Terli ve Murathan Mungan albümündeki Göç Yolları isimli şarkıyı kaydeden Cem Karaca, 8 Şubat 2004'de hayata gözlerini yumdu. Karacaahmet Mezarlığı'na defnedildi.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

TÜRK DEVLETLERİ; AZERBAYCAN

Azerbaycan veya resmî adıyla Azerbaycan Cumhuriyeti (Azerice: Azərbaycan Respublikası /ˈɑzæɾbɑjdʒɑn ɾespublikasɯ/), Batı Asya ile Doğu Avrupa'nın kesişim noktası olan Kafkasya'da yer alan ülkedir. Güney Kafkasya'nın en büyük yüzölçümüne sahip ülkesi olan Azerbaycan'ın doğusunda Hazar Denizi, kuzeyinde Rusya, kuzeybatısında Gürcistan, batısında Ermenistan ve güneyinde İran ile komşudur. Kendisine bağlı olan Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti'nin ise kuzey ve doğusu Ermenistan ile, güneyi ve batısı İran ile çevrilmiştir, Türkiye ile de kısa bir sınırı bulunmaktadır.

Azerbaycan, zengin kültürel mirasa sahiptir. Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkeler arasında opera, tiyatro gibi sahne sanatlarını barındıran ilk ülke olma özelliğini taşır. Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti 1918 yılında kurulmuştur, ancak iki yıl sonra 1920, 26 Nisan'da Kızıl Ordu sınırı geçerek Azerbaycan'a girmiş, 28 Nisan 1920'de Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kurulmuş ve ardından Sovyetler Birliği topraklarına katılmıştır. Ülkenin tekrar bağımsızlığını kazanması 1991'de Sovyetler Birliği'nin dağılması ile gerçekleşmiştir. Karabağ Savaşı sırasında Ermenistan, Dağlık Karabağ bölgesini ve bu bölgenin çevresindeki yedi rayonu işgal etti. Dağlık Karabağ'da ortaya çıkan Dağlık Karabağ Cumhuriyeti, fiilen savaşın sona ermesinden bu yana bağımsız olmasına rağmen, diplomatik anlamda hiçbir devlet tarafından tanınmamaktadır ve Azerbaycan'a bağlı bir de jure bölge olarak kabul edilmektedir.

Azerbaycan, üniter bir anayasal cumhuriyettir. Türk Konseyi ve TÜRKSOY'un aktif üyesidir. 158 ülkeyle diplomatik ilişkisi ve 38 uluslararası kuruluşa üyeliği vardır. GUAM, Bağımsız Devletler Topluluğu ve Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'nün kurucu üyelerindendir. 1992'den bu yana Birleşmiş Milletler'e üyedir, 9 Mayıs 2006'da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kurulan İnsan Hakları Konseyi'nin üyeliğine seçilmiştir. Ayrıca AGİT ve Avrupa Konseyi'ne de üyedir, Barış İçin Ortaklık projesinde NATO ile işbirliği yapmaktadır.

Azerbaycan Anayasası'nda resmî din yoktur ve ülkedeki tüm ana siyasi güçler laik milliyetçidir ancak halkın çoğunluğu ve bazı muhalefet güçleri Şiilik inancına sahiptir. Diğer Doğu Avrupa ve Bağımsız Devletler Topluluğu ülkeleri ile karşılaştırıldığında Azerbaycan, sosyal ve ekonomik gelişme ile okuryazarlık oranında yüksek düzeylere ulaşmıştır. İşsizlik ve intihar oranları da düşüktür. Azerbaycan, 1 Ocak 2012 tarihinden itibaren Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde iki yıllık daimi olmayan üyeliğe başlamıştır.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
BilgeTonyukuk
Çınaraltı Müdavimi
Çınaraltı Müdavimi
Mesajlar: 808
Kayıt: 22 Kas 2010 21:43
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen BilgeTonyukuk »

Arif ağabeyimize Kısa Bir Mola'da geçen konular hakkında bilgi verici yazılar yazdığı için teşekkürlerimi sunuyorum. :)
Resim
Kullanıcı avatarı
BilgeTonyukuk
Çınaraltı Müdavimi
Çınaraltı Müdavimi
Mesajlar: 808
Kayıt: 22 Kas 2010 21:43
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen BilgeTonyukuk »

Resim
Kısa Bir Mola

  • Bugünkü paylaşımlarımız:
  • 05.07.2014 Tarihte Bugün
  • Günün Müziği; İlhan İrem - Yarınlar (1998, "Dünden Yarına" albümü. Orjinal kayıt; 1974 ikinci 45'lik.)
  • Günün Hikayesi; Kaz Hikayesi - Serdar Tuncer, Satır Arası Hikayeler
  • Günün Şiiri; Necip Fazıl Kısakürek - Veda
  • Günün Atasözü; Türk karır, kılıcı karımaz.
Resim
Tarihte Bugün

  • Venezülla Bağımsızlık Günü. Simon Bolivar, Venezüella'nın İspanya'dan bağımsızlığını ilan etti. (1811)

  • Fransız şair, romancı, ressam ve film yönetmeni Jean Cocteau doğdu. (1889)

  • Fransa cumhurbaşkanı (1969-1974) Georges Pompidou doğdu. (1911)

  • 42 ülkenin katıldığı Olimpiyat Oyunları günü Paris'te açıldı. Almanya olimpiyatlara katılmadı. (1924)

  • Portekiz'de faşist rejimin başkanlığına Antonio de Oliveria Salazar getirildi. (1932)

  • Türk Birlikleri Hatay'a girdi. Fransızların ilan ettiği sıkıyönetim kaldırıldı. (1938)

  • Enver Paşa'nın çocuk ve torunlarının vatandaşlığa alınmaları ve yurda dönmelerine izin veren yasa çıktı. (1939)

  • Valilerin Cumhuriyet Halk Partisi il başkanlığı görevlerine son verildi. (1939)

  • İngiltere'yi 2. Dünya savaşında zafere götüren Winston Churchill seçimleri kaybederek başbakanlıktan ayrıldı. (1945)

  • Fransız modacı Louis Reard, iki parçalı mayoyu tanıttı. Mayonun adı, Amerika Birleşik Devletleri'nin atom bombası patlattığı Pasifik'teki Bikini Adası'ndan geliyor. (1946)

  • Radyoda dini program yayınlama yasağı kalktı. (1950)

  • 7. Uluslararası Kadın Hukukçular Konferansı İstanbul'da başladı. (1952)

  • Memur Tasfiye Yasası, çıktı. Artık; memurlara bir süre için işten el çektirebilecek ya da emekli edilebilecek. (1954)

  • Fransız askerleri Cezayir'de göstericilere ateş açtı; 80 ölü. (1961)

  • Emekli Albay Talat Aydemir idam edildi. Aydemir, 22 Şubat 1962'de darbe girişimi nedeniyle emekli edilmişti. Aydemir, girişimini 21 Mayıs'ta tekrarlayınca yargılandı, idama mahkum oldu. (1964)

  • İsrail Savunma Bakanı Moşe Dayan 5 Temmuz 1967'de , Gazze'yi ilhak ettiklerini açıkladı. (1967)

  • Gazeteci İlhan Selçuk ve Oktay Kurtböke birer yıl hapse mahkum oldu. (1971)

  • Türkiye'nin Ortak Pazar'a geçişini öngören katma protokol Meclis'te kabul edildi. (1971)

  • Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu (TRT) "Eurovizyon Kulübü" üyesi oldu. Artık dünya olaylarını naklen yayınlanabilecek. (1973)

  • Bakanlar Kurulu Türkiye'de haşhaş ekimi yasağını kaldırdı. 7 ilde haşhaş ekimi yapılabilecek. Karar Amerika Birleşik Devletleri'nin tepkisine yol açtı. Başbakan Bülent Ecevit "Nerede ne ekeceğimize kimse karışamaz" dedi. (1974)

  • Devlet güvenlik mahkemelerinin kaldırılması mücadelesi çerçevesinde; Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) yönetimi "Devlet Güvenlik Mahkemeleri sıkıyönetimsiz sıkıyönetim demektir" uyarısında bulundu. (1976)

  • Pakistan Genelkurmay Başkanı Ziya ül Hak darbe yaptı ; Başbakan Zülfikar Ali Butto tutuklandı. (1977)

  • İstanbul'da Atatürk Eğitim Enstitüsü müdür yardımcısı vurularak öldürüldü, Şehremini'de bir kahve tarandı; 3 kişi öldü, Ankara Valiliği polis dernekleri Pol-Der ve Pol- Bir merkezlerini kapattı. (1978)

  • 250 milletvekili silah almak için başvurdu. (1984)

  • Profesör Dr. İdris Küçükömer öldü. Yön ve Ant dergilerinde yazdığı yazılarla Türkiye'de kapitalist gelişmenin çarpıklıkları ele alan Küçükömer, devletin "despotik" niteliğinin "sivil toplum"un gelişmesi önünde en büyük engel olduğunu savundu. Osmanlı Devletinin toplumsal formasyonu konusunda "Asya tipi üretim tarzı" kuramını gündeme getirdi. (1987)

  • Avusturya polisi Viyana'da bulunan Alpaslan Türkeş'ten ülkeyi derhal terk etmesini istedi. Türkeş Viyana'dan Paris'e geçti. (1987)

  • Bakanlar Kurulu Fethiye, Gökova ve Köyceğiz Dalyan kıyılarını özel koruma bölgesi ilan etti. (1988)

  • Mesut Yılmaz hükümeti 153'e karşı 265 oyla güvenoyu aldı. (1991)

  • Tansu Çiller hükümeti 184'e karşı 247 oyla güvenoyu aldı. (1993)

  • Kapatılan Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan'a "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçundan verilen 1 yıllık hapis cezası Yargıtay'da onaylandı. Necmettin Erbakan ömür boyu siyasi yasaklı oldu. (2000)
Resim
Günün Müziği


[youtube]http://youtu.be/L_5Uent5FvA[/youtube]


Resim
Günün Hikayesi


Padişah ve veziri iki seyyah kılığında ülkeyi dolaşıyorlardı.

Akşam olup saraya dönecekleri sırada bir derenin kenarında kışın ayazında deri tabaklayan bir ihtiyar dikkatlerini çekti. Yanına gittiler.

Padişah ile ihtiyar arasında şöyle bir konuşma geçti.

- Esselamu aleyküm ey pir-i fani.

- Ve aleykümselam ey serdar-ı cihan.

- Altılarda ne yaptın?

- Altıyı altıya kaymayınca otuz ikiye yetmiyor.

- Geceleri kalkmadın mı?

- Kalktık, lakin ellere yaradı.

- Sana bir kaz göndersem yolar mısın?

- Hem de hiç ciyaklatmadan!

Padişah ve veziri bu tuhaf konuşmadan sonra yeniden saraya doğru yola koyuldular. Padişah hâlâ gülüyor, Vezir ise şaşkınlık içerisinde konuşulanları yorumlamaya çalışıyordu. Padişah’ın gülüşünden de cesaret alarak soruverdi:

- Hünkarım, siz o ihtiyarla ne konuştunuz?

- Ne, anlamadın mı sen konuştuklarımızı?

- Hiç… hiç bir şey anlamadım hünkarım.

- O halde bakasın Vezir, gece yarısına kadar ne konuştuğumuzu öğrenmezsen kellen gider, haberin olsun!

Vezir sorduğuna soracağına pişman olmuştu. Gece yarısına kaç saat vardı ki şurada? Tek çare gidip dere kenarındaki ihtiyara sormaktı. Vezir de öyle yapmaya karar verdi.

Vardığında adamcağız işini bitirmiş, gitmek üzereydi. Telaşla gelen Vezir’i görünce sordu:

- Hayrola devletlum, siz bu saatte buralarda?

- Bırak şimdi devletlumu, kellem gidecek!

- Hayırdır inşallah, ne oldu ki?

- Padişah’la aranızda geçen konuşma yüzünden! Sen önce şunu haber ver, üzerinde padişahlığını belli edecek hiçbir işaret yokken Padişah’ı nasıl tanıyabildin?

- Ben dericiyim, anlarım. Bu ülkede o deri yeleği Padişah’tan başka giyecek kimse olamaz!

- Ya, demek öyle… Diğer konuşmalar vardı bir de…

İhtiyar adam anlamamış görünerek mevzuyu değiştirdi birden:

- Bu sene de kış pek çetin geçiyor ha!... Hele bu saatlerde.

Vezir ihtiyarın niyetini hemen anlamıştı:

- Anlaşıldı, anlaşıldı, al bakalım bir kese altın sana! Şu altılar meselesi, neyin nesiydi o?

- Padişah, altı ay yazın ne yaptın ki bu kışta kıyamette de çalışıyorsun, dedi. Ben de kışın altı ayında da çalışmazsa otuz iki dişimize yetiremiyoruz, diye cevap verdim.

- Peki geceleri kalkmadın mı, ne manaya geliyordu?

Yaşlı adam mevzuyu yine değiştirdi:

- Allah Allah… insan yaşlandıkça her şeyi de nasıl unutmaya başlıyor.

Vezir tekrar atıldı:

- Zeki adamsın vesselam! Şu keseyi de al, ama biraz çabuk ol!

- Hay Allah, bak birden hatırlayıverdim şimdi… Padişah, geceleri kalkmadın mı derken, çoluk çocuğun yok mu diye sordu. Ben de var ama hepsi kız oldu, kocaya gittiler, dedim.

Öğreneceklerini öğrenen Vezir, ihtiyarın zekasını bir kez daha hayran oldu. Rahat bir nefes alıp, tam sarayın yolunu tutacağı sırada birden aklına geldi:

- Bir de kaz meselesi vardı baba. O neyin nesiydi?

İhtiyar derici bir taraftan toparlanırken gülerek cevap verdi:

- Var git devletlum, onu da sen düşün artık…!


Resim
Günün Şiiri


Elimde, sükutun nabzını dinle,
Dinle de gölümü alıver gitsin!
Saçlarımdan tutup, kor gözlerinle,
Yaşlı gözlerime dalıver gitsin!

Yürü, gölgen seni uğurlamakta,
Küçülüp küçülüp kaybol ırakta
Yolu tam dönerken arkana bak da,
Köşede bir lahza kalıver gitsin!

Ümidim yılların seline düştü,
Saçının en titrek teline düştü,
Kuru yaprak gibi eline düştü,
İstersen rüzgara salıver gitsin!



Resim
Günün Atasözü


Türk karır, kılıcı karımaz.

Karımak; kocamak, yaşlanmak anlamındadır. Türk yaşlanır, ihtiyarlar. Ama mücadeleci ruhu, direnme azmi hep taptaze kalır.
Resim
Kullanıcı avatarı
wonka
Arzuhalci'nin Adamı
Arzuhalci'nin Adamı
Mesajlar: 1083
Kayıt: 15 Oca 2011 10:10
Sunucu: Teşkilat
Klan: Lodos
Lonca: Kara Deniz Yıldızları

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen wonka »

Selamlar olsun tılsıma ve börteçine loncası neferlerine şöyle bir göz gezdirirken uğradım da burda iyi post kasmışsınız :mrgreen:
WONKA
WANCHOPE
GINSENG
Kullanıcı avatarı
xtengiz
Kobra Takipçisi
Kobra Takipçisi
Mesajlar: 943
Kayıt: 04 Tem 2010 21:01
Sunucu: Tılsım
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Börteçine

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen xtengiz »

wonka yazdı:Selamlar olsun tılsıma ve börteçine loncası neferlerine şöyle bir göz gezdirirken uğradım da burda iyi post kasmışsınız :mrgreen:
Aleykümselam , Bizim sunucumuzda değilsin ve haliyle bizi de tanımıyorsun tanısaydın yazılanlara post gözüyle bakmazdın bir şeylere yorum yapmadan önce bence ilk farklı bakış açıları denemelisin :) Loncada onu yapıcak kadar boş zamana sahip insan yok onu yapıcak kadar ufakta yok bunlar tamamen bilgi amaçlıdır :)
KÜLTİGİN
Börteçinextengiz
Resim
(Lonca tanıtım sayfası ve başvuru formu için lütfen resime tıklayınız.)
Kullanıcı avatarı
wonka
Arzuhalci'nin Adamı
Arzuhalci'nin Adamı
Mesajlar: 1083
Kayıt: 15 Oca 2011 10:10
Sunucu: Teşkilat
Klan: Lodos
Lonca: Kara Deniz Yıldızları

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen wonka »

xtengiz yazdı:
wonka yazdı:Selamlar olsun tılsıma ve börteçine loncası neferlerine şöyle bir göz gezdirirken uğradım da burda iyi post kasmışsınız :mrgreen:
Aleykümselam , Bizim sunucumuzda değilsin ve haliyle bizi de tanımıyorsun tanısaydın yazılanlara post gözüyle bakmazdın bir şeylere yorum yapmadan önce bence ilk farklı bakış açıları denemelisin :) Loncada onu yapıcak kadar boş zamana sahip insan yok onu yapıcak kadar ufakta yok bunlar tamamen bilgi amaçlıdır :)

Yorumun için saol ama yaptığım yorum sadece espriden ibarettir ben loncanızdaki insanların karakteri hakkında bir yorum yapmadım dikkat edersen.. Bu arada bende bursanın yıldırım ilçesinde ikamet ediyorum dikkatimi çekti neresindensiniz
WONKA
WANCHOPE
GINSENG
Kullanıcı avatarı
xtengiz
Kobra Takipçisi
Kobra Takipçisi
Mesajlar: 943
Kayıt: 04 Tem 2010 21:01
Sunucu: Tılsım
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Börteçine

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen xtengiz »

wonka yazdı:
xtengiz yazdı:
wonka yazdı:Selamlar olsun tılsıma ve börteçine loncası neferlerine şöyle bir göz gezdirirken uğradım da burda iyi post kasmışsınız :mrgreen:
Aleykümselam , Bizim sunucumuzda değilsin ve haliyle bizi de tanımıyorsun tanısaydın yazılanlara post gözüyle bakmazdın bir şeylere yorum yapmadan önce bence ilk farklı bakış açıları denemelisin :) Loncada onu yapıcak kadar boş zamana sahip insan yok onu yapıcak kadar ufakta yok bunlar tamamen bilgi amaçlıdır :)

Yorumun için saol ama yaptığım yorum sadece espriden ibarettir ben loncanızdaki insanların karakteri hakkında bir yorum yapmadım dikkat edersen.. Bu arada bende bursanın yıldırım ilçesinde ikamet ediyorum dikkatimi çekti neresindensiniz
Bağlaraltında'yım .. espiri amaçlı yaptıysan sorun yok bazı art niyetliler oluyor :)
KÜLTİGİN
Börteçinextengiz
Resim
(Lonca tanıtım sayfası ve başvuru formu için lütfen resime tıklayınız.)
Cevapla

“Lonca İletişim” sayfasına dön